Direkt zum Inhalt
Submitted by Anonymous (nicht überprüft) on 14 November 2009

Kürt sorununun barışla çözülmesine, yirmi beş yıldır süren savaşın sona ermesine, Kürtlerin eşit vatandaşlar olacağı demokratik bir yapının kurulmasına baştan beri karşı çıkan CHP, bu sorunun “nasıl çözüleceği“ hakkında bir açıklama yapmıyordu.

Sonunda baklayı ağızlarından çıkardılar.

“Çocuklar ölmesin, analar ağlamasın“ diyenlere cevap veren Onur Öymen, “Dersim isyanında analar ağlamadı mı“ diye sordu.

Öymen'e göre orada da analar ağlamış ama kimse “annelerin gözyaşlarına aldırmamıştı“, doğru olan da buydu.

İnsanlar ölmeli, anneler de ağlamalıydı.

Öymen, ardından bir açıklama daha yaptı.

Sözlerinin arkasında olduğunu söyleyen Öymen, AKP'nin bu barış açılımına “Atatürk'ün bazı sözlerini“ dayanak yaptığını vurguladı.

Dayanak yapıldığı ileri sürülen söz şu meşhur, “yurtta sulh, cihanda sulh“ lafı.

Öymen'in de karşı çıktığı bu.

Atatürk'ün Dersim meselesini “yurtta sulh“ ilkesiyle çözmediğini, Atatürk'ün “terör örgütleriyle müzakere yöntemini“ benimsemediğini söylüyor.

“Atatürkçü“ bir parti olarak da Kürt meselesinde “Atatürk'ün yöntemini“ tercih ediyorlar.

Atatürk nasıl çözmüş peki Dersim sorununu?

Ayşe Hür'ün bir daha yayımladığımız yazısında sorunun nasıl “çözüldüğünü“ ayrıntılarıyla okuyacaksınız.

Ben o yazıdan, o dönemde Genelkurmay Başkanı'na yazılan bir rapor bölümünü alacağım önce:

“Dersimli okşamakla kazanılmaz. Silahlı Kuvvetlerin müdahalesi Dersimliye daha çok tesir yapar ve ıslahın esasını teşkil eder. Dersim evvela koloni gibi nazarı itibara alınmalı. Türk camiası içinde Kürtlük eritilmeli, ondan sonra ve tedricen öz Türk hukukuna mazhar kılınmalıdır.“

Ülkenin bir bölümü olan Dersim “koloni“ gibi görülecek, Dersimliye iyi davranılmayacak, silahla müdahale edilecek.

CHP'nin de aklına yatıyor bugün bu yöntem.

Dersim yerine şimdi çok daha geniş bir bölgeyi “koloni“ olarak göreceğiz, bütün Güneydoğu “koloni“ olacak.

Peki, daha sonra bu Güneydoğu “kolonisine“ Atatürk yöntemiyle ne yapacağız?

Atatürk'ün Dersimlilere yaptığını.

Atatürk'ün, CHP'nin çok hoşuna giden yönteminin ayrıntılarını da o günlerde Dersim'de görevli olan İhsan Sabri Çağlayangil anlatıyor.

“Mağaralara iltica etmişlerdi. Ordu zehirli gaz kullandı. Mağaraların kapısının içinden. Bunları fare gibi zehirledi. Yediden yetmişe o Dersim Kürtlerini kestiler. Kanlı bir hareket oldu. Dersim davası da bitti.“

“Fare“ gibi zehirlemişler, “Kürtleri yediden yetmişe“ kesmişler.

CHP'nin beğendiği yöntem bu.

“Terör örgütleriyle müzakere etmeyen“ Atatürk gibi davranılmasını istiyorlar.

Artık bu ülkede sahtekârlıklara, demagojilere, yalanlara, çarpıtmalara boş verip açıkça konuşmamız gerekiyor.

“Biz Atatürkçüyüz“ diyen insanlar, Onur Öymen gibi Atatürk'ün bu tarz “çözümlerini“ tercih etmemizi mi savunuyorlar?

“Atatürkçü“ olmak, Atatürk'ün yaptığı her şeyi doğru bulmak ve bugün aynen tekrarlamak anlamına mı geliyor?

Tarihî bir figürü, “yurtta sulh, cihanda sulh“ sözleriyle hatırlamayı tercih eden insanlara, “o sözleri unutun, siz Dersim katliamını örnek alın“ demek mi Atatürkçülük?

Atatürk, Dersim'de katliam yaptı diye şimdi de Güneydoğu'da katliam mı yapılsın?

Öymen belki unutuyor ama “bazı Atatürkçüler“ bunu zaten denediler, 17 bin kişi sokaklarda vuruldu Güneydoğu'da, kırk bin kişi dağlarda öldürüldü.

Daha kaç bin kişinin öldürülmesi gerekiyor?

“Yediden yetmişe Kürtleri kesmek“ mi Atatürkçülerin savunduğu yöntem?

Atatürk büyük başarıları olan, çok da büyük hatalar yapan bir liderdi, onu kendi yaşadığı şartlar içinde soğukkanlı bir şekilde tartışmak en doğrusudur ama siz alır Atatürk'ü bugünkü “kanlı çözüm önerilerinize“ alet ederseniz, Atatürk'ü çok hırpalanacağı bir tartışmaya sokarsınız.

Eğer “Dersim katliamını“ çok doğru buluyorsanız niye okullarda o katliamı değil de “yurtta sulh, cihanda sulh“ lafını öğretiyorsunuz?

CHP, akıl ve vicdan çizgisinden, insanlığın ortak adalet duygusundan kopmuş gözüküyor.

Nedenini anlayamadığımız bir çıldırma hali bu.

İnsanlıktan, akıldan, vicdandan nasibini almış hiç kimsenin CHP'nin önerilerine alkış tutacağını sanmıyorum.

Ama asıl sesi çıkması gerekenler bence samimi “Atatürkçüler“.

Kürtlerin “yediden yetmişe“ öldürülmesini çözüm önerisi olarak dile getiren bu tuhaf ve hastalıklı yaklaşıma Atatürkçüler ne diyor?

Destekliyorlar mı bu öneriyi?

Sanırım buna artık açık bir cevap vermeleri gerekiyor.

İçi boş hamasi laflar, sonunda CHP gibi partilerle Öymen gibi insanlara “katliam önerileri“ yapmanın yolunu açıyor çünkü.

Taraf

Neuen Kommentar schreiben

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.