Kürd’ü kısaltıp uzatıp Türk kalıbına dökme işini üslenenler sadece göçebe muhacirlerle sınırlı değildir. Bu misyonun gönülüsü Kürd versiyonuda var. Bugünde Kürd versiyonunun yediği naneyi görelim.
Bugün kendi değimiyle „paçası“ yırtık bir pislik, bir iğdiş edilmişi ele alacağım. Kürdlere karşı tavrına bakılırsa kesinlikle Kürd bir Abuzer’in azizliğine uğramış.
Türk egemenlik sisteminde sahip bellidir.İktidar ordudur. Cumhurriyetin kuruluşundan beri bu böyledir. Hükümetlere ordunun icraat organı gibi bir görev üslenilmiştir.
Türk egemenlik sistemi, modern Prokust rolünu oynuyor. “Türkçülük” demiyorum, Türklük “Prokust Çarkı” gibi tezgahını kurmuş, habire “öteki” olarak gördüklerini şu veya bu şekilde öğütüyor.
Tarhan Erdem, 19 Mart 2007 tarihinde Milliyet gazetesinde “Biz Kimiz” araştırması seri halinde yayınladı. Milliyet yazarları kendi cephesinde tartışmaya katıldı.
Seçimler yakınlaştıkça Kürd milli duruşu nasıl olmalıdır meselesi bir kez daha yakıcı olarak kendini dayatmaktadır. Konunun yeniden tanımlanma ihtiyacı vardır.
Bir kaç gündür diyeceğim, ama ne zaman değildi ki deneceği Türkiye’de olup bittenlere bakıldığında net bir resim görülür. Türk toplum resmi. Türk egemenlik sistemin resmi.
Barbar Türk bindiği eşekten bir türlü inmek istemiyor. Kürd’ü köle, kendisini efendi sanıyor. Bu nedenle karşısında dili olan Kürd görmek istemiyor. Buna tahamül edemiyor. Vallah onun sorunu.