Skip to main content
Submitted by Aso Zagrosi. on 5 October 2009

[url=http://www.newroz.com/modules.php?name=News&file=article&sid=6179]

Sayın Armağan makalesinin devamında Farqini'ye dayanarak şöyle yazıyor:„ Nizamüddin'in asker vermekteki maksadı Selçuklu'ya iyilik etmek değil, taht ve tacını korumak için uğruna çırpınış ve yaranma peşindeydi. Nitekim halktan zorla topladığı paraları önüne yığdığında, Alparslan kendisine bu paranın kime ait olduğunu sormuş, halktan cebren topladığını öğrenince de kimden ne kadar aldıysa aynen geri vermesini emretmişti.“

Farqini'nin böyle bir şeyi yazdığı doğrudur. Fakat bu söylemin ne kadar gerçekliği ifade ettiği ise başka bir husus.

Çünkü hâlâ şimdiye kadar Farqini'nin „Amed ve Meyafarqin Tarihi“ hiç bir Kürd araçtırmacısı tarafından yeni belgeler ışığında değerlendirilmemiştir.

Bu reel durum Kürd tarihi araştırmaları için büyük bir eksiklik ve handikaptır. Bu durum sadece Meyafarqin tarihine ilişkin değil, Heradot'un Med tarihi yada Firdewsi'nin „Şahname“sindeki Newroz ilgili hikayesi belgeler ışığında efsane ve gerçeklik kriterleri temelinde bir incelemeye tabii tutulmamıştır.

Kürdlerin kendi tarihlerini gün ışığına çıkarmaya çalıştığı bu süreçte, bazı tarihi söylemleri gerçek gibi sahiplenmeleri Kürd tarih çalışmaları açısından ve Kürdlerin kendi ulusal kollektif hafızalarını bina etme çalışmalarında tamiri zor gelişmelere neden olabilir.

Şimdi konumuza yeniden geçelim. Sayın Armağan'ın halkın malına ve mülkine karşı saygılı olan Alparslan tablosu tarih gerçeklere terstir. Çünkü bugün Selçukların gittikleri her yere beraberlerinden yıkım, katliam ve talan götürdüklerine dair binlerce belge var. Eğer Farqini'nin Amed bazında söylediği doğru olsa dahi bin de bir ve istisnai bir durumdur.

Bu istisnai durumu genelleştirerek Selçuklara ve özellikle Alparslan'a humanist bir çehre vermek tarihi gerçeklere hakarettir.(bunun için o dönemdeki İslami tarihçilerinin eserlerini göz atmak yeterlidir)

Birde sayın Armağan Merwanilerin „son Kürd devleti olduğunu ve 1078 yılında yıkıldığını“ yazıyor. Bu tespit de doğru değil Çünkü Şeddadi Kürd devleti 1198/99 yılında kadar yazıyor.. Başka Kürd devletleri de var..
Selçuklar alana geldiklerinde Kürdler çok geniş bir coğrafyada hüküm sürüyorlardı. Arap ve İslami tarihçilerinin „İklimi Cibal“ dedikleri bölgeler onların söylemi ile „Kürdlerin yurduydu. Cizire ve Firat bölgesi büyük oranda Kürdlerin denetimindeydi. Şarezur ve Hewler bölgeleri Kürdlerin denetindeydi. Bugün Ermenistan, Gürcistan ve Azerbeycan denilen bölgeler büyük oranda Kürdlerin denetindeydi.
Loristan, Kirman, Kuzistan vs.. Kürdlerin hakimiyeti altındaydı. Tüm bu alanlarda onlarca bağımsız ve yarı bağımsız Kürd siyasi oluşumu vardı.

Selçuklarla Kürdlerin ilişkileri sürekli olarak aynı rotayı izlemiyordu. Bir çok alanda bu iki kesim arasında kanlı savaşlar oldu.
Ama bunun yanında bu iki kesim arasında barışçıl dönemlerde oldu.. Bu Selçukların merhametli olduğu anlamına gelmiyor. Kürdlerin bölgede ciddi güçleri vardı.. Selçuklarda Kürdlerin bağımsız ve yarı bağımsız bir çok devleti ile iyi geçinmek mecburiyetindeydiler.

Selçuklularla Kürdlerin arasındaki ilişkileri biraz anlamak için Malazgirt savaşı öncesi iki kesim arasındaki diplomatik ilişkilere, gönderilen elçilere ve evliliklere bakmak gerekir.

Aslında bu konulara ilişkin bir dizi kaynak var..
Fakat, daha fazla uzatmamak için Dr. Niştiman'ın Selçuklularla Kürdlerin ilişkilerini konu alan çalışmasından ve daha başka kaynaklardan bu konuya ilişkin bazı tarihsel verileri maddeler halinde aktarmaya çalışağım:

1) Haznewi Mahmud, bazı Türkmen kabilelerini askeri olarak kullanmak için hizmetine alıyor. Fakat bu kesimler sürekli çapul ve talana giriştiklerinden dolayı Haznewi Mahmud tarafından katliamdan geçiriliyorlar. Bunlardan bir kesimi kaçarak o dönem Rewadi Kürd devletinin hüküm sürdüğü Tebriz'e saldırmaya çalışıyorlar.. Rewadi Mîri , Mîr Wehasuzan Rewadî 1029 yılında bunlara bir elçi gönderiyor ve bunları hizmetine alıyor. ( İbni El Esiri'nin El Kamil'inden akt) Fakat bunlar çapul ve talan faaliyelerine devam ettiklerinden dolayi Rewadilerde bunlara karşı saldırıya olayını utangaç bir şekilde kabul ediyor :

„Türkmenler Azerbeycan'a gelip bura hâkimi Vehsudan ile işbirliği yaparak Bizanslara karşı Anadolu'ya akınlarda bulunduğunu gördüğümüz Türkmenler, 30 kadar başbuğlarını öldürmesi sebebiyle onlara savaşa giriştilerse başarılı olmadılar.(1041)Bu yüzden Azerbeycanı terkettiler.... diyor.(Prof. Dr. Ali Sevim, Anadolu'nun fethi, sayfa 25)

O dönem Azeri ve ne de Türk vardı bölgede.. O ülkeninde adı Aderbeycandı.. Türkleri oradan kovandı Kürdlerdi.. Yani Tebrizi kendilerine başkent yapan Rewadi Kürd devleti...

2)Merwani Kürd devletinin Mîri, Mîr Nasir Ül Dewli'nin oğlu Mîr Suleyman 1043 yılında Selçuklarla mektuplaşıyor. (İbni El Esiri'nin El Kamil'inden akt)

3)Selçukluların Kürd bölgelerine yönelik saldırıları ve bölgede giriştikleri çapul ve talanların durdurulması için Merwani Kürd Mîri Tuğrul Beye bir mektup yazarak bu saldırıların durdurulmasını istiyor.(1043) Tuğrul bey de Merwani Kürd Mîrine bir mektup ile cevap veriyor. Tuğrul bey mektubunda „Türkmenlerin Diyarbekir ve yörelerinden çekilmelerini sağlayacağına söz veriyor“(Ali Sevim, age sayfa 27)

4)1049 yılında Selçuklu Sultanı Tuğrul bey Merwani Kürd devletinin Mîrine bir heyet gönderek Cuma hutbesini onun adına okunmasını talep ediyor. Mir Nasirüldewle Turgut beyin bu istemini kabul ediyor.

5)Selçuklularla Abhaz ve Bizanslar arasında yapılan bir savaşta Abhaz kralı Selçuklulara esir düşüyor. Bizans kralı, Merwani Kürd Mîrine bir elçi gönderek Abhaz kralının serbest bırakılması için aracı olmasını rıca ediyor. Mîr Nasir Merwani Kürd devletinin Şeyhülislamı Abdullah Merwani'yi elçi olarak Selçuklu Sultanı Tuğrul Beye gönderiyor. Selçuklu Sultanı Mîr Nasir'ın istemi üzerine hiç bir şart ileri sürmeksizin Abhaz kralını serbest bırakıyor. Bizans kralı bu çabalarından dolayı Mir Nasir'a büyük miktarda hediyeler gönderiyor(İbni El Esiri, age'den akt) Ayrıca İstanbul'daki Cami'yi yeniden tamir ediyor.

6)Yine İbni El Esiri'nin anlatımına göre Sultan Tuğrul Ennaz Kürd devleti Mîri, Mîr Said'e bir elçi gönderek tutukladığı dayısını serbest bırakmasını istiyor.. Elçi Hamadan şehrinde Mîr Said ile görüşüyor. Mîr Said Selçuklulara bağlılığını bildirmiyor ve daha sonra iki taraf arasında savaş çıkıyor.(1053 yılında)

7)Basasiri hareketini destekleyen Arap Emirlerinden Beni Dibis ve Emir Aqili Mir Hezarhespî Kurdî'ye bir mektup yazarak (1056 tarihinde) Selçuklu Sultanı Alparslan'ının kendilerin afetmesi için aracı olmasını istiyorlar. Hezarhesp aracı oluyor ve Sultan onları afediyor.

Devam edecek

Aso Zagrosi
[/url]

Add new comment

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.