Skip to main content
Submitted by Anonymous (not verified) on 27 February 2010

FORUM TARTIŞMALARI ÜZERİNE!

Burada tek, tek kişileri tartışmak istemiyorum ve işim de yok!

Forumları, siteleri, gazeteleri izliyorum, okuyorum. İzlerken, okurken en çok öğrenmeye çalışıyorum. Söylenen, yazılan her söz benim için söylenmiş, yazılmış diye bakarım. Ne yazanın, ne de söyleyenin kim olduğu, ne olduğu benim ilgi alanım dışındadır.

Beni düşünceler ilgilendiriyor, adamın özel hayatı ve kişiliği beni ilgilendirmez. Çünkü benim sorunum bireyler değildir, bireylerin içinde yer aldığı, biçimlendiği, egemen olduğu veya olmaya çalıştığı düşünce sistemidir. Onu biçimlendiren, onu yönlendiren almış olduğu bilinç ve savunmuş olduğu düşüncesidir.

Soğuk savaş döneminin örgütlenmelerinin ve bu örgütlerin savunmuş olduğu ideolojilerin etki alanıyla biçimlenmiş siyasi kadrolar, aydınlar toplumsal sorunlar ve bu sorunlardan dolayı doğan zorunlu örgütlenmenin yerine, ikame teorilerle birlikte kişilere tapma ve ya yerme biçiminde hareket etmişlerdir. Dolaysıyla, bireyler tartışmasından çıkıp toplumsal sorunları tartışamadık. Siyasal programlardan çok örgüt ideolojileriyle ağır tahribatların yaratılmasına ön ayak olduk.

Biçimci olduk, pos pos bıyıklarımız, birinci sigaralarımız, kuru fasulye yemeklerimiz, parklarımız ve çatık kaşlarımız vardı. Sevgililerimiz olmadı, bacılarımız vardı. Müslümanlardan daha geri olduğumuzu bir türlü kabul etmedik. İşkenceye karşıydık(!) Devlet işkence yapıyordu kötüydü, fakat bizim işkencemiz daha devrimciydi(!) bizden farklı düşünleri dövdük, hain ilan ettik, ya da ajandır diye işkence yaptık. Hepimiz birer ahlak bekçileri kesilmiştik her şeyin namusu bizden soruluyordu. Tabi biz bu işlerle uğraşırken Kürt köyleri Komando baskıları altında inim, inim inliyordu. Bir türlü karşıtlarımızın hainliğinden, içimizdeki ajanlardan Sovyetlerden, Çinden, Arnavutluktan, ikame teorilerden çıkıp Kürt ulusunun ulusal haklarından doğan haklarını hangi programlarla, hangi kurumlarla savunacağımıza dair vaktimiz olmadı.

Sosyalleşme yerine inatla geri tabulara sarıldık. O tabulara sığınarak kendi aşağılık kompleksimizi derinleştirdik. Kendimizden başka herkesi yamuk gördük, başkalarının da doğruları olduğunu kabul etme cesaretini gösteremediğimiz için eleştirileri “küfür“ anladık, “küfürler“ kırmızıçizgimiz oldu. Herkesi, her şeyi küçümsedik, burun kıvırdık, burnumuzdan kıl aldırmadık. Yüksek okullar okumamıza rağmen okumuş cahil olduğumuz bir türlü göremedik. Kişilere öykündük. Kahramanlaştırdığımız kişilerin birer kopyası olmaya büyük özen gösterdik, kendimiz olmadık. Başkalarının yaşamını seyrederek kendi yaşamımızı dinamitledik.

Kapitalizmin bu kadar canlı, devingen olması karşıtlarını içinde barındırdığı içindir. Katilleri, iyi insanları, ibneleri, fahişeleri, ayyaşları, işçileri, patronları, köylüleri tüccarları, kadınları, erkekleri, gençleri, yaşlıları birer insan olarak kanunlar karşısında aynı haklara sahip olduğunu yasalarla belirledi, fakat bizim herkesi insan olarak görme ve aynı haklara sahip olduğuna dir bir yasamız yoktu, olmadı da. Bindiğimiz trenlerde, otobüsler de, oturduğum mahallelerde, çalıştığımız iş yerlerinde insanlar olarak bir aradayız ve öyle de yaşıyoruz.

Oysa hayat dışarıda gürül, gürül akıyordu her şeyi ile. Sanatıyla, edebiyatıyla, felsefesiyle, ekonomisiyle, doğasıyla, mevsimleriyle, aşklarıyla, savaşlarıyla devam ediyordu. Biz bu hayatın dışında kendi küçük dünyamızda yaşamak için inat ederek, kendimizi parmak arkasına saklayarak ahlak ilkeleri geliştiriyoruz. Kürt sorunu hangi ahlak ilkeleriyle çözülecek? Sömürgecilerden almış olduğumuz melez kültürle mi, yoksa bin üç yıl öncesi bedeviler yaşamı olan çöl kaçkınlarının insan kanı akıtarak oluşturdukları İslam kültüyle mi? Süleymaniyeden göç etmiş bukreyiş aşiretinden olan Kürt Muhammed'in aslını inkar ederek, Selahaddin Eyübu'nun Mısır kapılarından geçip Medine den Mekke'ye dayanıp Kebayı kurarak Kürt halkına zerre kadar faydası olmamışların yarattıkları ahlak kültüyle mi?

Sömürgeciler bizim sırtımızda insan oldu, fakat bizler onların sırtından kendimizi insan olarak yaratmayı beceremedik.. kendi beceriksizliğimizi komplekslerimizle, ahlakçılık ilkeleriyle örtmeye çalışıyoruz.. üç kişi bir araya gelmemek için kıldan tüyden gerekçeler yaratıyor.. bağırıyoruz, çağırıyoruz, işlerin iyi gitmediğinden, olmadığından yakınıyoruz fakat iş elimizi taşın altına koymaya gelince bir dirhem fedakarlık yapmıyoruz.. iş yapanları da allahına kadar küçümseriz, dalga geçeriz, beğenmeyiz.. her şeyin mükemmel olmasını isteriz ama mükemmel olması içinde bir kuruş katkımız olmaz.

Kürdistan da ki insan yaşamı kendi toplamsal gerçekliği ile vardır ve öyle de yaşar. Avrupa standartlarıyla o yaşama baktığımız zaman derin bir yıkıntı çıkar karşımıza. Bu yıkıntılarda cahillik, bilgisizlik, yanlış politikalar, geri toplumsal değer yargılarını da görürüz. Bunları Avrupa Standartlarına göre yargılayamayız, asıl olarak onları kendi sosyal yaşamları içinde nasıl çözeceğimize kafa yormalıyız.

Farklılıklarımızla bir arada yaşamayı kabul etmek zorundayız, “sosyalist“ ülkeler kendi içinde farklılara yer vermediği için gelişemedi, sürekli “Proletaryanın“ demir yumruğu altında halklar hapishanesi dönüşmüş bir cehennem yaşandı. Forum tartışmalarında da yürütülen linç kültürü “Proletaryanın“ demir yumruğu kültünden kalan ve sürdürülen bir mirastır. Stalinist gelenek olan bir siyasi bir yaptırımdır. Eleştirilerin bizi güçlendirdiğini, geliştirdiğini düşünemeyiz.. yapılan eleştiriler karşısında hemen bir savunma mekanizması oluşturulur, yanlış olan budur.

Saygılarımla.
ME
Not: ilerde vaktim olursa bu yazının devamı biçiminde yeniden tartışmaya çalışacağım.

Anonymous (not verified)

Sat, 02/27/2010 - 20:36

Keke Merhaba, yazını iki kez okudum ve burada okuduğum yazıların en güzellerinden birisiydi. Keşke her Kürd böyle düşünse ve farklılığimızın korumamız gereken güzel bir zenginlik olduğunu öğrense! Ahlak dedinde aşağıda az ve öz olarak üzerinde durdum. Eğer ben başka düşüncede olur ve sen beni başka düşüncede olduğum için bu nedenle birileri aşağılar hakaret ve küfür ederse o zaman yapılan tartişma tartişma olmaktan çıkar. Şimdi öğreniyoruzki, cesaret edipte bu tür tartişmalara girmeyen yüzlerce insan vardır. Bunların başında kadınlar geliyor. Kendisine hakaret ve küfür edilmeyen birisi anlaşılan empati edemiyor. Oysa nerede haksızlık varsa ona karşı da durmak verdiğimiz mücadelenin bir gereği değil mi? Sağlıklı tartışmalar yürütmek için belli ahlaki sınırların olması gerekiyor bence.Gerçek anlamda sosyaleşmek ve içinde bulunduğumuz durumu tartışmak için bu olmalıdır. Bizim eğer ahlakımız sömürgeci ahlakıysa o zaman onu terk etmek için çaba harcamak gerekir. "Beni düşünceler ilgilendiriyor, adamın özel hayatı ve kişiliği beni ilgilendirmez." diyorsunuz ama bazı insanlar affedersiniz daşaklarını pazarlamaktan (zont junior mahlası ile yazan yapıyordu) ailesini, yaşını, mesleğini, başını, yediği, içtiğine kadar burada zevk ile anlatanlar varsa ve bende senin yediğin içtiğin sana olsun bana düşünceleri anlat dediğimde bizi azarlayan ve hakaret edenler de vardır. Ben hiçbir kimsenin özel hayatına dil uzatmadım ve söylediğimin de arkasındayım. Ne dedim? Burada böyle herkese hakaret ve küfür eden acaba ailesinde, yani eşine ve kızına/oğluna/arkadaşına karşı nasıldır? Eğer moruk dedimse (sırası gelmişken bütün moruklardan özür dilerim ben de moruk sayılırım) genç insanları kimsenin zor ile dayak, ders vermesi atması gerekmiyor. İnsan ne yapar? Düşüncelerini açıklar ve gerisine karişmaz. Ama düşünce açıklarken hakaret mi etmemiz lazım? Eminim ki bunun doğru olmadığını sende kabul etmiyorsun ama buna rağmen hakaret bana yapılmamış o halde benim için o hakaretli yazılar içerisin de detay önemlidir, çünkü şeytan detayda saklıdır. Bence her insanın elbette bazı konularda doğruları vardır ama işte biz o doğruları kızmadan, sinirlenmeden, cezalandırmadan karşımızdakine anlatabilme yeteneğimiz var mı? Bence detay işte budur! Ben herlkesten pedegoji eğitimi beklemiyorum ama ben Kürdistan davası için buraya gönüllü geliyorum. Bu nedenle hiçbir kimsenin ben başka düşünüyorum diye beni aşağılamasına hakkı yoktur. Bilgilerinize rıca olunur. Ve bu konuda benim için burada kapanmıştır. Bazı insanlar öyle dik kafalı, öyle arsızki insanı adeta yıldırıyor yıkıyorlar. Oysa ben oynayarak, gülerek ve severek bu işi yapıyorum.Onlar gelip gelip senin yazının altında sana hakaret ediyorlar. Kendimi bazen İsmail Beşikçi gibi tekrarladığımız doğru ama bu yeni gelenler için hep bir başlangıçtır. Bizi beğenmeyenler o zaman kendileri daha başka şeyler yazsınlar okuyalım. Ben de kendi şahsıma geri çekilirim. Geri çekilmek zor bir iş değil ve benim örneğin yazma mecburiyetim de yoktur. Kürdler için mücadele etmek sadece forumlarda yazmak değildir ama bu tür bir mücadele esas mücadelenini küçük bir parçasıdır. Şimdi soru şu: Bazı insanlar ne hakla bizi aşağılıyorlar? Biz bunu hak ediyor muyuz? Bir insan neden kendini hakaret ve küfür etmeden ifade edemiyor? Bu çok mu zor? Yoksa nereden kaynaklanıyor? Selam ve saygılarımla

hep boyle oluyor nasil oluyor? bagimsizlik luzumsuz(!) yazisinin sonunda alan in hikaye denemeleri icine didaktik bicimde sokuturdugu enerji pasajlari ile ilgili "yalan yanlis enerji hikayeleri bilgi sanilmasin" notu var bu yaziya cevaaben alan in yazdigi yazida da sunlar var: "Bazı sözde Kürdlerin kendi insanına hakaret etmekten o insanların kafasını bulandırmaktan başka zaten yaptıkları hiçbir şeyleri yoktur. Bu tür insanların bunu yapmaların da çıkarları nedir onuda anlamış değilim" hangisi hakaret? yalan yanlis seyleri aktarmayla tekrarlamak mi? uyariyi yapana Sozde kurd demek mi kafa bulandirma suclamasi mi? sonra ardi arkasi kesilmeyen apoya benzetmeler itirafcilikla es tutmalar artik izini bile surmedigim envai cesit seyler mi? benim senin hakkinda net tahlilim var onu yazip duruyorum. eski bayat ve turk tercume dairesinin yalan yanlis bilgilerini burda tekrarliyorsun. sana da senin vitrini gayet samimi (hakikatne bunlara samimi bicimde inandigin kesin) halinden etkilennen kurdleri de yanlis bilgi ve yorumla donatmis oluyorsun. bunlari yapma hakkin var benim de pseudo bilgi ve keskin yorum (o enerji pasajlarina bak bir suru stalinist iz bulacaksin yok efedim kapitalizm soyle miste boylemiste gunes enerjisi ruzgar gulu-bunlarin hepsi apo nun ekoljik toplum zirvalari kadar gercek disi bilim disi verisiz saplantilar. kinin var garezin var bana anladik ancak soylediklerimin kaynagina bak ordan ogren be adam. bu soylediklerim hakaret degil senin garip inadinin tahlili cehaletten yeterince cektik halen de cekiyoruz bir de buna pseudo ve tirklerin ucuncu el bilgileri eklenirse bu toplumun icine edilir. benim sana olan uyarimin ardinda alan dan ziyade artikk senin adinla anacagim saf-iyi niyetli ama eski banal didaktik ve ucuncu el tirki pseudo bilgi salatasi ekolune karsi itiraz var. insanin her seyi hakkinda yazma hakki elbette vardir ancak o sey hakkinda dirsek curutmus biri onune daha fazla kontrolden gecmis daha fazla ozenle uretilmis test edilmis bilgiyi koydugunda kendini duzeltmesi gerekir. sen de bu yok cunku kindarlik var niye fii tarihinde gene buna benzer bir mevzuda sen cahil inadi ben de hek inadi (bunun cahilce oldugunu soyleyemiyorsunuz!) ile tokustuk artik sen kendine pusu atmayi sectin. ben de elestirden vazgececek degilim. burasi senin benim ozel alanim degil sizin sandiuginiz gibi kksiliklere takilma sidik yaristirma alani da degil eskiden yapmadigimiz yapamadigimiz ve bunun icin tum toplumun en dinamik kesimini icine alip sonra tukuren surecte yapmadigimizi burda yapiyoruz (ME bu sureci ozetlemis) ELBETTE BIR COK ASAP BOZULUYOR. ancak bir suru de soru soruluyor artik artik kurd bireyi olusuyor bagimsiz olabilen istedigi icin kendini bir seye baglayan tekrar ondan koparabilen soran sorusturan lidere tum kutsal dokunulmaz diye onune konan her sey mirzik sokabilen kurd bireyi olan biten bu surece bir tutam tuz ekmekten ibaret yalan yanlis ideoljilerin ahaliyi ne hale getirdigini ME bir santim otede acikliyor sen onada haklisin kendine de haklisin diyorsun nasrettin hoca gibisin bir ben haksizim tabii sana laf anlatmak icin turkce tercume edilmis illa katibim kibarliginda yazilmis bicimsel olarak dogru olmak mi lazim? galiba oyle olmak lazim. ee herkesi de o bicime zorlayamazsin.

ben alan'ı taa gelawaj'den beri tanıyorum eğer dediğin gibi kindar olsaydı o zaman ezdi şer, canbek, berwarto ve kurde rast'a karşi olurdu, çünkü onların alan'a yaptığı hakaret ve küfürün haddi hesabı yoktu. alan bugün hepsiyle barışık. peki alan o dönem neyi savundu? pkk'nin bir gerçeklik olduğunu ve pkk ile birlikte her kürd partisini aynı derecede savunduğunu söylüyordu alan'ın o dönem yazdığı yazıları alanlezan.net'te duruyor. okusan iyi edersin bu enerji konusunda ben uzman değilim ama halk için yazılar bir romanda bence bu tür düşünceleri dile getirmek gayet normal. sonuçta alan bilim insanları ve uzmanlar için yazmıyor sıradan insanlar için yazıyor ve bunlar da sav, öngörü ...neden olmasın? sonuçta bir roman değil mi? bence romanda gerçeklik aranmaz, çünkü roman bir kurgudur. kapitalist mapitalist şeylere ben rastlamadım ya da hatırlamıyorum ... senin alan'a yaptiğin ağır hakaretler forumdan silindi isterse kurdistan4all bir daha assın. burada kimsenin sana bir şey dediği yok sen durup dururken herkesi aşağılıyor hakaret ve küfür ediyorsun işin kötüsü bunuda kabul ediyorsun ... yaw bana ne yeyin birbirinizi ama yiğidi eleştir hakkını yeme diye bir özdeyiş vardır amacım alan'ı savunmak değil ama doğruya doğru yanlışa da yanlış demek lazım bir kere küfür etmek yanlıştır hakaret ve küfür yapmayın ya bunu mecbur musun? başkada ne yazarsanız yazın beni ilgilendirmez ...

son haftalik zincirde silinen hic bir yaziyi hatirlamiyorum hakem mesnetsiz konusursa iyi bir isaret degildir inhabilite belirtisidir simdi inhabilteyi hakaret olarak algilarsiniz acikliyayaim yapmaya soyundugu isi icin uygun olamamak demektir. benim ona yaptigim hakaretler hala ortada mesel su ki onlar hem hakaret yapip hem de hakaretten yakinmaktalar. alana haksizlik yapiliyor mu? isin bir de dunu var ki hikaye uzar gider. hem nefesin kisa hemde derin bir suda yuzersen ne olur bogulursun. ben yazdigim seyleri unutup yapmam oyle bi sey diyen biri degilim. alana haksizlik degil hoyratlik yapmaktan vazgecelim deseydin makul ve kabul edilir bir elestiri olacakti. haksizlik. sana onerim bunun uzerine iyice dusunmen hak-sizlik- dogru bir tarif olmamis. yukaridaki yaziyi da okumani oneririm madem takip ediyorsun iyi takip etmen gerek. edebiyata elbette her sey konur ama usturuplu konur narrative seyin icine kitaptan kaynaktan bilgileri oldugu gibi alip koyarsan olmaz. bu bicimsel elestiri bir de bu mevzuyu uzatipda sanki o konuda ders veriyor gibi ustelik yalan yanlis seyler yazarsan bu da olmaz. onundeki yazi roman mi deneme mi hikaye mi alinti-derleme mi anlasilmayinca- kisa bir uyarida bulunmakta yarar vardir. ben onu bagimsizlik meselesi ile ilgili yazimda en alta yazdim. anlasilan o da sen de bu durumu kisaca anlatinca uyarinca anlamiyorsunuz. uzunu da yukarida. ee ben bu yazdiklarimi sayin kardesim dostum degerli filan fissmekan diye yazmayinca asagilayici oluyorum niye niye niye? ulan insani zorla hosik zorla kibar mi yapacaksiniz. sinirlenme hakkimiz yok mu? benim var seininde var en sevmedigims sey ortaya robot gibi duygusuz duvar gibi cikip hakemlik yapmaktir. bak ME duygusunu sak diye soyledi beni hic sevmedigini net yaziyor ben severim boyle adamlari yakan mi dogru mu rol mu oldugunu anlamadigim kibarliklardan kardesim dostum degelri sayin filan dan da hoslanmam takip edeceksen iyi takipetmen lazim@ bize isini iyi yapan adamlar lazim amator bol anasini satayim. sittin senedir turklerin agiz kosusunu bu amatiorluk yuzunden cektik kurdler artik profesyonel olmak zorunda onun da yolu acitan bir tezgahtan gecer benim misyonum da budur sahte alcak gonuluk de yapmam bu pazarda mutlaka bir alici bulurum. alan in oksanmaya ihtiyaci var-herkesin var ammena hoyratlik kotudur amenna ancak kor yollarda debelenmek daha kotudur bu yollar bireysel yollar degilse bir uyaran da cikar haksizlik ?

Add new comment

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.