30 Mayis günü Almanya'nın Köln kentinde “Kürd Kadınlar Platformu“ ile “Navend ji bo Lekolînên Kurdî“ birlikte “Cinsler Arası Demokrasi“ adlı bir toplantı örgütlediler.
Navend ve Kürd Kadınlar Platformu aylardan beri toplantının erkeklere açık olduğunu duyarmalarına rağmen katılımcıların ezici çoğunluğu kadınlardan oluşuyordu.
Toplantıya katılan erkeklerin bir çoğu ya gazeteci yada toplantıya katılan kadınlardan bazılarının eşleriydiler. Daha doğrusu bu erkeklerin bir çoğu bu iki özelliği kendilerinde toplayabiliyorlardı. Yani gazeteci/koca erkekler...
Kısacası erkeklerimizin sayısı parmakla sayılacak kadar azdı.
Külislerde zaman buldukca hikayelerini anlatırlardı.
Herkes gibi onların herbirinin de bir hikayesi vardı. Zaman darlığı, toplantı gündeminin yoğunluğu daha fazla konuşmanın önünde engeldi.
Zaten bir çok sohbetler yarı da kaldı.
Aslında erkeklerin yoğun olduğu bir toplantıda kaçamak yapmak göze çarpmamak daha kolaydır. Fakat Köln toplantısında erkeklerin sayısı zaten azdı, kaçamak yapsan dahi kelaynaklar gibi ortada kalıyordun.
Toplantının sahip olduğu bu kompozisyon bana erkeklerin örgütlediği toplantılardaki kadınların azlığını hatırlattı. Bu toplantı bana sanki devranın değişebileceğini müjdeliyordu.
30 Mayis günü yapılan toplantıyı örgütleyenler adına Berivan Aymaz gelen misafirleri selamlayan ve Almanya'ya endeksli Kürd kadınlarına dair bir konuşma yaptı. Toplantıya tebliğ sunan ve tartışmacı olarak davet edilen Wadi adlı Alman kurumundan Arvid Vormann adlı erkek hariç diğerleri hepsi Kürd kadınlarıydı.
Gülmay Ertunç Kürdistan'da Kadın çalışmaları üzerine, Maluk Caferi Doğu Kürdistan Kadınları üzerine, Sema Latife Güçlü, otonom kadın örgütlerinin gerekliliği üzerine ve Arvin Vormann, Wadi'nin Güney Kürdistan'daki kadın çalışmaları üzerine birer tebliğ sundular.
Tebliğlerin ardından bir yuvarlak masa toplantısı yapıldı. Bu yuvarlak masa tartışmasına Cinur Ghadiri, Pervaneh Ghorishi, Xecê, Gülseren Demirel, Ferha Xelil ve Sevgi Alpsen Binbir katıldılar.
Yuvarlak masa toplantısına katılanlar, Kürd kültürü, Kürdler ve integrasyon, cinsler arası demokrasi, farklı alanlarda kadın kadın aktiviteleri ve sorunları gibi bir dizi hususta soru ve cevaplara dayalı düşüncelerini açıkladılar.
Tüm bu konuşma ve tartışmalar Jomana Djoumma ve Berivan Aymaz tarafından Almanca'dan Kürdçeye, Kürdçe'den Almancaya ve Türkçe'den Almanca'ya çevrildi.
Bu iki bayan arkadaşın yaptıkları moderasyon ve ve tercumeler tek kelime ile harikaydı.
Toplantıya davet edilen bayanların hepsi kendi dallarında uzman olan insanlardı. Fakat zaman darlığından dolayı herkes kısa cevap ve girişlerle konuşmalarını sonlamak zorunda kaldı.
Keşke bir kaç güne yayılan ve herkesin kendi dalında sorunun üzerine yoğunlaşma şansı olsaydı.
Çok daha enteresan olacaktı.
Erkeklerimiz tüm toplantı boyunca yerlerinde üslü üslü oturdular. Tek bir erkek elini kaldırıp bir soru sormadı ve bir görüş bildirmedi.
Ben bizim erkekleri ilk defa bu halde/posizyonda gördüm.
Yani bizim erkeklere bir hal olmuştu.
Sanki sinirleri alınmıştı.
Tüm toplantı boyunca 2 yada 3 bayanın dışında kimse Türkçe konuşma yapmadı. Tüm konuşmalar ya Kürdçe yada Almanca yapıldı.
Toplantıya katılanların bazıları Türkçe konuşmalara tepki gösterdiler. Sanıyorum bu tepkinin biraz sertleşmesinin altında Van'dan getirilen bir Video filmindeki, Atatürk büstü, Türk bayrağı ve Kürd çocuklarına Türkçe müzik söyletme görüntüleri de etkili oldu.
Sonuçta ortak bir modus vivendi bulundu.
Diyaspora Kürdlerinin hasasiyetleri farklı bir şekilde olsada kendisini dışa vurdu.
Her halde önümüzdeki süreçlerde buna benzer reaksiyonları çok duyacağız.
Bu toplantıda Navend Başkanı Metin İncesi “erklerin namusu“nu kurtardı.
Ben Metin eskiden beri tanıyorum. Navend'in onlarca toplantısına katıldım. Metin'in fazla çalıştığını görmedim.
Ama, 30 Mayis günü Metin İncesu tüm toplantı boyunca kesintisiz çalıştı. O, o gün çalışmaya yemin etmişti. Hatta, soğuk büfenin zamansız bir şekilde kadınların talanına uğramasına engel oldu ve tüm katılımcıların eşit bir zamanda sıraya girerek yemek yemesini sağladı.
Soğuk mezeler başıboş olunca, başında sopalı/kepçeli biri olmayınca, yüz kişiyi beklerken sayı 200 fırlayınca, kuyruk uzadıkca uzadı.
Sonuçta sona kalan dona kaldı..
Böyle zamanlarda arka arkaya kuyruğa girmek adaletsizliktir, eşitsizliktir. Böyle hallerde eğer yemeğin başında dağıtan biri yoksa katılımcıları peşpeşe sıraya koyma yerine, maratonlarda olduğu gibi yanyana sıraya koymak en adil olanıdır.
Eşitlikten söz ettim. Yuvarlak Masa Toplantısı esnasında tercume yapan Jomana Djoumma ikide bir Almanca'dan “Geschlechter Demokratie“ yi “Demokrasiya di navbera jin û mêran de“ diye Kürdçe'ye çeviriyor.
Xecê hemen atıldı. Bu çok uzun “gender“ demokrasi söyle gitsin demeye başladı.
Bu arada Jomana Djoumma yine ayni almanca kavramı “Demokrasiya di navbera jin û mêran de“ diye tercume etmeye başladı. Xecênin “Gender“ demokrasisi her aklına geldiğinde Demokrasiya di navbera jin û mêran de“ pardon Gender Democraty“ demeye başlıyordu.
Yani Gender'in kuyruğuda yemek kuyruğu kadar uzamaya başladı.
Sonuç olarak Kürd Kadınlar Platformu ve Navend Ji bo Lekolinên Kurdi'nin ortaklaşa örgütledikleri “Gender Demokrasisi“ adlı toplantı çok olumlu geçti. Toplantının örgütleyicileri, tebliğ sunanları ve katılımcıları kadınlardı.
Kadınlar haklı olarak erkek milletini biraz haşladılar.
Toplantının sunduğu tablo benim hoşuma gitti.
Konuştuğum bir çok katılıcının tavrı bu yöndeydi. Kürd Kadınlar Platformu Bizim bildiğimiz bir örgütlenme türü değil.
Onların ne merkezi komitesi var, ne politbüroları.
Onların ne yazılı bir programları ve ne de tüzükleri var.
Elbette bunları birbirlerine bağlıyan yazılı olmayan bir hukukları var ve işliyor.
15 yıldır yollarına devam ediyorlar. Her seferinde birileri bir sonraki yılın toplantısını örgütlemek için gönülü kendisini öneriyor.
Zaten Kürd Kadınlar Platformu gönülü çalışma zeminidir.
Kadınlar 30 Mayis toplantısından sonra iki gün erkeklerden ırak kendi toplantılarını yaptılar. Toplantıları bugün sonra erdi. Kadınların kendi özel toplantılarını yaptıkları yer ve yattıkları yer rahibelerin yeriydi.
Erkekler giremiyorlardı.
Erkek arkadaşlardan biri çocuğu için feminist/rahibe diyarına gidiyor, cesaret edip içeri giremiyor.
Bu birazda erkek kahvehanelerine kadınların girme cesaretini gösterip girmemelerine benziyor.
Bu arada bizim feministlerin, rahibelerin yurdunda kalmaları benim akılma acayip şeyler getirdi.
Ya bizim feminisler rahibeleri yoldan çıkarırlarsa?
O zaman papazlar hemen bizimle dayanışmaya girerler!!!
Bu sadece bir gözlemcinin düşünceleri.
Diğer arkadaşlarda değerlendirecekler. Kurdsat ve Kurdistan Tv'de ordaydı.
Sonuç olarak 15. kuruluş yıl dönümünde Kürd Kadınlar Platformu'nu kutlarım. 15.ci kuruluş yıldönümünde onlara destek çıkan Navend'e de teşekkürler.
Silav û Rêz
Aso Zagrosi
Re: Navend ve Kürd Kadınlar Platform'un Toplantısı Üzerine