Direkt zum Inhalt

Parçayi Bütüne Feda etmek!!!!

    1991 yılının Mart ayında, Güney Kürdistan halkı Birinci Körfez savaşının neden olduğu uygun iç ve dış koşullarda yararlanarak,kanlı Baas rejiminin Kürdistan’daki tüm varlığına serdi...Daha sonraki süreçte Güney Kürdistan siyasal önderliğ, tüm kurum ve kuruluşlarıyla de facto bir Kürdistan devletini kurabildi...Özgür Kürdistan devleti, 2003 yılında Saddam rejiminin yıkılmasından sonra ABD’nin de zorlamaıyla “federal” bir yapı temelinde Irak’a entegre edilmek istendi, ama Irak ortada yoktu.. Arapların kendi aralarındaki iktidar savaşı ve Amerika’ya karşı savaşlarının yaratığı uygun ortamda Kürdler, hem Amerika ile ilişkilerini geliştirebildiler ve hem de Araplar arasında ortak paydayi bulma konusunda “yetim” kalan Irak’a sahip çıkmaya çalıştılar..Ama, Kürdler tüm süreç boyunca, hatta Saddam döneminde de olduğu gibi “Otonom” bölgeninin sınırlarının dışına çıkamadılar... Her ne kadar Kürdler, Kerkük, Musul, Xaniqin vb.. Kürdistan bölgelerinde etkili olmaya çalıştılarsada resmiyete tüm bu alanlar Özgür Kürdistan’ın dışında kaldı...Yanı kısacası Saddam döneminde Hewler, Suleymaniye Duhok ile sınırlı olan “Otonom Bölge” bugün “Özgür Kürdistan” olarak adlandırılmaktadır... İşgal altındaki Kürdistan bölgelerinin geleceğini belirlemek için, “Geçici Anayasa’nın” 58.maddesi, “Daimi Anayasa’nın” 140. maddesi öngörülmüştü... Fakat, Saddam’ın yıkılmasından bu yana 4 yıl geçmesine rağmen, Kürdler için stratejik hedef olan bu alanlarda hiç bir adım atılmadı... Bu bölgelerin geleceğine ilişkin Anayasal süreçte sona erdi... Dün Kürdistan Parlamentosu Birleşmiş Milletlerin önerisi üzerine 140.maddenin süresini 6 ay uzattı... Bunun Anayasal bir özellik kazanması için Irak Parlamentosununda onaylaması gerekir.. Böylelikle Kürdistan topraklarının %40’nı oluşturan, uğruna büyük bedeller ödenen, büyük tarihi değeri olan ve yeraltı-yerüstü zenginlikler bakımından hayati olan bu bölgelerin geleceği hâlâ belirsizliğini koruyor.. 87 yıl boyunca çözülmeyen bir sorunu 6 aya sığdırmaya çalışacağız...!!!!!!Kürdler Araplarla birlikte “Daimi” bir Anayasa oluşturdular.... Kürdler Anayasa’dan doğan haklarını kullanmaya kalktıkları zaman Araplarla çelişki ve çatışma içine düştüler. Kürdlerin kendileri için “kırmızı çizgi” olarak gördükleri, Peşmerge, Petrol gelirleri ve antlaşmalar, Kerkük meselesi gibi temel sorunların hepsi sürece bırakıldı.. Geçenlerde Kürdistan Başbakanı Neçirvan Barzani yönetininde bir Kürd heyeti bu sorunları çözmek için Bağdat’ta gitti... Bir hafta boyunca yaptıkları görüşmelerden sonra Kürdistan’a geri döndüler.. 24 Aralıkta Dukan şehrinde yapılan basın toplantısında bir gazetecinin bu konuya ilişkin sorusuna Kürdistan Başkanı Kek Mesud Barzani “Kürd delegasyonu Bağdat’tan eli boş” döndü dedi...Daha önceleri Kürdler, yılbaşına yaklaştıkları bir esnada Allawi’yi, daha sonra yine aynı şekilde Caferi’yi ve şimdi de Maliki hükümetini koalisyondan ayrılmakla tehdit ediyorlar..Bu son dakika politikası Kürdleri rencide ediyor.... Bu politika, ulusal ve profesyonel bir politika değil... Bu tip politikalar Kürdleri “Duhok, Hewler ve Suleymaniye” ye mahkum edecek politikalardır.. Bu 3 şehirle sınırlandırılmış Kürdistan’a ister “otonom”, ister “federal” veya “konfederal” densin, sonuçta kendi kendilerine dahi yetmeyen ve Bağdat’ta mahkum bir Kürdistan olur..Türk devleti yıllardan beri Güney Kürdlerinin devletleşme sürecine baltalamaya çalışıyor, Kerkük dahil işgal altındaki Kürdistan bölgelerinin anavatana geri dönmesine engeller çıkarıyor...Türk devleti, gelinen aşamada uluslararası ve bölgesel koşullarda kolu kanadı kırılmış, Türklere ve Irak Araplarına mahkum yukarıda sözünü ettiğim 3 şehirle sınırlı “normal bir federal”(Büyükanıt) yapıya can atıyor.. Türk devletinin son tüm askeri saldırılarının esas amacı, Güney Kürdlerini Saddam’ın kendilerine çizdiği Duhok, Hewler ve Suleymaniye bermuda şeytan üçgenine mahkum etmektir... Kürdistan Başkanı geçenlerde haklı olarak Kürdistan dağlarına ve köylerine yağdırılan bombaları ve yapılan saldırıları “Hewler ve Suleymaniye” ye yapılmış olarak değerlendirdi.. Kürdistan Başkanı’nın bu tespiti yerinde ve doğru bir tespittir.. Ama, Güney Kürdlerinin pratik tutumları bu tespite uygun değil...  Amerka, Türklere bellirli sınırlar içinde saldırılar yapma konusunda destek sundu ve sunmaya devam ediyor... Türkler bu sınırları aşarak Kürd köylerine yöneldiğinden dolayı ABD bugün Türk devleti resmi uyardı.... Çünkü Türkler kendilerine çizilen sınırları aşmaya ve köyleri vurmaya başladılar..Türk devleti, 10 gün boyunca ABD’den aldığı bilgi ve askeri yardımlarla Kürdistanı bombalarken Kürd milletini psikolojik olarak esir almak istiyor... Güney Kürdistan yönetimi ABD’den aldığı bilgi ve güvenceler neticesinden bir kaç protesto dışında hiç bir şey olmamış gibi davranıyor... Bu tutum dünya Kürdleri üzerine negatif bir etki bırakıyor.. Irak Araplarını Kürdlere karşı daha da güçlü kılıyor... Arapların, Kürd haklarına ilişkin Anayasal süreci uygulanmamasının altında, bir yanıyla Türklerden kaynaklanan bu baskılardır.. Türklerin Kürdler üzerine kurduğu bu baskılar, Arapları cesaretlendiriyor.. Türk devleti boynunda Amerika ipi olan, sınırları çizilmiş bir çerçevede Kürdlere saldıran bir köpek durumundadır... Böyle bir ortamda dahi, Kürdlerin bu kadar sessiz kalması, Türklere karşı pratik bir tavır takınmaması Kürdlerin geleceği açısında büyük tehlikeler taşımaktadır.  Güney Kürdistan yönetimi, yukarıda sözünü ettiğim 3 şehirle sınırlı Kürdistanı, büyük Kürdistana kurban etmeyi göze almadığı sürece Kürdlerin büyük ideali ile oynamış olur. 3 şehirle sınırlı, Arap ve Türklere mahkum bir Kürdistan parçasını, büyük Kürdistana ve bütüne fedaetmek, büyük düşünmek kazandırır..Zaten liderleri, ulusal önderleri çıkaran süreçler böylesi tarihsel anlardır... 27.12.07

yani bölgesel kürt yönetiminin yeterli siyasi vizyona sahip olmadığı kerkük referandumunda izledikleri ve bu krizi yöneymekteki başarısızlıklarıyla iyice ortaya çıktı.Efendim bölgesel kürt yönetimi olayları sadece izlemek le kalıyor hiç bir politika üretemiyor politka üreteyeyinçe ne oluyor üretilen politikaların öznesi halina geliyor buradaki sorun kendine güven ne insiyatif kullanma sorunu bence.Aslında türkiyenin kuzey ıraktaki operasyonlarını bölgedeki bütün ülkeler destekliyor ve buna seviniyorlar.çünkü amerikayla sorunlu olan suriye ve iran müdahale edemediklere bölgeye türkiyenin müdahale etmesi onlar için yılbaşı hediyesi gibi bir şey.Türkiye ne yapıyor onun için sorun kürtlerin kazanımlarını boşa çıkarmak ve kerkük referandumunu ertelemek oda amerikanın ve batının müttefiki gibi görünüp aslında suriye ve iran la aynı politikayı sürüyor.ama şuna unutmamak gerek amarikanın bu desteği eninde sonunda amarikanın irana yapacağı operasyon için türkiyenin elini mahkum etmek ve operasyom sırasında türkiyenin yardımını garantiye almaktır.yarın öbür gün irana operasyon yapılırken türkiye amerikanın yanında olamak gerekecek amerikaya hayır diyemeycek ve ne olacak türkiyenin ortadogu politikalrı amerikya endeksli hale gelecektir. görüyorsunuya aslında oyun içinde oyun var her zaman. bu durumda kürtler ne yapmalı derseniz çok akıllı ve ileriyi gören ve bölgede her şeyin çok çabuk değişeceğini bilerek politika yapmalı ve vizyon sahibi olmalı yoksa yine her şeyi kaybederler. AMEDLİ KÜRT

arkadasa aynen katiliyorum.biraz kararlilik lazim.asil türk kardeslerini tanimiyorlarmi?ingilizler zamanininda ne yaptilarsa u.s.a da aynisini yapar bize.yerleri sicak cepleri de sicak.unutmasinlar bu dewran döner.kürt milleti hesap sormayida bilir.

Neuen Kommentar schreiben

Der Inhalt dieses Feldes wird nicht öffentlich zugänglich angezeigt.
CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.