Direkt zum Inhalt

Qolağası Kerem Bey/Kerem Begê Zirk(î)anî sahipsiz mi?(3)


Şeyh Hasan Zirkî’nin yaşadığı dönemi Emir Artuk’un yaşadığı döneme yerleştirmenin zor olduğunu yukarıda ifade etmiştim. Acaba Şeyh Hasan Zirkî,Akkoyun ve Karakoyun beylikleri arasındaki yapılan savaşlar esnasında ve özellikle Karakoyunlu İskender Mirza(ö.1438) ve Akkoyunlu Karayülük Osman Bey(ölüm tarihi 1435) döneminde hâlâ yaşıyor muydu?

Uzun yıllar boyunca hem Karakoyun ve hemde Akkoyunlu beylerine hizmet etmiş Ebu Bekir Tihrani “Kitabi Diyarbakiriyya” adlı eserinde sık sık Şeyh Hasan Kurdî adlı bir Kürd şahsiyetinden söz ediyor.

Ebu Bekir Tihrani Karayülük Osman Bey’in Diyarbekir üzerine yaptığı bir saldırısından söz ediyor.
Bu saldırı da Osman bey “Silêmanî(Silîvani) ve Zerqî Kürdlerine karşı başarılı oluyor ‘Miyafarqîn’ , ‘Tercil’ ve onlara bağlı kaleye el koyuyor ve 3 bin aileyi denetim altına alıyor. Osman Bey burayı oğlu Bayiz Bey’in hükümdarlığına bırakıyor” diyor.( Ebu Bekir Tihrani, age, sayfa 118)
Ebu Bekir Tihrani iktidarını ve kalelerini yitiren Şeyh Hasan’ın o dönemler ‘Sokmanabad’ta oturan Karakoyunlu İskender Mirza ile ilişkiye geçtiğini, Bitlis, Axlat, Wan ve Westan Mirleri ve büyüklerinin Akkoyunlu Osman Bey’e düşmanlık yaptıkları............. Şeyh Hasan Kurdî’nin yeniden Diyarbekir’deki iktidarına kavuşması için Osman Bey’in elinden çıkarılması için harekete geçtiklerini yazıyor.(age, sayfa 119)

Ebu Bekir Tihrani’in “Kitabi Diyarbakiriyya” nin 146, 185, 188, 190, 194, 196, 197, 199, 215, 217, 231, 238, 249, 251, 262, 265, 272, 276, 373 ve daha başka sayfalarında Şeyh Hasan Kurdî’nin ismi geçiyor. Şeyh Hasan Kurdî’nin ismi bazen o dönemler Kürdistan’ı işgal eden güçlerle ortak eden ve bazen de başkaldıran biri olarak geçiyor.

Ebu Bekir Tihrani’in kitabının bir çok yerinde Şeyh Hasan Kurdî’nin oğullarından sözediyor. Bir yerde “Sultan Şeyh Hasan Kurdî’nin oğlu Hüseyin’i Karahisar Kalesine gönderdi” diyor.(Ebu Bekir Tihrani, age sayfa 215)

Yukarıda Şeyh Hasan Zirkî’nin oğulların sayarken Hüseyin adlı bir oğlunun olduğunu Şerefxan’a dayanarak yazmıştım.

Şerefxan Tercil hükümdarlarından Ömer Beyden sözederken “Seyyid Hüseyin’in yerine geçti” diyor.(Şerefxan, age, sayfa 279) Şerefxan Ömer’in “Uzun Hasan’ın çağdaşı olduğunu” yazıyor. Uzun Hasan’ın 1453-1478 yılları arasında hüküm sürdüğünü biliyoruz. Şerefxan’ın verdiği bilgilere göre Ömer Bey öldükten sonra oğlu Budak’a Uzun Hasan tarafından kendisine Bedlis Beyliği verildi ve daha sonra 1884 tarihinde Tercil ve Atak geleneklere göre kendisine verildi.(Şerefxan, age, sayfa 280)
Şeyh Hasan Zirkî’yi Hz. Ali’ye bağlama girişimleri o dönemler için anlaşılır bir durumdu. Kürdistan tarihine baktığımız zaman kendi aile seceresi Ehli Beyt’e yada Hz. Muhammed’in yakın çevresine vardırmayan bir Kürd Mirliği varmı? Botan, Baban, Ardelan vs. Vs... Hatta Kürdistan’da kendi aile seceresini Ehli Beyt’e vardırmayan Şeyh, Dede ve Seyyid yok.

Eğer bu söylentileri doğru olarak kabul edersek Hz. Muhammed ve Hz. Ali’nin yakın çevrelerinin ezici çoğunluğu Kürdistan dağlarına sığındığını söylemek lazım. Böyle bir şeyin doğru olamayacağını en azından Hz. Muhammed sonrası İslam ve Arap tarihçileri tarafından Ehli Beyt çevresi ciddi bir şekilde mercek altına alınmıştır ve konuda tamamı olmasa dahi bir çok şey belgelenmiştir. Zaten Araplar kendi aralarında yaptıkları savaşlarda Ehli Beyt çevresinde buldukları herkesi kendilerine bayrak ediyorlardı. Sadece kendilerini Eyli Beyt’e bağlayan Kürdler değildir. Diğer islamı din olarak kabul eden halklar için de bu geçerlidir. Uzun Hasan, Şah İsmail ve daha başka binlerce liderde secerelerini Eyli Beyt’e vardırıyorlardı. Hemde sözlü değil, yazılı kitaplarla...

Zirkî aşireti de diğer bir çok Kürd aşireti gibi ciddi bir araştırmayı haketmiş.. Kürd tarihini doğru bir şekilde kavramak ve oturmak için Kürd aşiretlerinin tarihini incelemek şarttır. Orta Çağ Kürdistan tarihi bir anlamda Kürd aşiretlerinin tarihidir.Ebu Bekir Tihrani kitabının 65, 79, 86, 118 ve 268 sayfalarında “Zerqî” lerden söz ediyor , “Silîvanî ve Zerqî Kürdlerine “ karşı yapılan saldırıları ve kalelerinin işgalını gündeme getiriyor.

Demek ki Zirkîler yada Zerqîler Ortaçağ Kürdistan tarihinde önemli rol oynayan bir Kürd aşiretidir.

Sadece o dönem değil, daha sonraki süreçte de Zirkîler ciddi bir yapı olarak varlıklarını sürdürdüler ve Osmanlı devletine karşı direnişler yapmışlar.

Yıllar önce Hafız Paşa tarafından Soran Mîr’i Paşayê Kore tarafından Osmanlı devletine karşı geliştirilen direniş esnasında hareketin önderlerinden biri Türkler tarafından işkence ile öldürülmesini yazmıştır. O dönem(1800’lerin ortalarına doğru) Osmanlı Ordularının Kürdistan’a karşı giriştikleri genel saldırıları esnasında Babtistin Poujoulat adlı bir fransız gezginci de refakat ediyor.Babtistin Poujoulat gezi notlarını 1840-4 yıllarında Paris’te “ Voyage dans L’Asie mineure en Mesopotamie, a Palmire, en Syrie en Palestine et en Egypte” adı altında yayınlamış. Bu gezi notlarında Babtistin Poujoulat Hafız Paşa’nın “Adsız” bir Kürd liderini nasıl öldürdüğünü detaylarına kadar anlatıyor.(Merak eden okuyucular o makaleme bakabilir. Ekte yayınlıyorum)

İlk defa Babtistin Poujoulat’tan Diyarbekir ve çevresinde Zirkî Beylerinden “Timur Bey’in Osmanlı Ordusuna karşı direnişe geçtiğini ve Soran Miri ile işbirliği içinde olduğunu “okumuştum.

Bugün Türk kaynaklarıda Zirki’lerin 1835 tarihinde gerçekleştirdiği direnişi gündeme getiriyorlar.
Fatih Gencer, “Merkeziyetçi İdare Düzenlemeler Bağlamında Bedirxan Bey Olayı” adlı doktora tezinde Zirkîler üzerine de duruyor.

Fatih Gencer Reşid Paşa’nın Kürdistan’ı işgal etme ve Kürd hükümetlerini tasfiye girişimlerini anlatırken : “ Reşid Paşa’yı zor bir görev bekliyordu. Zira bölge yüzyıllardır kendi haline bırakılmış gibiydi. Dersim’den Musul’a kadar bölgenin her tarafı başına buyruk yaşıyan derebeyleri ve aşiret reisleriyle doluydu. Bunlar arasında en güçlü olan Revanduz Beyi Mehmet Paşa’ydı. Diyarbekir’deki Zirkî Beyleri ile birlikte Cizre ve Mardin ve Musul bölgesi tümüyle onun hükmü altındaydı” diyor.(age, sayfa 20)

Reşid Paşa 1935 yılında Diyarbekir’in Eğil çevresinde asker toplamaya çalışıyor. Fatih Gencer’in verdiği bilgilere göre Zirkî Beylerinden olan Timur, Eğil Hakimi Bey’in yanına gelip kurulması düşünülen yeni düzene karşı olduklarını açıkca ifade ediyor. Daha sonra Zirkî beylerinden Recep, Silvan Zabıtı Mirza Bey ve Mardin bölgesinde bulunan Ömerkanlı gibi bir kaç aşiret ittifak ederek Osmanlı kuvvetlerine direnmeye karar vermişlerdi.( Takvimi Vekayi’den aktaran Fatih Gencer, age, sayfa 23)

Bu esnada Diyarbekir’in Siirt kazasına kadar gelen Revanduz Beyi Mehmet Paşa ile bu konuda anlaşmışlardı. Reşid Paşa’ya göre bunların bir kaçının canını yakmadıkca itaat etmeleri mümkün olmayacaktı.(Reşid Paşa’nın Revanduz Beyi ve Zirki Beyleri hakkındaki yazısından aktaran F. Gencer, age, sayfa 23)

Yazar Osman belgelerine dayanarak Zirkî Beylerinin halktan devlete asker vermeme yönündeki çabaları ürünlerini vermiş “ Hani’den Yezidhan’a kadar olan bölgedeki Kürd aşiretlerinin hepsi Osmanlı kuvvetlerine karşı birleşmişlerdi” diyor.

Hatta hareketin Muş’a yayılmaması için Osmanlı devleti tedbirler almaya başlıyor.
Yazara göre bu başkaldırış Zirkî Beylerinin ilk başkaldırışı değildi. 1833 yılında azledilen Muş Mutasarrıfı Emin Paşa ile birlikte Muş’u ele geçirmeye çalışmışlar.

Osmanlı devlet yetkilileriyle Timur, Recep ve Hüseyin Beyler arasında çeşitli görüşmeler olmuş, fakat bir sonuç alınmamıştır.

1835 baharında Diyarbekir Zirkî beylerinin üzerine yürüyor. İlk önce Diyarbekir’a sekiz saat mesafede bulunan Seyyid Hasan köyüne yerleşen Recep beyin üzerine yürüyor. Recep Bey’e yardıma gelen Timur ve Behram Beyler yenilgi alıyorlar. Bu esnada Osmanlılar 1000 kadar Kürdü öldürüyorlar. Recep Bey ve kardeşi Behram Bey yakalanıyor ve Diyarbekir’e gönderiliyor. Daha sonra Timur bey yakalanıyor. Bu ayaklanma sonucunda Kürd ileri gelenlerinden Tellibeyzade Recep, Timur, Behram, Bedirxan, Şerif, Faris, Behram ve Mirza adında sekiz aşiret beyi ve aileleriyle birlikte toplam doksan sekiz kişi İstanbul’a gönderilmişti. Zirkî Beyleri daha sonra aileleriyle birlikte Edirne’de iskan edilmişleri.(daha geniş bilgi için F. Gencer, age sayfa 25)

Aynı dönemde Zirkî Beyleriyle ittifak yapan Silvan bölgesindeki aşiretlerde isyan etmişlerdi. Bölgede bulunan Sinani, Berazi aşiretleri Haci Telli ve Fersooğullarıyla birleşerek Hazro’ya saldırıyorlar.... Fakat, bu harekette başarıya ulaşmıyor.

Daha önce ismini verdiğim fransız kaynağı Zirkî beylerinden Timur ile Soran Miri Mir Mehemed arasında oluşan bir ittifaktan söz ediyordu. Bu bilgi Türk kaynakları tarafından da doğrulanıyor.
Aslında 1800 yılların ilk yarısı boyunca Kürdistan’ın her tarafından Osmanlı devleti tarafından büyük Kürd kıyımları yapıldı. Bu süreçte, Kürd Mirlikleri ve yerel hükümetleri kanlı bir şekilde dağıtıldı. Zirkîlerde bundan paylarını aldılar.

Devam edecek

Neuen Kommentar schreiben

Der Inhalt dieses Feldes wird nicht öffentlich zugänglich angezeigt.
CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.