Direkt zum Inhalt

Topyekün Savunmaya!

Sorumlu her Kürd aydını gibi Türk gazetelerini düzenli takip ediyorum. Türklerin Kürdler hakkındaki politıkalarını anlamaya çalışıyorum. Kürd milletini yok etmek için topyekün bir savaş sürdüklerini görüyorum.Bu savaş Kürd-Türk savaşıdır. Yenide değildir. Türk barbar sürülerin katır sırtında coğrafyamıza ayak bastıklarından bugüne bu böyledir. İstilacı, işgalcı, katliamcı, soykırımcı, gaspçı, talancı göçebe Türk ile yerli Kürdler arasındaki bir savaştır. Bugün olanda dünden bugüne süre gelen savaşın devamıdır. Heriki tarafın hedefi bellidir. Türkler, Kürdleri millet olarak yok etmek ve ülkelerine sahip olmak istiyor. Kürdler, kendini ve ülkelerini Türk barbarlarına karşı korumak istiyor.Türklerin Kürdlerin varlığı ile sorunları var. Sorun kendi kimliğine sahip olan Kürdle sınırlı değildir. Türklerin hedefi Kürd kimlikli ve orijinli herkes ve her şeydir.29 Eylül 2007’de Beytüşşebap’ın Hemkan köyünde minibüse saldırı düzenlenmesi sonucu 12 köy korucununun öldürülmesi, 7 Ekim 2007’de, Gabar’da 13 askerin öldürülmesi, İzmir'de patlıyan bombalar, Bursa'da Kürdlerin ev ve işyerlerine yapılan saldırılar, Türk egemenlik sistem anlayışının sonucudur. Ölen askerlerin doğum yerlerine bakıldığında hemen hepsinin Kürdistanlı olması tesadüf değildir. İyi Kürd ölü Kürd'tür anlayışın sonucudur. Kürdistan'ın Güneyinde esir alınan askerlerin hepsinin Kürd olması ayrıca düşündürücüdür.Fakat düşündürücü olan bir başka boyut daha var. Bu olayların sorumlusu Türk egemenlik sistemi olmasına karşın “bölücü terör örgütü”nu sorumlu tutması ikiyüzlülüğün daniskasıdır.Türkler terörden çok şikayet ediyorlar. Terör mağdurlarını oynuyorlar. Fakat gerçekleştirilen tüm terör eylemlerinin arkasında da kendileri çıkıyorlar. En büyük terör örgütü olarak Türk devleti olarak karşımıza çıkıyor.Emekli Albay Erdal Sarızeybek, “İhaneti Gördüm” adlı kitabında “Askerlerden sakallı timler oluşturduk, onlara PKK kıyafetleri giydirdik, onların Şemdinli’yi bombalamasını, şehre roketler fırlatmasını sağladık. Savaş ortamı yaratarak halk üzerinde baskı kurduk…” demesi Türk devletinin terörist bir devlet oluşunun sahipleri tarafından itirafıdır.Amaç bellidir kaos ortamı yarat. Kürdleri katlet. Topluma korku sal ve yönet anlayışının sonucudur.Türk gazetelerini alın inceleyin. Bir ağızdan kendilerine dikte ettirdikleri şu cümleyi görürsünüz. “Türk Başbakanı, Amerika’ya ve Avrupa’ya sert eleştirilerde bulundu” Ne demiş Türk Başbakanı? ABD'nin PKK'ye tank verdiğini söyleyecek kadar kendinden geçti. Ve ABD'yi şu sözlerle tehdit etti. „Türkiye bir zarar görürse karşıdakiler on zarar görür. Karşılarına almanın maliyetine katlanırlar...Bize bir adım yaklaşana 3 adım yaklaşırız. Bize düşmanlık eden iflah olmaz. Türkiye gibi önemli bir ülkeyi karşılarına almanın maliyetine de kusura bakmasınlar, katlanırlar...Bugün benim evim yanıyorsa yarın da senin evin yanacaktır. Bunu böyle bilmelisiniz” dedi.Arkasında Kaliforniya evleriyle, ormanlarıyla yandı. Bu yangında Türk'ün parmağı olduğuna kesin eminim. Daha öncede İspanya ve Yunanistan ormanlarını yaktıkları gibi. Türklerin hedefi sadece Kürdler değildir. Onların dostları, müttefikleride bundan nasibini fazlasıyla alacakları kesindir. Bizden söylenmesi.Buna rağmen „Türk devletinin kendini koruma hakkı vardır“ diyen Doğulu ve Batılı devletler Türklerin Kürdlere karşı yapacağı her insanlıkdışı uygulamadan sorumluluk payı olacaktır. Ermeni soykırımını meclislerinde geçiren devletlerin Türk devletini bir Kürd soykırımını gerçekleştirmesinde böylesine cesaretlendirmesi onları soykırım suçlusu ilan etmemize yeter, artar bile.Başbakandan sözü Türk Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt devraldı., “Bize bu acıları yaşatanlara, o acıları, hayal bile edemeyecekleri bir yoğunlukta yaşatacağız ve bu konuda kararlıyız” dedi.Onu köksüz göçebe muhacir Ertuğrul tamamladı. “Çok iyi biliyorum ki, biz Türklerin bugün millet olarak çektiği üzüntü, duyduğu infial, onların (Kürtlerin) çekeceği acıların, yaşayacakları trajedilerin yanında mütevazı kalacaktır” deyip Kürdleri katliamdan geçirecekleri tehditini savurdu. Katliamcı ve soykırımcı katillerin bu kadar pervansız oluşlarının suç ortaklarıda Kürd ihanetçileridir. Türkiye'yi ülkemiz, irin ve kan kokan senbollerini sembollumuz, yanısıra her ağızları açıldığında Avrupa yolundaki Türkiye deyip ülkeyi bölmek niyetimiz yok diyen Kürd zevattır. Kürd millet imhası tezkereye onay veren Kürd kimlikli vekillerin yaptığı ayrıca ihanettir. Kürd milleti bunu hafızasına kazımalıdır. Bu ihanetçiler bilmeli ki, Kürd millet vicdanında mahkum edileceklerdir. İhanetlerine rağmen Türklerin gadrında da kurtulamıyacaklardır. Tarihimizde bunun sayısız örneği bulunmaktadır.Tüm bu çabaların altında Kürd milletini katletmek, soykırımdan geçirmek, yapamadıklarınıda kurkutup teslim almaya yöneliktir. Bu sadece Kürdistan'nın Kuzey Kürd'ü ile sınırlı değildir. Bir bütün olarak Kürd milleti için geçerlidirKürd önderliği bu tehdidi almayız, sizde kalsın. Geleceğiniz varsa göreceğinizde olur denildi. Kürdistan Bölge Başkanı Mesud Barzani, “Kürdistan halkı Türkiye'nin olası saldırısına karşı kendini savunmaya hazırdır” dedi.Barzani bununlada kalmadı. "Türkiye’nin Kürdlerin varlığı ile bir sorunu var." Ve ekledi. “Türkiye, İran ve Suriye bağımsız bir Kürd devleti fikrine alışmalı” dedi.Bu sözler karşısında Türk zıvanadan çıktı. Hep bir ağızdan „ülke ve millet bölünmek isteniliyor“ diye bağırmasına neden oldu. „İç ve dış düşman“ ezberleri beyinlere kazınmaya başlandı. İnsanlar ülke ve milletin bölüneceği korkusuyla yattıp kalkmaya başladı. Topluma korku saldı. Türk anneleri çocuklarını Barzani ve Talabani ile korkutup islah etme noktasına geldi. Eskiden Kürd anneler jandarma geliyor diye çocuklarını korkutuyordu. Şimdi Türk anneler Barzani ve Talabani „ülke ve milleti bölüyor“ diye çocuklarını korkutuyor.Bu sadece annelerle sınırlı kalmıyor. Bir bütün olarak binbir yamalı bohça Türk denilen ucube toplumu sarmış bulunuyor. Bu kendiliğinden olmadı. Devletin, dahası devletin kendisi olan ordunun özel çabasıyla gerçekleştirildi.„Korkut ve yönet“ zemini yaratıldıktan sonra toplumu yönetmek onlar için kolay oldu. Savaş sendromuna yakalanmış Türk toplumunu ülke ve milleti bölmekte suçladıkları Kürdlere karşı saldırı emrini verdi. Mersin, Trabzon, İstanbul, Bursa olayları bunun somut örnekleridir. Dün Bursa, yarın bir başka yer olmayacağı konusunda kimse garanti veremez.. Kürdistan'ı bir tarafa bırakalım. Kürdlerin yoğunluklu olarak yaşadığı Türk metropollerinde can ve mal güvenlikleri yoktur. Her Kürd evi ve işyeri Türklerin saldırı hedefleri arasındadır. Her an katliam ve soykırımla karşı karşıya gelebilirler. Bunun önlemi Kürdlerin pencelere Türk bayrağı asmak değildir. Kürd kimliğinden israr, örgütlenme ve kendi öz savunma tedbirlerini almaktır. Bu, bugünün işidir. Yarın geç olabilir. Hiç bir Kürd Türklerin hedefi dışında değildir. Ben Kürdlükle uğraşmıyorum. Bakın evime Atatürk resmi, pencereme Türk bayrağı asmışım demek onu hedef olmaktan çıkarmıyor. Her Kürd, Türk egemenlik sistemi için potansiyel tehlikedir. Kürdler bunu kavramak zorundadır. Ermenilerin, Yahudilerin akibetini yaşamak istemiyorlarsa Türklere boyun eğmek, onlarla iyi geçinmenin yollarını aramak yerine, potansiyel güçlerini ortaya koyup kendilerini korumaya bakmalıdır.28 Ekim 2007

Neuen Kommentar schreiben

Der Inhalt dieses Feldes wird nicht öffentlich zugänglich angezeigt.
CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.