Direkt zum Inhalt

INSANA NOTLAR-4- Şeytana UYMAK

“” Yazinin son paragrafini okumadan yayinlama!!!!!!!!!!!!Rojhat

şeytana uymak kötü bir şey midir gerçektenı
şeytan kimdir? Neyi temsil eder? şeytana uymak mı fenalık doğurur, uymamak mı?

Biraz açalım.
Bilinen dini yorum şöyledir.
Meleklerin başı olan şeytana Cenab-ı Allah, kendi suretinde yarattığı Ademe biat etmesini emreder. Fakat o, çamurdan(1) yaratılan Ademe itaat etmeyi ret eder.
Cenab-ı Allah, buyruğuna karşı gelen şeytanı, meleklerin önderliğinden azletilip cennetten kovar.

Cehennem yaşamı şeytana çok çileli gelmiş olmalı ki, Tanrıdan af dileyerek cennete kabulünü rica eder. Rab meleşine acır ve onu sonsuz bir yarışa sokar. ınsandan üstünlüğünü kanıtlama...

Nitekim yasak meyveyi Adem’e yedirme işi, şeytan’ın bu üstünlüğünü kanıtlama gayreti olarak sunulmaktadır! Adem ise bu aldatılmıılığına karşılığı cennetten atılır!(2).

Bu öyküde asıl görülmesi gereken şey nedir? şeytan neden itaat\'i reddetmiştir?
Buradaki reddedişte, bir hak arama yok mudur?
Usta askerin, acemi ere uyması doğru mudur? Öğretmenden, öğrenciye itaat etmesi istenir mi? ılk doğan, sonra doğandan küçük tutulur mu? AĞabey kardeşe alt olur mu?

Açık ki şeytan haklıdır ve hakkını aramıştır.
ışte bu nedenle şeytana uyma bütün hak arayanların baş vurduğu yol olmuştur! Yani bu adaletsizliğe bir baş kaldırış yoludur!

Elbette Allah\'a, nebiye, sultana, generale, polise, patrona ağaya kısaca, hakkı kim gasp ediyorsa ona bir baş kaldırıştır!

şeytan Allah’ın yaptığı adaletsizliğe sivil itaatsizlik yapmıştır. Hakkı\'nı aramış fakat cezalandırılmıştır. Ya sonra?
Görülmektedir ki bu baş kaldırış, sonuçta işe yaramış ve şeytanın kovulmasına neden olan insanın o kadar da üstün bir yaratık olmadığını kanıtlamıştır...

Peki siz, siz hiç şeytana uydunuz mu? Kaç kez uydunuzı Bu uyumdan ne zarar gördünüzı Rakipleriniz ne zarar gördü
ışte sizi, bir “oh olsun” dedirtecek gönül rahatlığına erme için bile olsa, şeytana uymaya davet ediyorum!

Bu işin ne büyük hazzı vardır, gelin bana sorun!
Yalandır, şeytan, kötülüğün körükleyeni deşildir. Aksine, sadece hak aramayı temsil eden bir dürtüdür.

Yalandır, şeytana da tapmam, ama bazen uyarım!
Fakat bu işin de bir kuralı vardır. şeytana uymak başkasını zarara uğratmama ilkesine dayanır. Çünkü şeytanın baş kaldırışı, kendisinin haksızlığa uğramasındandır! Amaç başkasına acı çektirmek değil, aksine sadece kendinizi ve haklarınızı korumaktır.

şeytana uymuıların kazanımları, tüm insanlığın yararlandığı geniş, \'insan hakları\' manzumesini oluşturmuştur.

şeytana uyanlar olmazsa idi, şu an nelerden yoksun olmazdık ki!..

Yeryüzündeki dini kurumların (kilise, havra, cami i, semahaneler vb.) bütün dinlerde, Tanrı’yı, ideolojisini ve yorumlarını temsil ettiği bir gerçektir.

ıslamiyet ve öncesi dinler, dünyanın durağan, düz bir tepsi gibi olduğunu savlarlar.
Günün birinde şeytan, ıtalya\'ya uğrayarak Galile o diye birini bulur ve ona der ki:
“_Galile o, Allah ve onun bu dünyadaki temsilcileri ne derlerse desinler. Gözünü aç ve incele, dünya hem durağan, hem de düz değildir!” demiştir.

Galile şeytana uymasa ve burnunu Allah\'ın ve dini kurumların işine sokmaya kalkmasa idi, bizler hala dünyanın yuvarlaklığı ve kendi çevresinde döndüğü gerçeğini bilmiyor olacaktık! Bu bilginin kolaylıklarından da yararlanır olamayacaktık.

Mikroplar bulunmazdan önce hastalıklar, cin ve şeytan çarpması sanılırdı. Bu çarpılmadan kurtulmak için din adamlarına gidilir, bir sürü para karşılığında dualar yazdırılır ve muskalar yaptırılırdı.

Pasteur denen kimyacı, şeytana uyarak bakterilerin varlığını iddia etti. Hastalıkların cin ve şeytan çarpması sonucu değil, gözle görülemeyen küçük canlıların eseri olduğunu savladı.
Pasteur dini açıklamalara bağımlı kalmayı sürdürse idi, mikropların varlığından habersiz hala sıtma, veba ve verem gibi çeşitli hastalıklarla telef oluyor olacaktık.

şeytan, toplumsal sorunların çözümünde insanlara açarlar üretmesi için ilham perisi olmayı sürdürüyor.

Kölelere(3) Allah, “ınsanları eşit yaratmadım. Kaderinize razı olun ve size bu durumda bile olsa yaşama hakkı verdiğim için Allah\'ınıza şükrediniz” derken; şeytan:
“_Kölelik Allah vergisi değildir, ayağa kalk hakkını ara” demektedir!
Kadınlara, ılah “Kadın eksiktir, erkeğine tabii olmalı ve onun hizmetinde olmalı” der.
şeytan: “Eksiklik fikrine, çok eıliliğe ve dayağa karşı çık! Sen eşsin; eş, eşitlikten türer, eşine (eşitine) kendini ezdirme!”

Köylüye işçiye, “AĞaya-patrona kendini ucuza verme ve belli aralıklarla ücret artışı iste!”

Vatandaşa, “Yöneticilerden hesap sor, sadece oy vermekle kalma!”

Aydına-öğrenciye, “Ezilenden yana ol. Yiğitlik ülkücüler gibi sırtını güçlüye (devlete) vermek değildir. Aksine, asıl aşağılık budur! Güçlünün yanına geçerek kendini adamdan saydırma dır. Yiğitlik devlete ve devleti olanlara karşı direnmek; devleti ve gücü olmayan yoksulun, kölenin, Kürt’ün, Filistinli’nin, KIzılderili’nin yanında yer almaktır!”

Kürt’e, “Ayağa kalk, baskıdan kurtul, anlın dik, çağdaş milletler arasında yerini almak için devletini kur!”

Allah ise aynı kişilere: “Bu kaderindir, otur ve çileni doldur. Bağına gelene de şükret, beterin beteri var!” diyor.

Allah, ‘ne varsa ben yarattım. Bu niye böyledir deme, Allah\'ın hikmetine sual olmaz’ der.

Allah\'a uymayı, itaat bekleyen tüm kurumlar ve kişiler benimserler. Krallıklar, halifelikler, diktatörlükler, askeri-polisiye devletler, işverenler, ırkçılar ve mafya örgütleri.

Can alan, kol-bacak kesen sert ve dünyanın ilk yazılı yasalarını insanlığın başına bela eden Hamurrabi(4) de bunları Allah\'tan aldığını savlamaktadır.
Çünkü Allah\'tan gelen kaderdir, uygulanmaktan ve uymaktan başka yol bırakılmamaktadır. Bu nedenle bütün zalimler Allah\'a sığınmaktadırlar.
Firavunlar, bizzat kendilerinin Allah olduklarını ileri sürmediler mi? Roma imparatorları, zalim Nemrut, ıran şahları, ıngiliz Krallığı vb. hep kendilerini Tanrı veya yarı Tanrısal idareciler olarak sunmadılar mı?

Peygamberlerin hepsi ya sultan yada halife olarak uzun yıllar hükümranlıklarını sürdürmediler mi?

Tanrı adına zulmedenlerin suçu ve cezası olmuyor. Bu nedenle bütün caniler Allah\'la olduklarını öne sürerek toplum vicdanında aklanabiliyorlar. Böylece zan altında kalmadan sınırsız eziyetler yapabiliyorlar!(5)

Zalimlere baş kaldıran tüm mazlumların gördükleri eziyeti haklı gösterilebilmek için de Allahsız olmakla yada şeytana uymakla suçlanmaktadırlar(6)

Görülmesi gereken bir yön de baş kaldıranların(7) bu tercihi bilinçle yapmadıklarıdır!

Böyle gelmiş böyle gider düşüncesi Tanrı’yı (egemen olanları), yani düzen sahiplerini, diğer bir deyimle devlet gücünü ellerinde bulunanları; böyle gitmemeli fikri de şeytanı, (egemen olmayanları) yani devlet gücünü elinde bulundurmayanları simgeler!

şeytan değişimi simgeler ve değiştirmeyi amaçlar. Değiştirme fikri kaybetme endişesi yaratmakta ve yönetimdekileri çılgına çevirmektedir. Durumun değişmesi yönünde mücadele yürütenlerin haklılığını ve potansiyel gücünü (ilerde örgütleyerek peılerine takacakları kitlenin büyüklüğünü) bildiklerinden, düşünceleri yayılmadan (kitleselleşmeden), onları yok etmek için yapmayacakları zulüm yoktur.
Araştırmak, görünüre aldanmayıp gizli sebebi bulmaya çalışmak, değelemek, karşıtırmak, kurcalamak değiştirme faaliyetleridir. Her şeye bir neden arama, değişimin ilk adımıdır.

şeytana uyma, bütün tekniksel ve toplumsal ilerlemelerin, devrimlerin ve hak arama direnişlerin baılama noktasıdır.

şimdi devletini kurmak için uğraşan Kürtlere karşı savaşanlara, onlar dillerini yasaklamaya çalışan Türk-Arap-Fars devletlerine destek veren Allah inananlarına sormalı:
Siz neden Kürt halkının hakları söz konusu olunca Müslümanlığınızı es geçiyorsunuzı Bu mazlumları savunacağınız yerde, zalim devletleri destekliyorsunuz!

Bir topluluğu zor ile Türk-Arap-Fars yapmak ve dillerini yasaklamak zulüm değil midir? Allah’ın bu Müslüman kullarına zulüm etmek caiz midir? Allah bunları Kürt olarak yaratmadı mı? Yoksa işkence ıslami bir gereklilik midir? Yoksa Allah\'ın zulmedenden yana olduğuna siz de mi katılıyorsunuzı O zaman mazlumun yanına geçmek (şeytan\'a uymak) için daha çok sebebiniz var demektir!

Böyle olunca, benim şeytana uymaya davetim, daha da gerekçeli ve gerekli olmuyor mu?

Buyur siz söyleyin!

------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
(1) Hak dinler, şeytanın nurdan yaratıldığını savlamaktadır. Nur, aslı ateş olan güneşin ışığıdır. Bu nedenle şeytan, ateş ve cehennem arasında ilişki kurulur. Bazı dinlerde ateşin; Musevi, Hristiyan ve ıslam dinleri ise cehennemin ve cehennem ateşinin bekçisi olarak lanse ederler.

Cehennem ile özdeşleştirilen ateş gerçekten bir tehlike olmakla beraber, aslında cenneti cennet yapan öznedir. Ateş yani güneş olmasaydı cennet bahçesinde başta insan olmak üzere hayvanlar, meyveler, tarım ürünleri kısaca yaşam olabilir miydi?

Ateş yaşamın gerçek yaratıcıcıdır. Ateşin olmadığı bir gezegende canlılık olanaksızdır. şeytan ateşin sönmemesi için başında bekleyeni ise canlılara Tanrı’dan daha fazla gerekli değil midir?

(2) Tek Tanınlı dinlerin, ikinci kitabı olan ve Allah tarafından Hz Musa’ya indirildiği savlanan hak kitabı Tevrat-ı şerif (ısrail dilinde Tora,
Eski Ahit\' (yahut Birinci ıncil). ikinci babında Adem’i yerin toprağından yaratıp, burnundan hayat nefesini üflediğini, böylece yaşayan bir can ettiğini anlattışı surelerinden sonra; arka bir bahçe yaptığını, Adem’i içine koyduğu bu bahçeyi çevreleyen dört ırmağın son ikisinin Fırat ve Dicle olduğunu yazmaktadır. (Kitab-ı Mukaddes; Birleşmiş Kitabı Mukaddes Cemiyetleri yayını1993 sayfa 2, 14. sure)

Yani Adem Mezrabotan’lı (Mezopotamyalı) yani Kürdistan’lıdır. Kürtler burada yaratılmış bir halktır, Yurtları Kürdistan da burasıdır. Demek oluyor ki Kürtler Ademin torunlarıdırlar. Başka bir deyişle cennetin çocuklarıdırlar. Cennetten kovulunca Adem’den (Kürtlerden) insanlık, dünyanın diğer bölgelerine yayılmış-dağılmış oldular!

şimdi bu bir tür, Kürt güneş teorisi oluyorsa da ben demiyorum, Allah Tevrat\'(Tora)ta diyor! Ve Türkler de bana ilham veriyor. Ünlü şairlerinin(?) dediği gibi “Kabahat bende deşil; ilham edende”!

(3) Birçok peygamberin köleleri bulunduğu anımsanırsa, onların da bu sistemi Allah yarattı düşüncesi ile benimsemiş oldukları ve olduğu gibi uyguladıkları anımsanmalı.

(4) Babil kralının adı yöre dillerinden kaynaklanıyor olmalı. Bu söz bazı dillerde Khammurabi diye yazılır. Hecelersek Khamm-û-Rab-i, Kürtçe’de kom, yani kamu topluluk toplum demektir; ra bu günkü söylemle ro güneş. (Yani kral yada Allah. Zaten Rab Arap dilinde de Allah anlamında da kullanılmasına rağmen sözün aslı Arami-Herbeş dillerinde bilge, bilgili öğreten anlamından üretildiği bilinmektedir. Allah ta bir bilen, her şeyi bilen olduğuna göre.. Eski Kürt inançlarından güneşe tapma da anımsanırsa. Kamu Rabbi, yani toplumun güneşi, toplumun Allah\'ı anlamına geldiği kendiliğinden anlaşılır oluyor!

Köleliği, Tanrı’nın (şeriatın da aynı yasaları sahiplendiğini anımsayınız) kanunları diye yutturmaya çalışan bu zatın, Allah’a sığınmasını anlamamak için ahmak olmak gerekmez mi?

(5) Ülkücüler ve devlet yetkilileri bu kolaylıklarından bolca yararlanmaktadırlar. Eroin ticareti yapan, arsa ve çek-senet mafyacılığı yapan MHP’liler; işkenceci devlet memurları, infazcı generaller ve devlet yetkilileri dinci kisveyle muhaliflerini temizlemeyi sürdürmüyorlar mı?

Kimse devlet adına bile olsa, uyuşturucu satıcılılığının, mafyacılığın, can almanın bir fenalık ve suç olduğunu anımsamamak istemiyor bile!

(6) Alevilerin sünnet olmadıkları, kestiklerinin yenmezliği, rafız i oldukları savları...
PKK teröristlerinin sünnetsiz ve, Ermeni oldukları iddiaları...

Siyasi ve ekonomik eşitliği savunmak dışında bir özelliği olmayan solcu gençleri Allahsızlar-gavurlar olarak suçlamaları...

Bütün bunlar, onlara yapılan saldırıları kolaylaştırmak ve katledilişlerini haklı göstermek için değil midir?

Nitekim Çorum, Malatya, K Maraş ve Sivas’ta Aleviler kolayca yakılabiliyor veya öldürülebiliyorlar.

Bir eve dalarak, içerdeki solcu çocukları kurşuna dizen ve etrafına bir el bile sıkılmamış silahlar serpiştiren cani polislerler alkışlanmaktadırlar.
PKK bir Kürt Partisidir. Kürtlerin en doğal hakları olan, kendi dillerinde eşitim ve yayın hakkını savunduğu ve kendi yurtlarına (buna Kürt devleti kurmak da dahil) sahip çıkmayı amaçladığı bilindiği halde; Müslümanlar gözünde hoş görülmeyen Ermeniler olarak tanıtılmaktadır. Bu da gaz ve benzin bombaları ile kavrularak katledilmelerini kolaylaştırmaktadır.

ışte, bu Allah\'a sığınma kutsallığı nedeni ile tüm suçlar aklanabiliyor ve kimse; (Yahu Allah insanların bir kesimini Kürt ve Kürtçe ile yarattı ise bırakın öyle kalsınlar, Allah istese idi herkesi Türk olarak yaratamaz mı idi? Karga kargaca ötsün bülbül bülbülce. ikisinin de kuş olması aynı dili kullanmasını gerektirmez!) diye düşünemiyor!

(7) Bu baş kaldıranlar (şeytana Uyanlar) hiçte az değiller doğrusu: Aslında en başta şu kendini peygamber ilen edenler gelmektedirler. Çünkü onlar da şeytana uyarak, eski Tanrılara baş kaldırmıılardır. Musa, döneminin Allah\'ı olan Firavun\'a, ıbrahim Nemrud\'a, ısa Romalı ımparatorlara vd...

Allah\'ın Halifeliğini devralan Osmanlıya baş kaldıran Dada loğlu, Köroğlu, Baba ıshak, Pir Sultan, Ege Efeleri, ınce Memed ve devlet olmazdan önce M Kemal Paşa şeytana uyanlar olarak, çağ dışı geri ve baskıcı sistemlere karşı, değişilik isteme ve yapma cesareti göstermişlerdir!

M Kemal Paşa devlet olunca da onun asimilasyon ve sindirme hareketine karşı direnen Kürt önderler Seyit Rıza, Said\'i Nur\' si...

Deniz Gezmiş, Mahir Çayan, ıbrahim Kaypakkaya ve günümüzde Aptullah Öcalan...
Allah\'a, padişaha, halifeye, dine ve kanunlara karşı gelerek şeytana uymakla suçlanmıılardır.

Neuen Kommentar schreiben

Der Inhalt dieses Feldes wird nicht öffentlich zugänglich angezeigt.
CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.