Direkt zum Inhalt
Submitted by Anonymous (nicht überprüft) on 24 March 2012

Güne, Türk devletinin PKK'yi yenmesi için dua ile başlayan PKK karşıtlarının Newroz'u, Osmanlı İmparatorluğunun başkenti İstanbul'da, imparatorluğun Çırağan Sarayı'nda kutladıklarını Cengiz Çandar'ın yazısından öğrendik. Cengiz Çandar'ı da isyana sürükleyen "İyi Kürtler"in Newroz ateşini Kürt halkının "Sarı Hoca" dediği İsmail Beşikçi yaktı. Cengiz Çandar şöyle diyordu:

"Koca salon tıklım tıklımdı. Türkiye'de "PKK nüfuzu" dışında kalan, bazıları amansız "PKK karşıtı" ne kadar Kürt şahsiyet varsa, oradaydı. "Devletin sevebileceği Kürt türü", "İyi Kürtler" yani....

İsmail Beşikçi, bunların Newroz ateşini yakmıştı...

Cırağan'da Newroz kutlayanlar kendilerini Kürt burjuvazisi olarak yutturmaya kalksalar da vatan satlığa çıkarmış kapkaççılığı kimse burjuvazi olarak görmüyordu. Bu konuda Çandar'ın yorumu şöyle idi:

"Kimse bir yanılgıya kapılmasın; Çırağan Sarayı'nda bir araya gelen Kürtler, düzenlemeyi yapan Günsiad olsa da, "Kürt burjuvazisi"ni ifade etmiyordu. Son yıllarda, siyasi jargona bu sözcükler girmiş de olsa, "Kürt burjuvazisi" diye bir şey yok. Oluşmadı.Üretim yapan ve kendi "ulusal pazarı"na hükmetmek anlamında bir Kürt burjuvazisi yok çünkü. Varlıklı Kürtlerden söz edebiliriz. Mali güçleri ve mülkiyet sahiplikleri, "bölgede üretim"den değil, Türkiye'nin batısı ile ve son yıllarda Kuzey Irak'la (Irak Kürdistanı) ticaret ilişkilerinden kaynaklanan Kürtler var. Günsiadçılar da öyle."

Yani fırsatçılar. Çalıştırdığı işçilerinin ana dil sorununu dahi çözememişlerden ulusal burjuvazi çıkmaz. Çıksa çıksa ulusal cepçiler çıkar. Burjuva demek, en üst düzeyde ülke istemek demektir.

Çırağan Sarayı'nda Newroz kutlayanlar ise Osmanlıyı övüyorlardı.

Peki Beşikçi bunların Newroz ateşini niye yakıyordu?

Çırağan Newrozu ile alay eden Cengiz Çandar'ı düşündüren başka şeyler de vardı: Şöyle diyordu:

„Hükümet ve devlet çevrelerinin, son günlerde bildik-tanıdık "iyi Kürtler-kötü Kürtler" ayrımı üzerinden davrandığını görüyorum. Televizyon ekranları, Abant Platformu'nun kürsülerini onlar dolduruyor. Ne var ki, bunların geniş Kürt kitleleri arasında hiçbir karşılığı yok. Ankara ve İstanbul'da iktidar çevresinden ve "beyaz Türkler"den alkış aldıkları oranda, Kürt halkının vicdanında batıyorlar.

Diyarbakırlı bir akademisyen, geçen hafta bunlardan birine, "PKK'yı MİT kurdurduğunu ikide bir orada burada dile getirmeyi bırakın. Abdullah Öcalan'ın MİT'e başvuru formunu bile getirip gösterseniz, Diyarbakır'da halk nezdinde hiçbir şey ifade etmeyecek" dediğini nakletti. Nedenini anlamak için, Kürtler bugüne dair ruh haletini bilmek ve anlamak gerekiyor.

Kürtlerin, özellikle bölgedeki ruh haletini, anlamayan sadece, giderek "Devletin Kürtleri"ne dönüşen bu "iyi Kürtler" de değil. İktidar sözcülüğüne soyunan kalemler de, inanılmaz bir duyarsızlık halindeler. Çok "orijinal" şeyler yazdıklarını zannediyorlar. Bundan on beş yıl kadar önce Tansu Çiller'in de kendileri gibi polemikçi-eli kalem tutan "danışmanları" vardı. O yıllarda Tansu Çiller ve danışmanları ne söylüyorlarsa, belki farkında değiller ama, kendileri de aynı şeyleri söylüyorlar."

Beşikçi'nin, vatan derdi olmayan ve cebinden başka bir şey düşünmeyen„varlıklı Kürtler" ile „PKK nüfuzundan" kaçanların Çırağan Sarayı'ndaki Newroz Ateşi yakan resmine bakınca hayıflandım. Nereden nereye...

Özgürlüğün ve direnişin bayramı olan Newroz ateşini bu ağır saldırganlık koşullarında Çırağan Sarayında yakmakla, bir takım göbekli ve kravatlı Türk bürokratının Ankara asfaltında yaktıkları Newruz közünün üzerinden atlamak arasındaki benzerliği ben söylemiyorum, Cengiz Çandar söylüyor...

Newroz piroz be...

***

27 Mart 2 Nisan arası Norveç'te olacağım. Yıllardır sadece yazışmalarla tanıştığımız veya görüşemediğimiz arkadaşlarla Norveç'te bulunduğum tarihte buluşmak ve sohbet etmek isterim. 2 Nisan'dan sonra bir haftamız da İsveç'te geçecek. Stockholm'de, 5 Nisan'da Mezopotamya Çocuk Haklarını Araştırma Enstitüsü'nün düzenlediği toplantıya Faysal Dağlı ile birlikte katılacağız. Norveç ve İsveç'te bulunan dostlarımızı ve arkadaşlarımızı bilgilendirmek istedim.

Hasan Bildirici   sürekli  yazanlardan biridir. Kalıplarları var.. O kalıpların dışına   çıkarsa  yazamaz. PKK'yi savunmak  ve  PKK'li olmayanlara   hakaret ve küfür temelinde oluşan bir  kalıbı var. Hasan  Bildirici'nin  bu makalesine  bakıldığı  zaman, makale 450  kelimeden oluşuyor.   259  kelime  Cengiz  Çandara  ait,  geriye  kalan     191  kelimede  Hasan'a  ait.. Hasan'ın yazısında    toplantıda bulunan Kürdleri  " vatan satlığa çıkarmış kapkaççı", "fırsatçılar",  "ulusal çepciler"  vs..... şeklinde değerlendiriyor. Yazının diğer bölümü  de   İsmail  Beşikçi'yi  aşağlamak  içindir. Ne  olmuş?     Bizim Hasan “Beşikçi'nin, vatan derdi olmayan ve cebinden başka bir şey düşünmeyen„varlıklı Kürtler" ile „PKK nüfuzundan" kaçanların Çırağan Sarayı'ndaki Newroz Ateşi yakan resmine bakınca hayıflandım. Nereden nereye..."   diye  düşünüyor. Sonuçta  Hasan    Beşikçi'nin  vatanı  satmaya çalışanların Newroz ateşini   yakmakla   suçluyor. Bu zihniyet   Beşikçi'yi    anlayamaz.. Çünkü,   bilimisel düşünemiyor. Çünkü,  boynu   eğiktir,  küfür ederler, hakaret ederler, kovarlar   o yine   yapışır. Ama,  İsmail   Beşikçi  böyle  değil. O en sert  bir şekilde  eleştirdiği  İbrahim Güçlü'ye   PKK'den  tehdit  geldiği  zaman,    protestucuların    başına   geçer.. O Taner  Akçamların       Kürdlerin  devlet  kurma   haklarını inkar ve   sulamaya  kalkmalarına   ateş  püskürtür.   Aslında     Taner  Akçam'ı    değil   onun  gibi  düşünen  Türk ve  Kürd  herkesi  topa  tutmuş.  Bunların başında     Hasan'ın avukatlığı   yaptığı   kesimler  var.. İsmail  Beşikçi       tek  şefin  ağzına    bakan  bir  kitlenin   Kürdleri  hiç temelinde   devlete  entegre    edeceklerini görüyor. Çürük  Kürdler  de  olsa    başka  alternatiflerin çıkmasını, başka  seslerin çıkmasını   istiyor.   O bir yanıyla   Kürdlerin    bir şemsiyesidir. Taner  akçama    yönelik yazısı,   Kürdlere  yönelik  mesajlarla doludur.  Herhalde  Hasan'da    kendisiini bulmuştır. Hasan   Cengiz  Çandar'dan   yaptığı alıntılardan biri  de " "PKK'yı MİT kurdurduğunu ikide bir orada burada dile getirmeyi bırakın. Abdullah Öcalan'ın MİT'e başvuru formunu bile getirip gösterseniz, Diyarbakır'da halk nezdinde hiçbir şey ifade etmeyecek" Bu alıntı   aynı  zamanda    Kürdlerin içine  düştüğü    felaketin   belgesidir.    Eğer   Hasan  bunu  anlamıyorsa     Hasan  Saleh'ın   aylardan beri   yaptığı   tımar  ve  terbiye  çabaları    hiç  bir    sonuça gitmemiştir.. Çünkü,  mekanik, değişmeye  açık olmayan,  kalıplarla  düşünen insanları  değişmeye  zorlamak  çok zordur.. Selamlar

hasan ú yén wek wí kadroyén abdullah ocalan yén esasíne. bingeha wan apocítíye. hún bawernakin? éh ezé jí húné jí em hemú jí bibínin ka hasan ú yén wek wí kíne.. hinek sebir! wé her tisht zelal be, bes ez bawernakim ku yén naxwazin rastíyé bibínin wé dísa wek leyleka seré xwe di bin kúméxin ú qúna wa wé li derve bimíne ú herdem di shermezaríya xweda bigevizin! ... min çi gotibú: pkk-kck-apocíyan malpera hasan hacker kirin ú gohé wan kishandin ú hasan nuha xwe bi apocíyan xweshik ú delalik dike.. yaní dibéje "binérin ez hína hasané beré me ú di xeta wedame, mézekin ez ismail besikçi ji digrim hedef xwe ú "rexne" dikim.. hasan ji faysal ji APOCÍne we herdem ji apocí bimínin. wíya fehm bikin édí ! Ne_Nas (anonymous)

Neuen Kommentar schreiben

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.