[url=http://www.newroz.com/modules.php?name=News&file=article&sid=6332]
Kürdistan Başkanı konuşmasından devamla Peşmerge Güçleri üzerine durdu.
Peşmerge Güçleri'nin Kürdistan Bölgesindeki varlığı Anayasa'nın kabul ettiği bir olaydır. Biz Peşmerge'nin bütçesinin Irak Savunma Bakanlığının bütçesine dahil olmasını istiyoruz. Ayrıca biz Irak Ordusunun kompozisyonunun yeniden ele alınması gerektiği söylüyoruz. Çünkü 2003 yılında rejimin yıkılmasından sonra, Irak ordusunun yeni bir temelde ve yeni bir kültür temelinde oluşması gerekiyordu.. Gerçi böyle olmadı. Bugün Irak ordusundaki Kürdlerin oranı %8 dir ve oran günden güne azalıyor. Şiilerin ordudaki oranı %48 ve Sünnilerin ise % 44 oranındadır. Şimdi burada adlalet nerede? Bu ise çok ciddi ve tehlikeli bir durumdur.
Kürdistan Başkanı'na Kerkük sorunu ve BM'in rolu hakkında sorulan soruya ise Kürdistan Başkanı: „ Kerkük meselesi biz Kürdler için ve Iraklılar için çok önemli ve hassas bir meseledir. Kerkük meselesi peş peşe gelen Irak rejimleriyle Kürdler arasındaki tüm savaşların esas temel nedenlerden biriydi. Biz bu sorunun böyle kalmasını değil, çözülmesini istiyoruz. Anayasa'nın hazırlama sürecinde 140.madde bizim Irak'daki siyasal sürece katılmamızın temel şartıydı. Kerkük Meselesi Anayasa'nın ön gördüğü biçimde çözülmelidir. Ayrıca son kararı verecek bu bölgenin halkıdır. Gerçekten de biz 140. maddenin alternatifi ve bu anayasal madden sapmaların hepsini kötü alternatif olarak görüyoruz ve sorunuda çözemezler. Tam tersi böyle girişimler sorunu daha da karmaşıklaştırıyor. Dedi.
İran meselesine dair gelen bir soruya Kürdistan Başkanı sorunun barışçıl bir şekilde çözülmesinden yana olduğunu ve Kürdistan Bölgesinin bu sorunun bir parçası olmayacağını söyledi.
Kürdistan Başkanı'na 5 yada 10 yıl sonraki Kürdistan'ın geleceğini nasıl gördüğüne dair sorulan soru üzerine, Kürdistan Başkanı „ Çok mutluyum ve gururla söyleyebilirim ki, Kürdistan'ın güvenlik ve asayış durumu çok iyidir. Bunu da halkımızın kültürüne ve halkın Kürdistan Güvenlik Güçlerine verdiği desteğe borçluyuz. Biz kurumları oluşturmaya çalışıyoruz. Biz huzurlu bir kuşak oluşturmak istiyoruz. Yani kısmen de olsa yaşadıkları felaketlerin intikamını böylelikle almak istiyoruz. Diyebilirim ki biz hala öğrenciyiz ve öğrenmeye çalışıyoruz. Eksikliklerimiz var. Irak bu Anayasa'ya sahip olduğu sürece, biz Bağdat ile Irak'ın siyasal güçleriyle birlikte Kürdistan Parlamentosunun kararı doğrultusunda Irak'ın çerçevesinde federal ve demokratik bir Irak'ı inşa etmek için yardımcı olacağız ve çalışacağız. Kürdistan Bölgesi Irak ile Türkiye ve Irak ile Avrupa arasında bir köprü olabilir. Irak'ın diğer bölgelerinde asayiş ve güvenlik sorunu çözülene kadar, Kürdistan Bölgesi yabancı şirketler için bir kapı olabilir. Bunlar bizim arzularımız. Bir gerçek var ve her zaman da söylüyorum. Allah etmesin eğer Irak bir diktatörlük sistemine kayarsa biz böyle bir Irak'ta yaşamayacağız“ dedi.
Bu arada bir Türk gazetecisi Kürdistan Başkanı'na Türkiye'ye dair bir soru sordu. Kürdistan Başkanı sorulan soruya cevaben: „Şu an Türkiye'de barış için açılım süreci var. Biz tüm gücümüz ve imkanlarımızla barış sürecini ve barışçıl bir çözüm için Türkiye Hükümetini destekliyoruz. Tüm tarafların ortak düşüncesi bu sorun savaşla çözülemez yönündedir. Biz hiç bir zaman savaşın bir parçası olmayacağız „ dedi.
Eğer savaş olursa Türkiye ve Kürdistan Bölgesinin ilişkileri nasıl olur? Yönündeki soruya Kürdistan Başkanı „ Şimdi Türkiye ile Kürdistan Bölgesi arasındaki ilişkiler ilerlemiş durumda . Bana göre Türkiye, Kürdistan Bölgesinin kendisi için tehdit olmadığını anlamış durumdadır. İki taraf arasında büyük ekonomik çıkarlar var. Ayrıca Türkiye'deki Kürd açılımıda var olan ilişkilerin iyi bir sonuca varmasına yardımcı olacaktır.“ dedi.
Kürdistan Başkanı „ DTP'yi kapatma kararını yanlış buluyoruz. Çünkü bu karar barış sürecine hizmet etmiyor ve anti demokratiktir.“ dedi
Ayrıca Kürdistan Başkanı Kuzey Kürdlere var olan sürece yardımcı olmasını istiyerek „ Barış sürecinin devam etmesi ve başarıya ulaşması için biz Türkiye ile görüşme içindeyiz“ dedi.
Ayrıca Kürdistan Başkanına Kürdistan Bölge Hükümetinin İran, Suriye ve Türkiye'deki Kürd sorununa ve bu ülkelerin Kürdlere karşı tutumuna dair resmi tutumu soruldu.
Kürdistan Başkanı: „Biz nerede olursa olsun Kürdlere karşı insani olmayan tavırlara karşıyız. Biz İran, Suriye ve Türkiye'de Kürdlerin haklarını destekliyoruz. Bizim onlara tavsiyemiz, şiddete değil, barışçıl ve demokratik kanalları kullanarak haklarını talep etmeliler.“ dedi
Kürdistan siyasal güçlerin tavırları ve seçimler üzerine etkisi konusunda ise Kürdistan başkanı: „ Ortak tavır ve ortak liste farklı şeylerdir. Geçen seçimlerde de Kürdler tek liste olarak katılmadılar. Kürdistan İttifakı Listesi ve Kürdistan İslami Birliğinin listesi vardı. Fakat, ulusal ve stratejik meselelerde ortak tavır içindeydiler. Bu seferde biz tüm siyasal partilerle bir araya geldik. Bağdat'ta stratejik ve ulusal meselelerde ortak tavır takınmak için tüm listeler söz verdi. Bizim için önemli olan budur.“ dedi.
Bu oturumda Kürdistan başkanı daha bir çok konuda Güney Kürdistan'ın tutumunu ortaya koydu.
Anabaşlıklar halinde vermek gerekirse Irak'taki mezhep yapılamaları, Kürdistan Başarı Hikayesi, Amerika'nın 140.maddeye sunduğu destek, Kürdistan'daki Asurilere karşı yaklaşım vb konularda geniş açıklamalar yaptı.
Sonuç olarak Güney Kürdistan yönetimi iki aydan beri çok yoğun diplomatik faaliyetler yürüterek Kürdlerin tüm konulara ve sorunlara ilişkin yaklaşımını ortaya koydu. Güney Kürdlerin çeşitli temel konulara ilişkin tutumları Kürdistan bağımsızlığını talep eden arkadaşların istemleriyle örtüşmeye bilir. Fakat onlar dün olduğu gibi, bugünde Kürdlerin bazı temel istemlerini dünya gündemine taşıyorlar ve tartışıyorlar. Kürdistan Başkanı bağımsız bir devlet başkanı olmamasına rağmen her tarafta bir devlet başkanı gibi karşılanmaktadır. Geçmişte Kürdler bir gazeteciyi bulmaya zorlanırken bugün dünya diplomasisinin merkezleri Kürdlere açılmış durumadır.
Kapalı kapılar ardında ne konuşukuyor bilemiyoruz.
Ama, basına yansıyan bilgiler „Irak'ın çerçevesinde“ Kürd özgüllüğü büyük oranda kabul görüyor.
Keşke bu tip diplomatik ataklar daha önce yapılmış olsaydı.
Sonuçta bu hassas dönemde böyle bir girişim gerekliydi. Fakat, şunuda vurgulamak gerekir ki Kürdistan Başkanı'nın önderliğindeki Kürd delegasyonun kompozisyonu iyi değildi. Kek Mesud'un delegasyonu yakın çevresinden gelen kesimlerden oluşturması iyi bir resim sunmuyor. Kürdistan'da bu durum eleştiri konusu oldu.
Güney Kürdistan kazanımlarına karşı sistemli saldırı içinde olan Michael Rubin gibi insanlar, hemen bu meseleyi Amerikan basınına taşıyarak Kürdleri teşhir etme aracı haline getirdiler.. Kürdistan Başkanı, Kürdistan'ın eski başbakanı Neçirwan Barzani değil, yeni Başbakan Berhem Salih'i delegasyona alabilirdi.
Ayrıca B. Salih yıllarda Amerika'da kalmış ve geniş ilişkilere sahip olan biridir. Umut ederim ki bundan sonra oluşacak delegasyonlar kaygıları bertaraf edecek ve daha kapsayıcı olur.
Silav
Aso Zagrosi
[/url]
ABD gene kürdleri kandirmistir.