Skip to main content
Submitted by Anonymous (not verified) on 23 January 2009

Jitemci Katil A.Kırca`nin suçları gözden kaçırılıp adeta bir kahraman olarak kamuoyuna sunulmaya ve son açıklamalarından dolayı Abdülkadir Aygan suçlanmaya çalışılıyor. Bizde sıcağı sıcağına A.Aygan`a ulaştık ve A.Kırca başta olmak üzere Jitemin Kürdistandaki cinayetleri . son günlerde kamuyunda tartışılan değişik bazı konularda uzun bir röpörtaj yaptık. .Nasname.

Ergenekon Davası , Susurluk , Jitem Encümen-i Daniş tartışmaları. Abdülkadir Aygan`in Jitem ve Jitemin Cinayetleri üzerine yaptığı çarpıcı açıklamalar sistemi ve bu çeteleri oluşturan güçleri hayli zor durumda bırakmışa benziyor.

Aygan`in yaptığı açıklamalar ve işaret ettiği isimler , cinayetler ve ölüm kuyuları basının manşetinden aşağı inmeyip tartışılırken bu cinayetlerde birinci derecede sorumlu olan Jitem Grup Komutanlarından Abdülkerim Kırca Ankaradaki evinde "İntihar" ettiği iddiasıyla ölü bulundu.Kırca`nın ölümü üzerine Başta TSK olmak üzere baştan beri Ergenekon sürecine karşı çıkan bu süreci sulandırmaya çalışan çevrelerden açıklamalar yükselmeye ve Jitemci Katil A.Kırca`nin suçları gözden kaçırılıp adeta bir kahraman olarak kamuoyuna sunulmaya ve son açıklamalarından dolayı Abdülkadir Aygan suçlanmaya çalışılıyor.

Bizde sıcağı sıcağına A.Aygan`a ulaştık ve A.Kırca başta olmak üzere Jitemin Kürdistandaki cinayetleri . son günlerde Tuncay Güneyin açıklamaları sonucu kamuyunda tartışılan değişik bazı konularda uzun bir röpörtaj yaptık. H.Açar.Nasnamenews.

H.Açar: Sayın Aygan ilk olarak şunu sorayım kimdir bu Abdülkerim Kırca ?

A.Aygan: Kendisinin değişik zamanlarda bana anlatımına göre ataları; Bulgaristan`in KIRCAALİ `den gelmedir. Sıvas`in Suşehrinde büyümüştür. Evli ve İki kız çocuğu babasıydı.(1990 larda) Lise öğrenimi esnasında Ülkücü gençlik içerisinde aktif olarak yer aldığını bellirtmiştir. İzmir Foça`da Jandarma Komando eğitimi almıştır.1985 Haziran ayinda Siirt-Sirvan Jandarma böluk komutanı Hakki Akyuz bir catışmada vurulunca yerine Abdulkerim Kırca Üstegmen olarak görevlendirildi.

1990 yılına kadar Batman JİTEM TİM komutanlığı görevini yürüttü. 1993 yılından sonra binbaşı Cahit Aydın`ın yerine Diyarbakir JITEM grup komutanı olarak görevlendirildi.

O`nun grup komutanlığı döneminde bölgede birçok faili meçhul cinayet işlendi.Emrinde görev yapan bir memur olarak 30'a yakın faili meçhul cinayetin canli tanığıyım.

Bazı cinayetleri bizaat kendisi işledi.Necati Aydın,Mehmet Ay ve Ramazan Keskin adli gençleri DGM serbest bıraktığı halde. Abdulkerim Kırca bizaat tabancayla infaz etti.

Ömer Gülşen adlı ikili çalışan bir genci zorla arabaya bindirmek ve sonra infaz etmek istedi fakat gencin aşırı direnmesi yuzunden başarılı olamadı.Kendinden emin, başına buyruk bir komutandı. Bazen MIT'çilerle bile karşı karşıya gelirdi.

Emrinde çalışan bayan sivil memur Serpil .T. ve bayan Av. E.T ile samimi ilişkileri vardı.Bu ilişki JİTEM`in üst kademesinde bulunan komutanlarca kınanmıştı.

Diyarbakır'daki görevinden sonra Ankara`ya gönderildi. Kısa bir süre sonra Antalya il Jandarma komutan yardımcılığına atandı.

Serik`te çıkan bir silahlı çatışmada bel kısmından bir kurşun yarası alıp felç olduğu söylendi.

Fakat bu olay hakkında birçok kişinin ve kendisinin akrabalarının endişeleri olduğunu duydum.

H.Açar: Sizce Abdülkerim Kırca nın ölümünde bir esrar perdesi varmı.?

A.Aygan: Herşey mümkündür. Bilindiği gibi; gladio tipi örgütlenmelerde bazı insanlar kullanılır ve işi bitince de harcanir.Eğer o kişi birçok gizli bilgi ve belgeye sahipse bu son kaçınılmazdır.

JİTEM Gruplar komutanlığı görevinde bulunan N.A. isimli komutanın Abdülkerim Kırca`yı kendi bayan memuru ve bayan bir avukatla olan ilişkilerinden dolayı kınaması hayra alamet değildir.

Üstelik O bayan memur; eski bir PKK üyesiydi. Avukat hanım ise PKK`ya yardım yataklık ve kuryelik suçlarından fişlenmiş ve soruşturma geçirmişti. Selim Çürükkaya`nın kitabının taslağını el altından Abdülkerim Kırca`ya getiren avukattı.

Diğer bir husus; anladığım kadarıyla "intihar" ettiğinde evde yanlız başınaymış?!..Tekerlekli sandalyeye bağlı olarak yaşayan bir insan nasıl olur da evde tek başına bırakılabilir. Üstelik son zamanlarda moralinin bozuk olduğu bilindiği halde?..

H.Açar: Size göre..?

A.Aygan: Bu olayda iki ihtimal var; birinci ihtimal; son dönemdeki Ergenekon tutuklamaları ve soruşturmalarından korkan bazı çevrelerce susturuldu.Yani; belki konuşabilir düşüncesiyle ortadan kaldırıldı ve olaya "intihar! susu verildi. Bilindiği gibi bir albay daha önce Tunceli`deki otel odasında "intihar etmiş "vaziyette bulunmuştu. Üstelik;Ahmet Cem Ersever`ı öldüren timde yer alan bazı itirafçıları Ankara`ya gönderme işi Abdülkerim Kırca`ya verilmişti. Fakat kendisinin ,bu şahısların Cem Erseverìn infazı için gönderilidiğini bilip bilmediğini bilmiyorum.

H.Açar; Yani siz A.Kırca nin Ersever cinayetinden memnun olmadığınımı söylüyorsunuz.?

A.Aygan:Evet A.Kırca Erseveri tasfiye etme görevi ona verilmesine rağmen Yeşil ve Veli küçük'le iyi geçinmediği için hoşnut değildi.

Cem Ersever olayından sonra biz sivil memurlarla konuşurken,"vay be çok zoruma gidiyor, Yeşil gibi ciğeri beş para etmeyen birisi Cem`öldürüyor" Ve daha sonra Yeşil`karşı cephe aldı.Cephe alışının sebebini ise; Yeşil`in Viranşehir Emniyeti`nden Fethi Yıldırım`i alırken," JİTEM e göturuyorum" diye beyanda bulunmasına dayandırıyordu. Kendisi Yeşil`i sevmez, Yeşil de Abdülkerim Kırca`yi sevmezdi. İkisi de gıyaplarında birbirinin aleyhine konuşurlardı. İkinci ihtimal işe; kullanılmış olmanın ve ömür boyu tekerlekli sandalyede yaşayacağının bilinç altında psikolojik bir travma yarattığıdir. Ben Burdur`da memur iken bazen kendisine telefon açar , hal hatır sorardım. Bazen de maddi yardım talebinde bulunurdum.Bana üzgün, bitik bir ruh haliyle cevap verirdi.kendisinin de maddı, manevi ve sağlık problemleri yaşadığını söylerdi.Halinden hiç memnun olmadığı konuşmalarından anlaşılıyordu.Diğer bir husus ise; Felçli olmasından dolayı meslekten ve aktif hayattan kopmuştu. Halbuki; yaralanmadan önce, çok canlı, yerine göre şakacı, yerine göre sertti. İçmeyi ve hareketli hayatı severdi.

Son dönemlerdeki gelişmeler O`nu endişelendirmiş olabilir. Cezaevine girme korkusu ve başında hakkında çıkan açıklamaların verdiği psikolojiyle intiharı bir çıkış yolu olarak seçmiş olabilir. Ayrıca; canına kıydığı insanların vebalinin ağırlığını daha fazla taşıyamamış olabilir.

H.Açar: Bölgede Jitemde çalıştığıniz dönem Abdülkerim Kırca`nin sizin tanık olduğunuz yaklaşık kaç cinayeti var.. bu cinayetlerde kimler kurbandı.?

A.Aygan: Abdülkerim Kırca`nin bölgede görev yaptığı sürede birçok cinayet işlendi.Necati Aydın,Mehmet Ay,Ramazan Keskinİdris Yıldırım,Fethi Yıldırım, Züğürlü kardeşler.Abdülkadir Çelikbilek,Murat Aslan,Servet Aslan ve Fatma isimli kız arkadaşı,Bir nakliyatçı, Hasan isimli şahıs, Sıddık Etyemez İhsan Haran Latifeci, Silvanlı bir genç ve amcası Orhan isimli şahıs Adını bilmediğim bir genç...Bunlar sadece bilgim dahilinde olan ve şahit olduğum infazlardır. Bunların dışında Diyarbakır JİTEM timínın yaptığı infazların haddi hesabı yoktur.

H.Açar: Asit kuyuları olarak kamuoyuna yansıyan kuyular gerçekte nedir..?

A.Aygan:Asit kuyusu diye birşeyden haberdar değilim.Ancak; Cemal Temizöz`un Cizre ilçe jandarma komutanı olduğu dönemde, emrindeki itirafçı ve rütbeli karışımı timin birçok infaz gerçekleştirip bazılarının cesetlerini kuyulara attıklarını bizaat onların ağzından duymuştum.

H.Açar: Abdülkerim Kırca"intihar" ından sonra başta genelkurmay olmak üzere bazı Tv ve Gazete haberlerinde size atfen basında çıkan haberlere dayanamayarak intihar etti gibi bir takım görüşler var. ne diyorsunuz..?

A.Aygan: Abdülkerim Kırca`nin benimle ilgili haberlerinden etkilenip intihar ettiği yalandır.Ben 3-4 yıldan beri açıklamalarda bulundum. Eğer bu açıklamalardan dolayı intihar edecek olsaydı ,o zaman ederdi.Özellikle benimle husumeti bulunan Ergenekoncu medya,(Hürriyet gibi) basın yayın organları ve bu medyanın tekelindeki TV kanalları bu yalanı yaymışlardır.

Ayrıca Sarızeybek isimli bir emekli albay`in Ali Kırca`nin programına çıkarak:" bu işin müsebbibi basında çıkan açıklamalardır" demesini hayretle karşıladim.Ayrıca;"şerefli Türk subayı" tabirini bence herkes için kullanmak yanlıştır.Bana göre; şerefli bir subay,astsubay veya memur herşeyden önce kanun ve nizamlara göre hareket eder, Devlet güvenlik mahkemesinin serbest bıraktiği vatandaşları , zorla alıkoyarak işkence edip kafalarına kurşun sıkarak infaz etmez ve toprak altı etmez.

Namusuna halel getirmez ve emrindeki sivil bayan memurla karı-koca hayatı yaşamaz.Şerefli bir subay kanunların emrettiğini yapar.Kanunsuz iş yapmaz. Seçim zamanında; A partisine veya B partisine oy verin diye emrindeki personele baskıda bulunmaz. Örf ve adetlerimize ve islam dininin emrine göre, ölu kişinin arkasında konuşulmaz. Fakat; sapla saman karıştırılmaya çalışıldığı zaman insan kendisini konuşma mecburiyetinde hisediyor.Şerefli ve şerefsiz olmanın kriterleri vardır. Ali Kırca`nin programına çıkıp ateş püsküren eski paşa önce bu kriterleri iyi tahlil etmelidir. Duygusal veya şu an Türkiye´de yapılan iyi işlere kızarak siyahla beyazı karıştırmak, memlekete fayda getirmez.

H.Açar: A veya B partisi dediniz . Seçimlerde A.Kırca`nin bu yönlü tanık olduğunuz çalışması(baskısı) oldumu?

A.Aygan: Evet o dönemde bölgede özellikle MHP ve DYP`ye destek verilmesi için bölge halkına yoğun baskı yapıyordu.Seçim döneminde emrindeki personelin , oylarını Çİller`in partisi lehinde kullanmalarını emretti.Çünkü;" Çiller, JİTEM`e her türlü maddı, manevi ve hukuki desteği vereceğini aşayiş komutanı Hasan Kundakçı`ya bildirmişti. Kundakçı da Abdülkerim Kırca`ya söylemişti."

H.Açar:Tuncay Güney sizinle ilgili o TAK`tan (Tayren Azadıya Kürdistan) geldi gibi bir açıklama yapmıştı ne diyorsunuz..?

A.Aygan:Ben hayatımda TAK adında bir örgütlenmede yer almadım. 1975 de siyasi, 1978 de de silahlı mücadele saflarına katildim. Örgütten ayrıldığım 1985 tarihine kadar da HPG( Hezèn Parastına Gel) saflarında faaliyet yürüttüm.

H.açar:Tuncay Güney`in Selim Çürükkaya ile ilgili ifadelerinde yer alan "Selim Çürükkaya`yi Veli Kücük avrupaya çıkardı" sözlerinden sonra PKK ye yakınlığıyla bilinen haber ajansı ANF de sizin yaptığınız iddia edilen bir haber yer aldı. habere göre Siz Tuncay Güney`i doğruluyorsunuz.Güney`i tanıryormusunuz.??
A.Aygan:Tuncay Güney' i hayatımda görmedim ve tanımam .Benim Selim Çürükkaya hakkındaki Tuncay Güney`in iddiasını tasdiklemem nesnel olarak mümkün değildir.Ben Sadece Nasname yorumcularından birisinin sorusuna kendi kanaatimce cevap verdim.Hatta;kuşkularımda yanılmış olabilirim diye bazı insanların Kızılhaç Passı ve vizesi hakkında beni aydınlatmalarını rica ettim. akabinde,yaptığımın sadece bir kannat olduğunu bunun bilgisizlikten kaynaklandığını belirtip yanlış anlaşılmaktan dolayı özür diledim.ANF adlı haber ajansına bu konuda hiç bir açıklama yapmış değilim. ANF adlı ajans Nasnamede bir okura verdiğim cevabi yorumu bana sormadan doğrulatmadan olduğu gibi alıp haber yapmış.

Bunun¨üzerine belli çevrelerden birkaç kişi terbiye sınırlarını aşarak bana yazılı olarak saldırdılar. Selim Çürükkaya`nin sitesinde bana karşı düşmanın kullanabileceği dili kullanmaya başladılar.Demokrasiden, eleştiri ve özeleştiri kültüründen birşey anlamadıkları meydana çıktı tabbi ki.Hürriyet gazetesinin yaptığı gibi; beni "Musa Anter`in katili" olarak yazdılar. "Katırcı "dediler. Bana Katırcı diyen küçük-burjuva entelin değeri bir katırın tırnağı kadar yoktur nazarımda.

H.Açar:Basında ve bir çok internet sayfasında size atfen her gün çeşitli haberler çıkıyor gerçekten siz bu kadar çok açıklama yaptınızmı..?

A.Aygan:Ben Nasname dışındaki basınla irtibatımı yine Nasname vasıtasıyla gerçekleştiriyorum. Son dönemde bazı basın yayın organlarında çıkan haberler, eskiden anlattıklarımın bir yerlerden bulunup tekrar yayınlanmasıdır. Veya Nasname`den alınıyor fakat kaynak belirtilmiyor. Temcit pilavı gibi ısıtılıp ısıtılıp okuyucuya taze habermiş gibi servis yapılıyor.Sayın Açar eğer Sizde kabul ederseniz ben Bundan sonra benimle röpörtaj yada ilgili haber yapmak isteyenler Nasname aracılığıyla baş vursunlar.

Nasname dışında hiç bir yere açıklama yapmayacağım."

H.Açar:Bu Konuda ben karar veremem ancak önerinizi Nasname Yayın kuruluna ileteceğim.

H.Açar:Ergenekon davasında Tanık olmak istediğiniz yönlü açıklamalarınız oldu bu konuda bu güne kadar Savcı Zekariya Öz'den yada Türk Adalet bakanlığından ifadenize başvurulması için herhangi bir girişim oldumu.çağrı gelirse Türkiye`ye gidermisiniz.?

A.Aygan:Şu ana kadar bana tebliğ edilen herhangi bir talep yok.evet bir kaç kez Ergenekon davasında Tanıklık yapmak istediğimi ve Görev aldığım süre zarfında bölgede tanık olduğum her şeyi anlatabileceğimi basın yoluyla ilettim ancak dediğim gibi bana bu güne kadar bu yönlü bir tebligat gelmedi.Böyle bir talep olursa;Kalmakta olduğum ülkede ve buradaki görevlilerin nezaretinde görüşebilir veya ifade verebilirim.Bunun dışında Türkiye`ye götürülmem intihardan başka bir manaya gelmez. Eğer öyle bir girişim olursa canlı değil ceset olarak belki götürebilirler.Canlı gitsem de susma hakkımı kullanırım.

H.Açar:özellikle doğan medya grubuna mensup bir takım gazeteler ve yazarlar size yönelik PKK'nin adamı; yine PKK'ye yakın Basın organlarında hala Jitem`in adamı yönlü iddialar var .ne diyorsunuz.?

A.Aygan:Doğan medyasının tavrı başından beri bellidir. Onları 1987 de cezaevinde iken tazminata mahkum ettim. Demek ki halen kuyruk acısı var bazılarında. Bu medya grubu kirli savaştan ve iç kargaşadan medet uman bir karakterdedir. Aygan`lar çoğalırsa, PKK diye bir silahlı örgüt kalmazsa bu medya ne iş yapacak? Yaptığımız açıklamalar onların çıkarına dokunuyor. Elbetteki eski sıfatımı kullanacaklar. Ve kamuoyu nezdinde beni ve Tuncay Güney gibi insanları karalayacaklar. Bunu normal karşılıyorum.

H.Açar:Abdülkerim Kırca`nin bir operasyon sırasında Antalya-Serikte yaralandığı ve dolayısıyla Malülen emekli edildiği bilgisi var ancak yine iddialara göre Bizzat Jitem içinde bir hesaplaşma sonucu sakat kaldı bu konuda ne biliyorsunuz.?

A.Aygan:Yukarıdaki bir cevabımda bu konudan bahsettim. Abdülkerim Kırca da Cem Erseverìn tasfiyesinde kullanıldı. Yeşil ile arası açıktı. Bu demektir ki şu an Ergenekon davasından tutuklu bulunan Veli Küçük´le de

arası iyi değildi. Çünkü; Yeşil, Veli Küçükle hareket ediyordu. Ve birçok faili meçhulun son dönemde soruşturma konusu olması bazılarını korkutmuştur. Abdülkerimìn de konuşabileceğini varsaymışlardır.

Abdülkerim Kırca gerçeği konuşabilseydi; zamanın asyiş komutanı Hasan Kundakçı , OHAL Bölge valisi Ünal Erkan ve Tansu Çiller de Ergenekon savcısına yakayı kaptırabilirlerdi.

Cem Ersever`in infazının iç yüzüde teyid edilmiş olurdu.

H.Açar:"İbrahim Babat" sahte kimliğını kullanan Suriye uyruklu itirafçı Hacı Hasan'ın itirafları sonrasında Diyarbakır DGM Savcılığı 1998/276 nolu hazırlık dosyası kapsamında aralarında Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım, Tuğgeneral Veli Küçük, Albay Arif Doğan, itirafçılar ve Binbaşı Abdülkerim Kırca'nın da bulunduğu 11 Jitem elemanı hakkında dava açıldı. "Cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak ve taammüden adam öldürmek" suçlarından Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan davaya Binbaşı Kırca gibi diğer Jitem üyelerinden hıçbiri hakim karşısına çıkarılmadı ve yine bir iddiaya göre eski bir PKK itirafçısı olan Serpil T. ile ilişkisi Jitem içinde tartışılıyormus. Bu konuda bilginiz ?

A.Aygan:Susurluk davasındaki baş sanıklar hakim karşısına çıkarılamadı,Şemdinli sanıkları salıverildi. Tabbi ki Diyarbakır`daki duruşmaya da kimse teşrif etmeyecektir. Sadece birkaç Sivil Memur(İtirafçı) ve bir iki uzman çavuşla davayı kapatacaklarını sanıyorlar.O dava da ben de yargılanıyorum. Bu insanlar o işleri kendi başlarına yapmamışlardır?

Geceleri memurlar misafirliğe giderken bile gittikleri evin telefon numarasının ve adresini JİTEM`e bildirmek zorundaydılar.Amirlerin emri olmadan hiçbir ast veya memur kendi başına bir vatandaşın kılına dokunamaz.

Ahmet Cem Ersever`in Soner Yalçınla yaptığı raportajın kitabını alın okuyun. Ne diyor Ersever?;" yapılan bütün işlerden, faili meçhul cinayetlerden Jandarma Genel Komutanlığının, asayiş komutanının , bölge valisinin Emniyetin ve MİT`in haberi vardır" diyor.Emniyetin ve MİT`in haberi olduğuna ihtimal vermiyorum.Fakat bu işleri kimin yaptığını tahmin ediyor veya biliyorlardır.

Abdülkerim Kırca`nin Sivil memur bayan Serpil .T. ile ilişkisi aleniydi. Birlikte gezer tozar yer içer ve bazen onun evinde yatıya dahi kalırdı.Bu durumu öğrenen Ankara Grup komutanı N.A. bana bu işin iyi olmadığını,sinirlenerek söylemişti.

H.Açar:Son bir soru . Sizin dönem dönem Nasnamede çıkan açıklamalarınız ve yorumlarınız sonucu bir çok okurumuz tarafından sorular geliyor.ve sizde yanıtlamaya çalışıyorsunuz. yakınlarını kaybeden insanların bir umut diye yazdıkları sorularına verdiğiniz yanıtları önemsiyorum.

Adınıza buradan söyle bir çağrı yapabilirmiyiz. Kayıp yakınlarının akıbetini öğrenmek isteyen bu nedenle size yazan okurlarımızın bu sorularını Nasnamenin email adresine göndermesini ve sorulara toplu yanıt vermenizin daha sağlıklı olacağını düsünüyorum buna ne dersiniz.?

A.Aygan:Evet bu konuda bana çok soru soruluyor.bir çoğuna bilgim dahilinde cevap verdim ancak dediğiniz gibi olursa siz bu soruları bana toplu olarak gönderirseniz cevap vermem hem kolaylaşır hemde daha sağlıklı olur.birde okurlarınızın bilmesini isterimki beni Kürdistanda işlenen bütün cinayetleri bilmem mümkün değil , bildiklerimide açıklamaktan kaçınmayacağım.

H.Açar:O halde okurlarımıza buradan çağrı yapalım yakınları ile ilgili soru sormak isteyen ve yakınlarının akıbetini öğrenmek isteyen okurlarımız bize [email protected] adresine yazabilirler bizde soruları toplu olarak A.Aygan`a ileteceğiz.

Sayın Aygan verdiğiniz bilgiler ve bize zaman ayırdığınız için teşekkürler ederim.

A.Aygan: Ben Size ve Nasnameye teşekkür ederim.

Add new comment

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.