Direkt zum Inhalt
Submitted by Anonymous (nicht überprüft) on 28 January 2009

Irak devleti yine çeşitli bahanelerle Kekük, Xaniqin ve Musul bölgelerine asker yığmaya çalışıyor.
Bu seferde Irak hükümeti gerekçe olarak yakından yapılması düşünülen mahali seçimlerinin güvenliğini sağlamayi öne sürüyor.
Aslında, Irak hükümetinin amacı işgal altında bulunan Kürdistan bölgelerine askeri olarak yerleşmek Hewlêr, Suleymaniye ve Duhok'u kuşatma altına almaktır.
Şengar, Kerkük, Xaniqin ve Musul gibi stratejik bölgeler Kürd düşmanları tarafından kontrol altına alındığı takdirde, Güney Kürdleri Saddam'ın „Otonom bölgesine“ mahkum olacaklar.. Böyle bir durum ise Güney Kürdistan'da var olan kazanımların ölümü anlamına gelir.
Aslında Güney Kürdleri, Irak Anayasasını hazırlarken çeşitli yanlışlıklar yaptılar..
Kürdler, savaşla elde ettikleri kazanımları masa başında gerektiği gibi savunmuyorlar. Burada tabii Kürdlerin devlet tecrubesine sahip olmamasıda büyük bir rol oynuyor.
Irak Anayasası hazırlanırken, Kürdistan bölgesinin sınırları Saddam rejimin yıkıldığı 2003 nisan öncesi sınırlar olarak tespit edildi. Hewlêr, Suleymaniye ve Duhok Kürdistan hükümetinin hükümdarlık alanı Anayasa'ya geçirildi.
Bizim Kürdler bu işe çok memun olmuşlardı. Çünkü, söz konusu ibare Irak devletinin Kürdistanı ve Kürdistan hükümetini resmi olarak tanıdığı şeklinde yorumlandı.
Bu yorum tümden yanlış değil. Anayasa'da Kürdistan resmi olarak kabul edilmişti.
Fakat, bu kabulun gerisinde büyük bir hile ve Arap oyunu vardı., Kürdler onu görmediler.
Anayasa hazırlanırken Kürdistan topraklarının %40'ı „tartışmalı topraklar“ diye Anayasaya yerleştirildi. PAL'ın 58. maddesi ve Daimi Anayasa'nın 140.maddeleri bu bölgelerin sorunlarını çözmek için ön görüldü. Söz konusu anayasal maddelerde bu bölgelerin sorunu için takvimler dahi oluşturuldu. Fakat, iktidara gelen hiç bir Irak hükümeti bu Anayasa maddlerini tatbik etmedi. Bilinçli olarak çözümü çözümsüzlüğü çevirdiler.
Bugün Irak hükümeti Kürdistan hükümetinden Peşmerge güçlerini 2003 Nisan ayının öncesi sınırlara geri çekmesini istiyor. Irak hükümeti bu tavrını Anayasa'nın sözkonusu cumlesine dayandırıyor.
Buna karşılık Kürdistan hükümeti, Peşmergelerin sözkonusu bölgelere yerleşmesi Irak hükümetinin istemi üzerine olmuştur.. Bu sorunun Hewlêr ve Bağdat arasında çözülmesi gerektiğini söylüyor.
Anayasa'da de facto olarak 140.madde pratiğe aktarılana kadar „tartışmalı bölgelerin“ güvenliği Irak hükümetine bırakılmıştı.
Eskide Irak'ta hükümet ve ordu olmadığından dolayı Peşmergelerin bu bölgelerde güvenliği sağlamalarını istemişlerdi.
Şimdi Irak Araplar biraz güçlenince biz güvenliği sağlayabiliriz„Siz çekiliniz“ diyorlar.
Asıl sorun burada kaynaklanıyor. Anayasa hazırlanırken „Kerkük vb bölgelerin“ güvenliği meselesi Bağdat'ın denetimi dışında bir çözüme gidebilirlerdi.
Fakat, Güney Kürdleri gereken uyanıklığı göstermediler.
Araplar, 140.maddeyi uygulamayarak Anayasayi çiğnediler.
Fakat, Kürdler Arapların bu hukuksuzluğuna karşı farklı politikalar geliştirmeleri gerekirken, Kerkük konusunda bir dizi taviz verdiler. Kerkük iktidarını Kürdler, Araplar, Türkmenler ve Asuriler arasında sırasıyla yüzde 32+32+32+4 olarak paylaşmaları bir hataydı..
Kerkük seçimlerini ertelerken, daha sonra yapılacak seçimler için zemin hazırlamak amacıyla oluşan komisyonun kompozisyonuda yanlış. O komisyonda 2 Kürd, 2 Arap, 2 Türkmen ve Hıristiyandan oluşuyor.
Birde komisyonun „kararları uzlaşı“ ile almasını şart koşmuşlar..
Bu önümüzdeki Mart ayında komisyonun raporunu sunması gerekir.. Şimdiye kadar hiç bir çalışma yapmayan komisyonun, Mart'a kadar bir rapor sunması da imkansız.
Aslında Kürdlerin yapması gereken Peşmerge'nin sözkonusu alanlardaki varlığını, Anayasa'nın 140.maddesinin uygulamasına endekslemeleridir.
Aslında Irak'taki mevcut siyasal gerginlik ve atmosfer Saddam dönemi gibi olamasa dahi, ona benzer bir ruzgar esiyor.

Bilindiği Hasan Allawi Iraklı bir bilim adamıdır. Yıllarca yurtdışında yaşadı ve Saddam rejimine karşı yürütülen tüm muhalif aktivitelerde yer aldı. Ayrıca yazdığı “Korku Cumhuriyeti“ ve “Terörist Devlet“ gibi kitaplarla Saddam rejiminin teşhir edilmesinde hayati önemde rol aldı.

Geçenlerde uydu aracılığı ile yayın yapan “El Bağdadiye“ televizyonu sayın Hasan Allawi ile bir söyleşi yaptı. Allawi bu söyleşide Kürdlerin kendi kaderini tayin hakkını savunarak “Kürdistan'ın Irak'tan ayrılmasını söylemek yanlıştır, hatadır. Kürdistan, Kürdlerin mülküdür ve Irak'ın bir parçası değildir. Kürdlerin kendi bağımsız Kürdistan devletlerini kurma hakları vardır. Cumhurbaşkanı ve Dışişler Bakanı Kürdlerden olmalıdır. Araplar ve Bağdat'taki merkez hükümet Kürdistan'ın içişlerine karışmamalılar. Aynı zamanda Kürdlerde Irak'ın Arap bölgelerinin içişlerine karışmamalılar.“ Diye düşüncelerini ortaya koydu.

Hasan Allawi konuşmasının son bölümünde ilginç bir ifade kullanarak : “Ben ömrümün son yıllarını yaşıyorum. Bunlar benim düşüncelerimdir. İsterlerse beni öldürsünler!!!!“ diye

Acaba Irak Arapları yeniden “Korku Cumhuriyetini mi“ inşa ediyorlar? Hasan Allawi Kürdlerle ilgili bazı doğruları söylerken “İsterlerse beni öldürsünler!!!! Diye cumlesini tamamlıyor..?

Neuen Kommentar schreiben

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.