Skip to main content
Submitted by Anonymous (not verified) on 17 May 2008

Sevgili okuyucular günümüzde Êzidilerle ilgili bir çok yazar yazı yazmaktadır,
bu yazarları farklı katogoride ele ala biliriz.
Bunlardan bir kısmı iyi niyetini ortaya koyup Êzidiliği ele alıyor, bu doğrultuda araştırmalarını sürdürüyor.
Diğer bir kısmı kendilerini Êzidilikle gündemde tutmaya çalışıyor. Êzidiliği ve Êzidilik tarihini çarpıtarak kendi çıkarları doğrultusunda kullanıyorlar. Bunlara rantçtıda denilebilir.
Bunları söylerken, amacımız kimseyi kırmak, hor görmek, ya da aşağılamak değildır fakat bu insanların yazdıkleri makaleler ve kitaplar gerçeğe aykırı olduğu için doğal olarak tepkimizi ortaya koyuyoruz.
Bir kısmıda Kürdlüklerinden kaynaklı doğru mu, yanlış mı bilmeden bulduğu her şeyi sunmalarıdır.
Geçenlerde Ali Bate'nın ’'İsyanı''na ilişkin bir makale yayınlandı. Yayınlıyan Vedat Anıt ismindeki arkadaşın Kürdlüğünden en küçük bir şüphem yok. Fakat sunduğu veriler gerçeği ifade etmiyordu.
Gerçi benimde elimde belgeli veri yok. Benimki ihtiyarlarımızın anlatımlarıdır.
Vedat Anıt arkadaş, Ali Batê'nın icraatlarını sanki Osmanlı devletine karşı bir Kürd isyanıymış gibi sunmuştu.
Oysa gerçeğin kendisi böyle değildir. Çünkü “isyan“ olarak gösterilen bu hareket, Êzîdî ve Süryanilere karşı yapılmıştır.
1915-1920 arasında süren icraat yüzlerce Êzidi ve Süryanı'nın canına mal olmuştur. Erkekler öldürülürken, kadınlara el konulmuştur.
Bu iki dine mesup bir çok kadın zorla müslümanlaştırmıştır.
Ali Batê Axa, bir çok Êzidiyi öldürüp eşlerini kendine eş etmiştır.
Ali Batê axa, 1917'de Êzidilerın 14 seçkin ve değerli adamını katledılmıştır.
Yine aynı tarihte ’'Bagıleşê' dağında 7 Êzidi'yi katledıp kulaklarını kesmiş, bir
başka axa'ya hediye götürmüştür.
Ali Batê'nın amcazadeleri olan ’'Mala Haco'' ve ’'Mala Çelebi'lerde Batê axa'dan kalır yanları yoktu.
Bu axalarda Êzidiler üzerinde baskı ve terör estırmiştır.
Bu axalar amcazade ve yakın akraba olmalarına rağmen bazan özel ve şahsi çıkarlardan dolayı araları bozulur ve çatışmalara neden olurmuş.
Fakat her ne hikmetnse barışma süreci başladığında bir kaç Êzidinin kafası kesılerek birbirlerine hediye edilirmiş. Bu bir gelenek olmuştu.
İhtiyarlarımızın anlatımları budur.
Bir ara Haco ile Çelebi'nin arası açılmış. Çelebi, bir gün bir kaç süvarileryle Haco axanın kapısına gider, fakat atlarından inmezler.
Haco, kapıda kendisini karşılar. Çelebi'ye inmesini söyler. Fakat Çelebi, inmiyeceğini ve Êzidi' olan Abuzedé Mıradé ’nın kafasını bana getırmediğin sürece evine gelip oturmam der.
Haco axa, emrin olur der, gider. Adı geçen Êzidi'nın kafasını kesip Çelebi axaya getıriyor ve bu vesileylede barışmışlar.
Tabiki barışmanın kurbanları günahsız Êzîdîler olmuş, ama kimin umurunda.
Bununlada bitmiyor.
Ali Batê'nın amcazadeleri bir Êzîdî köyü olan kiwex halkını toplayıp mağarada dolduruyorlar. Mağaranın ağzında ateş yakıp zehirliyorlar. Yüzlerce masum Êzîdî'yi katlediyorlar.
Şimdi insan düşünmeden edemiyor. Bu günahsız insanlar Türk müydü?
Yoksa bu axalar, bu günahsız insanları katlederken Türk devletine karşı “İsyan“ mı ediyorlardı?
Bu Kürdkıranları iyi tanıyabilmek için torunlarının bu gün oynadıkları role de bakmak gerekir.
Ali Batê, Haco ve Çelebi ağaların torunları, bu gün dedelerinin yolunda yürüyorlar.
Türk devletinin silahını alarak Kürd milletine karşı savaşıyorlar. Yöremizin en katliamcı köy koruyucusudurlar.
Ülkesini, evini terk edip Avrupa ülkelerine göç eden Êzîdî'lerin topraklarına el koyuyorlar.
Örneğin ’'Dasıka'' aşiretinin toprağna el konulmuş ve para karşılığıda başkalarına icara vermişler.
Ali Baté Ailesine mensup olan Medeni Ferho, işitiğime göre Êzidilerle ilgili araştıma yapıyormuş.
İmralı'da olduğu söylenen Kürdkıran'a zaman zaman mektup yazıyormuş.
Bunlarla kendini yaşatıyormuş. Kürd yurtseveri geçiniyormuş.
Kuşkusuz bu hakkı var. Kürd yurtseverliği kimsenin tekelinde değil.
Dedesinin ihanetçi ve Kürd katliamcısı olması onun yurtsever olmasının engeli değil.
Fakat diyorumki Êzidilerin topraklarına el koyan akrabalarına da bir mektup yazıp Êzidilerden ne istiyorsunuz diyemez mi?
Bu, İmralı'daki Kürdkıran'a yazdıkları mektuptan daha muteber olmaz mı?
Akrabaları, Êzidilerin topraklarına el koyuyor sesi çıkmıyor. Ama Êzidiliği araştırıyormuş(!?)
Bana sorarlarsa ben derimki Êzidiliği araştırmadan önce ailesini araçtırsa daha iyi olmaz mı?
Saygılarımla...

17 Mayıs 2008

Anonymous (not verified)

Sat, 2008-05-17 23:56

[b]1917 Midyat (heverka ayaklanmasi)[/b] http://www.huyodo.com/index.php?p=cheats&action=displaycheat&system=50&area=1&cheatid=562&showarticles=all 1917 yilinda Ali Batte vê Samun Harput cezaevinden kaçarak Midyat a geldiler. Anlatilanlara göre cezaevindeyken asiret reisleri ile anlasmali olarak kaçip Kürdistan in kurtulusu için silahli bir isyan baslatilacakti ve tutuklu asiret reisleri de mensup olduklari asiretlerle isyani dektekleme sözünü vermislerdi. Ali idamla yargilanmisti. Ancak devlet çok karmasik bir dönemden geçiyordu, Dünya Savasi ndan yeni çikmis, perisan bir durumu yasiyordu. Bu nedenle Midyat taki hükümet yetkilileri, Ali Battê nin üzerine gitmeyi göze alamadi. Dört yil süren Dünya Savasi Kürdistan i çok tahrip etmis ve zayif düsürmüstü. Savasin son iki yilinda açlik ve hastalik Kürdistan in her tarafinda korkunç bir sekilde sürmüs, feci yaralar açmisti. Ermeniler katliamdan geçirilmis, Tor Abidin bölgesinde Süryanilerin çogu öldürülmüs, halk kitlik ve sefalet içinde yasiyordu. Ali Battê yalniz Heverkalilari degil komsu asiretleri de yönetmeye basladi. Ulusalci birçok asiret reisi tarafindan ziyaret edilerek gittikçe büyük bir destek buluyordu. Mardin in yerli esrafi ile olumlu görüsmeler yapti; çogunun destegini sagladi, ancak Haco III hala Harput cezaevinde tutuklu idi ve idamla yargilaniyordu. Disarda olsaydi amcasioglu Ali Battê ye yardimda bulunacagi gibi karsi konulmaz bir güç teskil edeceklerdi. Türk devletine karsi bir isyani baslatmak için birçok asiret reisinin destegini almasina regmen, bütün Kürdistan da oldugu gibi Mardin bölgesinde de Kürdün Kürde karsi kin ve nefreti söz konusu idi. Bazi asiret reisleri tamamiyle bu isyana karsiydi ve devletten yana tavir sergilemekteydiler. Ali Battê: Öncü kisilik Birçok Hiristiyan, Türk otoritesinin uyguladigi baskiya dayanamayarak Ingiliz güçlerine siginmaktaydi. Türk devleti için bütün Hiristiyanlar Avrupalilarin ajani, provaktörüydü. Ingilizlerin Halep mintikasi sefi Ali Battê ye bir mektup göndererek otoritesi altinda bulunan Hiristiyanlarin güvenliklerinin saglanmasini arz etmisti. Midyat in Estel kesiminde birçok asiret reisi ve taninmis kimseler bir araya gelerek Tor Abidin bölgesinde Hiristiyanlara bir darbe vurmak ve onlari devlet istegi dogrultusunda bu bölgeden çikarmak fikrinde birlestiler. Ancak Ali Battê bu toplantiya karsi çikarak, "Her kim ki Hiristiyanlara karsi bir eylemde bulunursa beni karsisinda bulacaktir deyip, toplantiyi dagitmistir. Bundan olsa gerek Türkler, Ali Battê yi Ingiliz ajani olarak nitelendirmektedirler. Yöre halki üstü kapali bir sekilde baskan Wilson un sartlarinin kabul edilmesini ve bir baris konfaransi ile kendi istemlerinin devlet yonetimine prensip olusturmasini arz ettiler. Ali Battê, Diyarbekir de bulunan (1917, Diyarbekir de ordu kumandani) Mustafa Kemal e bir mektup göndererek, Kürdistan dan elini çekmesini ve yapilacak bir katliamdan devletin sorumlu olacagini bildirdi. Mart 1919 de Ali Battê Suriye tarafina geçerek Hamza Aga (Haci Silêmana asireti reisi) ve Arab Taya asiret reisi Seyh Mihemed ile görüserek Türk devletine karsi yapilacak isyanda onlardan destek sözünü aldiktan sonra tekrar Nusaybin e geri döndü. Nusaybin de bulunan devlet memurlari halka baski yaptiklarindan, onlari kontrol altina aldi. Halkin istegi üzerine Nusaybin kaymakamindan tutuklularin serbest birakilmasini istedi. Bu istege karsi kaymakam "Vilayetten izin istemem gerekir, aksi takdirde onlari birakamam dedi. Ali Battê buna itiraz etti. "Bu insanlar suçsuz ve yoksuldur, birakin ailelerine dönsünler." Fakat kaymakami razi edemedi. Kaymakam ileri bir tarihte tutuklulari salacagini söylediyse de Ali Battê onu dinlemeden, Semun ile birlikte Nusaybin cezaevinin kapisina geldi. Semun tehlikeyi fark etmisti. Çünkü yapilacak baskaldiri için yeterli hazirliklar yapilmamisti. Almanlar, Türk yetkililerden, Nusaybin-Bagdat demiryolu ihalesini almisti. Ve demiryolunun dösenmesi de Ali ile Semun un kontrölünde yapiliyordu. Ingilizler de Nusaybin-Bagdat demiryolu ihalesi pesindeydi. Bu demiryolu ihalesinin Almanlarin elinde olmasi, Ingiliz hükümetini gücendiriyordu. Semun, Ali Battê ye cezaevini açmamasini tavsiye ettiyse de dinletemedi. Ali, gardiyanlardan tutuklularin serbest birakmalarini istedi, gardiyanlar buna yanasmayinca yaninda bulunan silahli adamlari ile birlikte cezaevinin tüm kapilarini kirdirtarak 11 Mayis 1919 günü tutuklulari serbest birakti. Ve isyan basliyor... O sirada Kürdistan da, merkezi Diyarbekir de bulunan 13. Kolordu vardi. Nusaybin kaymakami Midyat ta bulunan 24. Dag Alay Komutanligi ndan yardim istedi. Ancak 24. Alay Heverkalilar tarafindan sarildi. 12 Mayis 1919 günü, 5. Tümen Komutanligi isyan bölgesine yeni kuvvetler gönderdi. Ali Battê ve arkadaslari Nusaybin kislasini basarak kaymakam ve savciyla birlikte içinde bulunanlari rehin aldilar, halka zarar gelmesin diye, sehir etrafindaki çemberi yararak Omeriya daglarina dogru çekildiler. Daglara vardiktan sonra kaymakam, savci, asker ve devlet memurlarini serbest biraktilar. Tinat köyünde Habezbeni ve Omeriya asiret reisleri ile görüstü, onlardan devlete karsi birlikte koymalarini istedi fakat onlari razi edemedi. Çünkü devlet zayif olmasina ragmen Kürtlerin çogu hala devletten korkuyordu. Sabahin erken saatlerinde yogun top atislari altinda Heverkalilar çarpismalara devam etti. Heverkalilarin diger asiret reisler (Hitto, Omerê Sêro, Mihame yê ælo, Alikê Segvên Osê Azam ve digerleri) yardima gelerek çarpismalara katildi. Semunhe Hanne Haydo topu kullanan subayin üzerine hücum ederek onu öldürdü ve topu asagiya dogru yuvarladi. Heverkalilar büyük moral kazandi. Çarpismalar Omeriya bölgesinde 20 gün araliksiz sürdü. Ali Battê askerlerini Midyat a dogru çekti. Midyat sokaklarinda gögüs gögüse çarpismalar yasandi, her iki taraftan da çok kisi vuruldu. 6. Alay ve bölge halkindan toplanan binlerce devlet milis müfrezesi Heverkalilarin üzerine yürüdü. Ali Battê kendi köyü olan Mizizax a çekildi ve burada savunma durumuna geçti. Ancak Çelebi Aga cezaevinden serbest birakilmis, Saroxan II ile birlikte devletin yaninda yer alarak karsi saldiriya geçmisti. Deksuri asiretlerinin çogu Çelebi nin yaninda yer aldi. Yogun çarpismalardan sonra Mizizax köyü top atesine tutuldu. Battê köyü terk etmek zorunda birakildi. 6. Alay komutani Binbasi Nuri Pehlivanzade Midyat ta bir bildiri yayarak hükümetin yalniz Ali Battê yi takip ettigini, asiretlerin kendisine yardim etmedigi taktirde kimseye dokunulmayacagini ilan etti. Devlet güçleri firsati ellerine geçirmislerdi. Bazi asiret reislerine silah dagitarak milis güçlerinin sayisini artirdilar. 17 Agustos 1919 da Cehennem deresinin kenarinda yer alan Midih köyünün çevresi devlet ve Deksuri asiret kuvvetleri tarafindan sarildi. Çarpismalar gün boyu sürdü. Ertesi günün aksaminda (18 agustos 1919) Ali Battê vurulduktan sonra cesedi Midyat a getirilerek hükümet konaginin önünde kasap çengellerine asildi. Bir hafta bekletildikten sonra akrabalari tarafindan altin karsiliginda alinan ceset Mizizax köyü mezarligina gömüldü. Heverka asiretlerinin birlik ve beraberligi tekrar bozuldu. 1925-Seyh Sait Isyani ve Haco 1925 yili Subat ayinda baslayan Sêx Said hareketini organize eden ve Kürdistan da 23 subesi bulunan Azadi örgütüdür. Kürdistan in her bölgesindeki, (Botan, Garzan ve Midyat) asiret reisleri ve taninmis etkin sahsiyetlerle tamas kurup isyani bütün Kürdistan i kapsayacak sekilde en ufak noktasina kadar planlayan Azadi örgütü, çalismalarini Mardin ve Midyat bölgesinde de sürdürmüstür. Haco III, yöredeki önemli sahsiyetlerle toplanti düzenleyerek, birlikte harakete katilacaklari hususunda and içmislerdi. Beytüssebap isyani ve isyanin planlanan tarihten önce patlak vermesi Sêx Said isyanini etkileyen önemli bir etkendir. Isyan planlanmisti. Haco bu durumda ikincil bir rol oynayabilirdi, bu nedenle beklemeye karar verdi. Devlet ise bos durmayarak asiretleri isyanin üzerine saldirtmaya çalisti. Haco 3000 kisilik (Müslüman, æzidî ve Süryanilerden olusan) silahli bir güçle Diyarbekir e yöneldi. Amaci Diyarbekir de Sêx Said kuvvetleri ile birlesmekti. Midyat tan çikarken, Diyarbekir e kadar devlet güçleri ile çarpisip zaman kaybetmek istemiyordu. Bütün adamlari tembihliydiler. Haco henüz Diyarbekir e varmadan Adana dan Sark Ekspresi ile Mardin e indirilen Naci Pasa kumandasindaki kolordunun siddetli taarruzu sonucunda Sêx Said Efendi nin kuvvetleri tutunamamis, güneyden kuzeye dogru çekilmislerdi. (Zinnar Silopi Doza Kurditan s.89) Diyarbekir e varmadan Sêx Said kusatmasinin kalkmis oldugu ve kuzeydeki daglara dogru çekildigi haberini almasina ragmen, yardim için Haco kuvvetlerini Siverek yönünden Diyarbekir e sokmayi amaçliyordu. Fakat burada da devlet güçleri ve devlet yanlilari tarafindan engellendigi için geri dönmek zorunda kaldi. Türk devleti Haco nun devlet yanlisi degil Sêx Said yanlisi oldugunun farkina varmisti. Siverek te devlet güçlerine karsi çarpismisti. Sêx Said tutuklandiginda Haco da mahkemeye çagrildi, devlet Sêx efendinin ifadesine basvurup Haco yu idam etmek istiyordu. Istiklal mahkemesi savciliginin, "Haco yu taniyor musun, size yardim etmis midir?" sorusuna karsilik Sêx Said efendi: "Hayir ben o insani tanimiyorum, diyorlar ki Haco ve asireti æzidi olup bize karsi savasmis seklinde beyan veriyor. Ancak bu beyan Haco ve arkadaslarini Istiklal Mahkemesi nin serrinden korumak için söylenmistir. Ingiliz ve Fransiz kaynaklarinda da, Sêx Said hareketinin en büyük desteginin Haco önderligindeki Heverka güçleri oldugu belirtiliyor. Sêx Said Efendi nin kardesi Mihamed Mihdi mücadeleye devam etmek için Irak tan Suriye ye, Haco nun yanina gitmek istiyordu. (Cigerxwin Jînenîgeriya min s.164) Melle Cuma nin da anlattigina göre Sêx Said tutuklanmadan önce Haco ya bir mektup göndererek yarim kalan mücadeleye devam etmesi tavsiyesinde bulunmustu. Haco, Fransiz güçlerle çatisiyor 1920 tarihinde Fransizlar Suriye yi isgal ederek Osmanlilardan aldilar. 1924 te simdiki kuzey Suriye de otoritelerini güçlendirerek El-Cezira mintikasina kadar el attilar ancak Osmanli devleti buradan Fransizlari geri püskürtmek için çaba sarfediyordu. O sirada Kürtlerle Arap Samar asiretleri arasinda devamli bir çatisma vardi. Samarlar öteden beri Osmanlilari destekliyorlardi. Fransiz baskumandani Rolgan ve yardimcisi Kimyni, Cezira ya (Kamislo-Derik-Andivere) geldiklerinde Samar asiret reisi Misal Baso El Erba onlari büyük bir memnuniyetle karsiladi. Bu seyhin amaci Kürtlere karsi destek kazanmakti. Arap Samar asiretine karsi olan Arap Taya asireti Kürtleri (Heverkalilari) destekliyordu, hem Osmanli hem Fransizlara karsi Kürtlerin yaninda yer almislardi. Taya asiretleri Kürt-Arap dayanismasiyle bir devlet kurmak istiyorlardi. Fransizlar Beyandur köyünun tepesinde bir kisla kurmuslardi ve Kürt ileri gelenlerini tutuklayip onlari canli halde bogazlarina kadar topraga diktiler. Ose isminde (Tilminar köyünden) birini öldürdükten sonra digerlerini de bu sekilde topraga dikip üzerlerine aç köpekler saldirtarak öldürttüler, diger asiret reisleri kaçti, tutuklanan bazilari ise sürgün edildi. Topraga dikilenler arasinda, Abasê Mihimid (Beyandur köyü muhtari), Heverka asiretinin Dorika kolu asiret reisi Avdê Timar, Heso yê Avdila ve Haci Heso yê Teya vardi. Bunun üzerine El-Cezira da bulunan asiretler Heverka asiret reisi Haco den yardim istediler. Haco, Heverka asiret ileri gelenleri ile görüstükten sonra 2000 kisilik silahli bir güç ile Midyat tan Bagok Dagi na geçti, oradan da El-Cezira ya indi. Ilk etapta Beyandur da bulunan Fransiz askeri kislasina saldiridi. Siddetli çatismalar sonucunda Rolgan haber aldi ve Andiver bölgesinden Cerih a dogru takviye güçlerini aktardi. Bazi asiret reisleri Haco ye tavsiyelerde bulunarak, Fransizlarin elinde güçlü silahlar oldugunu ve bu büyük güç karsisinda çok zayiat vereceklerini söylediler. Haco ise, "Kesinlikle ve her ne pahasina olursa olsun, Fransizlarin burada Kürtler üzerindeki zulmünü kirmak için savasmadan geri dönmeyecegiz. Böylece Haco nun emri ile kuzey Suriye nin hemen hemen her yerinde Fransiz güçleri ve Kürtler arasinda silahli çatismalar yasandi. Tirbespi ve Derik arasinda bulunan Girê Topê koyu civarinda taraflar arasinda siddetli çatismalar meydana geldi. Heverka asiretleri karar vermislerdi: Kesinlikle imha bile olsalar geri çekilmiyeceklerdi. Iki taraf da yüzlerce kayip verdi. Fransiz baskumandani Rolgan öldürüldü, Beyandur kislasi ele geçirildi ve Fransizlar güney Suriye ye dogru çekildiler. Haco ve Heverkalilar ise Midyat a geri döndü. [b]MUSTAFA ALDUR [/b] http://www.huyodo.com/uploads/cheat_images/seyh_said.jpg [b]Not:[/b] 1985 Kasim ayinda Sam da yayinlanan Direset-i Istiraki isimli Suriye Komünist Partisi yayin organindan alinmistir.

Dıyar AYDIN (not verified)

Sun, 2008-05-18 01:38

Size tek bir soru: Êzîdîlerle ilgili yazdıklarımı yalanlaya bilirmisin?? Bu sölediklerimi çürütebiliyorsanız, buyrun!! Yoksa, O'astığnız yazının hiç bir anlamı yoktur. Ben, zaten belge olarak sunduğun yanlış informasiyona karşı bu makaleyi yazdım.. Saygılarımla

Sevgili Diyar Aydin Yaziyi gecen defa ben aktarmistim ama "AKTARMADIR" ibaresini basa degil alt kisma yazdigimdan, yazinin benim, yani Vedat (Serdar) Anit'a ait oldugunu saniyorsunuz bundan dolayi. Oysa yazi, Kürdistan Hiristiyan toplumu Süryanilerin ("Asurilerin") merkez yayin organi olan HUJODO (birlik) dergisinde yayinlanmistir ve Kürdistanin Güney-Bati (Suriye) parcasindan gelme bir yazara aittir. Asil adi da büyük bir ihtimalle Mustafa EL-DURI'dir. Hujodo yayin kurulu tarafindan yanlis aktarilmis olabilir veyahuta ismin kökeni AL-DURI sözcügünün son harfi olan "i" eksik telafüz nedeniyle düserek sadece ALDUR seklinde aktarilmistir. Kanaatimce de bu isim biraz Türkcelestirilmistir de. Kökünün Arapcadaki El-DÛRÎ oldugundan eminim. Arapca öntaki EL, DÛRÎ ile birlestirilip ALDURÎ seklini almistir. KISACASI yazi benim degildir ve makale yazari MUSTAFA EL-DÛRÎ (ALDUR) da Kurdistan FORUMUNU ne yazikki takip etmemektedir. Bundan dolayi yukarida yazdiginiz yaziyi görünce, faydali olur inanciyla yaziyi tekrar aktardim. Daha önceki e-mail yazismalarimizda da dile getridigimiz gibi, kiskirtmalariyla TC, Kürdistan Hiristiyan toplulugu ve Kürt toplumu ve diger azinliklar arasinda daima nifak tohumlari ekmistir. Bu sebeple özellikle Hiristiyan azinlik kesimleri (milli menseleri bakimindan Kürt olmalarina ragmen-örnegin Keldanlar ve Süryanilerin büyük bir kismi) Kürdistanda TC kiskirtmasi ve katliam projeleri sonucu yapilan bütün Hiristiyan katliam ve soykirimlarindan cok haksiz olarak bütün Kürt toplumunu sorumlu tutmaktadirlar. TC de bu anti-propagandanin güclü bir sekilde yayilmasinda elinden geleni arkasina koymamaktadir. Mustafa Aldur'un yazisini hiristiyan Kürdistan azinligi Süryanilerin merkez yayin organi HUJODO'da görünce ve okuyunca, HUJODO'da Kürtleri ilk (!!!) defa övücü ve TC propagandalirinin tam aksine kollayici bir mahiyet ve icerikte yazdiklari bu yazidan dolayi ilginc buldum ve yaziyi sizinle paylasmak istedim. Êzdî inancindaki Kürdistan toplumunun en eski dini inancini temsil eden bu Êzdî Kürtlerimizle iftihar etmekteyim, cünkü islamciligin Kürtlere ne kadar büyük kaybettirdigi gerceginin bilincindeyim. Êzdî RÛSPÎLERININ katliamlar hakkinda anlattiklari bütün rivayetlerin belge olarak kabul edilmesini de hem kabul hemde reddediyorum. Bu rivayetleri kabul ettigimin sebebi, Yahudîlik-Hiristiyanlik ve en sonunda da Musulmanligin Kürdistanda gelismesinden sonra Êzdî toplumu üzerinde bu dinlerin yogun (özellikle de islamciligin) tasfiyesi, bu asli Kürt kültür tasiyici azinlik olan toplumumuzu her dönemde aktif bir sekilde soykirim ve katliamlara maruz birakmis olmalarindandir. Bu tarihi bir olgu ve gercektir. Kabul etmeyisimin nedenine gelince: Elîkê Bettê hareketinin KESINLIKLE Êzdî/Süryani katliam ve soykirimi olamayacagi nedeninden dolayidir. Tabii elde belgeler olmayinca sadece rivayetlere siginmak zorunda kalacagiz. Buda tam ve saglikli bir ölcü degildir. Yani bu dönemde Êzdi ve Hiristiyan azinliga Kürdistan'da yapilan baskilarin, katliamlarin ve soykirim girisimlerinin sorumlusu Elîkê Bettê olamaz. Kaldiki siz de bu tarihi olayi tarihi bir dayanaga dayandiramadan, sadece anlatimlarla degerlendirmektesiniz: "İhtiyarlarımızın anlatımları" diyorsunuz. Bu konuda yazacaginizi bellirtiginiz genis yazinizi bir gün önce okumak dilegiyle. Selam ve saygilarimla Vedat (Serdar) Anit ______________________________________________________ _______________________________________________ 1917 Midyat (heverka ayaklanmasi) [www.huyodo.com] 1917 yilinda Ali Batte vê Samun Harput cezaevinden kaçarak Midyat a geldiler. Anlatilanlara göre cezaevindeyken asiret reisleri ile anlasmali olarak kaçip Kürdistan in kurtulusu için silahli bir isyan baslatilacakti ve tutuklu asiret reisleri de mensup olduklari asiretlerle isyani dektekleme sözünü vermislerdi. Ali idamla yargilanmisti. Ancak devlet çok karmasik bir dönemden geçiyordu, Dünya Savasi ndan yeni çikmis, perisan bir durumu yasiyordu. Bu nedenle Midyat taki hükümet yetkilileri, Ali Battê nin üzerine gitmeyi göze alamadi. Dört yil süren Dünya Savasi Kürdistan i çok tahrip etmis ve zayif düsürmüstü. Savasin son iki yilinda açlik ve hastalik Kürdistan in her tarafinda korkunç bir sekilde sürmüs, feci yaralar açmisti. Ermeniler katliamdan geçirilmis, Tor Abidin bölgesinde Süryanilerin çogu öldürülmüs, halk kitlik ve sefalet içinde yasiyordu. Ali Battê yalniz Heverkalilari degil komsu asiretleri de yönetmeye basladi. Ulusalci birçok asiret reisi tarafindan ziyaret edilerek gittikçe büyük bir destek buluyordu. Mardin in yerli esrafi ile olumlu görüsmeler yapti; çogunun destegini sagladi, ancak Haco III hala Harput cezaevinde tutuklu idi ve idamla yargilaniyordu. Disarda olsaydi amcasioglu Ali Battê ye yardimda bulunacagi gibi karsi konulmaz bir güç teskil edeceklerdi. Türk devletine karsi bir isyani baslatmak için birçok asiret reisinin destegini almasina regmen, bütün Kürdistan da oldugu gibi Mardin bölgesinde de Kürdün Kürde karsi kin ve nefreti söz konusu idi. Bazi asiret reisleri tamamiyle bu isyana karsiydi ve devletten yana tavir sergilemekteydiler. Ali Battê: Öncü kisilik Birçok Hiristiyan, Türk otoritesinin uyguladigi baskiya dayanamayarak Ingiliz güçlerine siginmaktaydi. Türk devleti için bütün Hiristiyanlar Avrupalilarin ajani, provaktörüydü. Ingilizlerin Halep mintikasi sefi Ali Battê ye bir mektup göndererek otoritesi altinda bulunan Hiristiyanlarin güvenliklerinin saglanmasini arz etmisti. Midyat in Estel kesiminde birçok asiret reisi ve taninmis kimseler bir araya gelerek Tor Abidin bölgesinde Hiristiyanlara bir darbe vurmak ve onlari devlet istegi dogrultusunda bu bölgeden çikarmak fikrinde birlestiler. Ancak Ali Battê bu toplantiya karsi çikarak, "Her kim ki Hiristiyanlara karsi bir eylemde bulunursa beni karsisinda bulacaktir deyip, toplantiyi dagitmistir. Bundan olsa gerek Türkler, Ali Battê yi Ingiliz ajani olarak nitelendirmektedirler. Yöre halki üstü kapali bir sekilde baskan Wilson un sartlarinin kabul edilmesini ve bir baris konfaransi ile kendi istemlerinin devlet yonetimine prensip olusturmasini arz ettiler. Ali Battê, Diyarbekir de bulunan (1917, Diyarbekir de ordu kumandani) Mustafa Kemal e bir mektup göndererek, Kürdistan dan elini çekmesini ve yapilacak bir katliamdan devletin sorumlu olacagini bildirdi. Mart 1919 de Ali Battê Suriye tarafina geçerek Hamza Aga (Haci Silêmana asireti reisi) ve Arab Taya asiret reisi Seyh Mihemed ile görüserek Türk devletine karsi yapilacak isyanda onlardan destek sözünü aldiktan sonra tekrar Nusaybin e geri döndü. Nusaybin de bulunan devlet memurlari halka baski yaptiklarindan, onlari kontrol altina aldi. Halkin istegi üzerine Nusaybin kaymakamindan tutuklularin serbest birakilmasini istedi. Bu istege karsi kaymakam "Vilayetten izin istemem gerekir, aksi takdirde onlari birakamam dedi. Ali Battê buna itiraz etti. "Bu insanlar suçsuz ve yoksuldur, birakin ailelerine dönsünler." Fakat kaymakami razi edemedi. Kaymakam ileri bir tarihte tutuklulari salacagini söylediyse de Ali Battê onu dinlemeden, Semun ile birlikte Nusaybin cezaevinin kapisina geldi. Semun tehlikeyi fark etmisti. Çünkü yapilacak baskaldiri için yeterli hazirliklar yapilmamisti. Almanlar, Türk yetkililerden, Nusaybin-Bagdat demiryolu ihalesini almisti. Ve demiryolunun dösenmesi de Ali ile Semun un kontrölünde yapiliyordu. Ingilizler de Nusaybin-Bagdat demiryolu ihalesi pesindeydi. Bu demiryolu ihalesinin Almanlarin elinde olmasi, Ingiliz hükümetini gücendiriyordu. Semun, Ali Battê ye cezaevini açmamasini tavsiye ettiyse de dinletemedi. Ali, gardiyanlardan tutuklularin serbest birakmalarini istedi, gardiyanlar buna yanasmayinca yaninda bulunan silahli adamlari ile birlikte cezaevinin tüm kapilarini kirdirtarak 11 Mayis 1919 günü tutuklulari serbest birakti. Ve isyan basliyor... O sirada Kürdistan da, merkezi Diyarbekir de bulunan 13. Kolordu vardi. Nusaybin kaymakami Midyat ta bulunan 24. Dag Alay Komutanligi ndan yardim istedi. Ancak 24. Alay Heverkalilar tarafindan sarildi. 12 Mayis 1919 günü, 5. Tümen Komutanligi isyan bölgesine yeni kuvvetler gönderdi. Ali Battê ve arkadaslari Nusaybin kislasini basarak kaymakam ve savciyla birlikte içinde bulunanlari rehin aldilar, halka zarar gelmesin diye, sehir etrafindaki çemberi yararak Omeriya daglarina dogru çekildiler. Daglara vardiktan sonra kaymakam, savci, asker ve devlet memurlarini serbest biraktilar. Tinat köyünde Habezbeni ve Omeriya asiret reisleri ile görüstü, onlardan devlete karsi birlikte koymalarini istedi fakat onlari razi edemedi. Çünkü devlet zayif olmasina ragmen Kürtlerin çogu hala devletten korkuyordu. Sabahin erken saatlerinde yogun top atislari altinda Heverkalilar çarpismalara devam etti. Heverkalilarin diger asiret reisler (Hitto, Omerê Sêro, Mihame yê ælo, Alikê Segvên Osê Azam ve digerleri) yardima gelerek çarpismalara katildi. Semunhe Hanne Haydo topu kullanan subayin üzerine hücum ederek onu öldürdü ve topu asagiya dogru yuvarladi. Heverkalilar büyük moral kazandi. Çarpismalar Omeriya bölgesinde 20 gün araliksiz sürdü. Ali Battê askerlerini Midyat a dogru çekti. Midyat sokaklarinda gögüs gögüse çarpismalar yasandi, her iki taraftan da çok kisi vuruldu. 6. Alay ve bölge halkindan toplanan binlerce devlet milis müfrezesi Heverkalilarin üzerine yürüdü. Ali Battê kendi köyü olan Mizizax a çekildi ve burada savunma durumuna geçti. Ancak Çelebi Aga cezaevinden serbest birakilmis, Saroxan II ile birlikte devletin yaninda yer alarak karsi saldiriya geçmisti. Deksuri asiretlerinin çogu Çelebi nin yaninda yer aldi. Yogun çarpismalardan sonra Mizizax köyü top atesine tutuldu. Battê köyü terk etmek zorunda birakildi. Alay komutani Binbasi Nuri Pehlivanzade Midyat ta bir bildiri yayarak hükümetin yalniz Ali Battê yi takip ettigini, asiretlerin kendisine yardim etmedigi taktirde kimseye dokunulmayacagini ilan etti. Devlet güçleri firsati ellerine geçirmislerdi. Bazi asiret reislerine silah dagitarak milis güçlerinin sayisini artirdilar. 17 Agustos 1919 da Cehennem deresinin kenarinda yer alan Midih köyünün çevresi devlet ve Deksuri asiret kuvvetleri tarafindan sarildi. Çarpismalar gün boyu sürdü. Ertesi günün aksaminda (18 agustos 1919) Ali Battê vurulduktan sonra cesedi Midyat a getirilerek hükümet konaginin önünde kasap çengellerine asildi. Bir hafta bekletildikten sonra akrabalari tarafindan altin karsiliginda alinan ceset Mizizax köyü mezarligina gömüldü. Heverka asiretlerinin birlik ve beraberligi tekrar bozuldu. 1925-Seyh Sait Isyani ve Haco 1925 yili Subat ayinda baslayan Sêx Said hareketini organize eden ve Kürdistan da 23 subesi bulunan Azadi örgütüdür. Kürdistan in her bölgesindeki, (Botan, Garzan ve Midyat) asiret reisleri ve taninmis etkin sahsiyetlerle tamas kurup isyani bütün Kürdistan i kapsayacak sekilde en ufak noktasina kadar planlayan Azadi örgütü, çalismalarini Mardin ve Midyat bölgesinde de sürdürmüstür. Haco III, yöredeki önemli sahsiyetlerle toplanti düzenleyerek, birlikte harakete katilacaklari hususunda and içmislerdi. Beytüssebap isyani ve isyanin planlanan tarihten önce patlak vermesi Sêx Said isyanini etkileyen önemli bir etkendir. Isyan planlanmisti. Haco bu durumda ikincil bir rol oynayabilirdi, bu nedenle beklemeye karar verdi. Devlet ise bos durmayarak asiretleri isyanin üzerine saldirtmaya çalisti. Haco 3000 kisilik (Müslüman, æzidî ve Süryanilerden olusan) silahli bir güçle Diyarbekir e yöneldi. Amaci Diyarbekir de Sêx Said kuvvetleri ile birlesmekti. Midyat tan çikarken, Diyarbekir e kadar devlet güçleri ile çarpisip zaman kaybetmek istemiyordu. Bütün adamlari tembihliydiler. Haco henüz Diyarbekir e varmadan Adana dan Sark Ekspresi ile Mardin e indirilen Naci Pasa kumandasindaki kolordunun siddetli taarruzu sonucunda Sêx Said Efendi nin kuvvetleri tutunamamis, güneyden kuzeye dogru çekilmislerdi. (Zinnar Silopi Doza Kurditan s.89) Diyarbekir e varmadan Sêx Said kusatmasinin kalkmis oldugu ve kuzeydeki daglara dogru çekildigi haberini almasina ragmen, yardim için Haco kuvvetlerini Siverek yönünden Diyarbekir e sokmayi amaçliyordu. Fakat burada da devlet güçleri ve devlet yanlilari tarafindan engellendigi için geri dönmek zorunda kaldi. Türk devleti Haco nun devlet yanlisi degil Sêx Said yanlisi oldugunun farkina varmisti. Siverek te devlet güçlerine karsi çarpismisti. Sêx Said tutuklandiginda Haco da mahkemeye çagrildi, devlet Sêx efendinin ifadesine basvurup Haco yu idam etmek istiyordu. Istiklal mahkemesi savciliginin, "Haco yu taniyor musun, size yardim etmis midir?" sorusuna karsilik Sêx Said efendi: "Hayir ben o insani tanimiyorum, diyorlar ki Haco ve asireti æzidi olup bize karsi savasmis seklinde beyan veriyor. Ancak bu beyan Haco ve arkadaslarini Istiklal Mahkemesi nin serrinden korumak için söylenmistir. Ingiliz ve Fransiz kaynaklarinda da, Sêx Said hareketinin en büyük desteginin Haco önderligindeki Heverka güçleri oldugu belirtiliyor. Sêx Said Efendi nin kardesi Mihamed Mihdi mücadeleye devam etmek için Irak tan Suriye ye, Haco nun yanina gitmek istiyordu. (Cigerxwin Jînenîgeriya min s.164) Melle Cuma nin da anlattigina göre Sêx Said tutuklanmadan önce Haco ya bir mektup göndererek yarim kalan mücadeleye devam etmesi tavsiyesinde bulunmustu. Haco, Fransiz güçlerle çatisiyor 1920 tarihinde Fransizlar Suriye yi isgal ederek Osmanlilardan aldilar. 1924 te simdiki kuzey Suriye de otoritelerini güçlendirerek El-Cezira mintikasina kadar el attilar ancak Osmanli devleti buradan Fransizlari geri püskürtmek için çaba sarfediyordu. O sirada Kürtlerle Arap Samar asiretleri arasinda devamli bir çatisma vardi. Samarlar öteden beri Osmanlilari destekliyorlardi. Fransiz baskumandani Rolgan ve yardimcisi Kimyni, Cezira ya (Kamislo-Derik-Andivere) geldiklerinde Samar asiret reisi Misal Baso El Erba onlari büyük bir memnuniyetle karsiladi. Bu seyhin amaci Kürtlere karsi destek kazanmakti. Arap Samar asiretine karsi olan Arap Taya asireti Kürtleri (Heverkalilari) destekliyordu, hem Osmanli hem Fransizlara karsi Kürtlerin yaninda yer almislardi. Taya asiretleri Kürt-Arap dayanismasiyle bir devlet kurmak istiyorlardi. Fransizlar Beyandur köyünun tepesinde bir kisla kurmuslardi ve Kürt ileri gelenlerini tutuklayip onlari canli halde bogazlarina kadar topraga diktiler. Ose isminde (Tilminar köyünden) birini öldürdükten sonra digerlerini de bu sekilde topraga dikip üzerlerine aç köpekler saldirtarak öldürttüler, diger asiret reisleri kaçti, tutuklanan bazilari ise sürgün edildi. Topraga dikilenler arasinda, Abasê Mihimid (Beyandur köyü muhtari), Heverka asiretinin Dorika kolu asiret reisi Avdê Timar, Heso yê Avdila ve Haci Heso yê Teya vardi. Bunun üzerine El-Cezira da bulunan asiretler Heverka asiret reisi Haco den yardim istediler. Haco, Heverka asiret ileri gelenleri ile görüstükten sonra 2000 kisilik silahli bir güç ile Midyat tan Bagok Dagi na geçti, oradan da El-Cezira ya indi. Ilk etapta Beyandur da bulunan Fransiz askeri kislasina saldiridi. Siddetli çatismalar sonucunda Rolgan haber aldi ve Andiver bölgesinden Cerih a dogru takviye güçlerini aktardi. Bazi asiret reisleri Haco ye tavsiyelerde bulunarak, Fransizlarin elinde güçlü silahlar oldugunu ve bu büyük güç karsisinda çok zayiat vereceklerini söylediler. Haco ise, "Kesinlikle ve her ne pahasina olursa olsun, Fransizlarin burada Kürtler üzerindeki zulmünü kirmak için savasmadan geri dönmeyecegiz. Böylece Haco nun emri ile kuzey Suriye nin hemen hemen her yerinde Fransiz güçleri ve Kürtler arasinda silahli çatismalar yasandi. Tirbespi ve Derik arasinda bulunan Girê Topê koyu civarinda taraflar arasinda siddetli çatismalar meydana geldi. Heverka asiretleri karar vermislerdi: Kesinlikle imha bile olsalar geri çekilmiyeceklerdi. Iki taraf da yüzlerce kayip verdi. Fransiz baskumandani Rolgan öldürüldü, Beyandur kislasi ele geçirildi ve Fransizlar güney Suriye ye dogru çekildiler. Haco ve Heverkalilar ise Midyat a geri döndü. MUSTAFA ALDUR [www.huyodo.com] Not: 1985 Kasim ayinda Sam da yayinlanan Direset-i Istiraki isimli Suriye Komünist Partisi yayin organindan alinmistir.

Sayin Vedat Anit , teknigin ilerlemesi ile insanlar arasindaki haberlesme daha da kolaylasmistir. Mardin vilayetine bagli mIDYAT mintikasina TORABDIN denilir.Yuzyillardan beri torabidinliler ne Turklere ne de Araplara kolay kolay boyun egmemislerdir.Botan Mirleri bile torabdine hukmedemediler.Haco II, Ali BATTË ve Haco III TORABDIN halki ile birlikte devlete karsi isyan etmislerdir. Yuzlercesi oldurulmustur bunu bilmiyen yok. SEMUNE HANNE HAYDO Torabdinde butun halk tarafindar bir kahraman olarak taniniyordu.Ali BATTE butun omru boyunca yezidi ve hiristiyanlari korudu. bU UGURDA CANINI VERDI. Bu olayi 2002 tarihinda ozgur politikaya gonderdim ve yayinlandi. Herkes ordan kopya çekmeye çalisiyor, kimiside beni Mustafa EL-DUR-I olarak tanitmaya çalisiyor. Bu isyan ile ilgili yuzlerce belge var, DIYAR Aydin denilen sahsin kime ne garazi var da, yalan dolan yazilar yazmis bu konuda. SAYGILAR..

Diyar Aydin`in kendisinin bile yazısında 'elimde veriler yok' demesine rağmen, Newroz.com editörlerinin, bu baştan sona çarpıtma ve kötü niyetle yazılmış, belgeden yoksun yazıyı yayınlaması, bazı sitelerimizin ne kadar başı boş ve gazetecilik ahlak ve prensiplerinden yoksun çalıştıklarının en son ve en kötü örneklerindendir... Mala Osmên denilen ve - Batte, Haco, Serhan, Ferho ve diğer bazı ailelerden oluşan Heverkalı aileyi de Kurdistan tarihinde bir çok bölgedeki ailelerden ayrı tutamayız. Kürdistan' da ihanet ve kahramanlık, yurtseverllik - bugün olduğu gibi- hep iç içe gelişti... Bu durum Osman ailesinde de yaşandı... 'Diyar Aydin' ın yazısında katıldığım tek nokta bu...Maalesef Osman ailesinin Çelebi kolu, Heverkan'da bu geleneği bozarak, Botan beyliğine bağlı Heverkan aşiretinden koparak, Dekşuri aşireti ve develete yanaştı. Bu gelenek halen sürmekte. Bu dönemde Ezidi kürtlerden de bir kısım, Çelebilerle ortak yürüdü, dolayısıyla Heverkan ve Botan Miri'ne ihanet etti. Bu dönemde meydana gelen çatışmalarda haliyle Çelebi ve devlet yanlısı Ezidiler'de yurtsever Heverkalıların hedefi haline geldi. Bir kısım Ezidi'nin bazı şiddet durumlarıyla karşılaşmaları Ezidiliklerinden değil, Çelebiyle beraber devlet yanlısı olmalarından dolayı olmuştur. Ali Batte'nin en gözde savaşçılarının, Heverkalı Süryani ve Ezidi Kürtler'den oluştuğunu hepimiz biliyoruz. Sayın 'Aydın', Midyat bölgesinde cereyan eden bu çatışmalarda, yurtsever Heverkalı Ezidiler Botan Miri'ne bağlı cephede yer alırken, - nedenleri ne olursa olsun, hangi şartlar altında olduğu tartışma konusu bile olsa- devlet yanlısı cephede yer alan Ezidiler'in de olduğunu görmemezlikten geliyor... Şu anda bile yaşanan bu değilmi? Kürtlerin ırzına geçen, yoksul Kürt köylülerinin kanına giren ihanetçi Kürtlerin, Ezidi, Süryani, müslüman Kürt olması arasında ne fark vardır... Gerilla saflarında da durum faklı mı? Orda da, müslüman kürd, ezidi kürd hatta süryani yok mu? İhanet eden Ezidi Kürt, sırf Ezidi olduğu için taçlandırılacak mı? Sayın 'Aydın', ya bu durumları bazı belli amaçları için görmemezlikten gelmiştir, ya da tarih bilgisi bu kadardır... Ali Batte, Haco ve Ferho'nun torunlarının dedelerinin yolunda yürüdükleri konusuna gelince; Evet doğrudur, ancak 'Aydın' beyin ima ettiği şekilde değil. T.C zindanlarında ağır işkencelerden geçiyorlar, dağbaşlarında faşist TC ordusu ve kendini bilmez ihanetçilerin kurşunlarıyla şehit oluyorlar. Burda sadece son on yılda bu ailelerden şehit düşen kahramanların isimlerini yazmaya çalışrsak liste çok uzun olur... Daha bir sene önce, 'Aydın' beyin karaladığı değerli yazar Medeni Ferho'nun 80 yaşındaki baba ve annesinin, kaldıkları Mizizex köyünde, devlet ve işbirlikçileri tarafından hunharca katledilmesi bu zincire eklenen son halkaydı... Aşağıda verdiğimiz linklerdeki belgeleri okuyucaların yorumuna bırakıyoruz. Sayın 'Aydın' beye diyecek lafımız yok. Görünen o ki, 'işini, aldığı görevi' layıkıyla yerine getirmek istiyor. Ancak newroz.com sitesini gazetecilik ahlakı çerçevesinde yayın siyasetlerini tekrar gözden geçirmelerini öneriyoruz.... Aşağıdaki linklerde 'Bilinmeyen Yönleriyle Jumhuriyet Tarihi' adli kitap ve bazı resmi türk sitelerinde Midyat Ayaklanması ve Ali Batte hakkında belgeler: http://www.ataturk.net/mmuc/ayaklanma.html http://www.ait.hacettepe.edu.tr/akademik/arsiv/ayak.htm http://www.turan.tc/ http://www.mizizex.com/PDF/Ali_batte1.pdf http://www.mizizex.com/PDF/Ali_batte2.pdf http://www.mizizex.com/PDF/Ali_batte3.pdf

Add new comment

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.