Mart ayının başında Irak'ta genel seçimler yapıldı ve hala seçimlerin kesinleşmiş sonuçları ortada yoktur. Hükümet oluşturmak için çok yönlü görüşmeler sürüyor.
Görünen o ki herkes hükümete girmek istiyor.
Hükümete alınmayan biri olsa, hükümeti tanımaz..
Bu durum hem Sünniler, hem Şiiler ve hemde Kürdler için geçerlidir.
Irak 'ta bu etnik ve dinsel gruplardan her hangi biri hükümeti tanımasa , bu Irak'ın her hangi bir bölgesinin merkezi iktidarın kontrolunden çıkması anlamına gelir.
Bundan dolayı ABD kapalı kapılar arkasında herkesi anlaştırmaya çalışıyor..
Yani anlayacağınız zorla birbirlerine yapıştırılan yapıların hiç biri diğerine güvenmiyor.
Asıl bugün üzerine durmak istediğim Irak seçimleri değil, Güney Kürdistan'da yaşanan bazı gelişmelerdir.
Ben bu gelişmeleri daha çok önemsiyorum.
Bilindiği gibi yaklaşık olarak bir yıl önce Güney Kürdistan'da Parlamento ve Kürdistan Başkanlığının seçimleri yapıldı.
Hala bugüne kadar Kürdistan Başkanı'na bir yardımcı atanmadı.
Daha önceki dönem Kürdistan Başkanı'nın yardımcısı YNK önderlerinden Kosret Resuldu.
Yine bu dönemde Kosret Resul'un atanacağı bekleniyordu.
Fakat şimdiye kadar resmi hiç bir şey yok.
Kosret Resul'a ilişkin Kürd basınında bir dizi spekülasyon yapılıyor. Bunlardan biri de Kürdistan Başkanı'nın „Kosret'i istemediği“ savıdır.
KDP ile YNK arasında yapılan antlaşmaya göre eğer Başkan KDP'li ise yardımcısı YNK'li olur.
Aynı şey hükümet içinde geçerlidir. Eğer Kürdistan Başbakanı YNK'li ise yardımcısı KDP'li olur.
Aynı durum Parlamento içinde geçerlidir.
Yani geçmişte „Fifty-Fifty“ polititikası bugün farklı bir biçim alarak sürüyor.
Kürdistan Başkanı hem Kürdistan Başkanıdır ve hem de KDP'nin Başkanı.
Güney Kürdistan'da uygulanan bu sistem demokrasi makulmudur?
Hayır.
Fakat, Kürdistan'da yaşanan iç savaştan sonra Kürdistan'ın iki büyük partisi böyle bir çözüme gittiler.
Şimdi Kürdler bu gidişe hayır diyorlar. İç savaşın günümüze kadar gelen bu tahribatlarını bertaraf etmek istiyorlar.
Geçen yıl Kürdistan'da yapılan seçimlerde Parlamento'ya 25 parlamenter ile giren Gorran fraksiyonu Kürdistan Başkanlığı Yasasını güncelleştirmek istiyor.
Bu konuda yazılı bir öneri sundular.
Gorran Grubunun getirdiği öneri diğer fraksiyonlar tarafından da destekleniyor.
Kürdistan Başkanı seçildikten sonra geçmişte içinde görev aldığı parti ve gruplarlaki tüm görevlerinden istifa etmelidir.
Çünkü, Kürdistan Başkanı tek bir parti yada grubun başkanı değil, tüm Kürdistan halkının başkanıdır.
Gorran fraksiyonun yasa önerisinde Kürdistan Başkan yardımcılığının da kaldırılması var.
Onlara göre yasa Kürdistan Başkanı'na bazı yetkiler vermiştir. O, bu yetkileri tek başına kullanmalıdır.
Yine Gorran'ın önerisinde Kürdistan Başkanı'nın Başbakan ve yardımcısını çağırarak kabineyi oluşturma yetkisini vermesi doğru görülmüyor.
Onlar göre kabinesini oluşturmak tek başına Başbakan'a verilir. O, kabinesini oluşturur ve parlamentodan güven oyu ister.
Kürdistan'da Başkan'a, Başbakan'a rakip partiden bir yardımcı vermek geçmişte yaşanan savaşın bir tahribi olarak günümüze kadar geldi.
Elbette Kürdistan Başkanlığı seçimleri yapılırken, siyasi partiler birilerini kendi adayları olarak gösterecekler.
Ama, seçim yapıldıktan sonra, seçilen aday eğer partili ise tüm görevlerinden istifa etmelidir.
Demokratik ve adil bir sistemi ancak böyle kurabiliriz.
Mam Celal ve Kek Mesud'un partilerindeki Başkan ve Sekreterlik görevlerinden istifa etmeleri, yeni ve genç kadrolarında önünü açar.
Kürdlerin buna ihtiyacı var.
Eğer yarın sözünü ettiğim Kürd liderlerinin her hangi bir devlet ve hükümet görevi kalmasa, eğer isterlerse yeniden eski görevlerine gelebilirler. Yada kendileri için manevi bir liderlik pozisyonu açılabilir.
Sonuçta Gorran Fraksiyonunun yapmış olduğu öneri yerindedir.
Gördüğüm kadarıyla bu öneri Kürdistan Parlamantosunda bulunan tüm fraksiyonların üyelerinden olumlu yankı buldu.
Basına yansıdığı kadarıyla böyle bir yasanın geçme imkanı çok büyüktür.
Başarılar
Kamuran Melikendi