Direkt zum Inhalt

Değişmek Öyle Kolay mı?

Bir değişim nakaratıdır başını almış gidiyor. Kimi Kürdler yaşamı boyunca bu şarkıyı mırıldanıp durdular. Ne “değişecek” beklentisinde olan Türk egemenlik sistem sahipleri değişti, ne de kendileri.

Akıllarına bir türlü “Yahu Türkler niye değişsiin?” diye gelmez.

Ben niye değişmiyorum diye düşünmez.

Kimden mi bahsediyorum?

Bahsetiklerim gizli odaklar falan değiller. Şeltesini Türk'ün kapısına sermiş çırılçıplak Kürd péxaslarıdır.

TC devlet sınırlarına saygılıyız. Tek devlet, tek bayrak, milli marşa, tek dile bir itirazımız yok. Türkiye'ye “ülkemiz” diyenlerdir.

Kürdistan diyemezler. Dediklerinde de başkalarının ülkesi gibi göstermeye çalışırlar. Niye böyle davranırlar gayet açık.

Onlar “ülkemiz” derken hitap ettikleri çevreler bunu Kürdistan olarak anlar. Fakat “ülkemiz” diyenler bununla ne demek istediklerini bilir. Onların “ülkemiz” dedikleri yer Kürdistan değil, Türkiyedir.

Bireyi oldukları Kürd milletinin kan düşmanı Türk celatlarına tek taraflı aşık olacak kadar onlara benzemişlerdir.

Son referandum süreciyle bu bir kez daha tüm çıplaklığıyla ortaya çıktı.

Bu tayfanın duayemleri sistemin beslemeleri ve eski pro-sovyetik şeflerdir.

Türk Anayasasının kısmi değişikliğinin evetlenmesiyle “Çağdaş anlamda bir demokrasiye ulaşmak, Kürt sorununu çözüp iç barışa ulaşmak” olarak gören anlayış sahipleri şeltesini Türk egemenlik sistemin kapısına sermiş bulunuyor.

Bunu dediğimizde, “bizi kıskanıyorlar, çekemiyorlar” diyorlar.

Tövbe tövbe! Celadına sevdalanmanın kıskanılacak bir yanı olur mu?

Oluyormuş demek ki. Bu Türk hayranları herkesi kendilerine gibi sanıyorlar.

Yok öyle bir şey.

Bu tayfa öylesine bir pisliğe bulaşmış ki, geri dönüşüde yok. Batıkça batıyorlar. Düşmana yalakalaştıkça yalakalaşıyorlar.

Dikkatınızı çekmek isterim.

Ülkemizde iç barışı sağlamak”(!)

Bunun ne anlama geldiğini çözen kişi bunu ifade eden/lerin kimin kapısına kendilerini bağladıklarıda anlar.

Ülkemiz” dedikleri Türkiye'de “iç barışı” sağlamak Kürdlerin işi değildir. Bunun aksine Türkiye'yi kaosa sürükleme görevleri vardır.

Kürdlerin kurtuluşu Türkiye'nin kaosa sürüklenmesi, eskisi gibi yönetememesinden geçer.

Bunun için mücadele etmeyen, Türkiye'yi huzura, sorunsuz bir ortama kavuşması için mücadele edenler Kürd milletine dayatılan sömürgeci sistemin devamını isteyen çevrelerdir.

Kimdir bu çevreler?

Bunu herkes biliyor.

Yüzlerinde maske olsa bile.

Bu tayfanın siyasi mücadele hayatları boyunca yaptıkları sadece ve sadece Türk egemenlik sistemin değişeceği, demokrasiye ulaşılacağı ve “Kürt sorunu”nun çözüleceğini iddia etmeleri oldu.

Siyasi yaşamları boyunca Türk egemenlik sistemin şu veya bu kanatın taşaronu oldular.

Kürdleri sistem karşısında uslu birer vatandaş olmaları için atmadıkları takla bırakmadılar.

Sistemin ömrünü uzatmanın mücadele aktörleri oldular.

Adamların empoze ettikleri tek şey sömürgecilerin değişeceğidir.

O mübareklerde bir türlü değişmiyor. Değişme niyetleride yoktur. Olması için bir nedende yoktur.

Niye mi?

Sebebi gayet açık.

Dilenciye verilecek sadakayı veren belirlerde ondan.

Fakat bu dilenci Kürd tayfasına Türklerin vereceği bir şeyleri olmayacak.

Bu bekleyiş boşunadır.

Olsun onlar bunun için bir ömür tüketmeyi dünden kabullenmişler.

Demek ki, değişme öyle sanıldığı kadar kolay olmuyor.

Eğer olsaydı bunca beklentiden sonra bakar maddem Türkler değişmiyor, o halde biz değişelim derlerdi.

Burada benim/bizim hatamız yok mudur derlerdi.

Diyemezler!

Uşaklık, yalakalık parayla mıdır?

15 Eylül 2010

Neuen Kommentar schreiben

Der Inhalt dieses Feldes wird nicht öffentlich zugänglich angezeigt.
CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.