Son dönemlerde Güney Kürdistan’da ciddi siyasal gelişmeler yaşanmaktadır.
Ben şahsen Suleymaniye ve çevresinde başlayan ve genişleyen kitle eylemlerini destekliyorum.
Kürdlerin önünde iki yol var.
- devletleşmek,
- KDP ve YNK denetinde iki ayrı bölge olarak kalmak.
Bugün Suleymaniye ve çevresinde sokaklara dökülen binlerce Kürdistanlınının ileri sürdükleri talepler devletleşme ile ilgilidir.
Kuzey Kürdistan’daki yağcı tayfasının küçük ekonomik çıkarları dışında bir görüş açısı olmadığından dolayı sokaklara dökülen Kürdlere küfür etmeyi tercih ediyorlar.
Tüm Kuzey Kürdistanlı yağcılar bir şeyi çok iyi biliyorlar.
Güney Kürdistan’da partilere bağlı iktidarların olduğu bir ortamda seçimlerin fazla bir anlamı yok.
Varsayalım KDP yapılan seçimlerde %70 oranında oy alsa tek başına hükümet kuramaz..
Çünkü, Suleymaniye ve çevresinin Peşmergesi, asayişi ve istihbarat teşkilatı YNK’nin denetimindedir.
YNK’de oyların %70’i alsa dahi KDP gibi tek başına hükümet kuramaz. Çünkü, Hewler ve Duhok KDP’nin denetindedir.
Gorran Hareketi oyların %80’i alsa dahi Hewler parlamentosu dışında hiç bir fonksiyonu olmaz..
Bu bizim realitemiz.
KDP ve YNK bu gerçekliği bildiklerinden dolayı “stratejik antlaşma” yapmışlar ve kendi aralarından federal bir yapı oluşturmuşlar.
Suleymaniye federal bir Kurdistan’ın merkezi, Hewler başka bir Kürdistan’ın merkezi.
KDP ve YNK yıllardan beri bu ikili iktidarı yaşanan iç savaşla açıklamaya çalışıyorlar.
Fakat, gelinen aşamada Suleymaniye göstericileri “o savaş sizin iç savaşınızdı, siz o savaştan sorumluydunuz. Bugün ise kardeş kardeş geçiniyorsunuz” diyerek isyan ediyorlar..
KDP ve YNK arasında başlayan yarım yüzyıl süren içsavaşı 1991 sonrası kuşağı tüm sonuçlarıyla reddediyor.
Yeni bir dönemi başlatmak istiyor.
KDP ve YNK yöneticileri bu son gösterilerde yaşamını yitirenleri “şehid” ilan ettiler.
Göstericileri bir yandan haklı görüyorlar, diğer yandan bu gösterilerin arkasında “dış güçleri” arıyorlar.
Parlamento son kararında göstericilerin isteklerinin önemli bir kesimini kabul etti.
Fakat, pratik adım yok.
Parlamento başkanının emriyle muhalefetin son gelişmeleri değerlendirmek amacıyla yaptığı toplantı esnasında kapılar kapatılıyor ve Peşmergeler gönderiliyor. Bir muhalefet parlamenteri iktidar partilerinin birine bağlı bir parlamenterin korumaları tarafından saldırıya uğruyor.
Demokratik bir ülkede böyle bir şey olamaz.
Hewler’de gösteri ve yürüyüşleri engellemek amacıyla askeri yöntemlere başvuruluyor. Üniversiteler tatile gönderiliyor.
Yüksek öğretim bakanı bu girişime sahip çıkmıyor.
Başbakan sahip çıkmıyor.
Bir partinin öğrenci birliği tüm öğrencileri evlerine gönderiyor. Bir nisana kadar tatil!!!
Böyle olmaz.
Partilerimiz paradigmalarını değiştirmeliler.
Başbakan parlamentoda Kürd kazanımlarının başına bela olan en büyük tehlikelerden biri “ iki faklı askeri güçtür” diyor.
Geçenlerde Suleymaniye’de yakılan televizyon binası yine başbakandan öğrendiğimize göre “ iki peşmergenin içinde olduğu bir grup” tarafından gerçekleşiyor.
Tanrı aşkına aklımızı başımıza toplayalım ve yeniden kazanımlarımız üzerine düşünelim.
Çünkü, kendi elimizle kazanımlarımızı çirkinleştiriyoruz.
Bunun sorumlusu Güney iktidarının yanında hepimiziz.
Selamlar
Serhat Kardoxi
Aile Oligarsisinden Devletlesmeye !