Direkt zum Inhalt
Submitted by Anonymous (nicht überprüft) on 2 July 2009

Salih Aras

1988 de Neler oldu? 12

Salih Aras

Bu bölümde fedakarlığı biraz işlemek istiyorum. Konu; Sakine Kadah ve İdris (Asım Güzel) sorunu üzerinedir. Muhalefetimizle birlikte Avrupa'daki örgüt kadroları mercek altına alındı. Günlük olarak gelişmeler A. Öcalan'a bildiriliyordu.

PKK'nin Avrupa'daki en duyarlı iki kadrosuydu. Onların belirgin yanları güçlü ulusal özellikleriydi. Kürt ve Kürdistan aşkı ile doluydular. Çok az PKK kadrolarında görülen kendi dışındaki, Kürt devrimci ve yurtseverlerini sevme sayma onlarda çok belirgindi. Değerleri ve arkadaşlarını koruma uğruna bilerek kendilerini feda ettiler.

Keşke bu kadar fedakar olmasalardı. Veya fedakarlığı bu şekilde işlemeselerdi. Onlar hepimizden önemlilerdi.Yine hepimizden çok halkımıza ve davamıza katkıları olacaktı. Neden can yoldaşlarım kendi ayaklarınızla gittiniz? Zalimlere böyle kurban olunurmu? Kaçmak denilen bir eylem var, ona niye uymadınız?
Özgürleşmeye kaçacaksın, nefes nefese, sonra dinleneceksin, güç toplayacaksın, onların
değil, yaratmış olduğun ortamla, onlara karşı yeniden savaşacaksın.

Gücün yetmiyor tuzaklara düşmüşsün, kimse seni anlamıyor, anlayanlarda köle olmuş ve
anlamamazlığa vererek katil oluyorlar. O zaman yapılması gereken tek yol kaçmaktır. Neden
bizim için kendinizi feda ettiniz? Biz tehlikeyi aşmıştık, kendimizi koruyabiliyorduk, siz savunmasız bir şekilde tehlikenin içindeydiniz. Tabiki, 'birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için' görüşüne katılıyorum.
Ama siz tehlikedeydiniz. Neden önce kendinizi güvenceye almadınız?
Zalimlerin yarattığı ortamında güç dengeleri eşit ve özgür değil, onlarla yaratmış oldukları ortamda savaşılmaz, onlar mertliği, dürüstlüğü bilmiyorlar, alçakça tuzaklar hazırlayıp yok etmek en belirgin özellikleridir.

Apocu yapının içinde kalarak mücadele etmeyi yeylediler. Sakine; O dönem Köln sorumlusuydu.
En yoğun toplantı yaptığımız bir alandı . Ama Sakine'yi hiç bir toplantıya almadık. Bir kez konuştuk ve ilişkilerimiz gizliydi. Mahir ve Ömer'in, Ondan haberleri yoktu. C, bizden ayrıldıktan sonra hakkında bilgi verip vermediğinide öğrenmiş değilim. Çünkü bazı ilişkileri deşifre etmediğini zamanla anlamıştık.

Gerek Sakine ve gereksede İdris bizim ilişki noktalarımıza ratahatlıkla ulaşabilirlerdi. Bu yolu hernedense
seçmediler. İçlerinde kalarak mücadele etmeği denediler. Kendilerine bu denli güvenmeleri davaya olan
samimiyetleriydi. Belki aynı gerçeği diğer 'arkadaş'larınada layık görüyorlardı. Onun için güvendiler; gel
dediklerinde, istedikleri yere ve ortama kadar kendileri gitti. Ve tuzağa düştüler. Güvendikleri ve çok
iyi tanıdıkları 'arkadaş'ları, Önderlerinin emriyle Onları canice yöntemlerle Paris'te katlettiler. (1989
başları)

Kimler gerçeğin farkında olmasına rağmen Önderlerinin baskısına boyun eğip köleliğe devam ettiler,
K. Ömer ve Mahir (Numan Uçar) bütün PKK sırlarını, Haki Karer olayından tutalım tümüne kadar
bilmelerine rağmen, istemedikleri halde köleliğe devam ederek arkadaş katili olmaya devam ettiler.
Kazim; O'da Avrupa Parti mekezindeydi. Herşeyin farkındaydı. Önleyebilirdi. Ama eşinin Bekaa'da
olmasından dolayı Apocu görünmeyi tercih etti, suça ortak oldu. Ne acı ki bu durumu bile ne
kendisini ne de eşini kurtarabildi.

Bir buçuk yıla yakın bir süre örgüt içi ve dışı cinayetleri engelleyebildik, ayrılmamızla birlikte tekrar
işlenmeye başlandı.

Avrupa'da ve genelde, devlete (T. C) ve O'nun resmi ve sivil kuruluşlarına karşı hiç bir faaliyet
yapılmazken örgüt içinde ve dışında adeta seçercesine onlarca, devrime ciddi katkılar sunan ve
sunacak yetenekli insanların fiziki olarak yok edilmesi nasıl izah edilebilinir? Ne yazik ki halen
muhalif gibi görünen bir çok kişi hatalardan bahsediyor.

'Kurşun adres tanımaz' dendi. Doğruydu ve öyle yapıldı. Hedef kürtler olunca, kurşun hiç adres
tanımadı. Kadın, çocuk, yaşlı ve genç, hiç ayrımda yapılmadı. Devlete çalışanlara ve yanlılarına
geldiği zaman kurşun adres tanıdı. Sistem ve başındaki 'olmaz' dedi. 'Beni dünya'ya bir cani olarak
gösteremezsiniz' dedi. Yani Kürtler katledildiğinde cani olunmuyor. Ama tescilli ajanlar cezalandırılmak
istendiği zaman cani olunurmuş!

Sistemin insiyatifi dışında, PKK militanları dönem dönem etkili eylemleryaptılar. Örneğin; 1988'de Esat Oktay cezalandırılması gibi. Yuvasına dönen İmralı baykuşu ilk ötmelerinde eylemi yapan militanı ihbar etti. Yani kendisi karar vermemiş. Vermiş olurmu hiç? Kurşun burda adres tanır. O bir Kürt kasabına hiç kurşun sıktırır mı!!! Üstelik kürt değil, sadece kürtlere işkence yapmış!!!
Buda suç olurmu hiç?

A. Öcalan'a göre Kürtleri katletme suç değil. Çokça bahsedilen 'Önderlik Sahası'
(Suriye ve Lübnan) nda katledilen yüzlerce devrimcinin devlet bağlantılı suçlarından bahsedilir.
Yine ekibinin sahası olarak görülen Lolan, Kandil ve bir çok alanda katledilen binlerce Kürt devrimcisi
aynı suçlarla itham edildi.

Tek bir tanesini ıspat edecek durumda değiller. Ispat etsinler tek bir tanesini, devlet bağlantılı olduğunu.
Hiç mi içlerine sızmadı? Derseniz, sızmaya gerek yoktu. Ellerini
kollarını sallayarak, gitmek varken neden sızsınlarki! Aziz misafir gibi karşılanmak varken.

1985 Avrupa alanında, Maraş' lıların ve Bingöl' lülerin yoğun olduğu bir bölgeye, aynı dönem de
Ordu ve MİT bağlantılı iki eleman gelir. Bölgede bulunan yurtseverler de büyük panik olur.Çünkü gelen
elemanlar herkesi ülkeden tanıyor. Bir çoğu evlerinden çıkmaz. Bölgede bulunan Parti militanları
tarafından kontrol altına alınırlar. Cezalandırılmalarına karar verilir. Usul gereği Avrupa sorumlusu
Edip'e bildirilir. Edip başlangıçta 'Tamam' der. Ancak bir kaç saat aradan geçmeden karar değiştirir.
'olmaz' der. Parti militanları ısrar eder. Çaresiz kalan Edip; 'Başkan diyor ki;' 'provakatörlük yapmasınlar
beni Dünya'ya cani mi göstermek istiyorlar, orası Avrupa birşey olmaz.' diyerek, ihbarlarıyla ünlü
Yüzüyanık ve Fexo'ya (*) dokunulmamasını ister. Ölümün kimlere, yaşamın kimlere layık görüldüğü,
A. Öcalan sisteminde net olarak belirgindir.

Sakine' nin Mardin' li olduğunu biliyorum. Yezidi Kürtlerdendir. Mücadeleye katılım tarihini kesin bilmiyorum.
Yezidi Kürtlerde belirgin olan tüm ulusal özellikler Onda mevcuttu. Kendisini geliştirerek bu olumlu
özelliklerini daha da güçlendirmişti. Paylaşmasını bilen, sorumlu ve duyarlı bir yoldaştı. Tek 'suçu'
halkını ve ülkesini sevmekti. İşte bu kabul görmedi, tehlikeli görüldü, ve canice imhasına karar
verildi. 'Arkadaş'ları tarafından, Şeriat Hukuku' nda kadına reva görülen taşlanarak öldürmeden
daha vahşice yöntemler kullanıldı, derisi yüzüldü, tanınmasın diye. Cinayet ortaya çıktı, Sakine' yi
yakından tanıyan, ve O'nunla evini paylaşan devrimci Kürt bir bayan, çıldırma durumuna geldi.
Aylarca kendine gelemedi, psikolojik tedavilere alındı.

'Arkadaş'ları ve 'Önder'i tarafından bir Kürt kadınına yapılan bu vahşet nasıl izah edilecek? Ve buna
benzer binlerce olayın sanığı, bu cinayet şebekesinden daha ne beklenebilir ki?

Kürt kültüründe kadının yeri belirtilince, erkeğinin yüreği denilir. Hikayelerimizde böyle anlatılırdı. İslam
kültüründe ise, erkeği eylendirmek için yaratılmıştır. İnsan olarak varlığı kabul edilmez. Her türlü
hakarete maruz kalır. Çağımızda ise eşitlikten bahsedilir. Eşitlik bazen yanlış anlaşılıyor. Mutlak
eşitlik. Bu her zaman geçerli değil. Eşitlik; her kesin gücü ve yetenekleri oranında katılımıdır. Karar ve
yetkiye gelincede, eşit söz hakkına sahip olma en doğrusudur. Erkek, doğal yaradılışı gereği, fiziki
olarak kadından güçlüdür. Ama her erkeğide bir kadın doğurur. Çok doğal olan görev ve yeteneklerin
çağdaş bir uyumla paylaşılması en doğru, yaşamın kendisi olur. Burada erkeğin fiziki saldıralara karşı
kadını koruma görevide ortaya çıkıyor. Bu kadına bir üstünlük değil. Sadece erkeğin görevlerinden
biridir.

Bizde bu anlamda kadın, baba evinde babasının korumasındadır. Koca evine gittiğinde ise,
hikayelerimizde belirtildiği gibi, artık eşinin yüreğidir, Onun korumasındadır. Normal halk yaşamımızda
büyük bir oranda bu gerçeklik işlerken, 'Serok' un kurmuş olduğu sistemde, tüm belirgin ve güçlü
ulusal özelliklerimiz gibi, kadına yaklaşımda tahrip edildi. Adeta kadınlarımıza sahip çıkma onları
fiziki olarak koruma gibi bir görevimiz varken, duyarsız ve çaresiz kalma esas alındı.

Sinan; Sakine'nin eşi. Sakine'ye yapılanlar karşısında sessiz kalması, onaylaması anlamına geliyor.
Bu kabul edilemez. Sakine, kendine yapılanları 'hak etti' diye düşünüyorsa, en büyük suçu işliyor.
Ne olursa olsun, kadın çok ciddi bir suçta işlemiş olabilir. Bu başkalarına O'nu öldürme hakkını vermez.
Feodal düşünüyorum, diyenler olabilir. Siyasi ortamlar farklıdır. Sakine bir ev kadını değildi, devrimciydi
denilebilir. Yada Sinan cezaevindeydi, ne yapabilirdi? diye sorulabilinir. Ama ev kadınlarımızın PKK
içindeki kadınlarımızdan yüzlerce kat güvencede oldukları tartışma götürmeyecek kadar nettir.
Sinan gerçeklerin farkında olan biriydi, sorunları biliyordu. Cezaevinden çıktıktan sonra
görevini yapmalıydı. Bunu yapamadığı gibi, cani 'önder'i ve cani 'arkadaş'larıyla yola devam dedi.
Bu tavrı, doğru bulduğum geleneklerimize ve çağdaş insan haklarına karşı, bir ölü duyarsızlığıdır.
Ama Sakine ve İdris ve bütün can yoldaşlar!!! daha bitmedi.

Sakine ilk katledilen bayan değildi. Daha önce onlarcası katledilmişti. Çoğunluğu evli değillerdi.
Parti ortamını baba evinden daha güvenlikli ve özgür düşünmüşlerdi. Tuzağa düştüklerini anladıklarında
kendi kültürlerinden aldıkları güçle, erkeklerden daha güçlü va cesur olduklarını da ıspatladılar. Sakine'nin
Saime Aşkın'ın şahsında, hepsinin anıları önünde saygıyla eğiliyorum. Onların baş eğmez onurlu direnişleri
davamızın en büyük manevi desteği olacak, günümüzün geleceğimizin ilham kaynaklarıdırlar.

İdris; Büyük dedemin dıyarından, Digor'lu. Digor; Serhat'ın en sağlam kalesi. Serhat'daki aşiretlerin
merkezi. 40 yıllık Rus işgalinde (1878-1918) en çok direnen Kürt Dıyarı. Büyük dedem Kendi köyü
Gulheyran'da, Ruslar tarafından (1878'de) katledilir. Ruslar, Serhat'daki örgütsel aşiret yapısını
Digor'dan başlayarak dağıtırlar. Belkide K. Kürdista'da örgütsel aşiret yapısının ilk dağıtıldığı
bir yerdir. Bunu Ruslar yaptı. Kars'a yakın olmasına rağmen ne Digor'u ve ne de Gulheyran'ı görmüş
değilim. Buna benzer bir çok nedenden dolayı, Digor'a hep özel ilgim oldu.

İdris'le ilk defa Bekaa cehenneminde tanıştım. Sessiz durgun biriydi. Birde Kağızman'lı İhsan vardı.
Askeri konularda eğitim veriyordu. Sanki 'suç' muş gibi, gizli gizli konuşuyorduk. İdris'le aylarca orada
beraber kaldık. Ama hiç konuşma fırsatımız olmadı. Olamazdı!!! İhsan'la görev gereği de günlük olarak
görüşürdük. İdris'i ondan sorardım. Şöyle bir fırsat bulsamda, sorsam sen Gulheyran'ı tanıyormusun?
Yoksa oralımısın? Ne Bekaa'da, nede 1987 yazında A. Öcalan tarafından çantasına infaz kasetleri
doldurularak geldiği Almanya'da da konuşma fırsatımız olmadı, sadece bir araya geldiğimiz dönemlerde
bakıştık.

İdris; Digor'lu Asım Güzel'in, PKK'deki kod adı. İdris kod adını, İdris Ökmen'den alıyor. İdris Ökmen,
Akif Yılmaz' la birlikde Kars'da ilk kez Kürdistan Devrimcileri adına hareket edenlerdir. Akif Yılmaz;
1982 14 Temmuz ölüm orucunda, M. H. Durmuş, K. Pir ve A. Çiçek'le birlikte ölümsüzleştiler.
İdris Ökmen; 15 Nisan 1985'de, Rauf ve Sevkan'ında içinde bulunduğu bir grup yoldaşla, nedeni
şaibelerle dolu, bir çatıışmada G. Kürdistan da şehit olurlar. İdris ve Akif Yoldaşlar hazırlıksız
olarak A. Öcalan'ın oyunlarından nasiplerini aldılar. Başarıları 'hata'ymış gibi, oyun entrikalara
maruz kaldılar. Buna ayrıca gelecek yazılarımda değineceğim.

İdris, PKK'eyle ilişkileri Kars'tan mı başlamıştı? tam bilemiyorum. 1980 başlarında Kars'lıların yoğun
olarak gittikleri Libya'ya O'da işçi olarak gider. Orada PKK'nin örgütsel faaliyetleri içerisinde
yer alır. Numan Uçar (Mahir) ve Osman Öcalan'da o dönem ordalar. Bu süreç II. ve III. Kongreler
arası olan süreçtir. (1982-86) İdris'le Osman hiç bir zaman anlaşamazlar. Sürekli tartışma halinde
olurlar. Osman'ın soyadı arada fazla işlemez. İdris'in tutarlı devrimciliği Osman'ı sindirir.

III. Kongre sürecinde, İdris'de Bekaa'ya gelir. Oradan Almanya 'ya ve daha sonra sürekli merkezi
eğitim çalışmalarının yapıldığı Fransa'da görevlendirilir.

Grubumuzun İdris'le hiç bir ilişkisi olmadı. Gerek Mahir ve gereksede K. Ömer O'nu çok iyi tanıyorlardı.
Sadece katledildikten sonra aldığımız bazı haberlerde, örgüt içi sorunları tartıştığını duyduk. Bu kadarı
katledilmesi için yeterliydi!!! Bu durumunun 'serok'a bildirildiği an gelecek emir bellidir!!! O'nu çok
iyi tanıyan Mahir'in vicdanı bunu nasıl kabul etti? diğeceğim ama bu vicdanlar neyi kabul etmediki!!!

Tabiki her devrimcinin kaybı büyük bir acıdır. Ama Sakine'yle İdris'in farklı oldu. Nedeni grubumuzu savunma
ve koruma fedakarlıklarıydı. Bu farklı bir acı veriyor.

İdris'i bir türlü soramıyorum; ailesini ve köyünü, biliyorum kesin tanıyorlar. Yoldaş yoldaştır, hiç bir fark yok.
Kars dışında örgütsel devrimci faaliyetlere başladım. Daha çok başta Dersim, Bingöl, Batman ve Amed'li
önder devrimcilerden çok etkilendim. Onların yolundayım. Ama bir çoğunun ailesini tanımıyorum. Yoldaşlıkta,
yoldaşların anne ve bacılarını tanıma, acı haberlerde farklı duygulara neden oluyor. İdris'in ailesini ve
köyünü tanımıyorum, bilmek istemiyorum!!! Ya yaşlı annesi veya bir bacısı, beraberdeniz İdris'ime ne oldu?
dese ne cevap vereceğim? Düşmanla bir çatışmada şehit olsaydı, grurla anlatırdım, onlar zaten buna,
hazır. Yaşlı bir kadına nasıl anlatacağım, 'arkadaş'ları katletti. Ve bende hiç birşey yapamadım. Böyle
bir karşılaşmaya hazır değilim...

Bu duygular içerisinde çaresizce kıvranırken, grubumuz dağılmış, Abi, Yılmaz ve Benim aldığımız bir kararla
Hollanda'da bir ev tutmaya karar verdik.

(*) Fexo; Kığı ve çevresinde Askeri ve sivil istihbarata çalışan biridir. Aynı bölgeden onlarca yurtseverin verdiği
bilgilere göre 1980 yılların başında Şehit olan iki PKK milatanın cesetlerini halkın karşısında tekmeleyen biri.

Yüzüyanık olarak bilinen ise; Doğu Perinçek'in adamıdır. Maraş katliamında ihbarlarıyla Kürtlerin evlerini gösteren
Maraş- Antep arası devletin istihbarat örgütlerine sürekli bilgi aktaran ve bir çok PKK militanın deşifre
edilmesi ve yakalanmalarına neden olan biridir.
devam edecek 30.06.09

[email protected]

Neuen Kommentar schreiben

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.