Direkt zum Inhalt
Submitted by Anonymous (nicht überprüft) on 9 Mai 2010

Dr. Nézar Şiwan

Dr. Nézar Şiwan, 1970 yılında Kerkük'te yurtsever bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Çocukluğu ve gençliği Kerkük'te geçti. Her yurtsever Kürd gibi o da, Baas iktidarının zulüm ve işkenceci yönetimi altında büyüdü. Sömürgeci-faşist Baas iktidarına karşı duyduğu kin ve nefretini mücadele azmiyle bileyerek daha genç yaşlarda Kürdistan ulusal kurtuluş mücadelesinin yılmaz bir neferi oldu. Sömürgeci ve cahş güçlere karşı uzlaşmaz tavrıyla ulusal kurtuluş mücadelesinde baş eğmez, kişilikli bir mücadele sergiledi. Şehit olduğu ana kadar da, bu şanlı ve onurlu mücadelenin sürdürücüsü oldu.
Daha genç yaşlarda Kerküklü Kürd gençliğinin sevilen, sayılan bir militanı oldu. Örgütlü olarak PASOK saflarında mücadelesini sürdürdü.
1991 Newroz devriminde Kerkük'te en ön saflarda savaşarak kahramanlık örneğini verdi. Newroz devrimini kısa da olsa tüm halkımız gibi büyük bir coşkuyla yaşadı. Devrim yanildi. Halk ile birlikte Kerkük'ü terk etmek zorunda kaldı. Bu süreçte de toparlanan devrimci güçlerle birlikte Baas sömürgecilerine karşı savaştı. Ondan da bu, beklenirdi.
Mücadele sonucu ülkemizin güney parçasının büyük bir kesimi özgürleştirildi. Fakat birçok alan gibi Kerkük'te kurtulamamış sömürgeci Baas iktidarın işgali altında kalmıştı. Bu nedenle Dr. Nézar, Kerkük'e dönemedi. Ailesiyle birlikte Çarkurna'ya yerleşti. PASOK kendisini fes edip YNK'ye katılana kadar örgütlü olarak mücadeleye devam etti.
Dr. Nézar, YNK'ye katılmadı. Bağımsız kalmayı tercih etti. Sonra KAWA Hareket saflarına katıldı. Şehit olduğu 7 Mayıs 1994 gününe kadar da KAWA Hareket saflarında örgütlü olarak çalıştı. Siyasal örgütsel faaliyetlerinin yanısıra KAWA Hareketi'nin Dola Şewr'deki askeri kamp doktorluğunu tam bir sorumluluk örneğini vererek yerine getirdi. Değişik alanlarda sorumluluklar aldı.
Dr. Nézar, karşılaştığı herkese gündeme geldiğimde KAWA Hareketine katılışını kendine has Kerkük şivesiyle şöyle anlatırdı;
“Daha önceleri KAWA Hareketini işitmiştim. İlkelerini biliyordum. Newroz devrimi ve geri çekilme esnasında gösterdiği yaralılıkları çok kimseden öğrenmiştim. Kendilerine karşı sempati duyuyordum. Örgüt insanlarıyla tanışmayı çok istiyordum. Bir gün Ranya'da bir arkadaşımla bir dükkanda sohbet ediyordum. Birkaç arkadaş bildiri dağıtıyordu. Bize de verdiler. Alıp cebime koydum. Dağıtan kimlerdi, niye dağıtıyorlardı pek merakta etmemiştim. Çünkü bu tür şeyler her gün oluyordu. Yine her günkü olağan bir şeymiş gibi algılamıştım. Akşam eve gittim. Demirbaş pirinç yemeğini yedikten sonra sikaramı cebimde çıkarmak için elimi atığında bildirinin farkına vardım. Alıp okudum. KAWA Hareketi'nin Ekim'1992 'Savaş ve Parti İnşa Kongresi' sonuç bildirgesiysi. Çok beğendim ve etkilendim. Uzun süreydi bulup tanışmak istediğim bu örgüt insanlarıyla mutlaka buluşmalıyım kararımı verdim. Zaten boştaydım. Üyesi olduğum PASOK kendisini feshedip YNK'ye katılmıştı. Ben katılmayı doğru bulmamıştım. Bağımsızdım. Sabahleyim ilk işim çarşıya çıkmak oldu. Tanıdığım tüm insanlardan KAWA'cıları sordum. Ve bir ilşki yakaladım. Hemen kek ...'e gidip kendisiyle tanıştım. Daha da büyülendim. Ama benim için bu yeterli değildi. Çünkü görüştüğüm kişi güneyliydi. Ama ben örgütün Kuzeyli insanlarıyla tanışmak istiyordum. Ertesi gün bir arabaya atladığım gibi soluğu KAWA Hareketinin askeri kampında aldım. Kek ..., kek ..., kek ..., kek ..., kek ... ve tüm peşmergelerle tanıştım. Dikkatimi çeken ve beni en çok mutlu kılan şey; Kürdistan'ın dört parçasında insanın bu kampta aynı disiplin altında mücadele etmeleriydi. Bunu gördüğümde o an; hayatımın en mutlu anlarından birini yaşadım. Benim için anlamlı bir gündü. Çünkü gerçek aileme kavuştuğum gündü.“
..., o süreç te kamp sorumlusuydu. Aradaşlarıyla misafir odasında koyu bir sohbet eşliğinde çay içiyordu. İçeriye Güney sorumlusu ... Mirevdeli ve onun yaşında biriyle içeriye girmişlerdi.
..., o anı daha sonra bir arkadaşına şöyle anlatmıştı;
“Bir gün askeri kampa Güney Kürdistan sorumlusu ... ile birlikte genç, dinamik, kendinden emin, ama bir o kadar da saygılı bir misafir geldi.Tanıştırıldım. Kısa bir sohbetten sonra birbirimize ısındık. Espirili ve hoş sohbetliydi. Birikimli ve deneyimliydi. Dinamik ve kararlıydı. Güven veren bir kişilik sergiliyordu. İşte o Dr. Nézardı. O günden, şehit düştüğü ana kadar onda bir olumsuzluk baş göstermedi.
İlk tanışmamızdan sonra kampa sık sık gelip girmeye başladı. Kendisini daha yakında tanıma fırsatını buldum. Görev istedi. İlk edapta kendisine kamp doktorluk görevini verdim. Seve seve kabullendi. O günden sonra kampta bulunanların yanısıra kamp çevresinde bulunan köylerin gezici sevgili doktoru oldu.
Ben kamp doktoru ol ve yarında itibaren göreve başlıyabilirsin dediğimde yüzü hafifçe sarardı. Buna bir anlam veremedim. Kendisini kırdım mı hissine kapıldım. Onu kırmak aklımın ucunda bile geçmezdi. Laf arasında kek Nézar, bilmeden seni kırdımsa özür dilerim dedim.“
Dr. Nézar;
“Rica ederim kek .... O ne biçim söz. Kırılmadım, bilakis verdiğim görevle beni onurlandırdın. Problem burada değil. Hani dedin ya. Yarın aletlerini al-gel çalış diye. İşte ben buna utandım.“
...;
“Niye? Muayene aletlerin mi yok? Yoksa alalım.“
Dr. Nézar;
“Vardı, ama şimdi yok.“
...;
“Nasıl?“
Dr. Nézar;
“Kek ..., sende biliyorsun ki, biz Güneyliler şu an günlük yaşıyoruz. Elde-evde ne varsa pazara sürüp satıp geçiniyoruz. Bende elde-evde bir şey kalmayınca aletlerimi bir doktora 250 Dinar'a rehin bıraktım.“
Ki o dönem 250 Irak Dinarı 10 ABD Doları bile etmiyordu. Evde pişilecek bir şey kalmayınca onları rehin bırakmak zorunda kalmıştı. O zaman iki yaşında bir kızı vardı.
...;
“Dr. Nézar bunları anlatınca renkten renge giriyordu. Çok utanıyordu. Aslında utanılacak bir durum yoktu. Utanması gereken Saddam ve onu büyütüp Kürd halkının yakasına bırakan Doğu ve Batının tiranlarıydı.
Bunu kendisine izah ettim. Mesele değil. Para işine bakan arkadaş sana ihtiyacın kadar verir, sen de gider aletleri kurtarırsın.“
Dr. Nézar;
“Olmaz!“ diye tuturdu.
...;
“'Niye olmaz?' dedimsede onu ikna edemedim.“
O, uzun süre kampa gelip gitti. ..., baktı doktor'un ikna olacağı yok.
“Bak doktor, gel seninle bir anlaşma yapalım. Aletsiz hastaları kontrol edemesin. Diyorum ki, biz parayı verelim. Sen git aletleri kurtar. Aletler kampın olur. Ama sende kalır. Onlarla işini görürsün.“
Önce yok dediysede sonunda doktor bu çözüme razı oldu.
Sonra KAWA'cılar, Dr. Nézar'ın aile ilişkilerine girdiler. İşte o zaman onun gerçek yaşamıyla yüzleştılar. İki seneden fazla evinde patates ve pirincin dışında birşey pişmediği gerçeğini öğrendiler. Devrim sonrası Güney halkının yaşadığı hayat standartının altında bir yaşamının olduğuna şahit oldular. Bunu da, daha önce sahip olduğu kolsaati, radyosu, muayene aletleri ve eşine ait birkaç bileziğe borçluymuş. Eldeki bu “hazine“yi tek tek çıkarmış ve o bilinen tek düzey yaşamını sürdürmüştü. Ama hiç kimse onun bu yaşamdan şikayet ettiğine şahit olmamıştı.
Zorunlu yapılan yardımın dışında KAWA Hareket sorumlularının tüm zorlamalarına rağmen yapmak istedikleri yardımı kabul etmiyordu. Onun kendine özgü bir düşüncesi vardı. Bundanda milim şaşmıyordu.
Derdiki;
“Genel olarak halkımızın yaşamı budur. Bağımsızlık ve özgürlük gibi yüce bir savaş veren insanların bu yaşamdan şikayetçi olmamaları gerekir. Bu günün Kürdistan koşullarında bir örgütün herkesi insanca besleme, içirtme, giyindirme vs. insani bir yaşam verme görevlerinden öte olanaklarını devrim için seferber etmesi gerekir.“
Bu nedenle her yardım edilmek istediğinde bunu dile getirirdi. Örgüt ve devrim malını gözü gibi korurdu. Devrimle yatar, devrimle kalkardı.
En büyük amacı Kerkük'ün kurtulması ve özgür Kürdistan'a katılmasıydı. Her ikidebir “Kerkük dılé Kurdıstan é“ der dururdu. Kerküklü olmakla grurlanırdı. Oysa Kerkük hala sömürgeci Baas'ın işgali altındaydı. Buna çok üzülüyordu. Çocukluğu ve gençliği orada geçmişti. Orada birçok acı ve tatlı hatıraları vardı. Bundan öte ona göre Kerküksüz bir Kürdistan düşünülemezdi. Mutlaka kurtulmalıydı. Bu umutla yaşiyordu. Ömrü buna yetmedi, ama onun umudu her yurtseverin umudu gibi sıcak duruyor. Kerkük, Kürdistan'a görkemli katılışını bekliyor.
Dr. Nézar, savaşın hemem hemen her boyutunu yaşamıştı. Askeri olarak yetenekliydi. Bir askerin sahip olduğu tüm bilgi ve özeliklere sahipti. Tecrübeli ve deneyimliydi. Ona göre her Kürd Kürdistan'ın her yanında mücadele etmelidir. Ülke ve millet bölünmüşlüğüne ancak böyle son verilebilirdi. O Kuzey'e gidip savaşmaya hazırdı. Çokta istemişti. Ama onun gitmesi uygun görülmemişti. Güney'de, daha yararlı olduğuna inanılıyordu.
Dr. Nézar, deneyimli ve birikimli bir insandı. Güçlü bir yurtseverlik, hogörülü, sabırlı, ama ilkeli, kararlı ve mücadeleci bir insandı. Bu özelik KAWA Hareket saflarında onu sevilen sayılan biri haline getirdi. Kamp doktorluğunun yanısıra kendisine Ranya ve Çarkurna çevresinde propaganda ve örgütlenme alanında görev verildi. Daha sonra dört aylık bir süreyle KAWA Hareketi'nin Süleymaniye'deki Makara sorumluluğunu yaptı. Gösterdiği yararlılık ve başarı grafiği onu KAWA Hareketi'nin Güney örgütlülüğünün sorumlu insanlarından biri yaptı. O, artık örgütün kendisine verdiği her işe koşan bir KAWA'cı idi.
1994 yılında Güney'de meydana gelen KDP/YNK çatışmalarına son vermek için tüm örgütlerin katılacağı bir toplantıya katılmak için Hewler'e giden KAWA örgütü heyetinin bir üyesi olarak görevinin başındayken KDP tarafından kaçırıldı. Yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Kendisine korkunç işkenceler yapılmıştı. Katledilerek cesedi şehir dışına bırakılmıştı.
Dr. Nézar, evli ve iki çocuk babasıydı.
Kürd halkı yiğit bir evladını kaybetti, onu korkunç yöntemlerle katledenler ise Kürd halkının nefretini kazandı.
..., o sırada Avrupa'daydı. Onun katledilişini öğrendiğinde dünyası yıkılmıştı. 'O güzel insana nasıl kıyılır?' diye kendi kendine sormuştu. Kendisine, 'kim tarafından ve niye öldürüldü?' diyenlere şunları söylemişti;
“Bilemiyorum. Birkaç sebebi olabilir. Güney'deki arkadaşlardan öğrendiğim kadarıyla Dr. Nézar'ın bir kardeşi YNK'liymiş. Korkusuz ve savaşkan biriymiş. PDK/YNK savaşında birçok PDK'linin ölümünden sorumlu tutuluyormuş. PDK'nin onun hakkında ölüm kararı varmış. Fakat ona ulaşmak mümkün değilmiş. İyi korunuyormuş. Bildiğiniz gibi bulunduğu Ranya YNK'nin kalesidir. Onu öldüremiyeceklerini anlıyan PDK, onun yerine kardeşi Dr. Nézar'ı öldürme kararı almış olabilirlermiş.
Arkadaşlar, Dr. Nézar'ın PDK'liler tarafından takibe aldığını katledilmesinden sonra öğrenmişler. Hewler'e gideceği tespit edildiğinde takibe alınmış ve Hewler girişinde PDK peşmergeleri tarafından kimlik kontrolü süsü verilerek arabadan indirilmiş. Aranıyorsun denilip götürülmüş. Üç gün sonra da, işkence edilmiş cesedi Hewler dışına bırakılmış.
Bu konu da, 'PDK'nin merkezi bir kararı var mı, yok mu, yoksa yerel güçlerin kendi başına aldıkları bir karar mı' olduğunu bilmediklerini söylüyorlar. Ve ekliyorlar;
'Her ne kadar KAWA Hareketi, PDK/YNK arasındaki sorunlarda tarafsız olsa da, PDK'nin öyle düşünmediğini biliyoruz. Fakat neden bu anlayışta olduklarınıda bilmiyoruz. Bildiğimiz bir şey varsa, o da; birçok Kuzeyli parti ve örgütün YNK'ye karşı PDK'yi destekledikleridir. Biz bunu yapmadık. Yapanlarıda hoş görmedik. Buradan hareketle Dr. Nézar öldürülüp, bize bir mesaj vermiş olabilirler' diyorlar.
Her iki ihtimal de, mümkündür.
...
Dr. Nézar, kalbimizde yaşıyor!

Neuen Kommentar schreiben

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.