Her Güçlü Haklı Mı veya Kürd Hitleri
AKP en güçlü partidir.
AKP Türkiye'de en çok taraftar toplayan partidir.
Gücüne bakarak AKP doğru ve haklıdır denebilir mi?
Kuzey Kürdistan'da en güçlü parti PKK'dir. Halkın yoğun desteğini haizdir.
Güçlü olmak ve halk tarafından desteklenmek her zaman doğru ve haklı olmak anlamına gelir mi?
Doğru ve haklı olan çoklukla taraftar bulmaz. Hatta kendini ifade etmek için bin bir dereden su getirir ama bir türlü haklılığını kabul ettiremez.
Peki bu neden böyledir?
Çünkü toplum iradesi dışında biçimlendirilmiştir. Toplum başarı tapar hale getirilmiştir. Sıklıkla kullanılan 'bir baltaya sap olmak' veya 'olmamak' başarı taparlığa işaret eder. Dolayısıyla toplum, haklılık payesi olarak ilkin başarı hanesine bakmaktadır. Eğer bir çok başarıya imza atıldıysa doğru ve haklı kabul edilir.
AKP ve PKK hanesinde birçok başarı toplamış iki partidir. Bu nedenle toplum doğru oldukları ön kabulü ile bakmaktadırlar.
Oysa başarı başkalarının başarısızlığı üzerine elde edilir.
Eğer devlet zoruyla Sol ve demokrat partiler kapatılmasalardı, aydınlar hapsedilmeselerdi ve solcu öğretim üyeleri kürsülerinden uzaklaştırılmasalardı bu gün AKP bu kadar büyük başarı sahibi olamazdı.
Keza aynı şekilde PKK diğer Kürd örgütlerine devlet destekli saldırılar yaparak onları dağıtmasaydı bu gün tek güçlü Kürd örgütü olamayacaktı.
'İşte toplum orada gidin mücadele edin engel olan mı var' sözü tam bir sahtekarlıktır. Çünkü ilkin PKK kendisine rakip bir örgüt bırakmamak için saldırmıştır, saldırmaktadır ve saldıracaktır. İkincisi devlet PKK'den başka muhatap istememektedir. PKK ile tutturulmuş bir pat düzeyi varken, durumu Kürdler lehine çevirecek ikinci bir taraf daha oluşmaması için, yasal Kürd siyasete dahi nefes aldırılmamaktadır.
Öcalan MİT Elemanı Sorunu
Özellikle TC devletinin çıkarlarını savunan yazarlar Kemal Burkay ve İbrahim Güçlü gibi aydınlara şöyle sesleniyorlar: 'MİT'ten evrak getirseniz bile Kürd toplumu ciddiye almaz, en iyisi böyle iddialardan vazgeçmek.'
Kanaatimce bu çağrı gerçeğin ortaya çıkmaması için uğraşı vermekten ibarettir. Ve gerçeğin gizlenmesi devletin işine yaramasa ilk önce onlar açığa çıkmasına uğraşırlardı.
Mesela 1970'lerde İsmail Beşikçi 'Kürdler ayrı bir millettir' dediği zaman, Kürdler bile ayrı bir millet olduklarını kabul etmemekteydiler. Ama Beşikçi inatla tezini dile getirdi. Bu gün Beşikçi'nin haklı ve doğru olduğunu yadsıyan kaldı mı?
Öcalan MİT elemanıdır bir tezdir. Kişi bu tezin doğruluğuna inanıyorsa toplumun çoğunluğunun kabul edip etmemesi önemli değildir. Doğru olanı durmadan dile getirmek iddia sahiplerinin hakkıdır. İsmail Beşikçi''nin haklılığının görülmesi için 42 yıl geçmiştir. Öcalan'ın MİT elemanı olduğunun görülmesi için de belki o kadar yıl geçmesi gerekebilir.
Ama kimse Kürd özgürlük hareketini, içinde çatışmalı hale getirmenin, aydınsız bırakmanın ve tek partiye mahkum etmenin bir devlet projesi olmadığını savunamaz.
Halepçe katliamında en fazla 8000 Kürd öldürüldü. Ve biz buna katliam diyoruz.
PKK Öcalan'ın deyimiyle 17 000 iç infaz yapmıştır. Peki bu ölümlere ne diyeceğiz, PKK'nin Kürd jenosidi mi?
Öcalan Mit elemanı değilse bile bu kadar cinayetle KÜRD HİTLERİ olduğunu kanıtlamış olmuyor mu?