Direkt zum Inhalt

KARŞIMIZDAKI DEVLET!

Kürd ulusunun acılarına her gün bir yenisi daha ekleniyor.. yarası kabuk başlamıyor aksine her gün yeniden kanıyor.. Öte yandan ülkemizi fiili askeri işgal altında tutan Türk sömürgeci devleti Kürd ulusuna karşı top yekun bir savaş yürütmektedir. Ve bura da ulusun ne sağını ne de solunu ayrımını yapmıyor aksine Kürd Ulusunun bütününe karşı bir savaş yürütüyor.

Kürdistan Ulusal kurtuluş mücadelesi süreci Kürd ulusunun kendi kaderinin kendisinin tayın etme sürecidir ve doğaldır ki iç düşmanımızda olacaktır. ıç düşmanımıza bakarak ulusun sol güçleri kavramının kullanılması büyük bir talihsizliktir ve bu kavramla Kürdistan ulusal kurtuluş mücadelesi sürecini parçalamaktır.

Kürdistan ulusal kurtuluş mücadelesi ulusun tümünü kapsayan geniş bir örgütlenmenin anti sömürgeci niteliğini oluşturmaktadır. Bu anti-sömürgeci güçlerin niteliği doğal olarak ulusal kurtuluşçudur, bu anlamıyla ulusal kurtuluşçu güçlerin içinde yer alan herkesin Kürdistanın askeri işgaldan arındırılması talebiyle isyan bayrağı açtığı sürce ortak bir program etrafında yürünür. Bura da ideolojik birlik aranmaz, ülke ve ulus çıkarları esas alınır, temel öğe yurtseverliktir.

Kürdistan Ulusal Kurtuluş mücadelesi sürecini bir bütün ulusal güçlerin değil de “ulusun sol güçleri” veya “ulusun sağ güçleri” olarak bir ayrıma gitmek ulusal kurtuluş mücadelesinin temel ayaklarından birini kendimiz keseriz ki bu bizden çok sömürgecilerin işine yarayacak bir durumdur.

Dikkat etmek gerekiyorsa Türk sömürgeci devleti Kürd ulusal ayaklanmalarının temel dinamiği olan (biz solun dışında kalan) aşiretlere, şeyh ve ağalara yüklenerek onları sürgün ederek veya parçalayarak ulusal mücadelenin öncüllerinin doğumu olan burjuva aydınlarının bu zengin sınıflardan doğmasını engelleyerek bizzatihi ulusal bilincin toplumsal ayağını keserek kötürükleştirmeyi hedeflemiştir ve bu hedefinde de büyük başarı elde etmiştir. En son Dersim ayaklanmasından 1955‘ lerin sonuna kadar Kuzey Kürdistan da ölü bir sessizlik hüküm sürmüştür. Bu süreçte Dünya sol akımlarıyla tanışan Yurtsever Kürd gençliği sol argümanlarla Kürdistan Ulusal Kurtuluş Mücadelesi hedefine yönelerek Başımsızlığı savunmuştur. Burada bu Yurtsever Kürt gençliğinin gösterdiği fedakrlığı asla ve asla unutamayız; onlar çok büyük bedeller ödemiştir, kim kanıksayabilir bunu, bu mümkün mü?

Olaya bir bütün olarak baktığımızda seksen yıldır Türk sömürgeci devleti Kürd ulusuna karşı merhametsiz bir savaş yürütmektedir. Kim ne derse desin, Kürd ulusuna karşı yürütülen bu savaşın boyutu Kürdistandaki geliğmelerin boyutu belirlemektedir. Her geliğmenin ardında ona karşı yürüttüğü temel mantığı gizlemesine gerek duymayan Türk sömürgeci devleti, açık ve net bir şekilde sürdürüyor ve bunu yaparken de Türk sosyal şoven soluna ve onlardan müzdirip Sovyet piro tipi olan Kürd örgütlere de miras bıraktığı; gerici, feodal, iğbirlikçi, olarak adlandırılan Kürd ulusal burjuvazinin ve Kürt ulusal Kurtuluş mücadelesinin temel dayanaklarından olan ağa, şeyh ve aşiretlere karşı “ilerci”, “devrimci” sol kavramlar üreterek Kürd ulusunun parçalanması hedeflenmiğtir; ve bu hedefin nasıl gerçekleştiğini aşağıda bazı belgelerle anlatmaya çalışacağım.

Kürd ulusuna karşı yürütülen sömürgeci savaş Kürdistanın gözeneklerine kan irin, göz yaşı taşımıştır.. girdiği her yerde merhameti ve insanal değerleri imha etmiştir. Kürdistanda yürüttüğü fiili askeri işgalinde sömürgeci “düşünme sınırını parçalayarak” kendi dünyasını öldürdü. Kendini öldürdüğü yerde şiddeti kanıksadı ve sömürge topluma karşı yürüttüğü savaşta önce suçu yaratarak sömürgeyi kırmayı hedefledi.

Türk sömürgesi devletinin Kürdistan da yürüttüğü fiili işgalin sınırı sadece misak-i milli sınırları ile belirlenmiş ve Lozan antlaşmasının getirdiği “hukuksal" dayanağıyla da çizilmiş bir coğrafya ile sınırlı değil; bizzathi o coğrafyanın içinde ve üstünde yer alan Kürd ulusunun tümünün tarihsel, kültürel, felsefi, artistik ve hukuku alanında da fiili işgalini sürdürmeye çalışarak yok etmeyi hedeflemiştir.. Bu yok etme önce onun ulusal kimliğini parçalamak ve o ulusal değerleri taşıyan nesnenin varlığını ortadan kaldırmayı sürekli kılmıştır.

Örneğin : 14 Haziran 1934 tarihli iskan kanunun niteliğini belirleyen ve asıl amacın Kürdistanda asimilasyon politikasının yürütme savaşının hukuki anlamda neyi amaçladığını birkaç örnekle açıklamak gerekirse bu yukarda söylediğim şeylerin yabana atılır olmadığını çok daha iyi anlamış olacağız.

“ 13. Haziran 1934 tarihli ve 2510 sayılı ıskan kanunun 10. maddesi:
Madde 10 – Kanun, aşirete hükümü şahsiyet tanımaz. Bu hususta her hangi bir hüküm, vesika ve ilama müstenit olsa da tanınmış haklar kaldırılmıştır. Aşiret reisliği, beyliği, ağalığı ve şeyhliği ve bunların herhangi bir vesikaya, veya görgü ve göreneğe müstenit her türlü teşkilat taazzuvları kaldırılmıştır. (*)

Madde 10- C. Fırkasına göre:
C. Bu kanun neşrinden önce Aşiretlere reislik, beylik, aşalık, şeyhlik yapmış olanları ve yapmak isteyenleri ve sınırlar boyunda oturmasında emniyet ve asayiş bakımından mahsur bulunanları, aileleri ile birlikte münasip yerlere naklettirip yerleştirmeye, icra vekilleri heyeti kararı ile Dahili Vekili Selahiyetlidir.

Ç. Türk tebaasından olup ta, Türk kültürüne başlı bulunmayan aşiretler fertlerinin dağınık olarak 2 numaralı mıntıkalara, Türk tabiiyetli ve Türk kültürlü göçebe aşiretler fertlerinin sihhat ve yaşama şartları elverişli yerlere nakledip yerleştirmeye ve Türk kültürüne başlı bulunmayan göçebe aşiretler fertlerini icaba göre Türkiye dışarısına çıkarmaya Dahiliye Vekili Selahiyetlidir.(**)”

Mecburi iskan kanununun TBMM’inde görüşülmesi sırasında ve 07.06 1934 ve 14.06.1934 tarihli iki oturumda geçen, Kütahya ve Samsun millet vekillerinin o dönem konuşmalarını aktaralım ve bu iskan maddesinin asıl amacının ne olduşunu görelim;

Naşit HAKKIBEY (Kütahya)
“ ... arkadaşlar gün görmüş Türk Milleti, Dünya’ nın en büyük ınklıapçısı ve Türklüğün büyük kurtarıcısı Gazi Mustafa Kemalin etrafında toplanıyor. Dışarda kalmış olan Türk’leri Ana Vatan büyük sevgi ile kucaklıyor.
Bu vatan üzerinde sınıf ve tezadı yaşatmak için bizim prensiplerimizi tanımayanlarla mücadele çok çetin oldu. Muhtelif silahlı isyanlar, irtica hareketleri, dağ başlarında soygunculuk ve mütecavüzler ekseriye aşiret ruhunda beslendi. (***)”
Ruşeni Bey (Samsun)
“ ...Türk düşmanı olarak doğmuş, Türk yurduna zarar vermek üzere büyümüştür. Bunlar yavaş, yavaş kendi ülküleri, kendi servetleri ve kendi yaşayışları ile Türk’e karşımamak için o kadar ileri gittiler ki, kendilerinin bile olmayan dilleri benimsemişler, onu konuşarak bizden ayrı kalmışlardır. Çok şükür büyük reisimiz ve dünyanın en büyük inkılapçısı Gazi Mustafa Kemal, yüksek bilgisi ve yüksek ülküsü ile Türk’e tarihini ve dilini milletimize verdiği gibi; ımparatorluk devrinde kendilerini yabancı soydan olanlarda kendilerinin halis Türk olduğunu öğretmiştir. (****)

Görüldüğü gibi Türk sömürgeci devleti Lozan antlaşmasında kazandığı zaferin kılıcıyla Kürd ulusunun üzerinde yaşadığı coğrafyası olan toprağını işgali tek başına yeterli bulmamış, aksine bir bütün olarak Kürd’ü ülkesiyle birlikte işgal ederek onun ulusal varlığını ortadan kaldırmak için önce Kürd ulusunu temel dinamiklerini ortadan kaldırmayı hedeflemiştir. Bu temel dinamiklerin kırılması Kürd ulusunun ulusal varlığının gelişmesini, yaşamasını kırmak demekti, onun için işin en başında bu iskan kanunlarını çıkarmıştır. Yoksa onun ulusal sol veya ulusal sağ olduğu için değil.

Sömürgenin alt-üst oluşu kendi toplumsal yapısındaki kırılmanın derinleşmesiyledir ki Türk sömürgeci devleti Kürdistan da askeri işgalini başarmıştır. Önce, sömürgenin tarihsel gelişimi içindeki yeri yadsınmıştır, ardından onun toplumsal varlığı inkar edilmesinde asimilasyonu derinleştirmiştir. Asimilasyonun en temel yanı sömürgenin temel değerleri tahrip edilerek sömürge insanın bilincinde derin yaralar açılmasına gidilmiştir.

Tüm bunları göz önüne aldığımızda karşımızdaki devletin sürdürdüğü seksen yıllık savaşın nasıl ve hangi biçimlerde olduğunu çok daha iyi görmekteyiz. Her şeyden önce Kürdistan’ı Lozan antlaşmasıyla bölüp parçalayan sömürgeci devletlerin sırtını dayadıkları Lozan antlaşmasıyla Kürdün inkar politikası Güney Kürdistan’da başlayan 1991 atılımı ile parçalanması Sömürgeci güçlerin şoven duygularını korkunç derece de kamıçlamıştır. Seksen yıldır olmayan Kürd’ler şimdi başımsızlığa doğru eviriliyor ! Nerden çıktı bu olmayan Kürdlerı

Üstelik olmayan Kürd “ılkel milliyetçi”si lideri Mesut Barzani, şöyle bir açıklama yapıyor:

“ 1963 tarihli bu bayrak bizim için soykırım, Toplu katliam ve cinayet anlamı taşımaktadır. Bu sebeple, Irak tarihinin en karanlık dönemini yansıtan bayrağın, Kürdistan’da göndere çekilmesi mümkün değildir.”

Bu açıklamanın hemen akabinden Türk sömürgeci devleti, değerli Mesut Barzani tarafından Kürd ulusuna verilen mesajın farkında olarak Newroz da henüz nasıl olduğu ve ya nasıl örgütlendiği anlaşılmayan Türk bayrağı çiğneme veya yere atma olayı ile gündeme bir kurşun gibi Türk şovenizmini akıtarak Mesut Barzani’nin iletmek istediği mesajın önünü kesmeyi hedeflemiştir. Çünkü, Kuzey Kürdü Türk devletine karşı : Türk bayrağı Kuzey Kürdistanda göndere çekilmesi seksen yıllık katliam, sürgün ve soykırım demektir, bu sebepten dolayı Türk bayrağının Kürdistan da göndere çekilmesi mümkün değildir, deme haklılığını ortadan kaldırmak için Kürd ulusuna karşı yeni bir savaş açmıştır ve bu savaşta da yalnız olmadığının bilincinde olarak hareket etmektedir.

Kuzey Kürdistan Ulusal Kurtuluş Mücadelesi bir kere daha iç hainlerimizin sömürgeci Türk devletinin kanlı çizmelerini yalayarak Kürd ulusuna karşı Türk devletinin yanında yer almasıyla daha da ağırlaşmıştır. Bir diğer uç nokta ise Kürdistan Ulusal Kurtuluş sürecini “ ulusal sol güçler ” kavramıyla parçalanarak sürdürülmek istenmesi de diğer bir talihsizliktir.

Metin ESEN

-----------------------------------------------------------------------------------------------------
(*)Kürtlerin mecburi iskani. Syf.91 I.Beşikçi
(**) A.G.E. syf. 129-130
(***)A.G.E.syf. 166.
(****) A.G.E. syf.170-171

Neuen Kommentar schreiben

Der Inhalt dieses Feldes wird nicht öffentlich zugänglich angezeigt.
CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.