Direkt zum Inhalt
Submitted by Aso Zagrosi. on 12 November 2009

[url=http://www.newroz.com/modules.php?name=News&file=article&sid=6224]

Yine bu arada Şeyh Sadrazam Ali Paşa ile tanışıyor ve yakın dostluk kuruyor. Daha sonra Sadrazam olacak Mahud Nedim Paşa ile ilişkileri oluyor. Bu arada Şeyh Riza İstanbul'da bulunduğu sırada Sultan Abdulaziz'i öven bir şiir kaleme alıyor. Soz konusu olan şiirinde Mahmud Nedim Paşa'danda sözediyor. M. Xaznedar , Mahmud Nedim Paşa'nın ismi geçmesi olayını Şeyh Riza'nın şiiri Sultan Abdulaziz'e „götürme umuduna“ bağlıyor.(age, sayfa 5)

Yine o yıllarda İran Şahı Nasredin İstanbul'a bir ziyaret yapıyor. Şeyh Riza bir şekilde Şah'a yakınlaşıyor ve ona hitapla bir methiye kaleme alıyor.. İran Şah'ı da Şeyh Riza'ya bu övgü dolu şiirden dolayı hediyeler veriyor.

Şeyh Riza Talabanî, babasının sağlığı döneminde de var olan aşiret, Tekkiye ve tarikatların dar sınırları içinde düşünmeden , dünyayı gezip görmek istiyordu.

İstanbulda olduğu sırada „ Sadrazam vesilesiyle Hacca gidiyor. „(M.Xaznedar, age, sayfa 6) Şeyh Riza Mısır üzeri geri dönüyor. Bu arada Yemen'e de uğruyor.. Ahmed Paşa Baban o sıralarda Yemen valisiydi. Her halde Şeyh Riza onu ziyaret etmeye gidiyor. Yine Şeyh Riza Suriye'ye gidiyor ve Halep şehrini görüyor.

Prof. Dr. M. Xaznedar Şeyh Riza Talabanî'nin 1874 yılında İstanbul'u terkederek Kerkük'e geri döndüğünü yazıyor.

M. Xaznedar'ın hesabını göre Şeyh Riza ikinci İstanbul ’a gidişinde 8 yıl kalıyor. Daha once de iki kaldığı bilinmektedir. Bu arada sayın Selim Temo'nun düştüğü bir hatayı düzeltmek istiyorum. Sayın Temo “Şeyh Riza İstanbul'da iki yıl kaldıktan sonra geri dönüyor“ diyor ve ikinci İstanbul seferinden sözetmiyor.(age, sayfa......)

Ayrıca sayın Temo “Şeyh Riza'nın Kerkük'te hamallık yaptığını“ söylüyor. Fakat bu tespiti doğrulayacak hiç bir kaynağa ulaşmadım.. Böyle bir şey olsa çok ilginç olur. Fakat, Şeyh Riza Kerkük'e geri döndükten sonra tarımla uğraştığı biliniyor. Şeyh Riza'nın maddi imkanları kardeşi Şeyh Ali ile kiyaslandığı zaman iyi olmadığı ortadır. Şeyh Riza üzerine inceleme yapan ve divanını yayına hazırlayan hiç bir edebiyatçı bu „hamallık“ olayını gündeme getirmiyor. Ayrıca Şeyh Riza'nın abisinden çeşitli dönemler maddi yardımlar aldığı ve hatta görevler aldığı bilinmektedir. Şeyh Riza'nın Kerkük'te „hamallık yapması“ Talabani ve hatta Kadiri Tarikatının şeyhlerinin ittibarı içinde pek iyi olmazdı.
Selahadin Üniversitesinin Dil ve Edebiyat bölümünde öğretim görevlisi olarak çalışan Dr. Mehemed Ahmed Said, „Şêx Rezay Talabani , le Nêwan Stayîş û Daşorî da „ adlı makalesinde Şeyh Riza 1874 yılında İstanbul'dan Kerkük'e geri döndükten sonra „tarımla uğraştığını“ yazıyor.(Rodar, sayı 53, sayfa 40) Dr. M. Xaznedar da Şeyh Riza üzerine yaptığı çalışmada onun „Kerkük'te tarım ile uğraştığını“ söylüyor.

Şeyh Riza’nın Kerkük'teki Talabani Tekkesinde bir odası vardı. Dr. Mukarem Talabani'nin anlatımlarına göre „ Şeyh Riza'nın odasının duvarlarının her tarafına kalemle Şeyh Riza ve dostları tarafından şiirleri yazılmıştı. Daha sonraki süreçte odayı yeniden boyadıktan sonra tüm şiirleri kaybolup gitti“ diyor. (Dr. Mukarem Talabani, age )
Ayrıca Şeyh Riza Talabani'nin Osmanlı devletinden maaş aldığını da kendisinin söyleminden biliyoruz. Çünkü, Şeyh Riza'nın maaşı geçiktiğinde yada kesildiği dönemlerde onun Osmanlı devletine ve memurlarına karşı yazdığı hicivleri var. Şeyh Riza Talabani Kerkük'te kaldığı zaman bölgedeki bir çok Kürd ileri gelenleriyle yakın arkadaşlık ve dostluk ilişkileri vardı. Bunlardan Osman Paşa Caf ve Mahmud Paşa Caf'ı sayabiliriz. Ayrıca Şeyh Riza Kerkük valisi Yusuf Mazhar Paşa'ya bir methiye yazdığı bilinmektedir. Şeyh Riza'nın bazı dostlarının yanında yoğun bir düşman kitlesi de vardı.

Dr. M. Xaznedar Şeyh Riza'nın diğer şeyhlere benzemediğini, yaşamının esası şeyhlik olayının dışında geçtiğini, Osmanlı devletinin diğer şeylere yaptırdığı tekke, arazi vb.. imkanlardan yararlanmadığını söylüyor.
Zaten Şeyh Riza'nın babasından kalan miras esas olarak Şeyh Ali'ye kaldığını daha önce yazmıştım. Şeyh Riza'nın Kerkük'teki Talabani Tekkesindeki rolü bir Mela yada Murşid'ten ileri gidemiyordu.
Şeyh Riza bazı şiirlerinde kendisinin „yoksul ve iktidarsız“ olduğunu da yazıyor.

Belli bir dönem sonra Şeyh Riza Kerkük şehrini tümden terkederek Bağdat'ta gidip, yerleşiyor. Şeyh Riza'nın Bağdat'ta gidiş tarihi hakkında farklı görüşler var. Dr. M. Xaznedar 1900 yılını, Dr. Mehemed 1898 yılını ve başka edebiyat tarihçileri de bu iki tarihe yakın tarihler veriyorlar. Şeyh Riza 20 Ocak 1910 yılında yaşama veda ettiğine göre yaklaşık olarak 10 yıl Bağdat'ta yaşıyor.

Devam edecek

Aso Zagrosi
[/url]

Neuen Kommentar schreiben

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.