İrsi mi diyelim, kültürel biçimleme mi diyelim, alışkanlık mı diyelim veya başka bir şey mi diyelim bilmem ama Türk'üm diyenlerin istisnaları hariç ırkçı ve sömürgeci olduklarıdır.

Kendilerine ister muhafazakar, ister dinci, ister sosyal-demokrat, ister liberal, ister sosyalist desin değişmeyen ortak karekterleri ırkçı ve sömürgeci oluşlarıdır. Bilistisma devletçi oluşlarıdır.

Kimi çevrelerce aydın, demokrat, liberal, Kürd dostu olarak bilinen Ahmet Altan bunun somut örneğidir.

Ahmet Altan Türk egemenlik sistemin sınır muhafızıdır. Misak-ı millinin bekçisidir.

Bu ne demektir?

Kürd milli iradesinin gasbı üzeri kurulu sömürgeci sistemin savunucusu ve sürdürücülüğü demektir.

Sistemin karar merkezlerinde yer alanlara sesleniyor. Daha doğrusu yalvarıyor.

“Öcalan’la müzakerelerde olumlu bir sonuca ulaşamazsanız, Kürt meselesinin onsuz gidebileceği yerleri iyi görün.”

Yani Kürd-Kürdistan'ı kaybederiz diyor.

Onun eliyle Kürdleri sistem içinde eritmenin daha kolay olduğunu söylüyor.

Sistem-İmralı tarafından yapılmak istenen zaten bu.

Sistemin kontrası İmralı hainin şahsında Kürd Mandelası keşfediyor.

Öcalan'ın azılı bir Türk ırkçısı ve Kürd düşmanı olduğu gerçeğini tersine çevirmek istiyor.

Korkuları var.

Politikleşen Kürd halkının öfkeleri karşısında dehşete düşüyor.

Bu öfkeyi aşağı çekmek önerisinde bulunuyor.

Sopa yerine havuş politıkası uygulayın diyor.

İmralıda bizden olduğuna göre bu şansı iyi değerlendirmek gerekir diyor.

Bundan daha aşağılık ve daha sömürgeci bir politika düşünülebilir mi?

Siz siz olun.

Ata sözü dinleyin.

“Türk evliya da olsa kapıya koma”!

Türkten ne kadar uzaklaşılırsa o kadar kurtuluş daha yakın olur.

Kürdlerin Türklerle birlikte bir yaşan kurabileceğini savunan, kardeşliğinden bahseden Altanıda, Akyoluda, Kılıçdaroğlusuda, Erdoğanıda, İmralıdakide ve ne kadar ıvır zıvır Türk ve Kürd varsa bilinki Kürd milli eğenenliğine karşıdır.

Kürd millet düşmanları olduklarıdır.