Direkt zum Inhalt
Submitted by Anonymous (nicht überprüft) on 29 September 2010

sevgili HeK
E.J sapka cikartalim derken,kendi adima ben bunu yaptim bile.
E.J yazilarini takip ederken su gercegi görüyorum.
sessiz sedasiz,süssüz püssüz meger cok seylerde söylene biliniyormus.
artik E.J yaziklarini iki kez degil hatta üc kez okumak kendime sözüm olsun.
E.J in Ah be siyasi abi yazisini okurken,
su bunalim takilan kücük dursun aliyi düsünüp durdum.
nasilsindan öte gecmisler olsun derken kendisine
belki gözden kaciranlar vardir diye
BUNALIMDAYIM yazisini aktarip
simdilik, yanlizca gecmisler olsun demeklen yetinecegim.
BUNALIMDAYIM
Dursun Ali Küçük 26.9.2010-
Toplumlar ve ülkeler bunalıma girdiği gibi insanlarda bunalıma girer. Kelimenin gerçek anlamıyla söylersem bende bunalımdayım. İnsanlara toplumda alışılmış biçimiyle, “nasılsın” diye sorulur. Her insanın verdiği cevap genellikle “iyiyim” olur.

Ama yaşadığımız coğrafya ve toplumda ise işler böyle değildir. Ben kendimi hiçte iyi görmüyorum. Bunalımdayım. Kaos hallerindeyim. Kaos ve bunalım insanın veya insanlığın bitmesi değildir.

Kendilerini iyi görenler kendisini çözemez ve hep başkalarını eleştirerek kendisini iyi göstermeye çalışır.

İlk Kürdistan devrimcileri grubuna katıldığım zaman arayış halindeydim. Okuyordum ve araştırıyordum. Biz neyiz, nereden gelmişiz, ne durumdayız ve nasıl kurtulacağız? Bu ve benzer sorulara cevap bulmak istiyordum. Bir çok arkadaşım benden daha iyi veya daha az aynı şeyleri yapıyordu.

Kendimizi bu ülkeye ve devrime adamıştık. Çocukluk dönemlerini yaşadık. Bu süreçte olgunluk dönemlerinden geçtik. Anladık ve kavramaya çalıştık. Kendimizle beraber bir ülkeyi ve toplumu dönüştürmeye çalıştık.

Bazıları şimdi ayrıldık diye bize ne derlerse desinler kahramandık. Bu halk ve ülke için yapamayacağımız fedakarlık yoktu. Kendi çapımda yapmaya çalıştım.

Kahramanlar ve direnenler de bunalıma girer. Kahraman olduğumuzda bunalımı görmüyorduk. Kahramanlık ve fedakarlık bizi kurtarıyordu.

Derken bir süre sonra hiç beklemediğimiz “önderlik” çıktı. Her şeyi “ben ve şehitler yaptık”, "bu parti benim ve şehitlerin partisidir” diyordu.

Evet şayet şehit düşseydim, bu parti benimde olurdu. Çünkü bende bir şehit olurdum.

Türklerde bir söz var: “En iyi Kürt ölü Kürt’tür”. İran'daki Azeriler kendilerinin baskı altında olduğuna bakmadan onlarda şunu söylerler:

“Yahşi Kürt yoktur. Kürt Kürtten yahşidir”. Yani iyi Kürt yoktur, Kürt ancak Kürtten iyidir.

Öcalan’a göre ise yaşayanlardan ve mücadele edenlerden iyi kadro ve militan yoktur. Ancak şehit olursa çok iyi olduğu söylenir.

Bu durum aklıma şunu getiriyor: Cenaze kaldırılınca imam cemaatten sorar:

“Merhumu nasıl bilirdiniz”

Cemaat hep bir ağızdan “iyi bilirdik” cevabını verir.

Ölürsem böyle diyenlerim olmayacak. Çünkü ben Alevi inançtayım. Fakat yinede peşime iyi insandı diyenler olacaktır.

Buradan şu soru çıkıyor. Bizim toplumlarda ve Ortadoğu’da yaşayanların kıymeti pek yoktur.

Her nedense insan ölünce Kıymetli oluyor.

Vay anam vay!

Yani anlayacağınız yaşarken bir kıymetimizin olup olmadığını bilmeyeceğiz.

Bir de ne etmişim biliyor musunuz?

PKK’den ayrılmak, Kürdistan’dan ve mücadeleden vazgeçmek, hain ve düşkün olmak anlamına geliyor.

Bu suçuda işlemişim. Bir kesim doğal olarak bundan dolayıda bana iyi bakmıyor ve bakmayacak.

Önderlik sistemine ve İmralı'ya kapanan ve oradan tutsak olan kişiye irademi teslim etmeye devam etseydim, bu kesimler beni “iyi adam” olarak niteleyecekti.

Evet, bunalımdayım. Öcalan söylediği gibi kaos hallerinde olmasam da kaosu yaşıyorum.

Beynim ve hücrelerime kadar yaşadıklarımı ve yaşadıklarımızı çözmeye çalışıyorum.

İrademi tutsak etmeyi kabul etmedim.

12 Eylül rejimidöneminde askeri cezaevlerinde de tutsaktım. Kendi çapımda direndim. Ne bayraklarını, ne marşlarını, ne Türküm diyen antlarını, ne komutanım söylemlerini kabul etmedim.

Kendi çapımda direndim, teslim olmadım. Komutanlarının ayaklarına kapanmadım. Çıkınca da farklı biçimde mücadeleye katıldım.

Ülkemin ve halkımın bir statü kazanması, bağımsızlık ve özgürlük için yetersizliklerime rağmen mücadele ettim.

Ama şunu gördüm ki, dünyadaki hiçbir demokratik partide olmayan hatta normal burjuva partilerinde olmayan “Önderlik sistemi” hepimizi bağlamıştı.

Tek belirleyici söz oraya aitti. Biz ancak fedakarlık, kahramanlık ve militanlık yapabilirdik. Çünkü Öcalan dışında herkes taktik önderlikti. Sadece uygulamakla görevlidir.

Düşünmez ve sorgulayamaz, düşünce üretemez.

Öcalan içeri düştüğünde ise bu durum yine değişmedi. Bazılarımız Öcalan kültüne dayanarak rant elde etmek istedi. Her şeyine katıldığı için değil, ama sadece ona uyduğu ve uyuyor göründüğü için.

Bazılarımız ise artık rant peşinde olmazdık. Ne olursa olsun düşündüklerimizi belli ölçülerde söylemek zorundaydık. Ve bunun bedeli ağır oldu.

Ama kendi adıma şunu söyleyebilirim. Hiçbir devlete diz çökmedim. Gürcistan’da istihbarat gelip bana teklif etti. Seni Avrupa vb yerlere gönderelim, bize çalış dedi kabul etmedim. Türkiye’ye verilmem pahasına da olsa kabul etmedim. Cezamı yattım ve çıktım.

Öcalan’ın bir tespiti vardır: Kim nereye gitmişse onu oranın adamı ve oraya çalışan ilan eder. Etmişti de. İmralıdaykende bu teorileri çok üretti.

Bunları okudukça düşündüm. Bunalım hallerim devam etti. Çünkü ben kendimi çözmek istiyordum.

Şayet Öcalan gibi düşünseydim, tek ve yalnız bir insandım, kaldığım yerin adamı olabilirdim.

Neden mi?

Öcalan İmralıya gidince hizmete hazırım diyerek direnmedi. Her şeyi söyledi. Ergenekon ve derin devletle anlaştı. Şimdi de neredeyse herkes adına kimsenin bilmediği görüşmeler yapıyor.

İşte bundan dolayı da bunalımdayım. Şahsen kendim açımdan bazı sonuçlara ulaşmışım.

İrademi tutsak etmeyi kabul etmedim.

Yapılan görüşmelere bakanlıklardan, genel kurmaydan, jandarmadan kişilerin katıldığı söyleniyor.

Ama resmi bir anlaşma veya belgeli bir anlaşma olmayacaktır.

Öcalan sadece kendisiyle görüşülsün diye dünyadaki müzakere koşullarının hepsini alt üst ediyor.

Sonradan şunu yine diyebilir: “Bana söz verdiler ama yapmadılar”. Çünkü daha öncede bir general bana konuştu, söz verdi ama tutmadı söylemlerinde bulunmuştu.

Bunalımdayım. Çünkü bu görüşme veya adına müzakere denilsin, Kürtler ve Kürdistan için bir statü çıkmayacaktır.

Görüşmelerde üçüncü taraflar ve gözlemciler olur. Bunların hiçbiri yoktur.

Bundan dolayı da bunalımdayım.

Kapalı kapılar ardında TC bütün Kürtler adına görüşüyor imajını veriyor.

Buradan çıkarı olduğu için başka Kürtleri doğrudan muhatap almıyor. Bunun görülmesi gerekir.

Bundan dolayı da bunalımdayım.

Çok ucuz biçimde satışa gelebileceğimiz için bunalımdayım.

Hiçbir statünün çıkmayacağına adım gibi eminim. Bundan dolayı bunalımdayım.

Silahları sustursunlar. Buna hiçbir itirazım yok. Ama başka konularda bunalımdayım.

Rahat değilim. Siz rahat mısınız?

BDP ve KCK siz rahat mısınız?

İzleyin bunalım hallerimi yazmaya devam edeceğim.

Neuen Kommentar schreiben

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.