Skip to main content

Sevgili Aso, 1915 öncesi ve sonrası kürt soykırımları kapsamlı bir şekilde incelenmezse ermeni soykırımının nedenleri anlaşılamayacağı gibi kürtlerin ermeni soykırımı kaşısındaki konumları da yeterince anlaşılmaz yada yanlış anlaşılır. Şimdilik bu kadarını söylüyorum daha fazlasını değil. Kürt mireliklerinin Selahaddin Eyyubi döneminden başlayarak ermenileri vasal durumuna düşürmeleri ise ayrı bir konudur. Kürtler soykırımda sanıldığı mikyasta kirli olmamakla birlikte bu konuda fazla temiz değil. İslamı kabulden sonra ermenilere sağladıkları üstünlüğü hangi şekilde kullandıklarının tarihi aynı zamanda ermenilerin kendi vatanlarında nasıl köleye indirildiklerinin tarihidir. 1915 Soykırımına gelinmeden önce yaklaşık yüzyıl boyunca kürt mirelikleri tasfiye edilmiştir. Ermenilerin maruz bulunduğu ağır reaya koşulları diğer bir yanıyla bu tasfiye hareketlerinde hangi yanılgı nedeniyle Osmanlı'nın yanında yer aldıklarını da açıklamaktadır. Ermenilerin yanılgısı, Osmanlı'nın kürtlerin dayattığından çok daha ağır vasallık koşullarını ülkesini işgal ettikleri her millete dayatmış olduğunu görememekte yatıyor. Rusların telkinleriyle bu yanılgıdan çabuk sıyrılmışlar ve ortamın elverişli olduğunu düşünürek milli bağımsızlık sağlamaya yönelmişlerdir. Kürt milliyetçiliğini ermeni milliyetçiliğinin tetiklediği bir tartışma konusu olsa da kürtlerin milli devlet kurma talebiyle ortaya çıkışlarına oranla ermenilerin önceliği var. Bedirxan ise kürt mireleri içerisinde farklı bir yere sahip. Önce senin belirttiğin gibi Nizip savaşında İbrahim'in yanında değil karşısında Osmanlı tarafı olarak yer almış. Savaşa katılan Moltke anılarında bunu açıkça belirtiyor. Moltke daha sonra Cizrbotan Mireliği üzerine yürüyecektir. Askeri harekatın nedenleri arasında Bedirxan'ın Osmanlı'ya ihanet ettiği gibi bir gerekçe bulunmamaktadır. Tabi böyle oluşu Osmanlı-Alman ittifakının kürtlere yöneliminin daha anlaşılır nedenlerini görmemize yardımcı olmaktadır. Bedirxan'ın bağımsızlık ilan eden, kendi adına top döktüren, para bastıran Soran Mireliği üzerine sürekli askeri saldırıda bulunması hadisesi vardır. Mir Mıhemed Revanduz, bu taciz hareketlerine karşılık Cizre'yi bir yıl müddetle işgal etmiştir. Bedirxan'ın bunların dışında Said Beg ve Nurullah Beg üzerine yürümesi vardır. Müküs Xanı olan Xan Mahmud ile iyi ilişkiler içerisinde olmadığı, aksine iki kez Müküs üzerine yürüdüğü Xan Mahmud'un kararlı karşı koyuşu nedeniyle başarılı olmadığının bilgileri, Xan Mahmud'un torunlarından olan Sinan Hakan'ın 2002 yılında Peri Yayınları tarafından yayınlanmış Müküs Kürt Mirleri Tarihi ve Han Mahmud isimli kitabında yer almaktadır. Bedirxan'ın korumalarının 'êzdî' olduğuna dair Arşak Safrasyan'ın misyonerlere dayandırdığı notu ise pek tutarlı görülmüyor. Aynı dönemde asurilerle birlikte êzdîlere de kıyım uygulandığının bilgileri var. İlaveten Êzdan Şer'in Bedirxan'a bu tutumu nedeniyle tavır aldığı ve saf değiştirme nedeninin salt kendisine verilen Hakkari Kaymakamlığı olmadığı diğer kaynaklarda yazılı bilgiler arasında. Garo Sasonî de açık yazmamakla birlikte ipuçları veriyor. Bütün bu bilgilerle araştırmalarım boyunca birçok kez karşılaştım. Kaynakları kuşkuyla karşılayarak kesin yargıda bulunmaktan kaçındım. Taki Sinan Hakan'ın 2002 yılında yayınlanan kitabını 2005 yılında okuma imkanı buluncaya kadar. Bedirxan'ın Xan Mahmud'a da aynı şekilde yaklaştığını görünce onun başlangıçta Osmanlı adına hareket ettiği, istediği karşılığı bulamayınca ilişkililerinin bozulduğu kanısına vardım. Bedirxan'a redif alayı komutanı olarak miralay verilmiş olması hatta bazı kaynaklara göre Nizip Savaşı sonrasında ise paşalık verilmesi iddiaları benim kanaatimi değiştirmem için yeterli sebepti ama acele etmedim. Moltke Bedirhan'ın miralay rütbesi ile Nizip savaşına katıldığını, savaşın bitimine kadar karargahta bulunduğunu yazar. Paşalık iddiası ise Bedirxan'ın yaşayan torunları tarafından ortaya atılıp Almanya askeri yetkililerinden bilgi istemeye kadar varmıştır. Bedirxan'ın direnişe geçmeden Osmanlı karşısındaki son idari-siyasi pozisyonu Cizre mutasarrıflığıdır. Bu durumda merkezi otoritenin egemenliğini kabul ederek onun bir aygıtı durumuna dönüşmüştür. Kendi mireliğinde Osmanlı adına vergi toplamaktadır. Osmanlı, Êzdan Şer'in babasına bunu kabul ettirmemiş ve anlaşmaya varamamıştır. Bedirxan Osmanlı ile anlaşarak amcası olan Mir Seyfeddin'i (bazı kaynaklarda Mir Sudî) tasfiye etmiş ve Osmanlı'nın koşullarına uymuştur. Osmanlı önünde artık Mir Bedirxan değil Cizre mutasarrıfıdır. Êzdan'la bir diğer anlaşmazlıkları ise Bedirxan'ın üzerine yürüdüğü Hakkari Miri Said Beg'in Ezdan'ın dayısı oluşudur. Êzdan Şer, babasına, dayısına, nesturilere ve êzdîlere yapılan haksızlıklar ve kıyımların arasında kalmıştır. Aktardığım bu bilgileri senin aktardıklarınla birlikte incelemenin ve etüd etmenin yararlı olacağını düşünmekteyim. Selam ve sevgiler.

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.