[url=http://www.newroz.com/modules.php?name=News&file=article&sid=6282]
Yeni bir yıla girerken, ister istemez geçmişe daha açık ifade etmek gerekirse geride bıraktığımız yıl hakkında, bir şeyler yazmak gerekiyor.
Son bir yıl içinde ülkemizin Kuzey parçasında geçmiş yıllara oranla fazla bir gelişme yok..
Türk hükümeti bir kaç aydan beri „açılım“ adı altında bir tartışma başlattı. Bu tartışma, bir dizi Kürd çevresini büyük beklentiler içinde soktu.
Fakat, bu „açılım“ın ne olduğuna ve Kürdler için neyi öngördüğüne dair somut bir açıklama ve adım da yok.
Son tokatlama olayından sonra da eski hızında olmasa da hâlâ tartışmalar sürüyor.
Türk devletinin amacı, yüzyıllara sarkan Kürdistan Ulusal Kurtuluş davasını yeni dönemde Türk devletinin özünü ve esas yapısını koruyarak kozmetik rütüşlerle kapatmaktır.
Zaten Türk devletinin Kürdleri taraf olarak kabul etmek ve Kürdlerle var olan sorunları tartışarak bir sonuca gitme niyeti yok.
Türk devletinin bu planını boşa çıkaracak olan Kürdlerin örgütlü gücüdür.
Fakat ne yazık ki Kürdlerin içinde bulunduğu durum tam bir kısır döngü ve felaketten ibarettir.
Milyonlarca Kuzey Kürdü büyük bedeller ödemelerine rağmen hâlâ ortak bazı asgari taleplere sahip değil
Kuzey Kürdistan'da hâlâ en ciddi örgütlenmesi olan güç PKK ve ona bağlı legal güçlerdir.
Bu çevreler Kürdlerin millet olarak devlet sahibi olma yada federasyon gibi talepleri çoktan bir kenara bıraktılar. Sıradan kültürel talepler konusunda dahi her Çarşamba günü değişen ve eklektik istemleri sözkonusudur.
Bu çevreler için „Apo“ Kürd ulusal taleplerinden daha önemlidir. Bu konuda geliştirdikleri eğlemlere bakmak ve kıyaslamak yeterlidir.
Kürd halkının oyları ile Türk meclisine gidenler dahi kendi iradelerine sahip değiller.
Bu çevrelerinin iradesi Apo ve güneşleri İmralıdır.
Kürdistan sokakları, belediyeleri ve Kürdlerin oyları ile Türk meclisine gidenler mahkümün mahkümü durumdadırlar.
Dünyanın hiç bir yerinde böyle bir şey görülmemiştir.
Bunun tek sorumlusu yalnızca bu çevreler değil.
PKK çevresi dışında kalan binlerce Kürdistanlı kadronun mevcut olan alternatifsizlik olayından büyük bir sorumluluğu vardır.
Yıllar boyunca farklı partiler ve gruplar içinde mücadele eden bir çok kadro tümden siyasal alandan çekildiler. Hâlâ siyasal alanda bir şeyler yapmak/yapmamak istiyen kesimlerde kanlı bıçaklılar.
Bu kadroların tipik prototipi Kemal Burkaydır. Bu kadroların ruh haletini ve diğer Kürdistanlı kadrolara karşı yaklaşımlarını kavramak için Burkay'ın son çıkardığı „Anılar 2“yi okumak yeterlidir.
Çünkü, Burkay açık bir şekilde şimdi birlikte yürüdüğü bir iki insan dışında eski arkadaşlarını, diğer siyasal yapıları ve kadrolarını „yalancı“, „hırsız“, komplocu“, „asalak“, „katil ruhlu“, „lumpen“, „riyakar“ , „ajan“ vb. vb.. biçimde değerlendiriyor.
Kısacası kendisi ve kendisinin emrinden çıkmayanlar hariç herkes aşağılık!!!!
Böyle kafalarla, kendisi dışında herkesi düşman gören ve eskilerde yaşıyan kadrolarla birlikte Kuzey Kürdistan'da basit legal bir alternatifi oluşturmak dahi çok zordur.
Kürdleri bu açmazdan çıkaracak Kürdistan gerçeklerine uyum içinde bir yapıyı oluşturmak şart.
Kuzey Kürdleri, Türk devletinin sistemli, planlı ulusal taleplerden arındırma politik çıkışlarıyla, PKK'nin yapay ve ulusal olmayan gündemleriyle ve geçen yüzyılın 70'li yıllarına takılıp kalan kadroların küçük dünyalarının yarattığı kısır döngü çarkı içine hapsedilmiş durumdadır.
Bize yeni paradigmalar gerek.
Kürdlerin temel ulusal taleplerini kendisine baz alan bir siyasal yapı şart.
Bu yapı geçmişe takılıp kalan, gölgeleriyle kavgalı olan kadrolarla değil, daha geniş düşünen, çağın ve dönemin koşullarının bilincinden olan ve her bakımında donanımlı kadrolarla olur.
Güney Kürdistan daha önceki yıllar gibi geçen yıl boyunca da tüm dünya Kürdlerin ilgi odağındaydı.
Çünkü, dünya Kürdlerinin içinde somut kazanımlara sahip, Irak'ta, bölgede ve uluslararası arenada Kürd kimliği ile siyaset yapan Kürdistan'ın tek parçası Güney Kürdisdır.
Güney Kürdistan yönetimi geçen yıl boyunca Bağdat yönetimi ile olan hiç bir temel sorununu çözemedi.
Kerkük ve diğer işgal altındaki bölgeler sorunu hâlâ devam ediyor.
Peşmergerlerin konumu, Petrol ve doğal gaz ile ilgili yasa,
Merkezi hükümet ile Kürdistan hükümeti arasındaki ilişkiler ve yetki sorunları gibi temel konularda hâlâ bir antlaşmaya varılmadı.
Kürdistan'da ise hâlâ askeri güçler hükümetin denetiminde birleşmemiş, bir çok bakanlık teorik olarak birleşmelerine rağmen, realite de iki başlılık devam ediyor.
Yolsuzlara karşı ciddi bir kampanya yok.
Son Piremegrun yürüyüşleri Güney Kürdistan hükümetine ciddi bir signal verdi.
Tüm temel sorunlar 2010 yılına aktarıldı.
2009 yılında Güney Kürdistan „Goran“ adı altında yeni bir opozisyona kavuştu. Son Kürdistan Parlamentosu seçimlerindede görüldüğü gibi Goran Listesi daha çok geçmişte YNK'nin kontrol ettiği bölgelerde etkili oldu.
Önümüzdeki 7 Mart'ta Irak Parlamentosu seçimleri olacak.
Bu seçimlere Güney Kürdleri farklı listelerle katılacaklar.
Seçim propagandalarına hâlâ resmi olarak start verilmemesine rağmen, Güney Kürdistan'da resmi olmayan seçim propagandaları çoktan başlamış durumdadır.
Özellikle YNK ve Goran Listesi arasında.
Bilindiği gibi YNK'nin Pleniyum dediği son toplantısında Mam Celal YNK'nin kuruluşundan günümüze kadar Nawşirwan hedef alan ve bir dizi suçlamalarla dolu bir konuşma yapmıştı.
Son dönemlerde YNK bu konuşmayı çıkardığı „ Kurdistani Nwe“de yayınlamaya başladı.
Nawşirwan Mustafa'da daha önce 1991 yılına ve Güneydeki iç savaşa dair anılarını yayınlamış, Mam Celal ve Kek Mesud'a yönelik bir dizi suçlamalardan bulunmuştu.
Fakat daha sonra Nawşirwan ya „Anılar“ının yayınlarını durdurmuş yada onları yayından kaldırmıştı.
Mam Celal'ın son açıklamalarından sonra bu tartışma ve suçlamaların daha da kızışıp ve sertleşeceği görülüyor.
Umut ederim ki yapılacak olan tartışmalar Güney Kürdistan'ın kazanımlarına zarar vermez!!!
Bu konuda herkese ciddi sorumluluk düşüyor.
Doğu ve Güney Batı Kürdistan'da Kürd hareketi bu yılda ciddi bir dağınıklık yaşadı. Var olan siyasal yapılar daha da parçalandı. Bu parçalarda Amerika'nın başında G. Bush'un bulunduğu dönemlerde büyük umutlar yaratılmıştı. Amerika'nın İran ve Suriye ile bir hesaplaşmaya gireceği ihtimalı Güney Kürdistan tecrübesinin bu parçalarda da tekrarlanacağı umudu Demokratların Amerika'da seçimi kazanmalarıyla başka bahara kaldı.
Sonuç olarak dünya Kürdleri 2010 yılına büyük umutlarla ve ciddi sorunlarla giriyorlar.
Kürdlerin geç kalan umutlarını realize etmelerinin biricik garantisi, Kürdlerin kendi ulusal talepleri temelinde gerçekleştirecekleri birlikten geçer.
Yeni yıla girerken tüm Kürdistanlıların yeni yılını kutluyorum!!!
Aso Zagrosi
[/url]
Re: Yeni Yıla Girerken