KÜRD AYDINI VE SIYASI KADRO´NUN ATIL DURUMU KAYGI VERICIDIR!

KÜRD AYDINI VE SIYASI KADRO´NUN ATIL DURUMU KAYGI VERICIDIR!

Hasan H. YILDIRIM

Kürd aydin ve siyasi kadrolarin vurdum duymazlarini saymasak bütününe yakin kesimin Kuzey Kürdistan´daki gidisat hakkindaki kaygilari ayni ve bunun da felaket olarak tanimlandigi görülür.

Yasanan felaketin neden ve sonuclari konusunda birbirine yakin seylerin söylendigi de bilinir. Fakat yasananin asilmasi konusunda bir curcunanin yasandigida bir baska gercekligimiz.

Kuzey Kürdistan´da „Hawar…Hawar…Hey Hawar“ sesleri yükselmektedir. Bu bir ciglik. Her yurtsever Kürdü rahatsiz ettigi inkara gelmez. Peki bu kahredici durum daha ne zamana kadar sürecek? Adam gibi adam birileri, ne zaman bu kahredici duruma müdahale edecek? Ben bilmiyorum. Peki bir bilenimiz var mi?

Bugün Kuzey Kürdistan´da olup bittenler tam bir felaket. Gidis iyiye alamet degildir. Bu herkes tarafindan görülüyor. Dahasi herkes tarafindan yazilip ciziliyor. Fakat gerisi gelmiyor. Iradi olarak müdahale edilmiyor.

Halk önderligini ariyor. Aydinlarimiz, siyasi kadrolarimiz birbirine bakiyor. Dahasi biri bir digerinden bekliyor. Fakat kimse öne cikip bu atesten gümlegi giymek istemiyor. Kacak göresiliyor. Sorumluluk yüklemekten, fedakarlik yapmaktan kaciniliyor.

Kürdistan ve diaspora da birikimli, deneyimli, teori ve pratigiyle kabul görmüs yiginca önder kadroya sahibiz. Ama ne yazik ki, bu kadrolarimiz bugün atil bir durumdadir. Her kadromuzun bu atil duruma düsmesinin farkli farkli sebebleri olsa da KUKM acisindan büyük bir kayiptir.

Bu kadrolarin düstügü bu atil durum onaylanilamaz. Atil duruma düsmelerinin sebebleri ne olursa olsun hic bir sebeb bu kadrolarin atil durumunu hakli kilamaz. Kürd milletinin bu kadrolardan beklentileri, dahasi ihtiyaci var. Bu kadrolar atil durumlarini sürdüremezler. Buna haklari yoktur.

Bizim gibi toplumlarda her yönüyle gelismis kadrolar kolay kolay yetismiyor. Yetisenlerinde bugün atil durumda olmasi kaygi vericidir. Kürd milleti zor günler yasiyor. Sömürgeci ve ihanet elbirligi etmis tüm degrlerimizi yok etmek icin topyekün bir savas yürütüyor.

Politiklesmis deneyimli, birikimli siyasal kadrolarimiz bir kenarda oturup olup bitteni seyrediyorlar. Oysa ne bu lükse, ne bu hakka sahiptirler.

Bilinmelidir ki, bu degerli insanlarimizin görevleri vardir. Öyle görülüyor ki, bu insanlarimiz birbirini gözlüyor, biri digerinde göreve soyunmasini bekliyor. Digeri de öbüründe. Bu dogru bir yaklasim olmasa gerek.

KUKM genis bir alani kapsiyor. Herkese bir is düsüyor. Sorun herkesin yapabilecegi bir ise talip olma ve iradi olarak müdahale etmesidir. Kürd milletinin beklentisi budur.

KUKM, birilerinin sandigi gibi, sömürgeci sistemin yasalari cercevesinde kurulan ve kurulacak – Kürd kinlikli olsa bile – legal bir partinin sinirlarina hapsedilemez. Kuskusuz bu alan önemli ve yararlanilmali. Dahasi mevcutlarin ikidebir „TC devlet sinirlarina saygiliyiz“ demenin Kürd milletine saygisizlik oldugu kavranilmalidir.

Kürt millet potansiyelinin örgütlenmenin bir alani olarak legal alanda mücadele öngörülüyorsa, Kürd milletinin tüm haklarinin programlayan bir anlayis öngörülmelidir. Uluslararasi yasalarda bir millet icin ne öngörülmüsse o programlanmalidir. Bu degilde sömürgeci sistemin yasal icazeti esas alinilirsa böylesi bir calismanin Kürd milletini sömürgecinin kapisina baglama kayisi olur. Mevcutlarin konumu budur.

Bu rolu oynayanlarin sanki cok seyler yapiyor havasina girmesi ve herkesi bunu yapmaya cagirmalari akli selim olmanin yolu degildir. Anlasilan bu birileri yasanan felaketten ders almis degildir.

Birileri yasamin aynasina küskün. Bakmaya korkuyorlar. Kendi gercek resmiyle yüzlesme cesaretini gösteremiyorlar. Peki ne yapiyorlar? Kacak göresiyorlar. Sucu baskasina atfetmeyi kurtulus biliyorlar. En iyi savunma saldiridir da medet umuyorlar. Ama yaniliyorlar. Belki bu yöntem bir kac müridi heyacanlandirir, ama o kadar.

Kendilerini „uyanik“, kendi disindaki herkesi „sorumsuzlukla“ degerlendirenlerin yazip cizdiklerine bakilirsa, hic „yanlis seyler söylememisler, yanlis „yapmamislar“, yenilmez ordulara hükmediyorlar, arkalarinda milyonlari sürüklüyorlar hissine kapiliyor insan.

Ama isin gercegi bu mu? Ayni köylüyüz ve hepimiz birbirimizin ne yiyiyp ictigine kadar vakifiz. Ortada katledilen bir ceset var ve orta yerde kaldirilmayi bekler. Katileri ve suc ortaklari belli. Uzayli olmadigimiza göre bu olup bittenler karsisinda ne yapiyordunuz diye surmazlar mi insana? Anlasilan disarda hep gazel okunmus. Aliskanlik olsa gerek. Bugünde okunan ayni gazel.

Bu realite birileri tarafindan dile getirildiginde de müritler zincirlerinde bosanircasina koru halinde „Amanim dostlar yetisin liderimize hakaret ediyorlar. Saygisizlik yapiyorlar“ vs. bir hacli savasi baslatirlar. Hem suclu hem güclüyü oynarlar.

Bu isler böyle olmamali. Saygi karsiliklidir. Kimsenin ne liderinize, ne de baskasina hakaret etme derdi yok. Ama ikide bir liderinizde kendisini „uyanik“, herkeside „sorumsuzluk“ ilan etne aliskanliginda kurtarirsa hicte fena olmaz hani.

Kürd milleti iki tercihle karsi karsiyadir. Ya Kürd reformist hareketi gibi Kürd milletini sömürgeci sistem kapisina baglama politikasini sürdüreceksiniz, ya da Kürd milletini iktidaslasmasini hedefliyorsaniz, sömürgeci sistem yasalari disina cikmis Kürdistan devriminin partisel ve cephesel örgütlülügünü yaratmak zorundasiniz.

Kürd milleti, bagimsizlasmak istiyor. Kendi kendisini yönetmek istiyor. Tarihsel mücadelesi bunu ispatliyor. Mücadele sürüyor. Fakat örgütsüz ve plansiz. Kuzey Kürdistan´i baz aldigimizda mücadelenin istenen düzeyde bir örgütlülük ve ve sürece müdahalede planli-programli olmaktan cok uzak oldugu görülüyor. Bunu tersine cevirmek birikimli, tecrübeli kadrolarin kendini bu ise vermeleriyle mümkün.

Fakat görünen odur ki, bu kadrolarin beklentilerin aksine saga-sola savruldugu ve atil bir durumu düstükleridir. Oysa bu kadrolar, cok badire yasamis, cok iyi isler basarmis, cok daha zor kosullardan süzülüp gelen insanlardir. Yasadiklarinda dersler cikarmis ve cikarabilecek insanlardir. Basariyla bir cok sey yapabilecek insanlardir.

Kürd milletinin gözü bu insanlarin üzerindedir. Onlardan cok sey beklemektedir. Ki onlar da cok sey basarabilecek deneyim ve birikim sahibidirler. O halde neyi bekliyorlar?

Biz Kürtlerin belirgin bir karekteridir. Icinde oldugumuz durumu acindirarak izah etmede üstümüze yoktur. Fakat sorunun cözümünde de bir o kadar vurdum duymaziz. Cözüm üretemiyoruz. Cözüm gücü olamiyoruz. Bunun neden veya nedenlerini aciga cikarma ihtiyaci var.

Ben olamiyoruz.Ben olmaktan kaciniyoruz. Ötekiyle birlikte kendimizi ifade etmeyi kurtulus bilmisiz. Zaten bize kaybetirende bu degil midir? O halde bunu asmak gerek.

Bu görev de Kürd aydini ve siyasi kadrosuna düsüyor. Kürdistan halki, yakaladigi siyasal bilinciyle Kürd aydini ve siyasi kadrosundan cok ileri oldugu inkara gelmez. Bunun en bariz örnegi Güney Kürdistan halkinin resmi olmayan referandumda ortaya koydugu iradedir. Dogu Kürdistan halkimizin Güney Kürdistan ve Irak capindaki 30 Ocak 2005 secim zaferini kendi zaferi olarak görüp bayram havasinda kutlamasidir. Güney-Bati Kürdistan halkimizin son 6 aydir yaratigi serhildanlardir. Kuzey Kürdistan halkimizin 2005 Newroz´undaki kitlesel kalkismasidir.

Bu, cok sey ifade ediyor. Kürd milleti topyekün olarak ben hazirim, varim diyor. Ama ne yazik ki, saha kalkan Kürd milletini bagimsizliga ve birlige götürecek siyasi iradenin yoklugu gercekligimiz…

Kuzey Kürdistan halki, öncüsünü ariyor. Gesmisin sücgecinde süzülüp gelen deneyimli, birikimli kadrolarin bu öncüyü olusturma, kabulenilemez gidisati tersine cevirmek icin düsmanin anladigi dilde konusma görevleri var. Kürd milletinin kurtulus teorisini ve savasini verme sorumluluklari var. Dahasi Kürd milletiyle kucaklasma görevleri var. Bu da sahaya inmekle mümkün.

Saha riskli, saha zor, saha fedakarlik ister. Kürd siyasal kadro ve aydini bunu göze almak zorundadir. Kürd millet tarihinin yapicisi ve yazani olmak istiyorsa bu role soyunmak zorundadir. Su an icinde debelendigi rezil yasami ilelebet kendine layik görme acizligine düsemez. Kendine bu ihaneti reva göremez.

Bu nedenle siyasal kadrolarimiz sahaya inmeli. Sürece etkin olarak müdahale etmeli. Kendilerinden beklenen onurlu tavir budur. Kürd milletinin beklentiside budur.

Kürdistan´da bugün mücadelenin kosullari her zamankinden daha agirdir. Bu biliniyor. Bu bilinerek, kabullenilerek sahaya inilmelidir. KUKM´nin önderligine aday kadrolar ciddi riskleri ve bedel ödemeyi pesinen kabullenerek yeniden ise soyunmakla karsi karsiyadirlar.

Kürd milleti, kendisini zafere tasiyacak öncüsünü aramaktadir. Denenmis, birikimli siyasal kadrolarimiz bunu görmemezlikten gelemez. Kabul edilemez gidisata karsi bekle-gör tavrini kendine yasam tarzi edinemez. Buna kendilerinin bile inanmadiklari gerekceler ileri süremez.

Dünya degisti. Biz de degistik. Bu degisimi iyi degerlendirmek gerekir. Mevcut örgütlülükler Kürd millet cikarlarina cevap verememektedir. Varolan örgütlüklerin belli bir kismi arasinda eskide varolan ayrilik noktalari bugün olmadigi, bunlarin asildigi bilinmektedir. O halde ayri durmanin mantigi nedir?

Kuskusuz mevcut olanlar arasinda bir yigin olumsuzluk sayilabilir, dahasi yasayabilir. Ama sayacaklarimiz Kürd millet cikari icin yanyana gelmemenin gerekceleri olamaz. Birileri varolan bu güvensizlik eken ortami dagitan cesareti göstermesi gerekir. Isi sirtliyorum deyip sahaya inmesi gerekir.

Inaniyorum ki, böylesi sorumlu bir ekip cikarsa bir bütün olarak mevcut örgütlülükler dahil bagimsiz sahsiyetler, Kürd aydini, dahasi Kürd milleti bu ekibi desteklemekten geri kalmayacaktir.

Kürd milleti makus kaderini degistirme sürecine girmistir. Bugün Güney Kürdistan yarin ülkemizin bir baska parcasi bagimsizlasacak, milletimizin tüm parcalari özgürlesecek.

Bagimsiz Birlesik Demokratik Kürdistan gerceklesecek!

Tek Bölünmez Demokratik Kürdistan ve Kürd Milleti Modern Dünyada Yerini Alacak!

Bunun Önemli Bir Adimi Olan Kürdistan Bölge Baskani Secilen Sevgili Mesut Barzani´yi Kutluyor, Daha Nice Basarilara Imza Atmasini Temeni Ediyorum!

13 Haziran 2005