General Mustafa Barzani'den Stalin'e Mektuplar ve kısa bir uyarı
Değerli Okuyucular!!
Kürd tarihine ilişkin merakımdan olacak Kürdlere ilişkin yazılan kitap ve makalelere karşı büyük bir ilgim var. Dünyanın neresinde ve hangi dilden olursa olsun bir kitap Kürd ve Kürdistan meselesini konu olarak almışsa ulaşmaya çalışıyorum. Bundan dolayı aktüel olarak dilini dahi anlamadığım bir hayli kitaba sahibim.
Kürd medyasında Kürd ve Kürdistan tarihine ilişkin çıkan ve bulabildiğim tüm yazıları okumuya çalışıyorum.
Bugün Rizgari.com’da “Barzani’den Stalin’e Mektup” adlı makaleye rastladım ve ilk etapta çok sevindim.
Çünkü yıllar önce General Barzani’nin Stalin’e gönderdiği bazı mektupları çevirip yayınlamıştım. Acaba Barzani’nin Stalin’e gönderdiği başka mektupları da mı ortaya çıktı?
Hemen yazının kaynağına ve çevirmenine bakmaya çalıştım. Kaynak olarak Kurdistan Aktuel gösterilmiş.
Kurdistan aktuel’e baktığım zaman kaynak ve çevirmen ismi yok.
Mektupları okuduğum zaman yıllar önce benim çevirdiğim mektuplardı. Kurdistan Aktuel ‘de her halde başka yerlerden almış olacak.
Fakat mektuplara ilişkin tüm yorumlarım çıkarılmış, kaynak verilmemiş ve çevirmen ismi dahi konulmamış.
Aslında yıllardan beri yüzlerce yazımın başına bu olay geldi. Bundan dolayı bazı arkadaşları ve dostları uyardım.
En son olay Şêx Ubeydullah Nehrî’nin Nehri’deki sarayının resmiydi. O resmi elde etmek için haftalarımı harcadım ve internette yayınladım. Kısa bir süre sonra başka kaynaklarda gördüm, kaynaksız yayınlamışlar.
Aslında ben bu tarih üzerine yazıları yazarken hiç bir karşılık beklemiyorum. Kitap olarakta basmıyorum.
Kürdlerin kendi tarihini bilmeleri için boş zamanlarımda internet aracını sonuna kadar kullanmaya çalışıyorum.
Kürdlerin başına gelen felaketlerin başında “emek inkari” geliyor. Kürdistan tarihini ve Kürdistan için mücadeleyi kendileriyle başlatan ve yüzyıllara sarkan mücadele, bedel ve emekleri inkar yaklaşımlarını biliyoruz.
Hatta bugün dahi ömürlerinin tümünü doğru yada yanlış Kürdistan için mücadeleye adayan bir dizi kadronun uğradıkları “emek inkarını” canlı bir şekilde yaşıyoruz.
3 bölüm olarak çevirdiğim mektupları yorumlarımla toplu olarak yayınlıyorum.
Silav û rêz.
Aso Zagrosî
Değerli Okuyucular,
Sovyetler Birliği ve Kürd ilişkileri hakkında daha sağlıklı değerlendirmeler yapmak için var olan belgelerin tercume edilmesi gerekir. Bu arada sizlere General Barzani'nin Stalin ve diğer Sovyet yetkililerine gönderdiği bazı mektupları yayınlayacağız. Temel aldığımız kaynak kısa bir süre önce aramızdan ayrılan Dr. Hawrami'nin Barzani ve Sovyetler ilişkisini irdeleyen eseridir. Bu mektup ve daha sonra yayınlayacağımız belgelerin hiç biri bugüne kadar yayınlanmamıştı. Umut ederim ki bu belgeler bundan sonra yapılacak değerlendirmelere yardımcı olur.
Aso Zagrosi
Sovyetler Birliği Dışişler Komiseri Yoldaş Mololof W. M'ye
Kürd aşireti(Barzani)nin lideri Mustafa Barzani'nin (Irak) yoldaş Stalin'e ve size yazdığı iki mektubun kopisini sunuyorum.
Not: yazı 4 sayfadan ibarettir.
Lomov
Mektubun birer nushaları: Stalin, Molotov, Beriya, Malnikov, Mikoyan, Vilçevski ve Silin'e gönderilmiştir. Barzani aşiretinin(Irak) lideri Mustafa Barzani tarafından yoldaş Stalin ve Molotov'a yazılan mektubun tercumesi, Irak ordusundan firar eden ve şu Mustafa Barzani ile birlikte olan iki subay tarafından 27.08.1945 tarihinde bizim bir istihbarat subayımıza verilmiştir. Moskova
Sovyetler Birliği Birinci Mareşalı Başkan Stalin
Kızıl Ordu insanın eşitliği ve kurtuluşu için mücadeleyi ve özgürlüğü dünyaya sunduğu gün, eşitlik ve özgürlüğün ışınları Sovyet ülkesini aydınlatmaya başladı. Kürd halkı adına bu mektubu ve raporu Irak Kürdlerinin durumunun bazı yanlarını izahetmek için yazıyorum.
Bu mektubu dikkate almanızı ve gerekenin en iyisini yapmanızı rıca ediyorum.
Büyük Mareşalım!
Bildiğiniz gibi Kürdler diye bir halk vardır. Irak, İran, Türkiye ve Suriye arasına düşen kendi toprakları üzerinde yaşıyor. Bu halk çok eski zamanlardan beri kendi diline, kendine has psikolojisine ve millet olarak vardır. Daha önceki savaştan ardından müttefik güçler başarıya ulaştıktan sonra bu halk ezildi. Siyasi nedenlerden dolayı bu halk "Irak" mezopotamyası, İran ve Türkiye arasında 3 parçaya bölündü. Kürdlerde tüm diğer halklar gibi sürekli olarak özgürlüğü için mücadele etti. Kürdler, hiç bir zaman Kürdistan'ın bağımsızlığına ve özgürlüğüne taraf olmayan İngiltere'nin baskıcı ve zorba siyasetinden dolayı başarıya ulaşmadılar. Şimdi savaş sona erdi. Sizin bütün halkların özgürlük hakkına olan vefanızı takip ederek Kürd halkı da diğer halklar gibi kendi özgürlükleri için mücadele etti.
Büyük Mareşalım!!
Irak Kürdleri için İngiliz devletinin zorba ve baskıcı siyasetinin amacı Kürdleri yoketmek olduğu ortaya çıkmıştır. Bundan dolayı biz Mezopotamya Kürdleri haklarımıza ulaşmak için zoru kullanma kararı aldık. Çünkü hedefe ulaşmak için tüm barışçıl çabalarımız boşa çıktı. Bundan dolayı Irak devletine karşı baş kaldırdık. Bu devlet İngilizlerin izniyle bizleri yoketmek istiyor. Bizde özgürlüğümüze kavuşmak ve insan olarak tanınmak için onurluca ölme kararı aldık.. Şimdi savaş ortamında yaşıyoruz.
Başkan Mareşal!!
Sizlere bu mektubu yazdığım şu an, Irak uçakları İngilizlerinde yardımıyla Kürdistan şehir ve köylerine bomba yağdırıyorlar. Zorba güçler, top ve ağır silahlarla tüfeng dışında hiç bir silahları olmayan Kürd savaşçılarına karşı savaşıyorlar. Buna rağmen biz kurtardığımız bölgelerde özgürlüğü ve otonom yapımızı ilan ettik. Özgürlüğümüzü ve otonom yapımızı savunmak istiyoruz. Tüm imkanlarımızı bu amaç için seferber ettik.
Ezilen ve emekçi halkların Mareşalı,
Tüm dünya ve özellikle Irak Kürdleri sizlerin halkların bağımsızlığı ve özgürlüğü için çok iş yaptığınızı biliyor. Gördüğümüz tüm şeylerde bu gerçekliğin işaretleridir. Bundan dolayı sizin kutsal dikkatinizi aşağıdaki istemlere çekmek istiyoruz:
1)Bize maddi ve silah yardımı yapılmalı,
2)Devrimimiz kutsal bir devrim olarak ilan edilmeli,
3)Biz sizin desteğiniz altında özgür bir cumhuriyet olmaya hazırız,
4) Dış siyaset kanalları için bize yardım edilmeli,
5)Biz sizlerle siyasi, ekonomik, kültürel, tarımsal ve askeri ilişkileri kurmaya hazırız,
Özgürlüğümüz için sizlerin yüksel çabalarınızı ve değerli öğütlerinizi bekliyoruz
Çok Yaşayın!!
Sovyet halklarının asayışı ve daha iyi yaşamı için çok yaşayın!!
Çok Yaşayın!!
Kürd halkının asayışı ve daha iyi yaşamı için çok yaşayın!!
Irak'ta ve İran'da Özgür Kürdistan için selam!!!
Irak'ta Kürd Halk Devriminin ve Kurtuluş Ordusunun Komutanı Yakınınız
Mustafa Barzani 1 Ocak 1945
Çev: Aso Zagrosi
General Mustafa Barzani'den Stalin'e Mektup(2)
Bugün sizlere General Mustafa Barzani'nin Stalin'e gönderdiği ikinci mektubu yayınlıyorum. Demokratik Kürdistan Cumhuriyeti'nin yıkılışından sonra Molla Mustafa Barzani 500 Peşmerge ile Irak, İran ve Türkiye devletleriyle savaşarak Sovyetler Birliğinin sınırına dayanıyor. Bu yürüyüş "Barzani'nin meşhür uzun yürüyüşü "olarak Kürdistan tarihinde yerini almıştır. Uzun yürüyüşe katılan Kürd güçleri düşmanın çemberini yarmak ve daha rahat hareket etmek amacıyla koordineli ve küçük gruplar halinde Sovyet sınırına varıyorlar. Bu gruplardan biri, Irak ordusunda subay olarak görevde bulunurken firar edip 1943 devrimine katılan Hiwa Partisinin yöneticilerinden, Doğu Kürdistan'da kurulan Komelay Jiyanewe Kurd'un kurucu beyin takımından olan ve Kürdistan Cumhuriyetinin ordusunun oluşumunda aktif bir rol alan Mirhac tarafından komuta ediliyordu. Sovyet Belgelerinden anlaşıldığı kadarıyla Mirhac'ın grubu Sovyetlere geçerken sınırda bu mektup Mirhac'ın üzerinde bulunuyor. General Barzani'nin mektubuna geçmeden önce bir noktaya dikkat çekmek istiyorum. General Barzani, bu mektubunda Türk ordusunun 1945 yılında Irak Ordusuyla beraber hareket ettiği yazıyor.....
Aslında bunlar bilinen şeyler. Fakat, 2003 yılından beri Saddam rejimi yok ve Irak devleti yıkıldı. Irak devletinin kuruluşundan 2003 yılına kadar Kürdlere karşı hem Türkiye'de ve hemde Irak soykırım yapıldı. Bu soykırımlar esnasında bu iki devlet ortak hareket etti. Bunların arasında Kürdlere karşı bir dizi görüşmeler yapıldı. Hepsi olmasa dahi Irak devlet arşivinde Kürdlere karşı işlenen suçlara ve Türkiye rolü konusunda ciddi belgeler var. Fakat, ne yazık ki Güneyli kardeşlerimiz Türkiye'nin kirli faaliyetleri hakkında tek bir belgeyi yayınlamadılar. Halebçe yargılamaları esnasında "Türkiye'nin katılımı konusundaki belgelere " dair bazı açıklamalar oldu. Fakat, o esnada Türk devletinin üst düzey yetkilileri bir hayli paniğe kapıldılar ve hemen Irak yetkilileriyle görüştüler. Bir daha Türkiye'nin Halebçe jenosidindeki rolü konusu gündeme gelmedi. Güneyli siyasal güçlerinin birbirleri hakkında kamuoyuna sızdırdıkları belgeleri yada birbirlerini belgelerle tehdit ettiklerini gördüğüm zaman hemen aklım Türkiye, Irak ve İran devletlerinin Kürdlere karşı işledikleri suçların belgelerine gidiyor. Güney Kürdleri bu belgeleri yayınlamalılar.. Irak devletinin bir daha Kürdlerin soykırımına yeltenmemesi için bu belgeler yayınlanmalı...
Türk devletinin, Şeyh Mahmud Hareketi, 1943 ve 1945 olaylarında, 1970 Otonomi Antlaşmasının boşa çıkarılmasında, 1975 Cezayir Antlaşmasında nasıl bir rol aldığını, Halebçe ve Enfal operasyonlarında Türkiye’nin rolünü daha net bir şekilde görülmesi için bu belgeler yayınlanmalı.....
Silav
Aso
Sovyetler Birliği İçişler Bakanı Yardımcısı Sovyetler Birliği Generalı Yoldaş J.V Stalin için
1)Bildiğiniz gibi biz Irak'ta Kürdlerin kurtuluşu için Irak devletine karşı ayaklandık. Bu ayaklanmadan sonra 1945 yılında İran'a geçtik. İran'da bulunan Sovyet Ordusuna sığındık. Biz İran'dan kurtulmak istiyen Azerbeycan ve Kürd devrimci hareketlerine katıldık.
2)10 Aralık 1946 yılında İran demokratik güçleri kendi ülkelerindeki gericilerin baskısı altında teslim oldular. Fakat, biz direnişe devam ettik ve diğer halklarda bizimle birlikte direnişe katıldılar. Eğer Kürd ağa ve beyleri Irak devletine yardım etmemiş olsaydılar, İran'a geçmez ve mücadelemize devam edecektik.
3)Bu arada Türk ve Irak gericilerinin itifakı karşısında tasfiye tehlikesiyle karşı karşı kaldık. Bizim fazla gücümüz yoktu. Fakat, buna rağmen gericilerin baskılarına karşı koyduk ve kendilerine büyük zararlar verdik. Biz devrimci ruhumuz sayesinde başarılı olduk ve güçlerimizi koruduk. Bizim amacımız Irak Kürdistan'ıydı. Fakat, bazı gerici ve kirli güçlerin müdahalesi vardı. Biz Irak'ta Irak gericilerine yardım eden Türk ordusunu gördük. Bu da bizim güçlerimizi daha sonraki mücadeleye saklamak amacıyla, belli bir dönem mücadeleye ara vermeye neden oldu.
4)İran ordusunun kuşatmasını yararak, Türkiye topraklarına ve oradan Sovyet sınırına vardık. Biz mecburiyet karşında Sovyetler Birliğinin sınırına geldik.
20 gün yürüyüşten sonra Aras nehrine vardık. Bu 20 gün boyunda İran'ın amacı bizleri imha etmekti. Fakat, çok sert ve kanlı bir savaştan sonra Sovyet sınırına vardık.
5)Şu an 500 Barzani devrimcisi Sovyet sınırında bulunuyor. Bunların içinde yaralı ve sakatlar çoktur. Bizim demokrasi istiyen tüm dünya halkları gibi özgürlüğe ihtiyacımız var. Biz Stalin yoldaşın yardımını bekliyoruz. Sovyetler Birliği en demokratik işçi ve emekçi devleti olduğundan dolayı biz Sovyet topraklarına geldik. İçine düştüğümüz ortamdan kurtulmamız için lütfen bize yardım ediniz!
Yaşasın Yoldaş Stalin ve Tüm Sovyetler Birliği Halkları!!
Irak Kürdistan Devrimci ve Demokrat Hareketinin Önderi
Kürdistan Demokrat Partisi Başkanı
Mela Mustafa Barzani
18 Haziran 1947
General Mustafa Barzani'den Stalin'e Mektup(3)
Aso Zagrosi
Değerli Okuyucular,
Bugün sizlere Sovyetler Birliği İçişler Bakanı'nın Molla Mustafa Barzani ve arkadaşlarına ilişkin Stalin'e gönderdiği raporu sunacağım.
Bu raporu okuduğunuz zaman Sovyetler Birliği'nin Barzani ve silah arkadaşlarına yaptıkları size hiç yabancı gelmeyecektir.
Çünkü, İran, Irak, Suriye ve Türkiye'de Kürdlere sistemli olarak bu politikalar uygulandı. Hepimiz bu politikalara aşnayız.
Sovyetler Birliği, Cibranlı Xalid Bey gibi ulusal bir öndere , Simko'ya, Kürdistan Kralı Şeyh Mahmud'a, Ağrı direnişlerine ve Pêşewa Qazi Muhamed'e yaptıklarından farklı bir şey Genreral Barzani'ye de yapmıyor.
Mustafa Barzani 1947'den 1953 yılına kadar Stalin'le görüşmek için bir dizi mektup gönderdi.. Bırakın Barzani'nin Stalin ile görüşmesini Moskova'ya dahi gitmesine izin vermediler.
Barzani ve arkadaşları tam bir esir muamelesini gördüler. Barzani ve arkaşlarının birbirleriyle görüşmemeleri için herbirini birbirlerinden uzak yerlere sürgün ettiler.
Ancak Stalin'in ölümünden sonra ve Kureşçev'in iktidara gelmesiyle birlikte Barzani ve arkadaşları nefes alabildi ve sürgünden döndüler.
Şimdi Sovyetler Birliği İçişler Bakanı'ının Stalin'e yazdığı raporu okuyabilirsiniz.
Aso Zagrosi
10 Şubat 1949
K519
Yoldaş Stalin'e,
Sovyetler Birliği İçişler Bakanlığı 1947 yılında bizim ülkemize gelen Kürd birliklerinin tavır ve niteliklerine ilişkin bir rapor sunuyor. Sayıları 499 kişiden ibaret olan Mustafa Barzani önderliğindeki Kürd birlikleri 17/18 Mayis 1947 yılında İran'ın saldırı ve takipleri sonucu silah, patlayıcı ve atlarıyla İran ve Sovyet sınırlarını aşarak Sovyetler Birliğinin topraklarına geldiler. Sınırda tutuldu ve silahsızlandırıldılar.. Mustafa Barzani yaptığı açıklamada silahlı güçleri Irak'ta örgütlediği ve 15 yıldan beri göçebe bir yaşam sürdürdükleri, silah, yiyecek, patlayıcı, araç ve gereçleri İran'da temin ettiklerini söylüyor. Barzani bir nefes almak için Sovyetler Birliğinde kalma talebinden bulundu.
Azerbeycan Komunist Partisi(Bolşevik) Merkez Komitesi Sekreteri Baqirov, Sovyetler Birliği devletine, Barzani'nin silahlı birliklerinin yiyecek sorunlarını örgütlemek, ihtiyaçlarını karşılamak ve askeri eğitimleri yapmak amacıyla Hazar denizinin kıyısındaki kışlaları önermişti. Devletin kararıyla Barzani Kürdleri 3 ayrı birlik halinde örgütlendi. Bu gruplar, topçu, mayin döşeme, ilişki ve tankçılardan oluşuyordu. Barzani'nin adamlarının askeri eğitimleriyle ilgilenmek amacıyla Sovyetler Birliği Savunma Bakanlığınca 20 subay görevlendirildi.
Fakat, belli bir dönem sonra ortaya çıktı ki, Mustafa Barzani siyasi olarak bilgisiz, okuma ve yazması olmayan bir adamdır. Barzani'nin niyeti Kürd aşiretlerinden bir Şeyh devleti kurmak ve başkanı olmaktı. Barzani, Sovyetler Birliğine gelişini geçici bir olay olarak görüyor ve hiç bir sorumluluğu üzerine almak istemiyor. Barzani'nin bu tavrından dolayıdır ki Baqirov var olan sorumluluğu Sovyet Devletinin önüne koyarak Kürd birliklerinin Azerbeycan'dan ve İran sınırından uzaklaştırılmasını istedi.
Sovyet Birliği Bakanlar Kurulunun 9 Ağustos 1948 tarihli, 3943-131.22 sayılı kararı uyarınca Sovyetler Birliği İçişler Bakanlığı Barzani Birliklerini Baku'dan Sovyet Özbekistan'ın topraklarına taşıdı. Dışişler Bakanlığının eski kışlasına ( Taşkent demiryolunun Yukarı Komsomol durağı)yerleştirildi ve yaşamları ve askeri eğitimleri için düzenli bir şekilde yerleştirildi.
1948 yılının sonlarına doğru Barzani, Özbekistan Komunist Partisi(Bolşevik) Merkez Komitesi Sekreteri Yoldaş Yusufov ile görüşmek için ısrarlı davranmaya başladı. Bundan dolayı istemi kabul edildi. Barzani bu görüşmede içinde bulundukları yaşam koşullarına ilişkin rahatsızlıklarını ifade etti. Yaşam durumlarını ve programlarını açıklamak için yoldaş Stalin ile görüşme talebinden bulundu. Ayrıca Barzani yoldaş Yusufov'dan adamlarından 5 subayı Taşkent'deki parti okuluna gönderme talebinden bulundu. Askeri ve subay eğitiminin dışında pilot, tankçı ve tank tahribatı konularında da eğitim görmelerini iistiyordu. Barzani bu görüşmenin son aşamasında ise "eğer Moskova'ya gitmem için imkân sağlanmasa kendimi öldürerek yaşamıma son vereceğim" dedi. Son dönemlerde Barzani Birliklerinin yöneticileri ve hepsinden önce de Barzani içinde bulundukları duruma ilişkin rahatsızlarını ifade ettiler. Barzani Birliklerinin 1949 yılında yıllık masrafları toplam olarak 6.662.467 rubledir.
Barzani Birliklerini içinde bulundukları ortamda daha fazla tutmak sorunlara ve daha kötü sonuçlara neden olacak. Var olan durumu gözönüne alarak Sovyetler Birliği İçişler Bakanlığı, Kürd Birliklerini dağıtmayı, küçük küçük gruplara ayırarak Özbekistan'ın uzak bölgelerine uzaklaştırmayı doğru buldu. Bu uzaklaştırılan küçük grupların birbirleriyle ilişkileri olmayacak. Böylelikle Barzani ve yakın arkadaşlarının uzaklaştırılanlarla ilişkileri olmayacak ve etkilemeyecekler. Birbirleriyle ilişki kurmaları menh edilecek. Cumhuriyetin mahali yöneticileri, bu Kürdlere tarım ve sanayi alanlarında iş bulmakla sorumlular. Bu görevlerin yerine getirilmesi, gelişmelerden haberdar olma ve gözetleme görevi Özbekistan İçişler Bakanlığının kurumlarına bırakılmıştır. Yoldaş Yusufov'da bu öneriyi onayladı.
Sovyetler Birliği İçişler Bakanı
S.Kroglov