Melekcan   11  Aralık 1906  yılında  Doğu Kürdistan'ın   Bestun  dağlarının   yakınlarındaki  Ceyhunabad   adlı bir Kürd köyünde  dünyaya  gözlerini  açtı.
Melekcan,   Kürdlerin  “Ehli    Hak“ yada   “Kakayi“ vb  adlarla  adlandırdıkları   kökleri  Zerdüşti  dinine  varan     dinsel yapılanmanın   önderlerinden   Haci Nimet'in   7  çocuğundan       beşincisidir.
Melekcan'ın  babası  Haci Nimet(1870-1921)   belli bir  dönem   Kermanşah  Valisinin  danışmanı olarak    çalıştı.   Fakat    kısa  bir süre  sonra  “Tanrı tarafından  çağrıldığını“  söylüyerek   eşi ile birlikte dünya işlerinden   ellerini  çekerek,  kendisini  tümden   dine verdi.  Bu  esnada    Haci  Nimet    tüm azizlerin ve dinlerin   aynı  kaynaktan geldiğini   işlediği  “  Hakikatın   Şahları  Kitabı“  yazdı.(Bu kitap  Fransız Filosofu  Henri    Gorbin  tarafından  fransızcaya çevrildi)
Haci  Nimet  büyük  bir din adamı,  filosof ve   müzisyen  olarak  yaşadığı döneme  damgasını  vuran   büyük   bir entellektüeldi.
Haci  Nimet,   Melekcan   hâlâ   dünyaya gelmeden önce  çevresine onun için  “aileye  eşine  rastlanmayan   temizliğin abidesi  bir can  geliyor“ diyordu.
Haci  Nimet'in  büyük  oğlu     Nur  Ali (1895-1974)(daha  sonra   Ustad  Elahi  adıyla    ünlüleşecek  Kürd  filosofu)    daha     küçüklüğünde    olağanüstü    ve  büyük manevi    belirtilere  sahip  olduğunu  gösteriyordu.
Haci   Nimet,     oğlu   Nur  Ali ile birlikte    kızı  Melekcan'ın    tüm   eğitimini   üstlendi.  O,  dönemler    kızları  var olan   dar  dinsel elit   yapılanması içine almak ve eğitmek pek adetten  değildi.
Melekcan   13 yaşındayken     babası  vefat etti. Babasının  vasiyetnamesine  bağlı olarak   Melekcan'ın  eğitimini   kardeşi     Ustad  Elahi  üstlendi. Melek  kardeşinin    kendisine  sunduğu  destek ve  eğitimine  yaptığı  katkıyı “ ne öğrendimse   ondan  öğrendim“  diye  değerlendiriyor. Melekcan  bu süreç içinde  evlenmeyi  reddederek  kendisini  tümden  “Ehli hak“ların   dinine verdi.   Melekcan  20  yaşlarına  vardığı zaman   görme  duyusunu yitirdi.
Bu durumu  Melekcan “ Tanrı   benden  görme  duyusunu aldı, ama   bana  Gökyüzü  Kralığının   kapılarını açtı. Kimse   benim  ne  kazandığımı   hayal bile  edemez“  diyordu.
1974  yılında   Ustad  Elahi   vefat edince  yerine  Melekcan  geçti.   O   kardeşinin   düşüncelerini  yaymak ve   ondan  geriye  kalan  dinsel   sorumlulukları  üstlendi.   Aslında     Melekcan'dan  daha büyük  abileri vardı.  Ama,  Usta  Elahi  bu görevi ona layık  görmüştü.
Melekcan  Usta  Elahi'ye   olan  manevi  bağlığını  şöyle   ifade  ediyor:  “ O  gittikten  sonra  dahi  beni eğitmeye devam etti ve  hiç bir zaman beni terk etmedi“..............
Melekcan   kaldığı bölgede      çocuklara ve  kadınlara   yönelik   de   bir dizi   aktiviteyi   yürüten    inançlı bir  Kürd  kadınıydı.
Melekcan    hastalığından  dolayı  Paris'te   tedavi   gördüğü bir sırada   15 Temmuz 1993  yılında  vefat etti.
Onun  söylemiyle “yaşam  kısa  değil,  fakat  zaman  sayılıyor“ ........
Şair,  müzisyen ve  felsefeci  olan  Melekcan     Kürdçe ve Farsça  kaleme  aldığı  40 cıvarında (dinsel, şiir,  felsefi) eserin  elyazmalarını    geride  bıraktı..   Halk içinde   “Aziz“  olarak bilinen  Melekcan'ın   anısına    Fransa'nın   Baillou  şehrinde   bir    Anıt  dikildi.  Her  yıl  dünyanın  dört bir yanında   binlerce insan  onun  türbesini  ziyaret ediyor.
Paris'te   öğretim   görevlisi  olan   Anvar  Leili,   Melekcan'ın  yaşamını  konu alan “Melek jan   Ne'mati“     adlı    bir kitap yayınladı.
Not: Bu yazı için Ustad Elahi Vakfının yayınlarından ve Anvar Leile'nin kitabından yararlanmıştır. Daha sonra bu kitap hakkında geniş bilgi vereceğim.
Ayrıca bu yazı ile birlikte Melekcan'ın bazı resimlerini, yaşadığı Ceyhunabad köyüne ilişkin bazı resimleri ve Baillou'daki türbesininin fotorafını yayınlıyorum.