Direkt zum Inhalt
Submitted by Aso Zagrosi. on 15 March 2009

Kürdistan Forumu'nun açılışıyla birlikte ben de bir çok Kürd yurtseveri gibi yaşanan tartışmaları takip etmeye ediyorum.

Kürdistan Forum'da bugün bir araya gelen arkadaşlar yıllardan beri Kürdistani bir çok İnternet sitesinde yazılar yazan, düşünce üreten, gerektiği zaman “hayır“ diyebilen, savundukları düşüncelerin arkasında durduklarından dolayı köyden köye kovulan ve geniş tecrübe sahibi olan arkadaşlardır..

Bu kadro yapılanmasının bir araya gelmesi, kendilerini özgürce ifade etmeleri Kürdler ve Kürdistan davası için bulunmaz bir şanstır.. Bu kadro yapılanmasına başka arkadaşların katılması durumunda Kuzey Kürdistan İnternet dünyasında kendisinden çok söz ettirecek bir zemine sahiptir..

Ben, bugün Kürdistan Forumda bir araya gelen arkadaşların tek bir kürsüde kendilerini ifade etmelerini hep hayal etmiştim.. Farklı alanlarda var olan “damlacıkların“ bir araya gelerek “gölleşmesi“, Kürdistan davasına ilişkin hayatın her alanınında “ulusal duruş “ sergilemeleri her Kürd yurtseverin de gönülden istiyebileceği bir olaydır.. Bugün bu istem, bu hayal bellirli ölçülerde de facto olarak gerçekleşmiştir. Kürdistan'da yaşanan gelişmelere ve Kürdistan tarihi gerçeklerine ilişkin Kürdistan Forumda bu sön günlerde ciddi, kapsamlı, “kafa karıştırıcı“ ve Kürdlerin önünü açan bir çok yazı çıktı..

Bu durum bir çok çevreyi rahatsız ediyor.. Farklı yelpazelerden Kürdlerin bir araya gelmeleri ve kendilerini ortak bir zeminde ifade etmeleri Türk devleti gibi “Kürd düşmanı“ yapılarının tutumu biliniyor.. Türk Cumhuriyetinin kuruluşundan bu yana Kürdlere ve Kürdlerin ulusal varlıklarına karşı ortaya koyduğu tavır ve pratik biliniyor. Türk devleti her zaman Kürdleri birbirlerine kırdırtmaya çalıştı.. Çağdaş Kürdistan tarihinde bu gerçekliğin binlerce belgesi vardır. Türk devleti sadece “devlet yanlısı“ ve “devlete karşı“ Kürdler zemini üzerine çalışmıyor.. Aynı zamanda “devlete karşı“ olan Kürd yurtseverinin saflarını dağıtmak ve Kürdlerin ortak bir zeminde buluşmasını engellemek içinde bin bir opsiyonlarıda geliştiriyor..

Bu opsiyonlardan biri de Kürd yurtsever yapıları içinde ve çemberinde kaos ve güvensizlik yaratmak amacıyla kişileri “ajan “ töhmeti altında bırakmaktır.. Bugün Kuzey Kürdistan “ajan“, “hain“, “satılmış“ vs. vs gibi kavramlar ayağa düşmüş, “at izi ve it izi karışmış“ durumdadır.. Türk devleti Kürdlere karşı yürütüğü çok yönlü savaşının bir parçası olan bu “ajan üretme“ meselesinde büyük oranda başarıya ulaşmış, Kuzey Kürdistan “gölünü bulanıklaştırmış“ ve göz gözü görmez hale getirmiştir..

Biz Kürdler hep “opferkultur“ün arkasına sığınarak yaşanan realiteyi açıklamayi habitus haline getirmişiz.. Kürdlere yönelik her olumsuz gelişmeyi düşmanlarımızın yaptıklarıyla açıklıyoruz..

Acaba biz Kürdlerin hiç mi bir suçu yok?

Kürdistan Forumda bu son dönemlerde çeşitli şahsiyetlere ilişkin hiç bir veriye dayanmadan, başkalarınca daha önce paketlenmiş “ajan“ve “muhbir“ gibi suçlamalara bir göz atmak yeterlidir.

Ortalıkta mantar gibi üretilen her tarafı saran bu suçlamalara karşı kısmen kuşku ile yaklaşmak Kürd yurtseverlerin görevi değilmidir? Birilerine karşı bu yönde bir suçlamada bulunmak o kadar mı kolay?

Aslında bugün “ajan“, “hain“ ve “muhbir“ gibi kavramlarla Kürdler arasında düşmanlıkları derinleştirmek ve Kürdlerin bir araya gelmesini baltalama girişiminin tarihsel boyutları vardır..

Kürdistan'ın geçmiş tarihine baktığımız zaman da yine farklı çıkarlar ve küçük hesaplar dan dolayı Kürdlerin ortak hareketleri ve birlikleri baltalanmıştır..

Değerli Kürd tarihçisi Dr. Kemal Mazhar “Çend Laperek le Mêjûy Gelî Kurd“ adlı eserinde Kürdlerin birbirlerini yemesini ve birbirilerinin kuyusunu kazmalarına “Derdekurd“ diyor.. Yani “Derdê Kurd“(Kürdlerin derdi)....

Kürdlerin birbirlerine karşı düşmanlılarını, çekememezliklerini ve birbirlerinin mezarını kazmalarının teşhisi olan “Derdekurd“ termolojisinin mucidi değerli Kürd gazetecisi Mahmud Zamdardır.. Dr. Kemal Mazhar yukarıda ismini andığım kitabında sayın Zamdar'ın 1970'lerin başında “Kori Zanyari Kurd“ un bir toplantısı esnasında yaptıkları bir söhbet esnasında bu tespiti yaptığını söylüyor..

Sayın Zamdar daha sonra 1972 yılında çıkan “Nuseri Kurd“ adlı dergide Kürdlerin bu tarihi, kangren olmuş hastalığı üzerine “Yad û Awat û Derdekurd“ adı altında bir makale yazıyor.. Daha sonra bu makale 1998 yılında kitap olarak basıldı ve Prof. Dr. Maruf Xaznedar “Gulan“ gazetesinde bu kitap üzerine yazdığı bir makalede “Derdekurd“un bir çok bilinmiyen boyutlarını yeniden gündeme getiriyor.

Dr. Kemal Mazhar Kürd toplumunun her yanını saran bu kanser virusunun “en pis, en kötü ve en öldürücü hastalık“ olduğunu söylüyor.. Dr. Kemal Mazhar bu hastalığın oluşup ve bu kadar yaygınlaşmasında dış etmenler etkileyici bir rol oynamışlarsa dahi Kürd toplumunun bünyesi bu hastalığı üretiğini söylüyor..

Tarihte Ardelan, Baban, Behdinan, Soran ve Botan gibi Kürd hükümetlerinin birbirleriyle yürütükleri savaşlar, her hükümetin kendi içindeki (Bedirxan-Êzdanşêr) kavgaların yaratığı sonuçlar bilinmektedir.. Med imparatorluğunun Farsların eline geçmesi dahi bu “derdekurd“ten oldu..

Kürd siyasal çevrelerinin kendi aralarındaki ölümcül savaşları, Kürd aydınları ve edebiyat dünyasının önde gelen şahsiyetlerin kendi aralarındaki kavgalar, Kürd aşiretlerin iç kavgaları, Kürdistan'daki dinsel ve mezhepsel yapılanmaların kendi içindeki sorunları bu “Derdekurd“ hastalığını sürekli beslemiştir.. Hatta birbirlerinin sonunu getirmek için düşman ile işbirliğine dahi geçmekten hiç bir sakınca görmemişler..

Aslında Kürdlerin bu hastalığına daha öncede bir çok yerli ve yabancı gözlemci teşhis koymuştu..

Irak denilen suni devletin oluşumunun mimarı olan Gertrude Bell 1923 yılının 12 Nisanında yazdığı bir mektupta Kürd din adamları ve ileri gelenler için “her biri ne kadar şeytandan nefret ediyorsa o kadar birbirlerinden nefret ederler........ Nasıl bunlar Kürd devletini kurarlar?“ diye soruyor.

Aslında deve sırtında Irak'a getirdiği Şeyh'i “kral yapan“ bayan Bell, bir Kürd çobanındandan da Kürdistan'a bir “Kralı yapma“ imkanına sahipti..

Ama sonuç olarak onunda “derdekurd“ e yaptığı vurguyu görmezlikten gelemeyiz..

Xoybûn Partisi 1927 yılında kurulduğu zaman bağımsız Kürdistan'ı hedeflemiş bir yapılamaydı.. Kürdistan'ın bir çok belli başlı ailenin çocuklarını ve Kürd yurtsever şahsiyelerini saflarında toplamıştı...

Kürdler Ağrı'da devlete karşı isyan etmiş, kıran kırana bir savaş vardı.. Xoybûn'un lider kadrosu Celadet Bedirxan'ın başkanlığında Güney Batı Kürdistan'ın Heseki şehrinde toplanıyorlar.. Bu toplantıda Ağrı'ya nefes aldırmak ve ayaklanmayı yaymak amacıyla ciddi bir plan yapıyorlar..

Bu toplantıda Şahin Ağanın oğulları Bozan ve Mustafa Urfa'ya, İbrahim Paşa'nın oğulları Viranşehir'e, Cemil Paşa'nın oğulları Mardin'e, Celadet Bedirxan ve Haco Ağa Nuseybin ve Midyat mıntıkalarına geçecekler..

Fazla detaylara gerek yok.. Şahin Ağanın oğulları harekete geçmiyor, İbrahim Paşa'nın oğulları Fransız yetkililerini plan hakkında bilgilendiriyorlar... Celadet Bedirxan ve daha başkaları bir denemede bulunuyorlar, ama gereken askeri imkanları ve iç destek bulamıyorlar..

Sonuç olarak Fransız otoriteleri gelişmelerden sonra tüm Kürd liderlerini ya zorunlu göçe, ya gözetim altına yada yurtdışı ediyor..

Fransız Dışişleri Bakanlığının Suriye ve Lübnan'a ilişkin 1918-1940 yılları arasındaki arşivinde Celadet Bedirxan'ın bir deklerasyonu var... Bedirxan bu açıklamasında: “ Ben samimi bir adamım, Şahin ağa ve İbrahim Paşa'nın oğulları gibi bir çok yerden para alan ve otlanan hain değilim. Ben Kürdüm, bir gün başarıya ulaşmak için kanımı dökmeye karar vermişim. Bu dava burada bitmedi ve fazla bir zaman geçmeden başaracağız. Harekete geçmek için bana izin verildiği taktirde Suriye'yi terk eder gök yüzünün altında başka bir yerde bu işi sürdüreceğim.. Ben profesiyonel bir ayaklanmacıyım“.. diyor.. ( aktaran Vahe Tachjian, Levan üzerine yaptığı çalışma..)

Aslında çok uzatmaya başladım.. Kürdler birbirlerine karşı harcadıkları bu enerjiyi düşmana yöneltseler durumumuz bu olmazdı.. Birbirimize karşı duyduğumuz bu kin, bu nefret ve dışlamanın yüzde birini düşmana yöneltebilseydik, Kürdistan çoktan özgür olurdu..

Biz, Dr. Kemal Mazhar'ın vurgu yaptığı bu “derdekurd“dan kurtulmasak, bu hastalığa bir derman bulmasak hep birbirilerimizi yoketmeye devam ederiz... Cellatlarımızda bu perişan , dağılmış, birbirlerini yiyen, param parça olmuş Kürdlerin sırtında efendilik yaparlar..

Ben sesimi Dr. Kemal Mazhar'ın sesine katarak yazısındaki son çümleyi aktarıyorum:

“Ax! ’derdekurd' çît kird be Kurd

Ax ! ’derdekurd' çi dekeyt be Kurd“

Kürdistan Foruma yeni katılan ve değerli çalışmalarıyla Kürdi ve Kürdistani bir platforma katkıda bulunan tüm arkadaşlara höşgeldiniz diyorum..

Silav û rêz

Aso Zagrosi(arşivden)

Belli bir dönemden beri Kürdistan Forum'da çok kırıcı bazı tartışmalar oldu. Biz, Forum Çalışanları elimizden geldiği kadar bu kırıcı tartışmalara bir yön vermeye çalıştık. Fakat, Forum'da tartışan arkadaşlarda buranın emektarları olduklarından dolayı bizim bazı yazıları silmemizin önünde engel oldu. Çünkü, biz tartışmada kullanılan dil, sergilen üslup ve tartışmaların vardığı boyutlar konusunda rahatsızdık. Bu rahatsızlığımızı farklı şekillerde ifade etmeye çalıştık.. Tartışmaları Forum'un anasayfasının orta yada alt taraflarında tutmaya çalıştık. Ama, arkadaşlar bu tartışmalar yürütülürken sistemli olarak Forum yönetimine çağrılar yapıyor ve yazıların silinmemesini istiyorlardı. Bir çok defa "bana hakaret ediliyor forum çalışanları karışmasın" talepleri ile karşı karşıya kalıyorduk. Biz dişardan yapılan müdahalelere set çekmeye çalıştık. Fakat, tartışan arkadaşlar tüm bu süreç içinde bir komromise ulaşmadılar. Tartışma hergün daha üst boyutlara taşında "hakaret ve küfürler" alışkanlık haline geldi. Biz her şeye rağmen farklılıkıları korumaya ve tartışan arkadaşlara eşit mesafede durmaya çalıştık. Böyle bir tavrı sistemli bir şekilde sürdürmek pek kolay değildi. Çünkü, Kürdistan'da yaşanan gelişmeler hakkında hiç bir yazılmıyor ve tartışmalar daha çok kişisel bazda sürdürülüyordu. Buna rağmen sonuna kadar "adil" olmaya çalıştık. Biz Kürdistan Forum'da yaşanan bu tartışmaların bir modus viviendi'ye ulaşacağını hep hayal ettik.. Bugüne kadar tüm Kürd forum ve sitelerinde yaşananlardan farklı olacağını düşündük. Fakat yanıldık. Burada yaşanan tartışmalar diğerlerinden farklı olmadı. Farklılıklarımızla aynı arada yazamıyor ve yaşamıyoruz. Eskide atalarımız fiziki imha ile bu çelişkilerini çözüyorlardı. Şimdi ise sanal alemde birimizin pes etmesi ve tartışma alanını terketmesi gerekir. Bu durum geçmişte başka arkadaşların şahsında yaşandı. Bugün Hek'in şahsında.. Yarın başka arkadaşların şahsında yaşanacak. Belki yarın yada o bir gün benim şahsımda.... Ben kişi olarak dünde, bugünde ve yarında yaşanmış ve yaşanacak bu kültüre karşıyım. Bu kültürün mezara gömülmesi gerekir. Yoksa bu kültür hepimize mezar olacak. Bunun için Kürd tarihine bir göz atmek yeterlidir. Bu bir "Derdekurd" hastalığıdır. “Ax! ’derdekurd' çît kird be Kurd Ax ! ’derdekurd' çi dekeyt be Kurd“ Aso Zagrosi

Aslan gibi bir vatan evladını kaybetmenin derin teesürünü paylaşıyorum. Bu kederli gününüzde yanınızda olmayı çok isterdim. Taziyetlerimi sunarken, mevtaya tanrıdan rahmet ve mağfiret kederli yakınlarına sabır ve başsağlığı diliyorum. Rahmetliyi çok iyi bilirdik. Çok alicenap insandı. Nur içinde yatsın. Amin.

Taziyeleri kabul edip etmeme işin bir yanı. Benim Hek ile yada bu Forum'da son tartışmaları yürüten bir çok arkadaşla doğrudan hiç bir ilişkim yok. Biz Kürdistani Forum ve sitelerinde birbirimizi tanıyoruz. Bu kendi başına yeter. Ben bu son tartışmalarda şahsen rahatsız oldum ve rahatsızlığımı ifade ettim. Kürdlerin bir birleri ile ölesiye kavgasını/birbirlerini yoketme çalışmalarını tasvip etmiyorum. Buna "Derdekurd" diyorum. Bu kültürün yokedilmesi gerektiğine inanıyorum. Hek'in takındığı tavrı, sen, Canbek, M. Eser, Berwarto, Şexo, Delil, Kajin, Hanife, Ferzende, Rubar ve yada diğer arkadaşlardan her hangisi takınsaydı, aynı reaksiyonu gösterirdim. Çünkü, ortada farklı kişilikler ve birikimler var. Bunların sentezini yakalarsak bir şey yapabiliriz. Bu arkadaşların hepsinin düşüncelerine katılıyormuyum? Hayır.. Ama, hepsinden hergün çok şey öğreniyorum. Ben kendi yanlışlıklarımı burada yada başka alanlarda yazan arkadaşları takip ederek düzeltiyorum. Kürdlerin kendi içindeki bu sert tartışmaların sonu yok. Bu bir kültürdür. Asırlardan gelen bir kültür. Bunun temeline dinamit koymak lazım. Bu "kör kültürün" yarattığı tahribatlar konusunda bana baş sağlığı diliyorsan seve seve kabul ederim. Ama bu kültürü mezar gömmeye başlarsak bayram yaparız. O zamanda seve seve bir birimizi tebrik ederiz. Belki bu gidişle o günleri görmeyeceğim. Bu benim duruşum.. Yanlışta olsa bu benim yanlışım.. Silav û rêz Aso

Merhaba Sevgili Aso, Son yazdığın yazının altına tareddütsüz imzamı atarım. Bu beylik deyim yaklaşımımızın ortak olduğunu ifade etmeye yarıyor. Oysa Aso Zagrosi salt benimle ortak düşüncelere sahip olduğu için değerli değil. Tahammülü ve hoşgörüyü uygar ilişkilerin vazgeçilmezi olarak görmesine ilaveten kürtlerin bu tarzdan fayda sağlayacaklarını bilecek kadar öngörülü. Geleceği bu temel üzerine inşa etmeye çalışıyor. Bilgisi kadar nezaketi, emeği kadar tevazuu dikkatimden kaçmayan Aso diğer bir yandan ortak ideale dair çıtayı yükseltmeye kalkışırken benim sitemime muhatap olmaz. Aynı konuyu yeniden tartışmak istemiyorum. Ancak seninle aynı kulvarda çırpınarak tahammül gereklidir, hoşgörü gereklidir dedikçe, cinsel taciz içerikli hakaretlerle birlikte psikolog kesilenlerin pespayeliğine muhatap olan bendim ve benim gibi aklından linç geçirmeyen değerli dostlarımızdı. Forumun bir çok katılımcısı ve hatta forum emektarları bile maateessüf çirkeften nasibini aldı. Foruma katılan istisnasız herkese daha gelir gelmez "hoşgeldin" merasimleriyle boy ölçüsü almaya kalkışan ve bunu basiretlice yapmaktan çok uzak bir grup vardı. Niçin bu noktaya geldiğimizin senden daha iyi bir tanığı yok. Bilinen bu grubun boy ölçüsünün alınmasına geçen mütevazi katkılarımı yaşamım boyunca her ortamda arkasında durarak savunurum. İlk yazında aşağıya alıntıladığım ibareler vardı. Yazdıklarını okuyunca haklı olarak, linç edilmeye, dışlanmaya çalışılanın benimle birlikte bir çok değerli dostumuz olduğu gerçeğini çarpıtmakta olduğun kanısı oluştu. Sistematik hakarete hatta dezenformasyona maruz kalanların bizzat bizler olmamıza rağmen, bizleri linç taburları olarak lanse etmekte olduğunu düşünmüştüm. [i]"Şimdi ise sanal alemde birimizin pes etmesi ve tartışma alanını terketmesi gerekir. Bu durum geçmişte başka arkadaşların şahsında yaşandı. Bugün Hek'in şahsında.. Yarın başka arkadaşların şahsında yaşanacak."[/i] İkinci yazında ise tam tersi bir yaklaşım var. [i]"Hek'in takındığı tavrı, sen, Canbek, M. Eser, Berwarto, Şexo, Delil, Kajin, Hanife, Ferzende, Rubar ve yada diğer arkadaşlardan her hangisi takınsaydı, aynı reaksiyonu gösterirdim."[/i] Benimki bir yanlış anlama ise sahip olduğun hoşgörünün umulmadık erginlikte olduğuna binaen fazlaca kaygılanmayacağım. Bizler günlerdir burada linç ve hakaret geleneğinin hangi etiket ve hangi argümentle pazarlanırsa pazarlansın kabul edilemeyeceğini ve sınayanlarını hiçbir şekilde bağışlamayacağımızı, çünki bu tarzın özünde bağışlanamaz olduğunu öne çıkarmaya hatta yerleştirmeye çabaladık. Bizim başlangıç amacımızı sonuç nasihatı olarak önümüze koyman da sevindiricidir ve samimiyetle söylüyorum şahsen beni gocundurmak yerine mutlu etmiştir. Anlaşılmasak bile ortaklığımız var ve bunu görebilmişiz. Önemli olan budur. [i]"Çünkü, ortada farklı kişilikler ve birikimler var. Bunların sentezini yakalarsak bir şey yapabiliriz."[/i] Tesadüfün böylesi de olurmuş demekle yetineceğim. Sen bunları yazarken ben hem yazdıklarından habersiz hem de senden bağımsız olarak telefonla görüştüğüm ortak bir dostumuza aynı şeyleri söylemekteydim. Aklın yolu birdir. Aslında sentezin fazla uzağında değiliz. Hem düşünce hem tek tek kadroların şekillenişi ve taşıdıkları istek bağlamında harmanlanmaya oldukça müsait bir ortamı bu forumda yakalamış durumdayız. İçe dönük olmayan, sorunlarımıza yönelik, eksikliklerimize yönelik tutum takınarak herbirimizin kendi uzmanlık ve tecrübelerimizin elverdiği alanda, herbirimizin farklı zaviyelerden katkı sunacağımız bir mücadele duruyor önümüzde. Herkese yer var, her katkıya her çabaya saygı var. Saygısızlığa, hoyratlığa, bölmeye, dağıtmaya tahammülsüzlük dışında farklılığın her türüne yer var ve olmalıdır. Biraz daha güven, biraz daha dayanışma, biraz daha saygı, biraz daha sevgi ile bütün arazları geride bırakırız. Yeterki elini taşın altına sokmaktan imtina edenlerin parsa ve etiket toplamaya matuf ihtiraslarını bizleri küçümsemek hatta aşağılamak tahtında sürdürmelerine, bizim onurumuzda keskinleştirmelerine geçit vermeyelim. Mukabil selam ve saygılarımla.

Ben bu tartışmaların Hek'ın forumu terk etmesiyle sonuçlanmasını tasvip etmiyorum. Hek'in dışında başka bir arkadaşta bu noktaya gelseydi, aynı yaklaşıma sahip olacaktım. Ben Kürdlerin çelişkiye düştükleri andan itibaren en son noktaya kadar/kopuşa kadar kavgayi sürdürmelerini tasvip etmiyorum. Tartışmayi bir yerden kesmek gerekiyordu. Olmadı. Ben kişilere indirilmiş tartışlardan bir yarar görmüyorum.. Hek'i sizlerden farklı değerlendiriyorum. Silav û rêz Aso Zagrosi

Bu senin tartışman değil, hakarete uğrayan sen değilsin. Bitmiş bir tartışmayı kaşımak senin işin değil. Konunun muhatabı sen değilsin. Burada insanların atalarına çapulcu denirken, katılımcılar it sürülerine sayılırken senin forum yönetmekteki yetersizliğin tartışmaları tırmandıran etkenlerden biriydi. Diğer yandan bilinen kişinin "ben hakaret ettim ve daha da edeceğim" şeklinde bir kaç defa yazdığı ifadeleri tırmandırmaya programlı olduğunun açık kanıtlarını oluşturuyor. Seni cevapladığıma üzüldüm. Bundan sonra sana cevap vermeyeceğim.

Neuen Kommentar schreiben

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.