Önce şuna dikkatinize çekeyim. Şu yorumum üsteki yazıyla bir alakası yok.
Hasan'a ait başka iki yazısında alınmış iki alıntı aşağıya alacağım.
Okuyucunun dikkatlice okumasını öneririm.
Okuyucu Hasan'ın bu her iki alıntı ile ne anlatmak istemiştir anlamaya çalışsın.
Benim anladığım şu.
Ben yaparım, ama siz yapamasınız.
Ben resmen Türk konsolusluğuna başvururum bu doğru, ama başkası Türklerden herhangi bir kurum ve şahsa bu başvuruyu yapamaz.
Merak ettiğim bu çifte standart olmuyor mu?
Heyse Hasan'a ait iki alıntıyı aşağıya asıyorum. Yorum okuyucuların.
...
Hasan Bildirici: “Kürdistan Beşir Atalay ve Abdullah Gül’den daha çok bizim vatanımızdır ve o vatana kayıtsız şartsız dönmek için Bülent Arınç, Beşir Atalay ve Tayyip Erdoğan gibi Türk yöneticilerden izin almak gerekmemektedir. Bu, Kürde uygun görülmüş aşağılayıcı bir durumdur. Diyelim ki, Burkay ve Şivan gibi isim yapmış Kürtler Başbakan, İçişleri Bakanı, Meclis Başkanı ve Başbakana başvuru yaparak ve kendileriyle görüşerek geri dönebilirler. Bizim gibi insanların böyle bir olanağı ve başvurusu olmayacağı için biz nasıl döneceğiz?
...
Hasan Bildirici: “On yıldır Türk konsolosluğuna dönüş için başvuru yapmışım. Önce vatandaşımız değilsin diye kovuyorlardı. Sonra kendileri vatandaşlığa geri almışlar… Şimdi ne zaman dönebilirim diye soruyorum, öyle dut yemiş bülbül gibi ağızları kapalı bana bakıyorlar… Bazen de utangaçça: “Hapishaneye uçuş kağıdı verebiliriz,” diyorlar.“
Tutarlılık Önemli, Ama...