Direkt zum Inhalt
Submitted by Rêvebir_D on 28 July 2014

Kürdler neden açık ve net bir şekilde kendilerini ifade edemiyorlar? Sömürgecilere olan hayranlıklarından mı, korkudan mı, yoksa kompleksten midir, Kürdlerin kendi milli değerlerini koruyamamalarından mıdır, yoksa sömürgecilerin başarılı asimile politikalarının sonucu mudur? Bu konu hep kafama takılmıştır. Sürekli sömürgecilerin müsaade ve kabul ettikleri çerçevenin içinde kalmışlar. Özellikle Kuzey Kürdistan'da bu acıklı durum daha da belirgin bir haldedir.

İlkokula yeni başladığımız yıllarda, tek kelime Türkçe bilmiyorduk. Köy halkından sadece ninem ve bir iki kişi az boz, biraz Türkçe bilebiliyorlardı. Ninen Hozat'ta yaşamış olduğu için biraz Türkçe biliyordu. Çünkü Hozat, uzun süre Dersim'in merkezi olarak kalmıştır. Yakın köyde karakol vardı. İki üç jandarma köyümüze geldiği zaman, köşe bucak kaçacak yer arardık. Dersim Soykırımı'nın izleri henüz taze duruyordu. Türk askeri bizim için vahşi bir canavardı. Onların sordukları sorulara ninem bilebildiği kadarıyla cevap verirken, biz evlerin köşelerinden gizlice onları seyrederdik.

İşte ilkokula başlayan biz ''dilsizler'', yabancı bir dil olan Türkçe ile eğitim almak zorunda bırakılmıştık. Dedelerimizi, köylülerimizi katledenlerin kitaplarını okuyor, dilini öğreniyorduk. Beş sınıfın bir arada olduğu okulda, 4 ve 5. sınıflara Türk tarihi öğretiliyordu. M. Kemal ve Türk askerinin başarıları ve yedi düvele karşı savaştıkları anlatılıyordu. Her sabah, ''Türküm, doğruyum'' ile başlayan ve ''ne mutlu Türk'üm'' ile biten Türk andı içiyorduk. Bu durum bizde kendimizi sorgulama gereği ortaya çıkarmıştı. Biz çocuklar, birbirimize, ''sen Türk müsün yoksa Kürd müsün?'' diye sorular sormaya başlamıştık. O küçük akıllarımızla, kendimizce cevaplar bulmaya çalışıyorduk.

Bu Türk asimile politikası adım adım, Kürdleri kendi dillerinden ve geleneklerinden uzaklaştırarak, önce Kürd şehirlerindeki orta eğitime, daha sonra da Türk metropollerindeki üniversite kapılarında eğitim almaya mahkûm bıraktı.

Kürd gençlerinden kişilikleri sağlam olanlar, Kürdlerin hakları için ve kendi ülkeleri olan Kürdistan'ın bağımsızlığı için örgütlenen derneklerde ve örgütlerde yer almaya başladılar.
Kürd'lükleri yara almış, Türk asimile rüzgârına kapılan Kürd gençleri ise Türk derneklerinde Türkiye’nin devrim görevine soyundular. Birçok Türk örgütlerinin liderliğini de yaptılar. Bu örgütlerin girdabına kendini kaptıran Kürdlerin çoğunda hala bu Türk Örgütleri'nin etkileri az veya çok devam etmektedir. Tıpkı devlet patentli PKK'nin içinden çıktıkları halde hala önemli bir kesim Apocunun, Apocu zihniyetin etkisinden kendini tam olarak arındırmadıkları gibi! Kürdlerde bu kesim Kürdler, sömürgecilerin KANLI ÇARKLARININ daha da hızlı dönmesi için takviye enerji vermektedirler.

Hiç unutmuyorum, 1976 -77'de, İstanbul'da yapılan protesto yürüyüşlerinde, Türk dernekleri bize, kortejin en sonunda yer veriyorlardı. Çünkü sayıca, bir avuç Kürd genciydik. Ama en gür sesimizle, YAŞASIN BAĞIMSIZ KÜRDİSTAN sloganı atıyorduk. Kortej boyunca bizleri seyreden kalabalığın içinden, Kürd işçi ve çalışanları kafalarını uzatıp bize hayranlıkla bakıyorlardı. Bazıları korkudan mı, utanma kompleksinden mi her nedense, cesaret edip korteje katılamıyorlardı. Bazıları ise hemen kalabalığın içinden sıyrılıp bize katılıyorlardı. Bu durum bize hem gurur, hem de umut veriyordu.

Bu gün bazı Kürdlerin tavırlarını ve sömürgecilerin savunuculuğunu yaptıklarını görünce insan kahr oluyor. Üstelik Kürd davası dünyanın gündemine kendini bu kadar ilgi çekici bir durumda dayatmışken! Son 40 yılda devlet eliyle yaratılan PKK'nin Kürdlere ve Kürdistan'a verdiği büyük tahribatları hepimiz biliyoruz. PKK bu savaşla TC Devleti'nin hangi kurumuna darbe vurdu? Aksine TC Devleti'nin, askeri, ekonomi ve siyasi olarak bu gün eskisinden daha güçlü durumda olduğu ortadadır.
Ayrıca, yukarda anlattığım Türk örgütleri içindeki Türkiye ''solu'' içinde ve başındaki Kürdlerin, Kürdistan'a verdikleri tahribat ile de oldukça bu günün olumsuzluklarını yaratmada büyük payları vardır.

İlkokulda o küçük akıllarımızla Türk dilinin, kitaplarının ve andının bizlerin küçük bedenlerinde yarattığı sarsıntı nedeniyle verdiğimiz doğal tepkiye karşılık, bu gün teslimiyetçi Kürdlerin halkımızın katliamına imza atmış olan TC Meclisine milletvekili ve cumhurbaşkanı olarak girebilmek için meydanlara çıkıp çengilik yapları, ister istemez kafalarda, Kürd kimdir, bunlar Kürd olabilirler mi? soruları yaratıyor. Sahi gerçek, namuslu, milli duygulara sahip yurtsever Kürd kimdir?

27 Temmuz 2014

Neuen Kommentar schreiben

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.