Direkt zum Inhalt

Halklar Kardeş mi? İstemem Üstü kalsın!

Ermeni yazar, Hrant Dink’ ın Türk devleti tarafından alçakça katledilmesinden sonra, Newroz. Com yazarları arasında başalayan milliyetçilik, erdem, insani değerler, ırkçılık ...vs tartışmalar ile bugün Dünyanın en büyük Emperyal devletinde dev kitlesel savaş karşıt gösterileri, herkesin yeniden şapkasını önüne koyup yeniden düşünmesi için iyi bir fırsattır.Yanlış tespit ve analizler, doğal olarak yanlış bir sonucuda beraberinde getirecektir. Bireyin kendi yanlış tespitlerinden ötürü ödeyeceği bedel ile bir toplumun ödeyeceği bedel biribirinden farklı ve çok ağırdır.Bunun iyi yada kötü bir niyetle bir ilgisi yoktur. Erdem ve erdemlilik tartışmaları hiç kuşkusuz insanlık tarihi kadar eskidir. Ama bir gerçek var ki insani değerlere sahip olan erdemli toplumlar, saldırgan ve barbar toplumlar karşısında varlığını korumayı başaramamışlardır. Ve bu gün günümüz dünyasıni yöneten siyasi, ahlaki, kültürel, sosyal, dini..vs olarak yönlendirenler, dünün katliamcı ve soykırımcı toplumları olmuştur. Burada doğal olarak insan bir soru ile karşı karşıya kalıyor; dünyayı yönetip yönlendiren olgu erdem ve insani değerler mi yoksa güç ve baski sistemleri mi?Resmi olarak kabul edilen yahudi soykırımı ile uluslararası alanda gayri-resmi olarak kabul edilen Ermeni soykırımı dışında başka soykırımlar yaşanmadı mı? Yada diğer bir değişler, dünyayı yönetip yönlendiren, Fransa, İspanya, Portekiz, Hollanda, İngiltere, Rusya, Çin, Türkiye! ABD güç ve iktidarlarını soykırım, katliamlar üzerinde inşaa etmediler mi?Bu soykırımcı Emperyal devletler ve halkları, kendi refah ve mutluluklarını, Amerika, Afrika, Avusturalya, Okyanusya ve Asyada halkların can ve kanları üzerinde inşaa ederken, yok ettikleri halkları yeniden diriltebilirler mi? Erdemlilik ve insani değerler, insanlık tarihi kadar eskidir, çok anlamlar yüklenilen bu terimler, soykırımcı ve katliamcı devletler nezninde kendilerini aklama-paklama maskesi olarak kullanılmaktdır. Duygu ve kulaklara hoş gelen Erdem ve insani degerler devlet ve toplumlar arası ilişkilerde belirleyici bir fonksiyonları bulunmamaktadır. Gönül ve ideallerimiz insanlık tarihi kadar eski olan bu terimlerin dünyayı yönetim yönlendirmesidir ama realite ise daha farklıdır.O halde bizler ne yapmalıyız, dünyayi yaşadığımız coğrafyayı analiz ederken hangi kıstaslarla hareket edeceğiz, gözlerimizi yaşanılan realiteye kapatıp kullaklara hoş gelen romantik terimlere mi göre hareket edeceğiz yoksa oyunu kurallarına göre mi oynayacağız?Kurdistan ulusal kurtluş mücadelesinin tarihi ve birlikte yaşadığımız komşu halkların hak-hukuku toplam olarak bir Kürt deyimi ile özetlenmiştır ‘’ Bextê Romê Tune’’. Kardeşlik, barış içinde bir arada yaşamak, halklar kardeştir genel hat itibarı ile doğru ve desteklenilmesi gereken bir hattır. Ama kim ve kimlerle, hangi coğrafya da hangi mantıkla?Amerikan kızılderilileri beyaz adamla ilk karşılaştıklarında iyi niyet ve barışçı niyetleri kendilerinin sonu oldu. Keza ayni şey Avusturalya Aborjinleri içinde geçerlidir, Afrikalılar beyazlarla karşılaştıklarında ellerine tutuşturulan İncil karşılığında Afrika beyaz adamların egemenliğine geçip, Afrikalılar kendi vatanlarında köle oldular.Kürt ve Türk ilişkileri bundan farklı mıdır? Kürtler 1071 de bütün imkanları ile Rom’lara karşı yardım ederken, karşılığı 926 yıl kölelik oldu!  Eşya ve realiteyi adı ile birlikte anıp doğru koymak gerekir. Bir halkı gerici ve ırkçı olarak değerlendirirken, bazı genel tanımlamalarla örtüşmüyorsa bunun nedenlerini biz değil karşı tarafın düşünmesi gerekir. İstisnalar kaideyi bozmadığını belirtiyorlar, milyonların içersinde bir kaç kişinin her türlü bedeli göze alıp soykırım ve katliamlara karşı çıkması Türk halkının ırkçı ve katlıamcı tanım ve geleneğini ortadan kaldırmıyor!Bu bir relaitedir....Kürt öncüleri olduklarını ifade edenler, Kürtler adına Kürtler şunu bunu istiyor deyip, barış istiyoruz, halklar kardeştir, sorunlarımızı barışçı ve demokratik yöntemlerle çözelim, Türkiye bu sorunları çözdüğü oranda güçlenir...diyenlerin haykırışları hep duvarlara çarpıp geri döndü ve her duvara çarpıp geri dönüşünde Kürt ulusal değerlerinde derin yaralar oluşturdu.İkide bir dilenciler gibi halklar kardeştir, barış istiyoruz psikioljisi suçluluk ve haksızlık pskolosidır. Kürt kime neye kendilerini ispatlama dertleri var! Ki bu sloganlar atılıyor. Bırakın bu sloganları Türkler haykırsın, Bırakın Türklerde tıpkı Amerikan halkı gibi savaşa ve sömürüye karşı dev kitlesel gösteriler düzenlesin, iktidarlarına karşı çıkıp Türk Ordusu Polisi Kurdistan’ dan çık diye haykırsın....İşte o zaman bizlerde Türk kardeşlerimizle omuz omuza alanlara birlikte yürürüz...Olmayan ve yakın zamanda gerçekleşmesi mümkün görünmeyen bu hayallerle Kürtleri yanıltmak doğru bir tavır değil ‘’ Cemilê Çeto ji Kerê Keto’’ pozisyonuna düşmeyelim. Bunun bedelini birey olarak ödeyebiliriz ama halk olarak asla ödeyemeyiz. Bireysel yanlış hesaplar Baxdat’ tan geri dönebilir ama toplumsal yanlışlıklar asla Baxtan dönmez geri dönse bile kölelik olarak geri döner.....200 yıl sonra mı 300 yıl sonra mı belirsiz olan bir şey için hayaller kurmanın hiç bir mantıkı bir yönü yok. Günümüzüm acil görevi Barış ve kardeşlik sloganları haykırmaktan ziyede köklü ve radikal kopuş nasıl sağlanılır onun üzerine tartışıp kafa yoralım..... Teorik olarak halklar kardeştir diyelim ama bırakın bizim bunu ispat etme gibi bir durumumuz olmasın, elleri kanlı olanlar bundan geçinenler bunu üstlenip gereğini yaşama geçirsinler bu onların görevidır.... Kürtler, hazreti Muhamed’ ten beri halklar kardeştir diye haykırıyorlar ama 1500 yıldır bizi kardeş olarak kabul etmedikleri gibi kölelik halkasını da boynumuzdan gevşetmediler bile......[email protected]    

Neuen Kommentar schreiben

Der Inhalt dieses Feldes wird nicht öffentlich zugänglich angezeigt.
CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.