Direkt zum Inhalt

Politikacılar, Seçimlerde Türkiyecilik Sevdasından Vazgeçebilecekler mi?

Türk devleti yaşadığı krizden dolayı erken seçim kararı almasıyla, Kuzey Kurdistan’ da da buna paralel bir seçim heyecanı başladı. Seçim heyecanı içersinde, Kürt halkının yüce çıkarları propağandaları ön plana çıkmaya başladı. Gerçi dünyanın her tarafında seçim atmosferi içersinde, adaylar halkın mutluluk ve refahı, ülkenin kalkınıp gelişmesi için çalışacağını, asla kişisel, ailesel çıkarlar peşinde koşmayacağını ilan ederler. Seçim propağandaları, ülkelerin ekonomik, siyasal, kültürel toplumsal yapısına göre farklılık gösterir. Gelişmiş ülkelerde halka verilen vaatler, genellikle yapılabilinecek reel vaatler, program planlardır. Gelişmemiş ülklerde ise, yine halkın yüksek çıkarları doğrultusunda, vaat edenlerin bile inanmadıkları, sözler plan ve programların propagandası yapılır. Gelişmiş ve gelişmemiş toplumların reaksiyonu da farklılık gösterir. Biri hesap sorma girişimlerinde bulunurken, diğeri inşallah bir dahaki seferi der.Kurdistan’ daki seçim atmosferi gelişmemiş ülkelerdeki seçim atmosferlerinden pek farklı olmamasına rağmen, sorunlar ise çok daha farklıdır. Her ne kadar seçimler Türk devletinin,  Kurdistan’daki sömürgeciliğine uluslarası alanda bir ’’meşruiyetlik’’ kazandırıyorsa da, Kürtlerin bu seçim tiyatorusu içersinde, ulusal davalarının çıkarları doğrultusunda kullanabileceği çelişki ve çatlaklıklar vardır.Hiç bir sömürgeci devletin sistemi mükemmel, güçlü ve sonsuz değildir. Her devlet, her toplum bağrında çelişkiler yumağını taşır ve bu çelişkiler yumağı sömürgeci devlet ve toplumlarda ise had safhadadır. Türkiye gibi sunii ve yapay şekilde zapt u rapt altında yaşayabilen sömürgeci devletlerde çözülüş ve dağılış sürecini hızlandıracak çok zayıf bir dokunuşta patlayacak pandora kutusu her zaman vardır. Her ne kadar, Türk devletinin osmanlıdan gelen deneyimli sömürge politikları varsa da, yine de altedilemiyecek bir pozisyonda değilidir. Burada, Kürtlerin yapacakları bir tek şey vardır, o da, Osmalı devletine karşı verilen bağımsızlık ve özgürlük mücadelesinin yapmış olduğu zaaflardan gerekli dersleri çıkarabilmektir. Gerçi bunun için güçlü bir irade ve güçlü bir örgütlülüğe ihtiyaç vardır. Kuzey Kurdistan’ ın içinde bulunduğu dağınıklık ve kaos ortamın, başarmak zor olmasına rağmen başka bir seçenek te yoktur.Gerek Osmanlının dağılma süreci ve gerekse, TC’ nin kuruluş sürecinde de görüldüğü gibi, Kürtlerin Osmanlı devletini kurtarma ümmetçiliği ve Türk kardeşlerimizden ayrılmama hayelleri, Kürt ve Kurdistan’ ın yıkım, imha ve inkarı olmuştur. Değişik bir deyimle, Kürtlerin sistemle barışık yaşama, sistem içersinde sorunları çözme, kardeşlik ...vs istem ve söylemlerin karşılığı, Kürt halkının vatanı ile birlikte esaret ve kölelik olarak geri gelmiştır.Kürt ve Türk halkları arasındaki ilişkiler, Kürt hareketleri ile Türk devleti arasındaki ilişkilerin ortaya çıkardığı tecrübe, Kürtlerin sorunlarını bu sistem içersinde hiç bir şekilde çözemiyeceğidir. Çünkü sistem ve Türk halkı denilen devşirmeler topluluğunun varlığı, başkalarının yokluğu temelinde inşaa edilmiştır. Türt devletinin kendini yaşatma plan ve programları, oluşturdukları sistem budur. Bu sistemde sorunlar ve çelişkiler yokmu? Dünyanın en mükemmel sistemi ile yönetilen, güçlü askeri ve ekonomik yapıya sahip olan devletler bile büyük sorunlarla boğuşmaktadır. Türkiye gibi sömürgeci, ırkçi bir devlette sorunlar daha derin ve ağırdir. Bu sorun ve çelişkileri derinleştirmenin silah ve imkanları da fazlası ile mevcuttur. Yapılacak tek şey bu sisteme direk cepheden saldırmak ve onunla bütün köprüleri yıkacak temelde savaşmaktır. Osmanlı ve TC ilk kuruluş aşamasında yaşanılan deyimle gösteriyor ki uzatılan her zeytin dalı, kölelik zinciri olarak geri dönmüştür.Kürtlerin, bağımsızlık ve özgürlük mücadelesinde, TC’ nin bütün çelişkilerinde yararlanmasının başlıca ön koşullu, yüzlerini, Ankara yerine Amed’ e Kurdistan’ a döndürmesine bağlıdır. Doğrudur Ankara, bireysel, ailesel imtiyaz ve çıkarların olduğu adres; Amed ise ölüm, işkence, yoksulluk ve zindanların adresidir. Biri ekonomik, sosyal imtiyaz ve ihaneti getirirken, diğeri de, insan olmanın onur ve erdemini getirir.Kürtlerin seçim ve seçim propağanlarına bu temelde, Kurdistanın bağımsızlık ve özgürlük mücadelesine ivme kazandıracak ve onu zafere taşıyacak bir persepektifle yaklaşması gerek. Bu da Kürtlerin seçimlere, Türkiye ile olan bağlarını zayıflatıp koparacak, Kurdistanı his ve duygularını güçlendirecek  mücadele tarzını propaganda bir şekilde yakklaşması ile mümkündür.Şimdiye kadar izlenilen Türkiyecilik ve sorunların çözümü olarak gösterilen Ankara ( TBMM) politik anlayış terk edilmesi ile mümkündür. Seçimler ve Ankara’ yı çözüm adresi olarak gösteren DTP, HAK-PAR, KADEP türü partilerin izlediği Türkiyeci anlayış mutlak suretle terk edilmeli, seçimleri taktiksel anlamda çelişkileri derinleştirecek ve bunun propağandası yapacak yeni anlaşyışlar üretmek gerekir. TDP, HAK-PAR, KADEP..vs partlier ilkesiz, pragmatist-opürtonistirler ( bireysel ve ailesel çıkarlar temelinde) hedef ve amaçları ne pahasına olursa olsun Anakara’ ya gitmektir, bu uğurda vermeyecekleri taviz ve ödün yoktur. Vatanın ve milletin yüce çıkarları uğruna, Kürt halkının imha ve inkarı temelinde okunan yemin metnini Türk ve Kürt haklarının kardeşliği adına okurlar. Kürt ve Türk haklarının kardeşliği adına Kürt halkının kölelik sembolu olan yemini okumaktan ve bu yemine bağlı olmaya namus ve şerefi adına söz vermekten çekinmezler.

Neuen Kommentar schreiben

Der Inhalt dieses Feldes wird nicht öffentlich zugänglich angezeigt.
CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.