Son günlerde, İran sömürgecileri, Irak Malik Diktatörü, Suriye Baas’ı, Türk Irkçıları ve Kemalistler gibi konuşan Hatip Şakşak’ın sözleri haklı olarak gündemde. Benim Hatip Dicle için “Şakşak” soyadını kullanmam, hakaret yapmak için değil. Hatip’in soyadının gerçekten “Şakşak” olması ve sonra bu soyadını mahkeme kararıyla “Dicle” olarak değiştirmesidir. Bu değişikliğin isabetli olmadığı, Hatip Dicle’nin son deli saçması açıklamalarıyla açığa çıkmış durumda.
Gerçekten de “Şakşak” soyadı Hatip’e en uygun olan soyadıdır. Bundan sonra bu soyadı ile tanımalıyız.
Bu gerekli ve zorunlu açıklamadan sonra esasa geçebilirim.
Ortadoğu’da, stratejik, hayati, dramatik ve insanlık dışı gelişmelerin olduğu her siyaset adamı, aydın tarafından kabul görmektedir. Ortadoğu’daki bu stratejik, hayati gelişmelerin içinde en dikkat çekici gelişme de, Irak ve Kürdistan’ın Güneyindeki gelişmelerdir. Irak’ta ve Kürdistan’ın Güneyindeki gelişmelerin daha dikkat çekici ve çift anlamlı stratejik olmasının nedeni de, Irak’ın üç devlete bölünmeyle karşı karşı kalması ve Kürdistan’ın Güneyinde devlet kuruluşunun gündeme gelmesidir.
Bu Kürt Devletinin, kaçınılmaz olarak konfederal ya da bağımsız olmasıdır.
Irak ve Kürdistan’daki bu gerçeği dünya da açıkça görmektedir. Üstelik Irak’ın Kürtler tarafından değil, Arapların kendileri tarafından konfederal ve bağımsız devletlere doğru evrimleştirildiği bir gerçektir.
Verili durumda, Şii Araplarla Suni Araplar birlikte yaşamak durumunda değilse, Kürtler neden Araplarla birlikte yaşamak zorunda olsunlar ki?
Kürdistan’ın Güneyindeki devletleşme bu kadar güncel ve stratejik iken, Kürtlerin tutumunun bu gelişmeyi desteklemekten başka bir şey olmayacağı düşünülür. Çünkü Kürtler de Ortadoğu’da bölünmüş bir millet ve ülkeleri de bölünmüş halde. Kürtler de, bütün milletler gibi kendi kaderini kendi iradeleriyle tayin etmek, kendi devletini kurmak, birlikte yaşadıkları milletlerle federal ve konfederal devlet kurma hakkına sahiptir. Bu konuda Kürtlerin geç kaldığı da tartışmasızdır.. Üstelik Kürtlerin kendi devletlerini kurması mutlak ve doğal bir haktır. Bu hakkın hiçbir güç tarafından engellenmesi kabul edilemez.
*****
PKK yöneticileri açısından gerçeğin farklı olduğu ne yazık ki kısa bir süre içinde bir kere ortaya çıktı. Sömürgeci, ırkçı ve işgalci güçlerin, cesaret edip ifade edemeyecekleri görüşler, onlar tarafından dile getirilmeye başlandı.
PKK’lilerin bu tutumu benim için şaşırtıcı olmadı.PKK yöneticileri, kendilerine verilen tarihi görevlerini ve misyonlarını yerine getiriyorlardı.
İlk başta PKK lideri Öcalan, HDP Genel Kongresine gönderdiği mesajda açıkça Güney Kürdistan’da devletin kuruluşuna ve bölücü Kürtçülere karşı olduğunu; 40 yıldır Türkiye’nin birliği ve bütünlüğü için mücadele ettiklerini açıkladı.
Öcalan’ın açıklamalarından sonra Bremen Mızakıcıları gibi bütün PKK yöneticileri kuyruğa girdiler: Belli zaman aralıklarıyla Kürt Devleti’nin kuruluşuna karşı olduklarını ifade ettiler. Cemil Bayık, Duran Kalkan ve diğer PKK ağır toplarının açıklamalarının Kürtler içinde ve hatta, PKK’nın tabanında bile etkili olmadıklarını gördükleri anda, kendi kedi ve köpeklerini bile konuşturmaya başladılar. Rıza Altun gibi bir Tuzlu Çayır lumpenine bile, Kürt Devleti’ne karşı olduğu açıklatıldı.
Bütün bu açıklamalara, Hatip Şakak’ın açıklamaları, işin tuzuz biberi olmakla kalmadı, hepsine tüy dikti.
Hatip Şakşak, tahliye olur olmaz, herkes ondan Kürtlerin lehine, Kürt devletinin kuruluşu lehine sözle beklerken, Kürtlere ve Kürt Devletine karşı kendi içindeki zehiri kustu. Kürt devletinin kuruluşuna karşı olduğunu açıklamakla kalmadı, Kürtleri aşağıladı da. Kürtlerin aşağılarken, kendi liderini takip etti. O da lideri gibi kendi düşkünlüğünü anlatmak da başka bir şey yapmış olmadı.
Hatip Şakşak şöyle dedi:
"Biz Kürt devleti fikrini tarihin çöp sepetine attık. Barzani Kürt devletini kurmamalı... Referanduma götürmemeli, halk 'Devlet' der ve doğru olmaz. Siyasetçinin görevi bunu engellemek. Barzani 'Kerkük Kürdistandır' diyerek hata yapıyor. Kerkük tüm halklarındır. Kerkük Kudüs gibidir, sadece bir halkın değil (sedece Kürtlerin değil) tüm halklarındır... Bütün halkları mutlu edecek konsensus sağlayıp savaşları acıları bertaraf etmek lazım. Kürt para bulunca ya gider birini vurur yada üçüncü bir kadınla evlilik yapar. Güney'dekiler biraz para, rahatlık buldu hemen devlet kurmaya girişiyor... Ulus Devlet diyerek (Kurdistan Devleti diyerek) halkları heba etmemeli... Ortadoğuda ulus devlet ilan etmekle (Kürdistan Devleti ilan etmekle) on yıllarca halkınızı savaşa acıya mahkum edersiniz İran katliamlar yapsa da Kürtler için daha iyidir, mesela İran'da Kürdistan eyaleti var."
Hatip Şakşak, bu açıklamalarıyla bir lider, bir öncü, bir bağımsız kişilik olmadığını; gerçekten de bir kuyrukçu, sürüye dahil biri, bir şakşakçı olduğunu ortaya koydu.
Hatip Şakşak’ın yaptığı açıklamalarını açarak analiz etmek okuyucu için doğru olur.
1-Hatip Şakşak, “biz Kürt Devletini tarihin çöp sepetine attık” derken, kendisini Kürt milletinin iradesinin ve tarihi tecelinin yerine koyuyor. “Biz” kavramını kullanırken, bu görüşleri kendi adına değil, bir topluluk adına açıklamış oluyor. Bu topluluk da PKK’lilerdir.
Hatip Şakşak’ın bu açıklamalarına karşılık, “sen kim oluyorsun ey zavallı insan” demekten başka bir şey aklıma gelmiyor. Ey zavallı insan, sen kim oluyorsun da Kürtlerin kendi iradesiyle kendi kaderini tayin etmesinin önüne geçebilirsin. Filistinlilerin devlet olmasını kayıtsız şartsız savunan sen gibi şakşakçılar ve zavallılar, olsa olsa İran’ın, Suriye’nin, Türk ırkçılarının-sömürgecilerinin-işgalcilerinin sözcüsü olabilirsiniz.
2-Kerkük’ün Kürdiatan’ın şehri olduğu ve Kerkük’te değişik etnik gruplardan insanların yaşadığı tarihsel verilerle ortada. Kürtler için bu konuda büyük bir uzlaşma var.,“Kerkük’ün Kürtlerin kalbi olduğu” PKK’liler tarafından bile ret edilen bir konu değildi. Buna rağmen, Hatip Şakşak’ın açıklamaları işin zıvadan çıktığını anlıyor. Ayrıca Araplar bile Kerkük’ün Kürdistan şehri olmadığını açıkça söyleyemiyorlar. Kerkük’ün kaderinin, onlar açısından bile, referandumla tespit edilmesi Federal Anayasa’da kabul edilen bir stratejik konu.
3-Kürt Devleti’nin başka milletler için bir tehdit olmadığı, Kürtlerin bugüne kadarki uygulamalarıyla ortaya çıkmıştır. Tersine komşu milletler için bir güvenlik unsuru olacağı son gelişmelerle, Kürtlerin IŞİD karşısında başka etnik grupları güvenlik altına almasıyla, Arap Halkına bir bütün olarak dostane ilişki göstermesiyle ortaya konmuştur.
Aklı başında, ırkçı olmayan Türkler, Araplar, Farslar da bu gerçeği kabul etmektedirler. Buna rağmen Hatip Şakşak’ın Kürt Devletini başka milletler için tehdit görmesi, bir kafa yemişlik ve çılgınlık değilse, Kürt milletine açıkça düşmanlıktır.
4-Hatip Şakşak, sömürgecilerin Kürtlere yapıştırdığı aşağılayıcı yafta ve kodlarla bakıyor. Kürtler para edindikleri zaman, yeniden evlenecekleri, ya da adam öldürecekleri yargısını kabul ediyor. Bu ilkel ve ırkçı kodla Kürt Devleti’nin kuruluşunu izah etmeye çalışıyor. Kürdistanlılar para sahibi oldukları için devlet kurmak istediklerini söyleyerek, Kürtlerin yüzyıllardır devam eden milli mücadelesini görmezlikten geliyor, o mücadeleye hakaret ediyor. Bu kadar terbiyesizlik, Kürt düşmanlığı Türk ırkçılarının yanında bile yok. Onlar bile Kürtlerle ilgili bu kadar cesaretle görüş belirtecek durumda değiller.
Hatip Şakşak’ın bu açıklamalarıyla, Öcalan ve diğer PKK yöneticilerinin son dönemde söylediklerini alt alta ve üst üste koyup sentezleştirdiğim zaman, PKK’nın bir devlet projesi olduğu, görevlerinin Kürtlerin kendi kaderini kendi iradesiyle tayin etmesini ve Kürtlerin devlet olmasını engellemek olduğu açıkça ortaya çıkıyor.
Amed, 19 Temmuz 2014