Söyleyene Değil Söyletene Bakın!
DTP Eşbaşkanı Aysel Tuğluk’a ait olduğu iddia edilen basında çıkan makale bir çok şeyi yeniden değerlendirmeyi peşisıra getirdi. Bizim gibi düşünenler için yeni bir şey olmasada çoğu çevre açısında DTP’nin niteliğini ve önümüzdeki seçimlerde Kürdlerin tavrının nasıl olması gerektiğini yeniden değerlendirmeyi zorunlu kılıyor.Aysel Tuğluk’un söylediklerinde yeni bir şey yok. TC’nin kuruluşundan beri devletin resmi söylemi. Türk Genelkurmayın kapatması kontra bozuntusunun hergün avukatları vasıtasıyla tekrarladığı görüşler. Aysel’in dedikleri sadece tekrar. Dahası kendisine tekrarlatılanlar.Bu durumda Aysel’e bir şey demekte gerekmiyor. Kimi çevrelerce kontra bozuntusu “İmralı sakini”, bize göre nasıl Türk Genelkurmayın kapatmasıysa Aysel Tuğluk ve DTP kurmaylarıda onun kapatmalarıdır. Görevleri kotlanmış, kendilerine ezberletilmiş ve piyasaya sürülmüşlerdir.Bu görevin ne olduğu defalarca gerek bizler, gerek Kürdistanlı bir çok yurtsever çevre tarafından dile getirildi.Mesle bunun anlaşılmasıdır. Bu anlaşılmayınca kimi Kürd aydın ve siyasetçinin Genelkurmay kapatmasının kapatmalarının söyledikleri “bulundukları mevkiye yakışmayan laflar” olarak değerlendirmeleri kaçınılmaz olur. Oysa söyledikleri bu kapatmaların işgal ettiği “mevkiye” tam da uygun olduğu görülür. Bu çevreler, kendilerine sormazlar mı; kim bu kapatmalar? Bulunduğu mevkiye paraşütle nasıl atandılar? Onları kim atadı? Niye atadı? Bu ve benzeri sorular sorulduğunda ve samimi olarak cevap verildiğinde kapatmaların söyledikleri tam da bulunduğu mevkiye uygun olduğu görülecektir.Onlar, sadece verilen görevi yerine getiriyorlar.Bu görevin “Kürt ulus kökünü kazımak” olduğunu kontra bozuntusu defalarca kendisi ittiraf etti. Zaten varediliş ve sokağa salınış sebebide budur. TC devletinin kendisine üslendirdiği görevi “büyük ve muazzam” yerine getirdiği kendi ittirafıdır. ABD’nin ortadoğuya müdahalesiyle ayağına dolanır kaygısından dolayı TC Genelkurmayına “alın bu itinizi” hesabı çıktığı Ankara’dan geri dönüşü sağlandı. Dönüş esnasında havadayken kendisine uzatılan mikrofuna “devletin vereceği her görevi yerine getireceğini” deklere etti.Daha evelki,hizmetleri bir yana ogünden bugüne “büyük ve muaazam” hizmet ettiği biliniyor.Kontra bozuntusu Türk Genelkurmayın kendisine üstlendirdiği “Kürt ulus kökkünü kazıma” misyonunu tek başına yerine getirmiyor. Suç ortakları var. Bunlar, kendilerini “Apocu” olarak niteleyen ve onların dümen suyunda yüzen çevrelerdir. DTP’de bu çevrelerden sadece biridir. DTP, Kürd partisi değildir. Yurtsever bir parti değildir. Türk Genelkurmayın kapatması olan kontra bozuntusu vasıtasıyla Kürd milli potansiyelini denetim altına almak için kurulan karanlık bir partidir. Kürd milletini “Türkiye uluslaşması” içinde eritmenin araçlarından sadece biridir. Kim ki, DTP’de görev yapar ve ona destek olursa ister bilerek, ister bilinçinde olmayarak hizmet ettikleri Türk egemenlik sistemin kendisi olmaktadır.Bu nedenle Aysel Tuğluk’un söyledikleri sadece Aysel’in kişiliği ile izah edilemez. Kurulan mekanizmanın ve bu mekanizmaya oynatılan oyunun gereğidir.DTP’nin seçim sloganının ”Türkiye’ye sözümüz var”,seçim şarkısını “Evdo” olarak seçmeleri oynanılan oyunu yeteri kadar açıklamiyor mu? Kimdir “Evdo”? Türk Genelkurmayın bir kapatması olduğu ortada değil midir?“Türkiye’ye sözümüz var” ne anlama gelir? Türk egemenlik sistemine hizmet sözü olduğu bilinmiyor mu? Kontra bozuntusu Ankara dönüşünde daha uçaktayken bu sözü vermedi mi?Böylesi bir misyon sahibi bir parti Kürd partisi olabilir mi? Kürd yurtseverleri bu partiyi destekleyebilir mi? Her kim ki, bu partide görev alıyor, destek veriyorsa niyeti ne olursa olsun sonuç olarak Türk egemenlik sistemine hizmet ediyor demektir.Daha evel söylenenleri unutsak bile DTP Eşbaşkanı Aysel Tuğluk’un son söyledikleri veya kendisine söyletilenler baz alınsa bile DTP’nin oynadığı ve oynayacağı rol yeteri kadar açık değil midir?Diğer söyledikleri bir yana Kürdistan’ın Güneyini misak-ı millinin içinde telaki etmenin kimin anlayışı olduğu bilinmiyor mu? Bunun patentinin Türk devletine ait olduğunu kim bilmez. Aysel Tuğluk, bunu “cahiliği”nden mi söyledi? Kuşkusuz hayır! Her “avukat görüşmesi”nden bu konunun kontra artığın seslendirdiği herkesin bilgisi dahilindedir. Türk sömürgeci faşist devletin yüzbinlerce itini sınıra yığdığı, işgal ederim ha tehditlerini savurduğu bu günlerde bazı çevrelerce “Kürt partisi” olarak görülen, fakat işin gerçeği Genelkurmayın derin partisi olan DTP Eşbaşkanı Aysel Tuğluk’un Kürdistan'ın Güneyini misak-ı milli sınırları içinde ifade etmesi İmralının talimatı gereğidir. Bir mekanizma kurulmuş. Başında Türk Genelkurmayı, ikinci ayağında kontra bozuntusu yer alır. Aysel Tuğluk denilen zavalıda bu mekanizmanın sıradan bir piyonudur.Siz bu kapatmaya değil ona söyletene bakın. Söyleten Türk Genelkurmayın emir eri olan bir başka kapatmadır. O kapatmayı bilmeyen var mı?Değerli eski yoldaşım vede dostum İbrahim Küreken’in bu talimatın yerine getirilmesi Aysel Tuğluk’un “görevi değil” demesi Aysel ve onun gibilerinin nerede durduğunu karartır. Değerli dostum, bu zevatın durduğu yer bellidir. Boşuna çok nedenli soru sorup kendini yorma. Bunların diplomalı görevli olduğuna hükmetmek için başka hangi nedenli soruyu sormak gerekir? Dahası soruların cevabı bu karanlık çevrede değil, her Kürd yurtseverin kafasındadır. Yeter ki, kişisel ve çevresel kaygılardan uzak kendi kendilerine ittiraf edilebilsin. Gerisi gelir.01 Haziran 2007