Direkt zum Inhalt
Submitted by Aso. Zagrosi. on 22 Mai 2009

Kürd ve Asuri ilişkilerilerine dair tartışmaya küçük bir katkı(3)

Aso Zagrosi

Dr. Qasimlo “Mar Şimon'un öldürülmesinin sorumluğunu İngilizlere yüklüyor“. Aslında onun burada ifade etmeye çalıştığı “İngilizlerin politikalarına kurban oldu“ sonucunu çıkarmak gerekir. İngilizler daha sonra Güney Kürdistan'a aktardıkları silahlı Asurileri Kürdlere karşı kullanmaya başladılar.
Şêx Mahmud iktidarına karşı,
Barzanilere karşı,
Zebarilere karşı...
Kürdistan Başkanı Mesud Barzani 1931-1932 Barzan Hareketi hakkında yazdığı kitapta şöyle diyor: “ 1920'de İngilizler Asurileri Güney Kürdistan'a getirdiler. İngilizler bu Asurileri isyan içinde olan Kürdlere karşı kullanmak için getirmişlerdi. Bunun sonucunda Zebarili Faris Ağa ve aşiret adamları İran'da Simko'ya sığındılar. Barzan'da Barzanilerle Petros önderliğindeki Asurler arasında çatışmalar yaşandı ve bu savaşta Said Weli Bey şehid düştü. Daha sonra iki tarafta bu savaşta pişman oldular“ diyor.
Mamosta Hawar İngiltere Dışişler Bakanlığı arşivinde İngilter'nin Bağdat temsilcisi Doubs'ın Kral Faysal'a gönderdiği bir mektubu aktarıyor. Bu mektupta Doubs geniş geniş “Asurilerin Irak devletinde oynadıkları rolden ve Şêx Mahmud isyanlarına karşı oynadıkları pozitif tutumdan söz ediyor“(Hawar, age, sayfa 410)
Zaten Asurilerde Şêx Mahmud hareketine karşı savaştıklarını kabul ediyorlar. Petros İngilizler tarafından kullanıldıktan sonra Avrupa'ya “sürgüne“ gönderildi. Petros'un bir grup taraftarı 03.09.1925 tarihinde İngiliz yetkililerinden L. S. Amery'e bir mektup gönderiyorlar. Bu mektupta Asuriler yaşıdıkları kötü süreci anlatıyor ve sorumluluğunu İngilizlere yüklüyorlar.
Bu mektupta Asuriler “İngilizler Kaptan Scut ve Mr. Hall meselesinde bizleri Kürdlere karşı kullandılar“ diyorlar. (Bu meseleye dair daha fazla bilgi sahibi olmak istiyen arkadaşlar M.R Hawar'ın Şêx Mahmud üzerine yazdığı kitabın 1.cildine baksınlar?
Sadece İngilizler Asurileri Kürdlere karşı değil Irak'ın Güneyinde Şii isyanına karşıda kullandılar.
Asuriler bu mektupta “biz eskide bulunduğumuz bölgede( Hakkari) huzur ve güven içindeydik, İngiltere bizim başımızı belaya soktu“ derken haklı olabilirlermi?
Hayır sanmıyorum.
Türkleri tanıyoruz.
Acaba Asuriler Rusya, Fransa ve İngiltere'den hiç bir söz almadan kendilerini savaşın içine atılar.
Acaba Mar Şimon Çar temsilcisi ile görüştükten sonra hiç bir talep ileri sürmeden 1915 yılında Osmanlı devletine karşı savaş çağrısı yaptı?

Sanmiyorum...
Devam edecek

Kürd ve Asuri ilişkilerilerine dair tartışmaya küçük bir katkı(2) Aso Zagrosi Her ne kadar bazı tarihçiler farklı tezler ileri sürüyorlarsada genel olarak Kürd ve yabancı tarihçiler Simko'nun Mar Şimonu kendi eliyle öldürdüğü hususunda hem fikirler. Bunlardan Dr. Qasemlo, Dr. Cemal Nebez, Kerim Hisami, Aladin Sicadi, Nawşirvan Mustafa, M.R Hawar sadece bir kaç tanesidir. Yukarıda isimlerini verdiğim Kürd tarihçileri kendi eserlerinde Simko ile ilgili bölümde geniş geniş bu mesele üzerine duruyorlar. Burada hepsini aktarma imkanım olmadığından dolayı geçiyorum. Zaten Simko'nun kendiside Mustafa Paşa Yamulki ile yaptığı görüşmede bu olayı kabul ediyor. Ayrıca Güney Kürdistan'da İngilizlerden ailesiyle birlikte Doğu Kürdistan'a kaçan Şêx Rauf Şêx Mahmud'da anılarında 1919 yılında Simko'ya sığındıklarını geniş geniş anlatıyor. Çarik'taki Simko'nun evinde kaldıklarında meşhur Kürd şairi Ziwêr ve Şêx Rauf Şêx Mahmud'un dayısı Heme Emin Atari'de orda.. Bu görüşmede şair Ziwêr Simko'ya Mar Şimon'un öldürülmesi meselesini sorar. Simko buna cevap olarak “Ben Mar Şimon'un büyüyen iktidarından korktum ve bundan dolayı öldürdüm“ diyor.(akt M.R. Hawar, İsmail Axayi Şukak- Bizutnewey Netewi Kurd, sayfa 390) Biraz daha meseleyi açmak gerekirse 1800'lerden itibaren Rus, İngiliz, Fransız ve Amerikan misyonerleri Osmanlı devletinin hakimiyeti altında bulunan Hıristiyan halklar arasında çok ciddi çalışmalara giriştiler. Bunlardan her biri Asuri ve Ermeniler içinde kendi mezhebini yaymak istiyorlardı. 1800'lerin ortalarında Asurilerle Mir Bedirxan arasında yaşanan sorunlarda bu misyoner çevreler ciddi bir rol oynadılar. Daha sonra yaşanan gelişmeleri biliyoruz. Yani sorunların tarihçesi eski. Birinci Dünya Savaşı başladığı zaman Ermeni ve Asuri halkları açık bir şekilde Osmanlıya karşı Rus Çarlığının yanında yer aldılar. 1915 yılında İran'da meşhur Kurdolog Bazil Nikitin'inde hazır bulunduğu Çar temsicisiyle Mar Şimon arasındaki görüşmeden sonra Mar Şimon açık bir şekilde Hıristiyanları Osmanlı devletine karşı savaşa çağırdı. Bu süreçten başlayarak ve özellikle Ekim devriminden sonra Rus ordusu geri çekilirken yaklaşık 45 bin Asuri Doğu Kürdistan'ın Urmiye ve Selmas bölgesine geçtiler. Asuriler söz konusu bölgede Rusya, İngiltere ve Fransa'dan aldıkları destekle kısa bir süre içinde büyük bir askeri güç oluşturdular. Zaten Mar Şimon 1915 yılında Hakari'den o bölgeye geçmişti. 1917'de Mar Şimon'un denetiminde 6000 silahlı güç vardı. Bazı kaynaklara göre ise bu sayı daha sonra 26 bine kadar çıkmıştı. Çarlık yanlısı bir çok Rus subayı Ekim devriminden sonra Rusya'ya dönmeyerek Asurilerin askeri yapılaması içinde kaldılar. Asuriler kısa bir aradan sonra Urmiye'ye el koydular. Asuri general Petros Urmiye ve çevresinin askeri sorumluluğuna ve Ermeni asılı İbrahimhan ise polis teşkilatının başına geçti. Asurilerde kendi aralarında homojen değişillerdi. General Petros Fransız yanlısı, Mar Şimon ve bacısı Surma İngillizlerin taraftarlığını yapıyorlardı. Kerim Hisami “Yadi Qehramani Kurd Simkoyî Şikak“ adlı eserinde “ Asuriler Urmiye, Selmas ve Hakkari bölgesinde bir devlet kurmak amacındaydılar. Bu amaç doğrultusunda İngililizlerle anlaşmışlardı“ diyor ve ekliyor: “ İngilizler ve Ruslar daha sonra Van şehrinide katarak Osmanlılara karşı kendilerine bağlı bir devlet kurma niyetindeydiler“. Nawşirvan Mustafa'da “Kurd û Ecem“ adlı eserinde geniş bir şekilde Asurilerin Rus ve İngilizlerin desteğinde sürdürdükleri askeri faaliyetlere değiniyor.Zaten savaş sırasında ve sonrasında müslümanlarla Hıristiyanlar arasında bir dizi çatışma yaşanıyordu. Bölgenin Rusya'nın işgalı altında olmasından dolayı müslüman kesime yönelik ciddi kıyımlar yaşanıyordu. “Urmiye Tarihi“ni yazan Eli Deqan “ Ermeniler ve Asuriler Urmiye ve çevresinde 140.000 insanı öldürdüler“ diyor(akt M.R. Hawar, age sayfa 405) Mar Şimon olayından sonra Kürdlerle Asuriler arasında bir dizi çatışma yaşandı. Bir fransız belgesinde “Asurilerin Urmiye'de yaşıyan Kürdlerden 400 ile 500 arasında kadın ve çocuk ayrımı yapmadan toplu katletiğini“ yazıyor.(akt Hawar) Daha sonradaki süreçte Asurilerin durumu çok tehlikeli bir hal alıyor. Ruslar geri çekilmiş İngilizler bölgede güçlü bir askeri yapıda değil, Türk ordusu ilerliyor.. Bölgede Kürdlerde dahil tüm müslüman yapılar Asurilere karşı birleşiyorlar.İngilizler Asurileri Urmiye ve Sermas bölgesinden Hamadan'a daha sonra Baquba, Xaniqin ve en son olarak Güney Kürdistan'ın Musul bölgesine aktarıyorlar. Bu süreç Asuriler için tam bir trajediydi. Binlerce insan yollarda kırıldı. Hakkari ve başka bölgelerden insanları Selmas, Urimiye yığarak başka halkların yoğun olduğu bir alanda devlet kurmak pek mantıka sığmıyor. Hatta Mar Şimon Simko ile yaptığı görüşmede “Tebriz'ide katarak bir Asuri devletini kurmak istediklerini ve Kürdlerinde kendi devletlerini kurmaları gerektiğini“ söylüyor(Şêx Rauf Şêx Mahmud'dan akt Hawar) Devam edecek

Neuen Kommentar schreiben

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.