Direkt zum Inhalt
Submitted by Aso Zagrosi on 26 Juni 2012


Geçenlerde büyük Kürd şairi Pîremêrd’in
Suleymaniye’de çıkardığı Jiyan ve Jîn de çıkardığı irdiler!! gazetelerinde yayınladığı bazı makalelerini okuyordum.

Bu arada Jiyan’ın devamı olan Jîn gazetesinin 1949 yılında çıkan 953. Sayısındaki “Yeniden Tarih” adlı makalesi sanki Kürdlerin aktüel durumunu anlatıyordu.

Bundan 63 yıl önce Pîremêrd Kürdlerin tarihsel hastalığı olan “Derdekurd”e vurgu yapıyor.

Pîremêrd yaşadığı dönemi özetlerken Kürdlerin 3 çıkışına 3 tecrübesine tanıklık ettiğini ve üçününde aynı akibete uğradığını söylüyor.
Kürdlerin var olan girişimlerinin başarısızlığının esas nedenin Kürdlerin bir birilerini kabul etmemelerine, Kürd ileri gelenlerinin kendi aralarında “ kim reis olacak?” kavgalarına bağlıyor.

Yıllarca Kuzey Kürdleri İdrisi Bitlisi’yi Yavuz Sultan Selim ile girdiği ilişkiden ve Sultan’a Kürdistan Mirlerinin başına Bıyıklı Mehmet Paşa’yı atama önerisinden dolayı “hain” ilan ettiler.

Aslında İdrisi Bitlisi’nin aklında Kürd Mirlerinden birini ya Hasankef yada Bitlis Mirini Miremiran olarak atamak vardı..

Fakat, hiç bir Kürd Miri buna razı olmuyor.

Niçin “Derdekurd”un tek sorumlusu İdrisi Bitlisi olsun?

Kürdlerdeki bu tarihsel hastalık İdrisi Bitlisi’den önce de ve ondan sonra da hep vardı.. Bugün de bu hastalık devam ediyor.
Kürd Mirliklerinin tarihine bakıldığı zaman aynı gerçeklikle karşı karşıya kalıyoruz.

Biraz güçlenen ve merkezi otoriteden kopup bağımsızlaşmak istiyen Kürd Mirliklerine karşı diğer Kürd Mirlikleri merkezi devletlerle birleşerek direnişleri kırmışlardır.

Ve diğer Mirlerde direnişe geçtikleri zaman aynı akibette uğramışlar.

Türk Cumhuriyeti döneminde baş gösteren tüm Kürd direnişlerinin bölgesel kalmaları, direnişler esnasında bazılarının devletle işbirliğine girmesi yada “tarafsız” kalmaları neticesinden tüm direnişler başarısızlığa uğradılar ve direnişler kanla bastırıldı.

Direnişler sonrası ise direnişlere katılan yada katılmayan ve hatta devlet ile işbirliğine girenler dahi cezalandırıldı.

Kendisini Ahmedê Xani’nin takipcisi olarak gören î m﷽﷽﷽﷽﷽﷽﷽nler dahi cezalandırişlere katılan yada katılmayan ve hatta devlet ile işbirliğine girenler dahi cezalandır
Haci Qadri Koyi 120 yıl önce Kürdlerin bu hastalığına dikkat çekiyor ve şöyle yazıyor:

Kurdî ême nezan û paşkewtin,
pêkewe agir û pûş û newtin...........................................................

Rûm û Cû çake, îttîfaqî heye, Kurd bêxîretî û nîfaqî heye.

Evet Kürdler birbirlerine karşı ateş, gaz ve saman gibiler.. Yahudi ve Yunan gibi halkların kendi içlerinde ittifaklar var ve bundan dolayıda durumları iyidir.

Kürdler ise kendi aralarında kavga içinde ve vurdum duymazlar.

Kürd dostu ve düşmanı olan yabancı gözlemcilerde Kürdlerin bu hastalığını görüyor ve tespit edebiliyorlar.

Irak denilen sunni devletin oluşumunun mimarı olan Gertrude Bell 1923 yılının 12 Nisanında yazdığı bir mektupta Kürd din adamları ve ileri gelenler için “her biri ne kadar şeytandan nefret ediyorsa o kadar birbirlerinden nefret ederler........ Nasıl bunlar Kürd devletini kurarlar?“ diye soruyor.

Asırlar once Ahmedê Xanî Kürdlerin ittifaksızlığına dair HAWAR ediyordu..
Haci Qadri Koyi Xani’nin Hawar’ını yeniden ve bir başka Kürd lehçesiyle seslendirdi..

Haci Qadri’den 70 yıl sonra Pîremêrd Kürd direnişleri üzerine dururken “hep aynı akıbete uğruyorlar” diyor.

Pîremêrd makalesinde Halabçe’de olduğu döneme ilişkin anılarını aktarırıken Osmanlı devletinin yıkılmaya doğru gittiği bir dönemde Caf Aşiret Konfederasyon’un liderlerinden Mahmud ve Osman Paşa’ların Kürdistan devletini kurma girişimlerini anlatıyor. Caf liderlerinin Osmanlıdan taraf fazla umutları yok. Kürd ileri gelenleriyle Kürdistan’ı kurmak amacıyla bir toplantı yapıyorlar. Pîremêrd ‘e de yeni kurulacak Kürd devletinin Anayasası diyebileceğimiz taslağın hazırlanması görevi veriyorlar.

Pîremêrd’in kafasında Almanya’nın Bismarck dönemine dair federasyon fikri var. Hatta Pîremêrd Almanya Federasyonun işleyişi Caf Aşiret Federasyonu ile aynı olduğunu yazıyor.(araştırmaya değer)

Caf liderlerinden biri Pîremêrd’e geliyor ve taslağı soruyor.

Pîremêrd “Paşam ben kendimi boşuna yormak istemiyorum” diyor.

Paşa alabildiğine kızıyor.

Pîremêrd: „Paşam hükümetin oluşum biçimi ve yasa hazırlamak kolaydır ve daha şimdiden hazırdır.. Sorun kim hükümet reisi olacak? Baban Mehemed Paşa mı?“

Pîremêrd yazısında uzun uzun herkesin “baş olma” kavgasını anlatıyor ve sonuç olarak başarısızlık..

Pîremêrd Kürdistan Teali Cemiyeti’nin tecrübesini anlatırken işçi, memur, hamal, ağa ve paşalardan binlerce insan cemiyete katıldılar diyor. Cemiyet başkanlığı meselesi gündeme geldiği zaman 7 baş çıktı ortaya ... Bazıları Şeyh Abdulkadır’ın bazıları Şerif Paşa’nın......... vs.. peşindeydi..... Bu yedi ordu Ayasofya Cami’sinde hançerlerle birbirlerine saldırdılar. Kimse kimsenin büyüklüğü kabul etmiyordu, diye yazıyor.

Pîremêrd’in kendiside Kürdistan Teali Cemiyeti’nin aktif üyelerinden ve yaşanan gelişmeleri yakından takip eden biriydi.

Bilindiği gibi KTC ilk kurulduğu zaman Şeyh Abdulkadir başında buluyordu.. Daha sonra Sevres Antlaşması esnasında cemiyetin saflarında çelişkiler başlıyor.. Pîremêrd’in tarih vermeden aktardığı „Hançerli Ayasofya Kavgası“ bu sıralarda baş göstermesi gerekiyor.

Pîremêrd’in makalesinde “Ayasofya Kavgası” dışında başka yeni bilgilerde var.
Bunlardan biride bugüne kadar Azadi Örgütüne ilişkin yapılan araştırmalarda Pîremêrd’in hiç ismi geçmiyordu.

Pîremêrd bu makalesinde “ Xalid Bey, Yusuf Ziya Bey, Dr. Fuad ve Kemal ile............... Erzurum Kürd Devrim Komitesine emek verdim” diye ibare var. Burada anlaşılan o ki Pîremêrd Azadi ile yakın ilişki içindedir.
Pîremêrd’in Xalid Begê Cibrî hakkında bir iddiası var. Bugüne kadar Xalid Bey’e ilişkin yazılan yazılarda böyle bir şeyi görmemiştim. Zaten Xalid Bey’in yaşamı ve mücadelesine dair Türk devletinin düşmanca tutumundan dolayı bir dizi belgeye ulaşılamıyor. Bundan dolayı da Xalid Bey’in İstanbul süreci, Birinci Dünya Savaşı sırasında konumu ve mahkemesi konusunda tam bir tablo oluşturmak zor.

Pîremêrd bu makalesinde “Erzurum Devrimi’nin Reisi Xalid Bey Osmanlı hükümetinden ayrılmama kararı almıştı. Bir Şahzade’yi Kürdistan Umumi Valisi yapmak istiyordu” diyor.
Pîremêrd Xalid Bey’in tutumu hakkında bu tespiti Şerif Paşa ve Şeyh Abdulkadirlerin arasındaki kavgaya vurgu yaptığı cümlenin hemen altında yapıyor. Acaba Xalid Bey Kürdistan Teali Cemiyeti içinde çıkan tartışmalar esnasında mı böyle bir tutum takındı? Bilemiyoruz. Xalid Bey’in biografisi sağlıklı bir şekilde belgeler ışığında yeniden inşa edildiği taktirde bu sorularında cevabı ortaya çıkacaktır.

Yeniden konumuza dönersek Pîremêrd’in „hep aynı akıbete varmak“ olarak toparladığı Kürd trajedisinin tersine çevirmenin anahtarıda Kürdlerin elindedir.

Sadece 20.yüzyılda milyonlara varan bir Kürd kitlesi sömürgeciler tarafından katliamlara uğradı. Kürdlerin kendi aralarındaki kavgaları, birey, aile, aşiret ve bölge çıkarlarını her şeyin üzerine tutan yaklaşımları herkese pahaliya mal oldu.

Lord Palmerston’un “İngiltere’nin ebedi dost ve düşmanları yoktur, değişmez çıkarları vardır” diye bir sözü var.

Lord Palmerston’un bu söyleminine katılır yada katılmaz, ama bugün dünya böyle işliyor.

Bugüne kadar Kürdler „Ulusal Çıkarları“ yada Kürdistan Forum’da arkadaşların yürütükleri tartışmalarda „Ulusal ihtiyaçlarını“ ortak bir şekilde tespit edip, kırmızı çizgilerini çizerek, kurumlaşıp ortak davranmadılar.

Her parti, grup, kişi ve bölge kendi çıkarlarını her şeyin üzerinde tutuğundan dolayı, sadece Kürdistan ortak çıkarları bir kenara bırakılmadı, yaraları uzun yıllar boyunca „Xwekuji“ yada „Kurdkuji“ dediğimiz iç savaşları yaşadık..

Sonuç olarak sözü yine Piremerd’e bırakalım. Pîremêrd 1949 yılında makalesini şöyle bağlıyor: „eğer biz kendimiz adam olmasak ve birlik olmasak kimse bizi adam yapamaz. Yada namuslu bir şekilde evimizde oturalım çiğerlerimizi(gençler için kullanıyor) ölüme göndermiyelim ve geleceklerini yok etmiyelim“ .

Not: Yıllar önce Pîremêrd’in yaşamına ilişkin kaleme aldığım ve tamamlamadığım makalemi ekte yayınlıyorum. Pîremêrd’in yaşamı hakkında bir hayli bilgiyi içeriyor.

Aso Zagrosi

  Kardesim aso,    piremerd üzerine yazilari bulamiyorum. Bakin  yazik degilmi tüm yazilariniz kayip oluyor. Bir care buljun. Hürmetle

Kek Aso merhaba Xalıt Begé Cıbri öyle bir şey dedimi ? Öyle sanıyorum yine senin kaleme aldığın bir makale soruya yanıt olacaktır. Ahmed Teqi Xalıt Beg ile görüşmesinde ne konuşmuş ? Makale hala Newroz.com sitesindedir.Xalıt Beg bağımsız Kürdistan istiyordu.Bu tartışma götürmez bir konudur. Büyüklerimizden öğrendiklerimize göre (Aslında hatırımda kalan desem daha doğru olur) Xalıt Beg Kürd aşiretlerine bir Kürdistan önerisi götürüyor.Sayısız aşiretten kuzey Kürdistan da devlet için evet diyenler Xalıt Begé Heseni , Xalıs Begé Ebdulmecid, Şéyx Said efendi, Seyit Rıza efendidir.Birde Brahim Paşayé milli ailesi evet dediği gibi hemde aşiret önderliğini bizzat Xalıd Beg in emrine vermeyi tahaüt ediyor.Zaten Cıbran aşireti Mılan aşiretinden kopup Muş mıntıkasına yerleşen bir aşirettir.Yani akrabadırlarda. Bunun haricinde tüm aşiretler red etmişlerdir.Gerekçeleri ise yeni savaştan çıktık, kıtlık vardır, artık devletler ile savaşacak gücümüz yoktur v.s v.s bazı aşiretlerde katılmayışlarının gerekçelerini başka yerlere dayandırıyorlardı.Örneğin Mehmet Şerif Fırat neden karşı olduklarını bizzat kendisi kaleme almıştır.O da ayrı bir konudur. Toparlarsak milli bir mücadele için şartların hiçte uygun olmadığını gören Xalıt Beg şartları müsait hale getirme çabasına giriyor.Bu nedenle Rusya ile ilişkiye geçiyor. Kürdistan ın doğu ve Güneyi ne haber salıyor.Aşiretler ile milli mücadeleye başlamak yerine bir örgüt ile mücadeleye başlamanın zaferi yakalıyacağını bildiği içinde Azadi örgütünü kuruyor.Bunu iyi takip eden T.C   O 'nu Erzurumda sıkıştırıp nihayet tutukluyor.Bunu iyi bilen Xalıt Beg madem milli bir bilinç Kürdlerde yok O zaman zaten Kafir olan Mısto Kemale karşı cihad mücadelesinde Kürdlerin ayağa kalkacağını bildiği içim henüz tutuklanmadan önce Şeyh Said efendi yi kendisine bir şey olursa hareketin başına geçmesi önerisini getiriyor.Şéyx Said efendide kabul ediyor. Bu konuyu rahmetli amcam Şeyh Tahir efendi ve Şeyh Mehdi efendiye de sormuştur. Amacınızı biliyorduk ama yinede değişik şeyler anlatılıyor.Siz sadece Şeriat içinmi savaştınız yoksa bağımsız bir Kürdistan damı vardı ?( bu soruyu sorduğunda babamda ordaymış ve halada sağdır ve ayrıca amcamdan bizzat bende dinlemiştim)  Cevap ; Biz bağımsız bir Kürdistan için ayaklandık.Fakat milletimiz müslüman olduğu içinde şeriatla yönetilmesi elbette doğal bir sonuç idi.Mustafa Kemal in şeriate karşı çıkmasıda bizim için bir avantaj idi.Çünkü Türklerdende bize yardım edenlerin olacağı gibi, yardım etmesede bize karşı savaşmama durumu vardı.Çünkü hemen Kürdistan deseydik Mustafa Kemali sevmiyen ve O na kafir diyen Türklerde mutlaka O na arka çıkacaklardı.Devrimi bitirdikten sonra devletin ilanı yapılacaktı. Tabiki bu anlatım epey uzun ve çeştli değerlendirmeler ile devam ediyor ama ben bu kadarını şimdilik yazıyorum. Selamlar

  Genel  olarak   Kürd ve Kürdistan  tarihine  ve   özel  olarak ta Xalid Begê   Cibrî  ve   Azadî   sürecine   ilişkin  Türk devleti    yaşanan tarihi  gerçekleri  yoketmek ve çarpıtmak  için  tam  bir   jenosidçidir.   Konumuz  Xalid Begê   Cibrî  ve   Azadî    süreci  olduğundan    o sürece  ilişkin   hala   belgelere  dayalı     tüm  tarihsel  süreci  anlatacak  durumda  değiliz.   Elbette  bu konuda   güzel  çalışmalar var. Fakat,  bir  o kadar da   boşluklar.   Eğer  biz  bu  boşlukları   doldurabilirsek Xalid Begê   Cibrî  ve   Azadî     hakkında     eksikte  olsa    bir  tablo   ortaya  çıkar. „Eksikte  olsa“  diyorum, çünkü  eksiklikler  her zaman   olur. Türk   tarih  vandalistleri     Kürd ve Kürdistan gerçekliğine  ilişkin   her şeyi alt üst   eden bir  enkaz  bırakmışlar.. Bu  enkazı kazımak     ve  gerçekleri  ortaya  çıkmak   Kürdlere  kalmıştır.   Xalid Begê   Cibrî  ve   Azadî  sürecine   ilişkin    ne  buluyorsam      yayınlamaya  çalışıyorum. Burada var  olan  belgelerin   doğru  yanlışlığına  bakmıyorum. Ayrıca    Piremerd  gibi    yaşamını  Kürdistan  davasına  adanan    bir   Kürd şahsiyeti     bir şeyler  söylüyorsa   mutlaka   paylaşmak   gerekiyor.   Kek  Paloyê, Zaten  Xalid  Bey’e   ilişkin   Piremerd’in  iddiasını  aktarırken  „Ayasofya  kavgası“   sürecine,  Seyid Abdulkadir ve  Şerif Paşa’ların   kavgası  sürecine yerleştirmeye   çalıştım.  Bu süreç       Azadi   Partisinin  kuruluşundan   öncedir.  Azadi’nin    bağımsızlıkçı  olduğu   zaten seninde  söylediğin gibi     tartışmasızdır.  Çünkü  bu konuda  bir hayli   belge var.    Aris Arda  arkadaşın  çevirdiği  belgelerde  de  bu durum  sabittir.   Xalid Bey  Kürdistan  Teali Cemiyeti’nin   üyesidir. Fakat   o sürece  ilişkin    Xalid Bey’e  dair  elimizde   fazla bir şey yok.  Kürdistan  Teali Cemiyeti  içinde   baş gösteren tartışmalarda   Xalid Beyin  tutumu neydi?  Ayrıca     Davut’un  „Erzincan  Hükümeti“  makalesine  ilişkin   yazdığım  yazı serisinde  1914-1919  yılları arasında  Xalid  Beyin   konumunu  irdelemeye çalıştım.   Fakat,  bu güne kadar     savaşın  ilk dönemlerinde   Erzurum cephesi,   yenilgiden  sonra  Palu  ve  sonradan  yeniden  cepheye gibi    çok genel  şeyler  var. Bir  düşün  Xalid  Bey’in  İstanbul  sürecine  ilişkin  elimizde  tek bir  belge yok.    Bir  okul  resmi  dahi  yok.   Kek Paloyê,   Hala    bitiremediğim   „Mustafa  Paşa Yamulki“ye  ilişkin    kaleme aldığım  yazı serisinde  bir gerçek  ile karşılaştım.  Mustafa   Paşa  Yamulki’nin   tüm eğitim, askeri ve mesleki  yaşamı ve başarılarına  dair  Osmanlı Genelkurmayınca  hazırlanan    ve Kemalistlerce  devam eden   bir  dosyası var.  „Nemrut Mustafa  Dosyası“   diye...   Bu dosya  Türk Genelkurmay  arşivinde   bulunuyor.  Onlarca   Kürd düşmanı   „Mehmetik Araştırmacı“       Mustafa Paşa  Yamulki’yi  karalamak ve gözden  düşürmek amacıyla     bu dosyaya  girdiler..   Çeşitli şeyler yayınaldılar..   „Xalid Bege  Cibri“ninde      mutlaka  bir  dosyası  olacak.   Bir  „vatan haini“nin    mi   yada   başka    küfürlü  sıfatlar altında bilmiyorum.   Fakat,  Xalid Beyin de  bir dosyası var.   Xalid Bey’in  siyasal  ve  ulusal   olarak bir  şekillenme  süreci var.  Xalid Bey  öyle tepeden   Azadi başına  geçmedi. Azadi   Kürdistan’ın  diğer parçalarına da  yayılan  bir   yapılanmadır. Xalid Beyin   siyasal  şekillenmesi  İstanbul’dan başlayarak   savaş   sürecinde   oluştu..    „Şeytan“    bu sürecin detaylarında   gizlidir.   Kek  Paloyê,   O süreçlere   ilişkin   ne  buluyorsak ve ne  duyuyorsak   yayınlamalıyız.    Senin     bu anlatımlarını  çok  önemsiyorum. Çünkü, bugün  büyüklerimizden  duyduğumuz  şeyler  yarın   başka  kaynaklarla   doğrulanabiliyor.   Saygılarımla   Aso

 https://newroz.com/tr/forum/339184/p-rem-rdin-ya-am-ve-eserleri1   https://newroz.com/tr/forum/339197/p-rem-rdin-ya-am-ve-eserleri2 Silav RÊvebir

Neuen Kommentar schreiben

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.