Skip to main content
Submitted by Anonymous (not verified) on 15 September 2008

Erdal Eren'in son dakikaları

17 yaşında idam edilen Eren utanarak arkasını döndü ve apış arasından bir mektup çıkardı...

Erdal Eren asıldığında 17 yaşındaydı. Avukatların talebine rağmen kemik ölçümü yapılmadı. Bir ay altı günde verilen karar üç kez Yargıtay'dan döndü, çünkü deliller yetersizdi. Herkes gibi Eren de topluma gözdağı verilmek amacıyla asılacağının farkındaydı.

Cumhuriyet gazetesinden Berat Günçıkan, Erdal Eren'in avukatı İsmail Sami Çakmak'la idam gecesini konuştu.

O dönemde bugün de karanlıkta kalan pek çok olay varken, bu hız öldürülen bir asker olduğu için mi?

İdamların hepsi gözdağıydı. Ölen asker olunca, yargılama da çabuk tamamlandı. Yargıtay aşamasında Erdal'ı avukat Niyazi Ağırnaslı, Nihat Toktay, ben, İbrahim Tezan, Tuğrul Çakın, Zeki Tavşancıl, İstanbul Barosu'ndan Sadık Akıncılar, Halil Ereltuğ, Mehmet Ali Özpolat, Fahrettin Elmas ve Yusuf Demir savunduk. Kararı veren ilk mahkemedeki savunmasından ötürü Nihat Toktay altı ay hapis cezasına mahkûm edildi.

Askeri Eren'in vurduğuna ilişkin yeterli delil var mıydı?

Yargıtay Üçüncü Dairesi, kararı son derece yasal ve hukuka uygun gerekçelerle bozdu. Bunlar otopsinin usul ve yasaya aykırı yapıldığı, ölenin vücudundan çıkan kurşunun Erdal'ın tabancasından çıkıp çıkmadığının açıklığa kavuşturulmadığı, olay yerinde keşif yapılmadığı, tanıkların dinlenilmediği Erdal'ın on sekizden küçük olup olmadığının araştırılmadığı, takdir hakkının kötüye kullanıldığı gibi gerekçelerdi. Gerçek de buydu. Ama başsavcılık hemen harekete geçti, bozma kararına itiraz etti. Dosya gitti geldi, sonunda Askeri Yargıtay Daireler Kurulu idam kararını onayladı.

Siz bu süreçte savunma hakkınızı kullanabildiniz mi?

Hayır, başsavcılığın itirazlarının görüşülmesi aşamasında savunma olarak bizi dışladılar, savunma hakkını kullandırmadılar. Sanıyorum ilk bozma kararıyla dava yeniden mahkemeye gönderilip, noksanlıklar tamamlansaydı mahkeme istese dahi idam kararı veremezdi. “Asmayalım da besleyelim mi“ gibi demeçler kararın mahkeme salonu dışında verildiğini kanıtlasa, biz avukatlar için yapılacak pek bir şey kalmasa da kararın düzeltilmesi yolunda Yargıtay'a bir başvuru daha yaptık. Bu da reddedildi.

İnfazda bulunmayı siz mi istediğiniz, Eren mi?

Erdal istedi, Nihat Toktay'la ben de savcılığa dilekçe vererek infaza katılacağımızı bildirdik. 12 Aralık 1980'de dilekçenizde belirttiğiniz adresten ayrılmayın, diye bir tebligat yapıldı. Bunun üzerine şaşırdık, birbirimize bakakaldık, bir şey konuşamadık. Yeniden infazın durdurulması için dilekçe hazırlamaya koyulduk.

SABAHA KARŞI İNFAZ EDİLDİ

Nasıl bir bekleyiştir bu?

Bir kulağımız telefonda, bir kulağımız kapıdaydı, açıldı açılacak diye bekliyorduk. Necdet'in infazında bulunan Mehdi (Bektaş) bir şeyler anlatıyordu, ama bizim anlayacak halimiz yoktu. Gece 02.00 sıralarında sivil polisler geldi, Ankara Kapalı Cezaevi'ne gittik. Pis ve soğuk bir havaydı. Üzerimiz defalarca arandıktan sonra müdürün odasına alındık. Erdal'ı getirdiler. “Avukatlarımla yalnız görüşmek istiyorum“ dedi, reddettiler.

Utanarak arkasını dönüp apış arasından bir mektup çıkardı. Bir sigara istedi, yaktım. Son derece rahat ve sakin, bir mektup yazmak istediğini söyledi, izin verdiler. Oturdu, sigarası bitinceye kadar mektubu yazdı. Yetkililer mektupları ve daha sonra ailesine teslim edilecek özel eşyalarını, paralarını da aldılar, biz veririz diye. Erdal son derece güvensiz, “Gerçekten verir misiniz“ diye sordu. Sonra formaliteler başladı, karar özeti okundu, idam gömleği giydirildi, karar göğsüne asıldı. Elleri bağlanacağı sırada “Bağlamayın, bana, vücuduma değmeyin“ dedi.

Doktor ellerinin bağlanmaması halinde çok acı çekeceğini anlattı. Erdal'a söyledim, karşı çıkmaktan vazgeçti. Sehpaya yürüdü, “Faşizme ölüm, halka hürriyet“ diye bir slogan atıp, kolay geçsin diye boynunu ipe kendi uzattı, aynı anda tabureyi tekmeledi. Biraz önce slogan atan vücut boş bir torba gibi sallanmaya başladı.

HAKİM İDAMI İZLEYEMEDİ

İzleyebildiniz mi, idam kararını alan heyetten hâkim infaz sırasında soğukkanlılığını korudu mu?

O sırada Nihat Toktaş, “hâkim nerede“ diye bağırdı. Bir kenarda, başını iki elinin arasına almış, sözüm ona düşünüyordu. “Sürüklercesine getirdik, “bak“ dedim, “aldığın kararın sonucu bu. İp Erdal'ın boynuna üçe yedi kala geçti, biz üçü on geçe aynı taksiyle geri döndük. Orada, merdivenin altında ağlayan bir yüzbaşıyı unutamıyorum, hem ağlıyor hem de bunun hesabı nasıl verilecek diye söyleniyordu.

Gazetevatan.com Servisleri
Sitene Ekle Alexa Toolbar
XML/RSS WAP/PDA

Haberi Paylaş
Google Yahoo Facebook
Del.icio.us Digg StumbleUpon

OKUYUCU YORUMLARI Yorum Yapmak İçin Tıklayınız
hasan demirok (374) [Tüm Yorumları]
15.09.2008 14:53:30
TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİNİN BAŞINDA ŞUAN İKDİDAR OLAN DFETULLAH GÜLEN,KENANIN ŞAHESERİDİR. F.BAHÇE KULÜBÜ OKUL YAPTIRIYOR ADINIDA KENAN KOYUYOR DUYURULUR F.BAHÇELİLERE,ABD UŞAĞI KENAn bütün lanetler üzerine olsun şeytanın uşağı ahlaksız adam.

--------------------------------------------------------------------------------

mustafa sungur (208) [Tüm Yorumları]
15.09.2008 14:53:17
KATİL,ABD UŞAĞI EVREN.EVREN VE 12 EYLÜL FAŞİST DİKTATÖRLÜĞÜN BİR İBRET VESİKASI OLMASI İÇİN YARGILANMALI.20.YY CANİSİ EVREN.
% 0
% 0
% 0

--------------------------------------------------------------------------------

metin güneş (922) [Tüm Yorumları]
15.09.2008 14:48:33
Evren, sinine s.çalar emi! Çot ol b.kunla oyna.

--------------------------------------------------------------------------------

İsmail Beycer (401) [Tüm Yorumları]
15.09.2008 14:46:23
Tarih, bozulmus, müptezellesmis toplumlardan intikam alir. Tarih Türk Milletinden 20. yüzyilda yaptiklarinda dolayi intikam alacaktir.80 yil bagimsiz ve adam gibi yasadiktan sonra, her türlü asaletini kaybedip, kafasini Cuvala, Turbana ve Firfirli Dona sokan toplumlar icin dünyada yer kalmamistir. Yugoslavyada olanlar, utanc verici sekilde Türkiyede olacaktir.

--------------------------------------------------------------------------------

emre AKINSOY (185) [Tüm Yorumları]
15.09.2008 14:40:04
Kenan bey ahirette yakanıza yapışacak o kadar masum insan var ki,500 değil 1 milyon imam size dua okusa bile beyhude çaba olur şimdiden size geçmişler ola.

Add new comment

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.