Direkt zum Inhalt
Submitted by Anonymous (nicht überprüft) on 25 November 2010

http://video.google.com/videoplay?docid=-3928169851397891989#

Brigitte Gabriel'in Duke University'de 14 Ekim 2004 te yaptığı konusmanın metni:

Bugün, burada, Ortadoğunun tek demokrasisi olan İsrail için konuşan bir Lübnanlı olmaktan şeref ve onur duyuyorum. Sizlere Arap ülkesinde yetişen biri olarak Arap dünyasının kalbine kısa bir bakış imkânı vermek istiyorum.


Büyüdüğüm Lübnan'da bana Yahudilerin kötü olduğunu, İsrail'in şeytan olduğunu ve barışın ancak bütün yahudileri öldürüp denize attığımız zaman mümkün olabileceğini öğrettiler.
Müslümanlar ve Filistinliler Hristiyanlara 1975 te cihat ilan ettikleri zaman, şehirden şehire geçerek Hristiyanları katletmeye başladılar. Ben 10 yaşından 17 yaşına kadar elektriği olmayan bir yeraltı sığınağında, karnımı doyurmak için çim yiyerek ve su menbasına gitmek için keskin nişancıların kursunlarının altından sürünerek yaşadım.


İsrail Lübnan'a Hristiyanlara yardıma geldi. Annem bir Müslüman kurşunuyla yaralandığından, tedavi için İsrail hastanesine götürüldü. Acil servise girdiğimde gördüklerim beni şoke etti.Yüzlerce yaralı vardı, Müslümanlar, Filistinliler, Hristiyan Lübnanlılar ve İsrailli askerler yerde yatıyorlardı.


Doktorlar her birini hasar ve yaralarına göre tedavi ediyorlardı. Annemi yanında yatan İsrailli askerden önce tedavi ettiler. Onlar için din veya politik görüşler önemli değildi, sadece yardıma ihtiyacı olan insanlar vardı ve onlara yardım ediyorlardı.


Hayatımda ilk defa kendi kültürümün düşmanına göstermeyeceğini bildiğim bir insanlığa tanık oldum. İsraillilerin en zor zamanlarında düşmanlarını sevebildiklerini gördüm. O hastanede 22 gün kaldım. O günler hayatımı değiştirdi, haberlere inancımı, radyo veya televizyonu dinleme tarzımı değiştirdi. Bana, Yahudiler ve İsrail hakkında, hükümetim tarafından üretilmiş, gerçeklerden çok uzak olan bir yalanın yutturulduğunun farkına vardım. Şimdi kesinlikle biliyordum ki eğer ben Arap hastanesinde bir Yahudi olsaydım, hastanede ve yan sokaklarda sevinçli Allahu Akbar (Allah büyüktür) çığlıkları yankılanırken ben linç edilip yerlere atılırdım.


İsrailli yaralı askerlerin aileleriyle arkadaş oldum, özellikle Rina ile. Tek çocuğu gözlerinden yaralanmıştı.


Bir gün onu ziyaret ederken İsrail ordu bandosu, yaralı askerlerin moralini yükseltmek için, milli marşlar çalmaya geldi ve onun yatağının etrafında Yerusalayim ile ilgili bir şarkı çalmaya başladılar. Rina ve ben ağlamaya başladık. Ben, orada olmamın uygunsuz olabileceğini hissettim ve odadan dısarı doğru yürümeye başladım. Askerin annesi yüzüme bile bakmadan elimi tuttu ve beni geri çekti. Bana sarıldı ve ağlayarak, "Senin suçun değil" dedi. Birbirimizin ellerini tutarak orada öylece ağlaştık.


19 yaşında deforme olmuş tek çocuğuna bakarken halen beni, yani düşmanını sevebilen bir anneyle, sadece birkaç yahudi veya hristiyan öldürebilmesi için oğlunu kendini uçurup paramparça etmeye yollayan müslüman annenin arasındaki şu tezata bakın.
Arap dünyası ile İsrail arasındaki fark değerler ve karakterle ilgilidir.


Barbarlığa karşı medeniyettir.


Diktatörlüğe karşı demokrasidir.


Kötülüğe karşı iyiliktir..


Bir zamanlar cehennemin derinliklerinde bilerek bir çocuğu öldürenler için özel bir yer vardı. Bugün, isteyerek İsrailli çocukları öldürmek Filistin "silahli mücadelesi" adı altında meşrulaştırıldı. Fakat, böyle bir davranış İsrail'e karşı meşrulaştırıldığı zaman, bellerine dinamit ve çivileri sarıp Allah adına çocukları öldürmek inancı dünyanın her yerinde empoze edilip meşrulaştırılmış olur. Filistinliler suçsuz İsrailli sivilleri öldürmenin kendi davalarını kazanmak yolunda meşru bir taktik olduğuna inandırıldıkları için, Nairobi'den New york'a, Moskova'dan Madrid'e, Bali'den Beslan'a, bütün dünya terörizm belasından acı çekmektedir.


İntihar saldırılarının sebebini "isgalin doğurduğu çaresizlikte" arıyorlar. Ben size hakikati söyliyeyim.


Araplar tarafından Yahudi devletine karşı ilk büyük terörist saldırı İsrail'in bağımsızlığından 10 hafta evvel yapıldı. 1948 de, 22 Subat pazar sabahı, İsrail bağımsızlığının ilanına evvelden tepki vermek amacıyla, Arap teröristler, Yeruşalayim'in Yahudi bölgesinde olan Ben Yehuda sokağında, bomba yüklü 3 kamyon patlattılar. 54 kişi öldü ve yüzlercesi yaralandı. Demek ki, Arap terörizminin sebebinin "çaresizlik" veya "işgal" değil, bir yahudi devleti FİKRİ olduğu aşikardır.

Geçtiğimiz son yüz yıl içerisinde insanlar hiçbir şey yapmadan seyirci kalıp kötülüğün hakim olmasına izin verdiler. Amerikanın komünizme karşı çıkıp onu yendiği gibi, şimdi hoşgörüsüzlük ve dini yobazlık terörüne karşı ayağa kalkma zamanıdır. Herkes için kalkıp terörizme karşı savaşta ön cepheyi oluşturan İsrail'e destek verme ve onu savunma zamanıdır. Teşekkür ederim.

Neuen Kommentar schreiben

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.