Direkt zum Inhalt
Submitted by Anonymous (nicht überprüft) on 12 Mai 2008

Entelektüel darbeci Lenin'in anti-Marksist çizgisi ve ürünü politik süreç, dünyada inanılması gayri mümkün sosyal fenomenler yaratırken, kabak bu hileli ideolojinin politik güce dönüşmesinin şafağında, Anadolu'da jenosit sonrası mevcudiyetini koruyan Hristiyanlar ile, nihayetinde Kuzey ve Güneyiyle Kürd'lerin başına patlayıvermişti...

Kürd politikerler, Lenin'i naletlemek bir yana, telafi edilmesi hemen hemen imkansız sayılarda genç ve yetişmiş kadronun bu şahsın ideolojik tuzaklarında heba olmasını ya seyrediyor ya da teşvik ediyorlardı.

Öyle bir hale dönüştü ki Kürd politikerlerin dünyası, yetişen nesillere miras olarak kafa karışıklığı ile “ komünizm-sosyalizm“ gibi, artık tuzu kuru ve işleri güçleri Kürd'ü ideolojik bulanıklıklarda boğmadan başkaca politik amaçları kalmamış Türklere has martavallar bırakıldı. Oyle ki, yeni yetişen dimağlar kendilerini ya sosyalist ya da komünist olarak tanımlıyor ve bu nakaratları otuz yıl önce nara ve şiddetle savurtan biz beceriksiz yetişkinlerin milletimize verdiğimiz zararları bile fark edemez durumda kalabiliyorduk...

Ne acıdır ki, ülkedeki Kürd genç aydınların ağzından “sosyalist-komünist“ yerine, “ Kürd Milliyetçisi, vatanperveri “ gibi kavramlar çıkmıyor bir türlü; ama bu kendine düşmanlığın sorumlusu gençler değil, neye inandığının farkına varmadan yıllarını heba eden biz eski kuşağız !

Allah belamızı, milletimizin asimilasyonuna gık çıkaramadan eriye eriye baktırarak , doğruyu eğriyi kavramaya yanaşmadan ahmaklıklar deryasında kulaçlara devam ettirerek veriyor...
Bu girişten sonra, entelektüel darbeci Lenin'in Kürd Milleti'ne verdiği zararlara bir göz atalım.

3. Enternasyonal toplantısında, Lenin'in Mustafa Kemal'e verdiği desteğe karşı çıkan Hindistan delegesi Roy, Mustafa Kemal'in İngiliz( Emperyalizm) ajanı olduğunu haykırarak söylerken( bkz Marksist Tutum, enternasyonal notları), Lenin bu adamı bırakalım Emperyalizmin ajanı, bir de ilk Anti-Emperyalist savaş veren olarak lanse edip, üstüne üstlük Ankara Hükümetini ilk tanıyan devlet olarak elçilik açarak, yüklü miktarda silah ve mühimmatı yardım olarak sunup, ülkedeki yerli Rumlar ile son Ermeni topluluklarının haritadan silinmesini sağlamakla kalmıyor, önce Koçgiri, sonra da Şeyh Said isyanlarıyla Kuzey Kürdünün mahvına da imzasını atıyordu...

Lenin Mustafa Kemal'i utanmadan anti-emperyalist kahraman ilan ederken, tamda o sırada Güney Kürdistan'da Şeyh Mahmud, İngiliz Emperyalizmine karşı Kürdistan Milli Kurtuluş savaşını başlatmıştı.

Emperyalizm Mustafa Kemal'in İstanbul'u rahat rahat, üstelikte padişah emriyle terk edip, Anadolu'daki Rum isyanlarını bastırmaya gitmesine ses çıkarmazken, Şeyh Mahmud'un vatanı için ayaklanmasını başta uçak bombardımanları olmak üzere, Gurkha ve Hintlileri de ihtiva eden ordusuyla acımasızca bastırıyordu. Lenin ise, ilk anti-emperyalist savaşı veren Şeyh Mahmud'u görmezden gelirken, emperyalizmle işbirliği yapan Mustafa Kemal'e destek veriyordu; zira, Osmanlı uzantısı kurulacak bir devlete muhakkak gözüyle baktığından, Mustafa Kemal'in padişaha attığı kazığı ve devlet idaresine olan talebini izliyor, böylelikle kendisini destekleyerek eski Osmanlı düşmanı yerine, yeni ve kendisine dost bir devletin yaratılmasını teşvik ederek, Güney sınırlarını garanti altına almakla kalmıyor, aynı zamanda da Rusya içersindeki Müslümanları da tavlamış oluyordu... Ve bu arada olan da, ayaklanan yerli Rumlar ve son kalan Ermeniler ile, elbette Kürdlere oluyordu; ama, kimin umurunda !

Bir hususu anlamak çok önemli; savaşı kazanan taraf İngiliz ve ittifakının amacı, Osmanlı'yı haritan silmek değil, kolunu bacağını kopararak ders vermek, karşısında güçsüz ve mecalsiz bir devlet bırakmaktı...Her savaş, böyledir genellikle...Dolayısıyla, savaş sonrası varlığını devam ettirecek Osmanlı İmparatorluğuna İngiliz Emperyalizminin zaten itirazı yok ! Bu sebepledir ki, Mustafa Kemal'in Rumları tepelemek üzere bizzat Osmanlı Sultanı tarafından görevli olarak Anadolu'ya gönderilmesine İngiltere, iç mesele olduğundan, hiçte itiraz etmemiştir.

Dahası, Mustafa Kemal, sonraları bizzat Lenin'in silah –mühimmat ve stratejik desteğini alarak Vahdeddin'e kazık atıp, Osmanlı'yı lağveden ama devamı niteliğinde bir devleti kurmasına, üstelikte yerli Rum ve son kalan Ermenileri de temizleyerek karşı çıkmadığına da tanık oluyoruz.

Elbette, İngiltere'nin Lenin'le ayni anda gerçekleşen Mustafa Kemal desteğinin altında, yeni devletin Musul vilayetinden vazgeçme kararı çok daha belirleyiciydi...

Öylesi bir denklem ve ortam ki, hem Marks'ın ideolojisini, yeni kurulan Sovyet devletinin güney sınırlarının bekası için bozuk para gibi harcayarak, bizzat kendisinin ortaya attığı “ anti-emperyalist“ savaşlar doktrinine de ters düşme pahasına bir despotu “ anti-emperyalist“ savaş kahramanı yapan Lenin; hem de, geleceğin kara altın diyarı Musul vilayeti karşılığında, bir despotu hem de güya bizzat kendisine karşı savaş kazanma destanı yaratılması ve Anadolu'daki hristiyan halkların tamamı, Kürdlerin ise geleceklerinin yok edilmesine çanak tutan emperyalist İngiltere'den aynı tarihi anda destek alabilen Mustafa Kemal Türkiyesi !

Lenin'in iktidarı ele alabilmesi için, meşhur “ işçi-köylü“ ittifakının şahlanışına pek de ihtiyacı yoktu esasen...Her tür ve cinsten – parti içi, saray, askeri vs- darbeler zaten kendisine çalışıyordu.

Sahi birde bu meşhur, işçi-köylü ittifakı palavrası var ki, yıllarca hepimiz bu anti-Marksist söylemi, bir güzel yedik... İsçiler, iktidara gelmek için köylülere ittifak öneriyorlar; neyi başarmak için peki ?

Koyluyu nihayetinde, malını mülkünü elinden alıp, tarih sahnesinden silmek için ! Ve böylesi komik, ama nihayetinde köylüye teklif edildiğinde acımasız ve oportünist, ahlaksız bakışa, her kes destek verebiliyordu...Yani birine gel kardeşim, sen bizim teorimize göre eninde sonunda geberip gideceksin, bari şu işi birlikte yapalım da, bir an önce sen geber, biz de iktidar olup kurtulalım, hee, ne dersin ? türü bir ilahi komedya !

Elbette bu soytarılıklara, mesela Kautsky belki de cevabın alasını veriyordu; ama dünyanın en caf caflı Marksistleri bile Kautsky'i Lenin'in kitaplarından “ revizyonist-hain“ olarak tanımakla yetindiklerinden, dünyaca ünlü ve bizzat Lenin'in “üstadım“ dediği sahsın kitabını okumadan, ihanetle suçlama hödüklüğünü başarmışlardı...
Bir tek gariban Trotsky, Lenin'in ne olduğunu anlayamadığından, hızla Almanya'ya yardıma gidilmesinde ısrar ediyordu; ama Lenin için, ne Almam Komünist Partisi, ne Alman Devrimi ve önderleri Rosa Luxemburg ve Larl Liebnekth'in önemi vardı !

Varsa yoksa, darbe ve umulmadan ele geçirilen devletin bekası ön planda olmalıydı. Ve netice olarak, Spartaküsler hareketi Rosa Luxemburg ve Liebnekth'in şahsında ölüp gidiyordu... Anadolu'nun yerli halkları Rum-Ermeni ve Kürdler Lenin'in umurunda olur muydu ?

Ve, kim takardı bizzat Lenin'in kendi belirlemesi “anti-emperyalist“ savaş kavramına uygun düşen ilk direnişin Güney Kürdistan'da Lenin'in gözleri önünde başlatılmış olmasını...
Şimdi gelelim belgelere:

Birinci Belge

British Public Report Office, Kew Sayı ve No: AIR 23/411/NO1/1929

Internal report sent from S.S.O Baghdat to Air Staff Intelligence, Baghdat

Origin of Kurdish Independence Party and Reason For Its Formation

November 8, 1924
Informants state that the society is a secret one and therefore the names of officials are not broadcasted, as would be the case in Government Administration.The Kurdish Independence Party originated in Erzerum three years ago, its object being throw off the yoke of Turkish rule and improve the development of Kurdistan, which was being held in check by the barbarous conduct of the Turks.In order to appreciate the situation, which gave rise to this movement, it is necessary to relate a few of the more outstanding outrages to which their race as a whole was subjected.These may be summed up briefly, as follows :

1. Turkish language only was allowed in the courts.This afforded an opportunity misinterpretation and misrepresentation of the case.

2. The Turks forbade the institution of primary schools....They refused to allow the Kurds to learn their own language,and, since the Kurds did not wish to learn Turkish, education practically became non-existent. In addition they closed down pious institutions- the only source of education left to Kurds.

3. Kurds could expect no justice except through bribery.

4. In order to prevent unity amongst the Kurds, the Turks made a point of setting one tribe against another.

5. Taxes,for which no benefit was ever derived, had frequently to be paid more than once a year.

6. The Turks attempted to exterminate the Kurdish race by:

a) Deporting all more enlightened Kurds and replacing them by Turkish refugees from outside, in order to create a Turkish majority.

b) Omitting the word Kurdistan from all their educational books.

c) Ordering all Kurdish Government officials to accept Turkish nationality.

d) Giving Turkish names to Kurdish mountains....

7. The election of Deputies to the Turkish National Assembly was not made by one free vote of one people, but by order and appointments from the Central Government.

Türkçe Çevirisi

Kürd Bağımsızlık( Azadî) Partisinin Doğuşu ve Teşekkül Sebepleri

Belgede, bilgi verenlerin ( yani parti sözcülerinin) kimliklerini gizledikleri, partinin üç yıl evvel Erzurum'da doğduğu(yani 1921), amacının Türk hakimiyetinin boyunduruğundan (esaretinden) kurtulmak ve Türk'lerin barbar idaresiyle kontrol altında tutulmuş olan Kürdistan'ın gelişim yoluna koymak olduğu yazılıyor.
Durumu değerlendirmek için, soyca maruz kaldıkları zulme ilişkin göze çarpan hususları toparlayarak aşağıda sunma zarureti hasıl olmuştur:

1. Mahkemelerde yalnızca Türkçe kullanılmakta ve buda yanlış anlamalar ile yalanlara hasıl olma fırsatı vermekte

2. Türkler, Kürdlere temel eğitim müessesesini men etmekteler ! Kürdlerin kendi dillerinde eğitim görmelerini reddetmekte, Kürdler de Türkçe'yi öğrenmek istemediklerinden, pratik anlamda eğitim gerçekleşmemektedir. İlaveten, Kürdlerin eğitimlerindeki tek kaynak olarak kalan dini okulları da ( medreseler) kapatmışlardır.

3. Kürdlerin rüşvet yolu harici adalet beklentileri kalmamıştır.

4. Türkler, Kürdler arası birliği engellemek için, aşiretleri birbirlerine düşürme oyunları tertiplemektedirler.

5. Kürdlerden alınan ve şimdiye kadar hiç bir fayda getirmemiş olan vergiler, her yıl birden fazla sıklıkla alınmaktadır.

6. Türkler, Kürd soyunun kökünü kurutmak için, aşağıdaki usullere yeltenmişlerdir:

a) Tüm Kürd aydınlarını yurt dışına sürüp, yerlerine başka ülkelerden Türk mülteciler yerleştirerek, bölgede Türk çoğunluğu yaratmak

b) Kürdistan kelimesini tüm eğitim kitaplarından çıkarmak

c) Tüm Kürd kamu görevlilerine Türk milliyetini kabul emri vermek

d) Kürdistan dağlarına Türkçe isimler vermek...( Ovalar, göller, nehirler, hayvanlar, bitkiler, mıntıkalar vs vs)

7. Türkiye Millet Meclisi milletvekilleri tek bir şahsın dahi oyuyla seçilmiş değil, merkezi hükümet tarafından atanmışlardır.

Bu bildiriyi okuduktan sonra kısaca şu tespitleri yapmak mümkün.

1921 yılında Azadî kurulduğunda, kurulmasını gerektiren tüm şartlar her halükarda,1920 yılındaki Türk hükümetini resmen tanıyan ve silah-para-moral ve ideolojik destekle şahlandıran Sovyet lideri Lenin tarafından biliniyordu elbette. Ama ne gam !

Bir de gerçekçi ifadeler var bildiride, mesela Türkiye Hükümeti, devleti falan değil, bizzat “Türkler“ olarak söyleniyor... Bizlerse, bu bildiriden takriben 50-60 yıl sonra, bizzat bu bildiriyi kaleme alan atalarımız, büyük Kürd Milliyetçi-vatanperwerleri Cibranli Halid, Seyx Said ve Yusuf Ziya Beyler'in kemiklerini sızlatarak, bu kahramanlık abidesi atalarımızın ölümü ve giderek Kürd Milletinin mahvına en büyük katkısı olan Lenin'i manevi liderimiz, ideolojisini ise Kürd Milletinin incili kabullenmiştik... Buna ne denir, ne ne !

İkinci Belge

Kurdish Decleration to Kemalist Government, Ankara

November 15, 1920

1. The Ankara government should state whether or not it accepted officially the promise of Kurdish autonomy as agreed to by the sultan's government in Istanbul.

2. It should answer the people of Dersim as soon as possible as to the views of Mustafa Kemal's government concerning an autonomous administration of Kurdistan.

3. All of the Kurdish prisoners in jail at Elaziz,Malatya, Sivas and Erzincan should be freed.

4. Administrative officials to the Turkish government should be withdrawn from the areas with a Kurdish majority.

5. The military detachments that are reported to be sent to the district of Kocgiri should at once be withdrawn.

· Kaynaklar: Nurettin Dersimi, Dersim, in the History of Kurdistan,1952,

· Susan Meiselas, Kurdistan- in he shadow of history

Bu bildiri ise Azadî teşkilatının kurulmasından bir yıl kadar evvel ve Koçgiri Direnmesinde kaleme alınmış... Mustafa Kemal hükümetine soruyor Kocgiri liderleri;

1. Ankara hükümeti Sultan'ın İstanbul hükümeti tarafından, üzerinde anlaşma sağlanmış ve sözü verilmiş Kürd özerkliğini resmi olarak tanıyıp tanımadığını belirtmelidir...

2. Mustafa Kemal hükümeti, Kürdistan'ın özerk yönetimine dair bakışını Dersim halkına en kısa zamanda cevaplamalı

3. Elazığ, Malatya, Sivas ve Erzincan'daki hapiste olan tüm Kürdler tahliye edilmeli

4. Türk idari makamları Kürdlerin çoğunlukta olduğu bölgelerden çekilmeli

5. Ve Koçgiri bölgesine gönderildiği rapor edilen askeri müfrezelerin bir an evvel çekilmeleri...

Ve Lenin de, İstanbul'u elinde bulunduran İngiliz Emperyalizmi karargahı da, yukarıdaki iki belgede cereyan eden hadiselere uzaktan bakıyorlar...Daha doğrusu Lenin, Mustafa Kemal hükümetini canla başla destekleyip, Anadolu ve Kürdistan'daki halkların yok edilmesini şevkle desteklerken, Mustafa kemal'in Anadolu'ya padişahça resmen tayini ve seyahatine müsaade edip, halkları kırmasına seyirci kalan İngilizler, aynı noktada birleşmiş oluyorlar...
Mustafa Kemal'in İngiliz Emperyalizmine karşı savaştığı palavrasına inanmak ise,tam 55 yıl sonra bu yalanın mucidi Lenin'e tapınma görevini huşuyla gerçekleştiren biz zavallı Kürdlere kalıyor !

3. Belge

Hokemdar's Order

May 22, 1919
Under the order and command of the General Hokemdar of Kurdistan, Mahmud the son of Said, it has been decided that the Kurdish army should resort to arms against the injustice and deception of the Kurdish people by the British, who broke their promises and denied the Kurds rights.
May21, 1919, is the first day of the Kurdish revolution against Great Britain.

Mahmud, the Hokemdar and General Commander M.R Hawar, The Leader Sheik Mahmood and Southern State of Kurdistan, Vol.1, 1990
Susan Meseilas Kurdistan In the Shadow of History, p 70,

Şeyh Mahmud Kürdistan Hükümdarı ve genel komutanı olarak,Kürd halkının haklarını hileyle inkar eden ve sözlerini tutmayan İngiltere'ye karşı silaha başvurma kararı almıştır. 21 Mayıs 1919, İngiltere'ye karşı Kürd başkaldırısının ilk günüdür...

Lenin'in, bizleri eşek yerine koyup onbinlerce Kürd evladının canına mal olan, sağ kalanların çoğunluğunu Turk zulmünde inim inim inleterek derin ve aşılması zor travmalara hapseden meşhur “anti-emperyalist“ ve “ulusların kendi kaderlerini tayin hakkı“na, hem de bu teoriyi attığı zamana, bizzat gözlerinin önünde denk düşen olaya kayıtsız kalıp, tam tersine Anadolu'da yerli hristiyan bırakmayıp neredeyse tamamını yom eden ve Kürdleri de yok olmanın eşiğine getiren barbarlığı “anti-emperyalist“ ilan etmesine ne demeli ?

İngiltere ve Fransa, fazla değil, 1922 yılında Mustafa Kemal hükümetini Anadolu'daki tek meşru hükümet kabulleniyorlardı. Ve o sırada Mustafa Kemal, Koçgiri isyanını acımasızca bastırmış ve binlerce Kürd'ü öldürmüş, Pontuslular ve Anadolu Rumları kılıçtan geçirilmiş, son kalan Ermenilerse kesilmeye devam ediliyordu...

Buyurun Lenin'in Mustafa Kemal ve hükümetinin şahsında bütünleştirdiği “anti-emperyalist“ savaş ve daha Cumhuriyet bile kurulmadan, tüm Rumlar henüz kesilip, kalanlari da dünyanın dört bir yanına saçılmadan bizzat savaştığını varsayıp, utanmadan savaştığını ilan ettiği İngiliz Emperyalizmi tarafından Anadolu'da TEK meşru hükümet ilan edilmesiyle sonuçlanan duruma !!

Şeyh Mahmud, 1919 da başlayıp 1930'larda yenilgiyle sonuçlanan savaşlarda İngiliz Emperyalizmine karşı, bizzat Lenin'in ifadesiyle ilk anti-emperyalist savaşı vermiş ve desteği hakketmiş olması gerekirken, Musul vilayetine dokunmaması şartıyla İngilizlerce yaptıklarına açık çek verilen ve 1922 de tek meşru hükümet olarak tanınan Mustafa Kemal'e kurban edilivermişti... Ne guzel degil mi ?

Emperyalist ilan edilen İngiliz ile bu kavramı ortaya atan Lenin, ilginç bir tarih ve ölesiye çakışan menfaat denizlerinde aynı rotaya kulaç atarak, yalana dayalı politik bir canavarı yalanla yaratıp, Anadolu'yu yerli halklar mezarlığına cevirmiş oldular...

Seyh Mahmud'unsa adı, bu “ anti-emperyalist“ cenahta hiç ama hiç geçmedi... Naletli ideoloji, bu korkunç hadiselerden 50-55 yıl sonra, dönüp dolaşıp Kürdleri bu defa gönüllü olarak avladı ve sonra da tarihin çöplüğündeki yerini aldı...

Yazının amacı, bitmiş olan bir ideolojiye “vurun abalıya“ misali yüklenip, ahmaklık felsefesi yapmak değildi elbette...

Bizler, bir uçtan diğer uca hiç bir özeleştiri vermeden ideolojik-politik uçuşlar yapabilen bir neslin üyeleriyiz. Daha bir kaç yıl öncesine kadar en azgın “anti-emperyalist“ kampta yer alırken, 180 derecelik dönüşle bu defada anlamını bir türlü tarife yanaşmadığımız milliyetçiliklerde voltalaşmakta beis girmeyebiliyoruz.

Daha dün ABD-İsrail kumpasıyla Abdullah Öcalan'ın TC'ye teslimiyle yapılan Kuzey Kürdlerine en büyük tarihi kötülüğü- Lenin'den sonra_ unutup ya da görmeyip, Irak'ta Saddam gibi müseccel bir deli sayesinde tesadüfen gerçekleşmiş politik gelişmeleri irdelemeden, bu defada ABD-İsrail ikisini kayıtsız şartsız müttefik ilan edebiliyoruz. Sanki bu ikilinin bizden böylesi bir beklentileri ile kadim ve sürekli dost ve kirli iş arkadaşları TC'yi harcama eğilimleri varmış gibi...

Neyse, tarihini bilmeyen, geleceğine yon veremez...Geleceğine avantadan ve hiç bir sorumluluk almadan yön vermek, Türkiye gibi muhacir ülkesi Osmanlı artığı talan edilmiş topraklara yerleştirilenlere has bir ayrıcalıktır... Onların enternasyonalizmi, sosyalizmi, liberal demokrasisi ve hatta İslamcılığı bile uyduruk ve tuzu kuruluk kokar... Kürd'ün böylesi bir lüksü hiç olmadı; olacağına dair de en küçük bir belirti yok !

17/08/06
Sydney

Bu makale peyamaazadi.com'dan aktarmadir, yazmayi unutmusum,ozur dilerim.

Neuen Kommentar schreiben

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.