Direkt zum Inhalt
Submitted by Anonymous (nicht überprüft) on 26 December 2009

17 cm icin feryat eden korkak biri icin,sokaklarda barikat kuran delikanlilar"faili mechul"17 bin insana"gözyasi döken"timsahin,kara deligine bakarken ne görüyorsunuz?siz utanirken ben söyleyeyim kocaman bir kara delik. o kara delikte yayin yapan "serokunuz"icin sakin ha sakin evlerinizdeki tv leri sokaga atmayin,yada paramparca etmeyin.bakin ne aski-menuni nede hanimin cifligini seyrede bilirsiniz.trt sesi ise seyretmediginizi biliyorum.her nesye yine siz oynanan filimde fügüran olun, ama eger bas rolu kapmak istiyorsanizsa benden gelen bu uyariyida es gecmeyiniz.bir tv nerden bakarsan eder 10 para,ya serokunuz ne eder pes para.artik karar sizin.paraniz bolsa tv leri kirin,olmadi yas tutup tv seyretmeyin.keyif sizin.ama sunlari okurken birde derinlemesine düsünün.

TESPİT YAPIYORUM, TALİMAT VERMİYORUM

“Ben burada tespitler yapıyorum, öyle iddia edildiği gibi talimat vermiyorum. Benim buradaki önderliğim, sosyolojik önderliktir. Burada siyasi-pratik önderlik yapacak koşullarım da yoktur. Buradan bunu yapmaya çalışmak ahlaki de değildir. Bu koşullarda talimat veremem, bu mümkün de değildir, ancak sosyolojik önderliktir benim yaptığım. Hem bu önderlik tarzı sadece bugün için geçerli değildir, bu önderlik yüz yıl sonra da, bin yıl sonra da etkisini sürdürür, etkisini sürdürecek bir önderliktir.“
DEMOKRATİK ALEVİ ÇALIŞMALARI YÜRÜTÜLMELİ

“Bir başka örnek vereyim. Yarbay Ali Tatar'ın intihar haberini öğrendim. Bu intihar üzerinde düşündüm, yoğunlaştım. Bu intiharı iyi anlamak gerekiyor. Cenazesinde yumruklar sıkılı bir şekilde bağırıyorlar. Bir cenazeye sahipleniş, böyle yumruklar sıkılı bir şekilde, bağırarak, ayakları yere vurarak, cenazenin yanında beklemekle olmaz. Cenazeye katılmakla ayıbınızı örtemezsiniz. Yine görüyorsunuz komutanlar cenazeye geliyor. Silah arkadaşını sahipleniş sadece onun cenazesine katılarak olmaz. Böylesi bir intiharı iyi anlamak gerekir. Anlamlıdır ve mertçe bir eylemdir. İntihara üzülmek veya cenazesine katılmakla olmaz, intihara neden olan sebepleri ortadan kaldırmakla olur. İntiharın ideolojik sebebine bakmak lazım, Ergenekon diyorlar, bunu Ergenekon gerekçesiyle geçiştiremezsiniz. Yarbay Ali Tatar alevidir kendisi. Alevileri tanırım, vefakar ve çok çekmiş insanlardır, iyiniyetlidirler. Onların yaşadıkları yerleri gezdim dolaştım. Aleviliği biraz da islamın demokratik yorumu gibi değerlendiriyorum. Daha önceleri de belirtmiştim. Demokratik alevi çalışmalarının yürütülmesi gerektiğini söylemiştim.“

ANADOLU'YA HAS BİR ÇÖZÜM ÖNERİYORUZ

“Bu mesele ciddi bir meseledir. Ben gerilla ve asker kaybının acısının ne olduğunu bilirim. Dökülen her damla kanının acısını en çok yaşayanım, derinden hissedenim. Hala her gün insanların hayatını kaybettiği, ölümlerine sebep olan bir meseledir. Binlerce insan öldü, 17 bin insan faili meçhule kurban gitti. Bu faili meçhullerin iyi anlaşılması gerekir. O yüzden kimse ucuz siyaset yapmasın. Bu nedenle siyaset akademisi kurulmasını ısrarla istiyorum. Fakat hala bu konuda bir gelişme yok. AKP benim söylediklerimi alıp kendine göre uyguluyor, bir sürü siyaset akademisi kuruyor, biz de hala bu yönde ciddi bir çalışma yok. Siyaset akademisi kurulup burada tartışılmazsa, 17 bin faili meçhul olayın gerçek sebebi anlaşılamaz. Hala insanların hayatını kaybettiği böylesi can alıcı bir meseleye sığ ve ucuz yaklaşılamaz. Bütün bu manevi kayıpların yanında maddi kayıplar da var. Yüzmilyarlarca dolar harcandı, harcanıyor. Bu ne demektir? Bu, Anadolu insanın açlığı, sefaleti demektir. İşsizliğin çığ gibi büyümesi demektir. Bütün bu ciddi sorunların çözülmesi için meseleye ciddi ve derinlikli yaklaşılmalıdır. İspanya örneği veriyorlar. Ancak İspanya, kendi içerisinde sorunlarını haletti, demokratik çözümlerini gerçekleştirdi. Ancak sonradan kapitalizme kaydı. Onlar iç sorunlarını çözmeyi başardı. Biz de kendimize özgü bu sorunu çözmek zorundayız. İspanya, Avrupa kapitalizmine göre çözdü, biz ise Anadolu'ya has bir çözüm geliştirmek zorundayız. Avrupa kapitalizmi yerine Anadolu'ya has bir çözüm öneriyoruz.“
ADALET VE HAKİKATİ ARAŞTIRMA KOMİSYONU KURULMALI

“Geçen gün radyodan da dinledim. Brezilya'da Hakikat Komisyonu kurulmuş. 1964-85 askeri rejimi dönemindeki insan hak ve ihlallerine ve işkencelere ilişkin çalışmalar yürütecekmiş. Eski kontra gerilla faaliyetlerini de araştıracakmış. Türkiye için ben şunları belirttim, tekrar belirtiyorum. Sorunun çözülmesi isteniyorsa, Meclis bünyesinde bir Adalet ve Hakikati Araştırma Komisyonu'nu kurulmalıdır. Neden kurulamıyor? Bu komisyon kurulduktan sonra ne şiddet kalır, ne ayrılıkçılık kalır. Meclis bu sorunun çözüleceği zemindir. Kurarsınız komisyonu, herkesi dinlersiniz, gelirsiniz burada benim de görüşlerimi alırsınız. Herkesi, her tarafı dinlersiniz sonra sorunu teşhis edip, çözüm yollarını sıralarsınız. Aslında bu işin çözümü bu kadar basit. Bütün bunları yaptıktan sonra bak o zaman sorun kalıyor mu? Madem sorunların çözümünün kalbi TBMM'dir, Meclistir deniliyor yapın o zaman kim tutuyor sizi? Yok talimat veriyor, yok beni bahane gösterip parti kapatıyorsunuz. Sorunları böyle çözemezsiniz. Sorunun çözümü için Meclisi adres gösteriyorsunuz, demokratik çözüm zeminidir deniliyor, o zaman Meclis bünyesinde Adalet ve Hakikati Araştırma Komisyonu kurulmalıdır. Bakın o zaman ortada sorun kalır mı? Ama yapamazsınız, yaptırmazlar. Çünkü ipler başkalarının elinde. Size yaptırmazlar, yapamazsınız derler, siz de yapamazsınız. Adalet ve Hakikati Araştırma Komisyonu'nun kurulması gerekiyor. Bütün sorunlar bu komisyon aracılığıyla çözüme kavuşturulabilir. Otuz kişilik böyle bir komisyon kurulursa, savaşın nasıl durduğu o zaman görülecek.“

REŞADİYE AÇIKLAMASI

“PKK için de şunları söyleyebilirim. PKK'de otonom gruplar vardır. Her birimin otonomu vardır. Bu otonom gruplar 24 saat dağdalar, o koşullarda yaşıyorlar, sürekli takip altındadırlar. Her yerde ölümle çevrelenmişler ve her en öldürülme tehlikesi ile yaşıyorlar. PKK içerisinde yarı-otonom gruplar vardır. Bunların içinde bulundukları koşullardan dolayı kendi kendilerini konumlandırıyorlar ve kendi kararlarını kendileri vermek ve kendilerini savunmak durumundadırlar. Bu nedenle ne Murat Karayılan'dan ne benden ne de Kandil'den emir alma koşulları yoktur. Ben PKK'lilere talimat vermedim, vermem, kendi insiyatifleridir. Ben kimseye benim için şunu yapın, fiziksel olarak kendinizi yıpratın demem, diyemem de, bulunduğum konuma da uygun değildir. Kendi insiyatifleridir.“

“Bizde böyle bir anlayış yoktur; Ne Türk ne Kürt ulusçuluğu. Böyle bir şey yok bizim anlayışımızda. Daha önce Kara Delik demiştim. Geliştirilmeye çalışılan bu Türkçülük anlayışı kara delik gibidir; bütün kültürleri, dilleri yutar, kendi içinde bitirir ancak kendisi de bunun içinde yok olur. Bunun Türklerle de alakası da yoktur. Bu geliştirilen yaklaşım ideolojik bir yaklaşımdır, bunun içinde ideoloji vardır, yoksa Türklükle alakalı değildir. Mümtazer Türköne kendisi milliyetçi gelenekten geliyor ve milliyetçi olarak tanımlıyor kendisini. Ancak bu Türkçülük anlayışını o da eleştiriyor. Bu anlayıştaki tehlikeleri görüyor. Namık Kemal Zeybek de bu anlayışı eleştiriyor. Yine Nihal Atsız'ın oğlu Yağmur Atsız'ın iki makalesini okudum. Diyor ki, diğer kimlikleri, kültürleri reddeden Türkçülük anlayışı bizi bitirir, bizi mahfeder. Bu anlayış bizim için tehlikelidir. Bakın o bile bu Türkçülük anlayışını reddediyor. Kendisi şu an Türkiye'nin en önde gelen milliyetçisi olduğunu söylüyor. Bu iddianın sahibi bir insan bile bu Türkçülük anlayışını tehlikeli görüyor ve reddediyor.“

ANADOLU VE MEZOPOTAMYANIN KONFEDERAL BİRLİĞİ

“Radyodan dinledim. KCK'den bahsediyor. KCK'nin konfederalizmi öngördüğünü, savunduğunu söylüyor. Hayır, böyle değildir. Benim çözüm önerim KCK sistemidir. KCK sisteminde devlet olduğu gibi kalır, devlete karışmaz, devletle sorunu yoktur. Üniterlikle sorunu yoktur, üniterliğe karışmaz, üniterliği tartışmaz. KCK sisteminde sınırlarla uğraşma yoktur. Türkiye'de mevcut sınırlar içinde sınırlara dokunmadan Türklerle Kürtlerin demokratik birlik anlamında konfederal birliği vardır, demokratik konfederalizmi vardır. Anadolu ile Mezopotamya'nın demokratik konfederal birliği vardır. Burada sınırlarla oynama yoktur. Ancak devlet KCK'yi suç saydı, KCK'ye operasyonlar yaptı. Devlet KCK'yi suç sayarsa Avrupadakiler de, Kandildekiler de, Maxmurdakiler de dönmez. Maxmur bir KCK birimidir. Maxmur'un üç kırmızı çizgisi vardır. Meclisi, yürütmesi ve öz savunması vardır. Bunlar tanındığında, kabul edildiğinde Maxmur gelir. Maxmur'un gelişi de kollektif olur, bu gelişin adı da kollektif geliş olur. Cudi'nin eteklerinde bu temelde gelerek yerleşim yeri kurarlar. Yoksa bir tek kişi gelmez. Yine Avrupa'dan grupların gelip gelmeyeceği buna bağlıdır. Ancak gelip gelmeyecekleri yönünde kararlarını kendileri verirler, ben buna karışmam.“
BİZİM EN TEMEL SORUNUMUZ ONTOLOJİKTİR

“Bizim en temel sorunumuz ontolojiktir. Ontoloji yani varlık sorunudur. Bizim sorunumuz varolma sorunudur. Biz varolma mücadelesi yürütüyoruz. Mücadelemizin bu yönü görülmelidir ve bu eksende yaklaşılmalıdır.“

BENİ BİR TELEVİZYON İLE KANDIRAMAZLAR

“İdare bana TV vermeyeceklerini söyledi. Daha önce Ceza ve Tevkif işleri Genel Müdürü de bana uslu durmamı söyledi. Beni bir televizyon ile kandıracaklarını sanıyorlar. Ben bir televizyon ile kandırılacak değilim. Ben asla kendimi kullandırtmam, hiç kimse beni kullanamaz. Benim değerlere bağlılığım sonsuzdur. On yıldır televizyon vermemişler. Bundan sonra hiç vermezlerse de bana hiç bir şey olmaz, hiç bir şey kaybetmem. Kimse aksi davranışı benden beklemesin. “Ben çocuk değilim, beni kandıramazsınız“ dedim onlara. Bana öyle sıradan da yaklaşamazsınız dedim. Hatta beni burada öldürebilirsiniz de, bundan da korkmuyorum dedim. Düşünün nasıl bir zihniyet ki on yıldır televizyon gibi küçük bir hakkı çok görüyor. Bazen hayret ediyorum, nasıl bir zihniyettir diye. Burada bazı iyileştirmeleri de pazarlık konusu yapıyorlar, ben bu pazarlığa gelmem. Ben onlardan televizyon falan da istemiyorum. Benimle aynı cezayı alanlar, ağırlaştırılmış müebbet hapis alanlara, televizyon veriyorlar bana vermiyorlar. Bu konuda çifte standart var. Türkiye'de benimle aynı cezayı almış binlerce insan var ama bir tek bana bu konuda bu şekilde davranılıyor. Bütün Türkiye'de bir tek bana televizyon verilmiyor. Bu durum çok iyi anlaşılmalıdır, başka yorumlara gerek yoktur. Bazıları benim devletle işbirliği yaptığımı söylüyorlar, devletle işbirliği yapanların koşulları böyle mi olur? Ben bir insanın hayata kalabileceği şeyler istedim, bunlar da rahat nefes ve hava almaktır. Kendim için başka bir şey istemedim. Öcalan kendini kurtarmaya çalışıyor diyenler bunu söylüyorum. Ben sadece yaşamak için hava, rahat bir nefes almak istedim, bu da herkesin en doğal hakkıdır. Kendim için başka bir şey istemedim. Benim felsefem budur, sadece hava olsun, insan her türlü yaşar, ben de yaşıyorum burada. Yine diyorum beni burada öldürebilirsiniz, bundan da hiç çekinmiyorum, bana uslu dur, konuşma diyorlar, ben nasıl konuşmam, bir insan konuşmadan nasıl yaşar? Benim felsefemde konuşmak, fikir beyan etmek, tespitlerde bulunmak hem hak hem ödevdir. Burada bana uygulanan uzun süreye yayılan bir ölümdür. Nasıl ki idam edilen bir kişi üç dakikada ölür, bana uygulanan yöntem iste üç dakikalık idamı üç yıla yaymadır. Burada üç dakikalık ölümü yıllara yayıp gerçekleştirmek istiyorlar.“
ben bir okumada en az birden fazla celiski buldum.bakalim sizler ne bulacaksiniz.bu kezde ben hadi kolay gelsin diyorum

Neuen Kommentar schreiben

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.