TC başta olmak üzere sömürgecilerimizin elinde Kürd milletine karşı tetikçi olarak kullanılan PKK Şengal'de "kanton" ilan etmiş(!) Güneyliler anında sert tepki gösterdi. Tepkileri haklı ama sorunlu.
PKK'nin Şengal'de "kanton" ilan etmesi ilk değildir. Daha evvel de Kürdistan'ın Güney-Batısı'ndan da üç tane kurmuştu. Hem kendi, hem de efendilerinin söylemlerine göre "Suriye normalleştiğinde son verilecektir," diye.
Sömürgecilerimizin PKK ve türevleri eliyle uygulamaya koyduğu bu politikanın amaçı şudur: Kürdler doğan fırsatlardan yararlanmasında kim yararlanıyorsa yararlansın. PKK'ye üslendirilen bir görev var. O da şudur: Sömürgecilerimizin "toprak ve siyasi birliğini korumak"tır.
Bugün Şengal'de izlenen politika bunun sonucudur. Şengal Kürdistan'a bağlanmasında ne olursa olsun hesabıdır.
PKK ve ona endeksli örgütlenmelerin niyet ve amaçları bilinmiyor mu? Bal gibi biliniyor. Bu konu da herkesten çok KDP ve YNK'nin elinde PKK'nin kimlerin taşeronu olduğu konusunda yeteri kadar belge ve bilgi var.
PKK'nin sömürgecilerimizin bir taşeronu olduğunu herkesten çok KDP ve YNK bilir.
Bildikleri halde TC devletinin baskısı sonucu Qandil'de yuvalanlamasına boyun eğdiler.
Kucaklarında besleyip büyütüler. Birlikte "ulusal kongre" çalışmasını başlattılar. Çadırlarına misafir oldular. Şengal dağlarında Abdullah Öcalan posterleri önünde mayışarak poz verdiler.
Şu an bile koruyup kollamaktadırlar.
Milli bir güç olarak karşılarına alıp meşrulaşmasına çalışıyorlar.
Ki sömürgecilerimizin bir taşeronu olduğunu bilmelerine rağmen.
Eeeeeeeee taşeronun görevi ne?
Efendisinin politikasının tetikçiliği olduğu göre PKK'nin şu an izlediği "kanton" ucubesiyle Kürdistan'ı bölmeye çalışması sömürgecilerimizin politikası olduğunu bilmemek mümkün mü?
KDP ve YNK bunu tahmin etmiyor muydu? Bal gibi ediyordu. PKK'nin efendileriyle ilişkileri bozulmaması ve de birbirlerine karşı nasıl kullanırız ucuz hesaplarıyla başlarına bu belayı sardılar. Umarız altından kalmazlar.
Burada dikkat çeken çok önemli bir boyut var. Güneylilerin PKK'nin politikasına karşı olmadıklarıdır. Dedikleri şu: "Bizim parçada yapmayın, gidin başka parçada yapın" demeleridir. Bunun en bariz örneği Şengal'de "kanton" ilan edilmesi sonrası güneylilerin verdikleri mesajlarıdır.
Ne demek bu? Kürdistan bir bütündür. Benim parçam, senin parçan diyen bir mantık Kürd/Kürdistan'ın bölünmesini meşrulaştırmaktır. Emperyalistler ve sömürgecilerimiz Kürdistan'ı dörte/beşe böldüler. Güneylilerin izledikleri "parçacı" siyasetle bunu kabul etmektedir. PKK'de bunu kanton ucubesiyle Kürdistan'ı paramparça etmeye çalışmaktadır. Bu politikalar Kürd millet egemenliğinin gaspının kabullü ve derinleştirilmesine hizmet eder.
Burada ortaya çıkan gerçek; ister parçacılık, ister kantonculuk politikası aynı kapıya çıktığıdır. Kürdistan'ın parçalanmasının meşrulaştırılmasıdır.
PKK zaten taşeron bir örgüttür. Peki Güneylilere ne denmeli? İzledikleri parçacı siyasetleriyle diğer parçalara karşı milli bir hassasiyetlerinin olmadığının sonucu değil midir? Olmuş olsaydı nasıl Şengal'de tepki koydularsa aynı tepkiyi Güney-Batı Kürdistan içinde koyarlardı.
PKK'nin Kürdistan'ın bir bütünü için izlediği politikaya cepheden karşı çıkarlardı. Bunu yapmadılar. Yapma diye bir niyetleri yoktur. Çünkü PKK'nin efendileriyle aralarının bozyulmasını istemiyorlar. Ki aynı zamanda parçacı siyasetlerinede uygun düşüyor.
Şimdi birileri bu yanlış politikayı eleştirdiğimiz için bizleri binbir sıfatla niteleyecektir. Apolitik bile ilan edecekler olacaktır.
Herkes aklını başına toplasın. Gerçekliğimiz şudur: Kürd/Kürdistan parçalanmış, bölşülmüş, sömürgeleştirilmiş, Kürd millet egemenliği gasbedilmiştir. Kürd milletinin hedefi; bağımsız birleşik Kürdistan'ı kurmaktır. Bunun dışında izlenen politikalar ister parçacı, ister "kanton," isterse başka bir kuzulkurt olsun Kürd milletine zarar veren politikalardır. Buradan hareketle Güneylilerin parçacı politikası en aşağı PKK'nin "kanton" ucubesi kadar zararlıdır.
Bir milletin varlığının teminatı kendi bağımsız milli devletini kurmasıdır. Ülke parçalanmışsa bunun birleştirilmesidir. Kürd milleti kendini geleceğe taşımak istiyorsa bağımsız devletini kurmak, parçalanmış ülkesini birleştirmek zorundadır.
Kürdistan'da bugün bu politikayı güden parti ve lider yoktur. Olanların hali ortadadır. Bu nedenle diyoruz ki; birilerinin Kürd milleti için; "devlet kurma zamanı değildir" veya tarihi bir Kürd şehri için "kanımızı dökmeyiz" söylemleri düşman hassasiyetlerini gözeten söylemlerdir. Kürdlerin bu saçma ve içi boş söylemlere değil, "bizim amacımız bağımsız Kürd devleti kurmaktır. Parçalı ülkemizi birleştirmektir. Mücadelemiz bunun içindir" diyen lidere ihtiyacı vardır.
Bu değilde, bunun aksine; "Türkiye, İran, Irak, Suriye’ye demokrasi, Kürdistan’a kuzulkurt" diyen bir parti veya lider bir bütün olarak Kürd/Kürdistan öncüsü ve lideri olamaz.
Kürd milleti, millet olmadan doğan haklarına kavuşmak istiyorsa parçalı ülke ve milleti bağımsızlığa ve birliğe taşıyacak önderliğini yaratmak zorundadır. Çünkü Kürd milleti, bugün Kürd/Kürdistan’ı kucaklayan bir parti ve liderden yoksundur.
Varolanlar parçacıdır, kantoncudur. Birini al diğerine vur.
17 Ocak 2014