Direkt zum Inhalt

    Fransa'nın başkenti Paris'te düzenlenen silahlı saldırıda aralarında PKK'nin kurucularından Sakine Cansız,  KNK Paris temsilcisi Fidan Doğan ve Leyla Söylemez adlı genç Kürt kadını öldürüldü. Katil veya katiller cinayetleri susturucu takılmış silahla işlediler. Cinayeti işledikten sonra da kapıyı kilitleyip gittiler. Katliam, Paris'in en işlek merkezlerinden biri olan Gare du Nord'da bulunan Kürdistan Enformasyon Bürosu'na girilerek gerçekleştirildi. Paris'te PKK ile ilgili olan taraftarları bile kontrol altında tutup, sık sık tutuklayan Fransız devletinin Kürdistan Enformasyon Bürosu'nu sürekli takip altında tutmamış olmasının inandırıcı bir açıklaması yok. Sakine Cansız gibi operasyon, tutuklama ve öldürülmeye açık tanınmış bir PKK'linin korumadan yoksun bir şekilde Avrupa'da dolaşması üzerinde durulması gereken bir husus.  Olay çok üzücü ve kahredici. Yıllardır tanıdığım Kürt kadın direnişçiliğinin sembolü Sakin'e Cansız'ın bu şekilde öldürülmesini kimse içine sindiremeyecek. Kabul edilmeyecek, sorgulanacak, Kürtleri bu şekilde cinayetlere, tutuklamalara ve ortadan kaldırmalara açık noktalarda tutan nedenler üzerine çok kafa yorulacak. PKK, Türk oyununu görmüyor mu başlıklı yazımda, "Türkiye'de iktidar, sorunlarından ve yapısından dolayı kanlı, kirli, karanlık ve çok başlıdır," demiştim. Sözünü ettiğim bu olaydı işe. İktidarın bir kesimi sizinle görüşürken, onunla çelişkili olan veya olmayan başka bir kesimi cinayet işler. Tetikçilik yapıp, cinayet işleyen de kimler tarafından yönlendirildiğini hiç bir zaman öğrenemez. Türk tetikçilerin yakalandıktan sonra tutursız ve çelişkili ifadeler vermesi bundandır. Hrant Dink cinayetinde, Papa'ya suikast olayında, Danıştay baskınındaki tetikçilerin ifadelerine bakın... Turgut Özal bile kürsüdeki konuşması sırasında kendisine ateş eden Kartal Demirağ'ın sorgulanmamasını istemişti. Çünkü olayı çözemeceyeceğini iyi biliyordu. Uğur Mumcu cinayetinde de Özal: "Bu cinayeti kimse çözemez," demişti. Bu neden böyledir? Kürtlerin ve PKK'nin özellikle anlamak istemediği de budur. Ortada bir Türk devleti yok. Ortada çıkarlara göre şekil değiştiren ve her kılıfa bürünen karanlık v e kirli bir devlet var. Türklerin devletin bu biçimine zaten ihtiyaçları var. Dürüst, tek, herşeyi kontrol altında, cinayetleri durdurulmuş, karanlık noktaları çözülmüş bir devlet biçimi Türklerin işine gelmiyor. Türkler normal bir devletle toplumu iadere edemezler. Normallikten korkuyorlar. Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Söylemez'i ölüme götüren Kürtlerin Türk devleti karşısındaki saflıklarıdır. Bu bir Türk cinayetidir. Tetikçi yakalansa bile bu katliamın gerçek niteliğinin çözülmesi mümkün olmayacaktır. Kürtler Türk devletinin ve onun istihbarat örgütlerinin önünde çok dağıldılar. Türk devletinin yüzde sekseni yerin altındayken, Kürtlerin gizli saklı hiç bir şeyleri kalmadı. Hepsi çarşaf gibi Türk devletinin önüne saçıldı. AKP faşizminin sözcülerinden Hüseyin Çelik, üç Kürt kadının öldürülmesini PKK'nin iç infazı olarak açıkladı. PKK ile görüşme yapan bir iktidarın Kürt asıllı temsilcisi böyle söylüyor. Türk Başbakanı Erdoğan, PKK'liler nerede olursa olsun bulup vuracağız diyor. Türk devletinin müzakerelere ve görüşmelere uygun bir yapı arzetmediğini söylediğimde, eminim PKK'li arkadaşlar, ne demek istediğimi anlamak yerine bana tepki duymayı tercih ediyorlar. Ama durum söylediğim gibidir. Devletin bir kanadıyla konuşulurken, diğer kanadı vurmayı planlıyorsa yaptığın müzakerelerin ne anlamı olur? Böyle bir devlete ortak olsan bile kısa bir süre sonra, tıpkı Paris'teki gibi katliama uğrarsın veya onunla birlikte batıp gidersin. Türk devleti ile en ciddi çatışmaların olduğu zamanlarda Avrupa'da böyle bir katliam yapılmadı. 12 Eylül Diktatörleri de bu şekilde vurmadı. Avrupa'nın merkezinde sığınmacı Kürt kadınlarına vurduktan sonra, PKK Türk devletiyle neyi konuşacak? Tetikçilerine hakim olmayan ve onları her fırsatta Kürtlerin üstüne salan çeteleşmiş ve boğazına kadar cinayete gömülmüş bir yapıyla Kürdün hangi sorununu çözecek? Fazlasıyla üzgünüz.  Kürtler en çok Türk devletiyle çözüm adına ilişki kurduğunda cinayetlere kurban gidiyor. Ya Türklerin kendi iç çelişkilerinin stres atma alanı oluyoruz ya uluslararası  operasyonların öznesi haline geliyoruz ya da ırkçı nefretin linç kültürü altında eziliyoruz. Avrupa'nın göbeğinde, sığınmacı üç Kürt kadını bu şekilde öldürülüyor; Türk basını ve iktidarı bunu PKK içi bir infaz olarak adlandırıyorsa, hiç bir Kürt bireyinin can güvenliği yoktur artık... Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Söylemez'in ailelerine bu büyük acı karşısında baş sağlığı dilyorum... Kürdistan halkı Kürt kadın direnişinin sembolü Sakine Cansız, Leyla Sönmez ve Fidan Doğan'ı unutmayacak... Kürdistan direnişçilerini son yolculuklarına uğurlamak için Paris'e akın edeceğiz.  Kaynak:  Rojevakurdistan  
CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.