Direkt zum Inhalt
Submitted by Anonymous (nicht überprüft) on 23 February 2010

[i]“Bugün diyorum ki dostlarım, şu anın getirdiği güçlüklere ve engellemelere rağmen bir rüyam var benim. Bir Rüyam Var!
Bir rüyam var. Gün gelecek, bu ulus ayağa kalkıp kendi inancını gerçek anlamıyla yaşayacak. “Şunu kendinden menkul bir gerçek kabul ederiz ki, bütün insanlar eşit yaratılmıştır.“
Bir rüyam var. Gün gelecek, eski kölelerin evlatlarıyla eski köle sahiplerinin evlatları, Georgia'nın kızıl tepelerinde kardeşlik sofrasına birlikte oturacaklar.
Bir rüyam var. Gün gelecek, Mississippi eyaleti bile, adaletsizliğin ve baskıların sıcağıyla bunalıp çölleşmiş olan o eyalet bile, bir özgürlük ve adalet vahasına dönüşecek.
Bir rüyam var. Gün gelecek, dört küçük çocuğum, derilerinin rengine göre değil, karakterlerine göre değerlendirildikleri bir ülkede yaşayacaklar.
Bugün bir rüyam var benim.
Bir rüyam var. Gün gelecek, Alabama eyaleti, valisinin ağzından hep müdahale etme ve izin vermeme yönünde sözler dökülen o eyalet, küçük siyah oğlanlarla küçük siyah kızların, küçük beyaz oğlanlarla ve küçük beyaz kızların el ele tutuşup kardeşçe birlikte yürüdüğü bir yere dönüşecek.
Bugün bir rüyam var benim.
Bir rüyam var. Gün gelecek, bütün vadiler yükselip bütün tepeler ve dağlar alçalacak, engebeli yerler düzlük yapılıp, girintilerle çıkıntılar düzleşecek ve Allah'ın şanı yeryüzüne inecek, bütün canlar hep birlikte görecek onu.
Özgürlüğün yankılanmasını sağladığımızda, her kasabadan ve köyden, her eyaletten ve kentten özgürlüğün yankısını duyduğumuzda, o gün yakın demektir ve o gün Allah'ın bütün kulları, siyahlar ve beyazlar, Yahudiler, Hıristiyanlar, Müslümanlar ve Budistler el ele tutuşup eski bir zenci ilahîsini söyleyecekler:
Sonunda özgürüz! Sonunda özgürüz!
Şükürler olsun Ya Rabbim!
Sonunda hepimiz özgürüz!“[/i]

[b]Dr. Martin Luther King, Jr.[/b] (15 Ocak 1929 – 4 Nisan 1968). ABD'li siyah Baptist rahip ve Amerikan yurttaş hakları hareketi önderidir. King, yukarıdaki ünlü konuşmayı Washington D.C.'de Ağustos 1963'te Lincoln Anıtı'nın önünde yapmıştır.

Dr. Martin Luther King dünya genelinde şiddet karşıtı ve ırksal eşitlik görüşleriyle tanınmaktadır ve 1964 yılında Nobel Barış Ödülü’nü kazanmıştır. Ayrıca, 1977 yılında, ölümünden 9 yıl sonra, eski ABD başkanı Jimmy Carter tarafından Başkanlık Özgürlük Ödülü’ne layık görülmüş ve onuruna Martin Luther King Günü kutlanmaya başlanmıştır. King'in en bilinen ve etkili konuşması yukarıda aktardığım satırlardır.

1968'den günümüze tam 42 yıl geçti.

Bazen düşünüyorum da acaba Dr. Martin Luther King, Nelson Mandela, Melcolm-X ve Frantz Fanon olmasaydı ve bu insanlar kendi döneminde ırkçılığa karşı çıkmasaydılar bugün Barak Obama Amerika'nın başbakanı olur muydu? Ya da bunda 20 yıl önce hangi birimiz Obama'nın Amerika'nın başkanı olduğunu düşünürdü? Ya da birisi bundan 20 yıl evveli gelseydi ve deseydiki Kürd kasabı Saddam asılacaktır, hangimiz inanırdı?

Ben kesinlikle küçük adımlara karşı değilim ama eğer bir hastalık varsa o hastalığın olmasına neden olan virusa karşı değilde sadece onun dişa yansımalarına karşı (örneğin gripe yakalandığınızda habire burnunuzu sillmek gibi) durursan o zaman sen hiçbir zaman o hastalığı yok edemezsin! Gripi durdurmak için ne yapılır? İnsan anti-biotik alarak gripin olmasına neden olan virusu öldürür. Yoksa burun silmekle asıl hastalığın kendisini yok edilmez. Burun silmek sadece gripin dışa vurumu, yani hastalığın belirtileridir. İşte bazı insanlar bir hastalığa veya soruna “neden“ olan virusu yok edeceklerine onun yan etkileriyle uğraşıyorlar.

Eğer buğün Kürdistan'da insanlar aç susuzsa, kadınlarımız bunalmış ve intihar ediyorlarsa o zaman bunun nedenini/kökenini araştırmak ve nereden kaynaklandığını iyi tespit ederek o virusa ortadan kaldırmak gerekiyor. Yoksa ben bir çok yazımda yazdığım gibi küçük adımları olmayanın büyük adımlarıda olmadığını pekâla iyi biliyorum. Ama bu demek değildir ki küçük adımlar ile uğraşırken asıl hedefimizden vazgeçelim. Her zaman bilmeliyiz ki bir hastalığa neden olan virusu söküp atmadıkça o hastalık katiyen düzelmez.

İşte Dr. Martin Luther King'in başlattığı barış yanlısı protesto eylemleri, 1964 Yurttaş Hakları Yasası'nın çıkmasını sağlamıştır. Yasayla Amerika Birleşik Devletleri'nde ırk ayrımcılığı yasaklanmıştır.

Burada da görüleceği gibi [b]toplumsal sorunlar ancak toplumsal düzeyde çözülür.[/b]

Bana göre Kürdlerin diğer dünya ülkelerinden hiçbir eksikliği yoktur. Ama ne var ki, Kürdlerin ülkesi Kürdistan'ın üç parçası halen işgal ve ilhak altındadır. Bu bir tespittir ve doğrudur. O zaman Kürdlerin yapacağı tek şey bu “sömürgecilik virusu“nu kökünden söküp atmaktır. Şimdi buna güçleri yetmiyor mu? O zama yapılacak iş güç toplamak ve gerekli doğru ÖNDERLİĞİ çikarmaktır. İşte bizim buralarda yaptığımız bu güç toplama ve doğru önderlik işinin kayda değer bir parçasıdır. Şimdi yaptığımız bu işin 20-30 yıl sonra ne patlamalara yol açacağını ancak o zaman görürüz.

Diğer yandan ben sahsen Güney Kürdistan'ı bağımsız kabul ediyorum, çünkü federasyon da devlet içinde bir devlettir. Burada esas olan Güney'de Kürd bayrağının dalgalanması ve Kürdlerin kendi ekonomisini, siyasetini, savunmasını bağımsız yapması ve anadilde eğitim görmeleri özğürce kültürünü yaşamalarıdır.

Şu an Güney'de doğan ve 22 yaşına basmış milyonlarca genç insan özğür Kürdistan'ın özgür evlatlarıdır. Bunlar içinde ileride daha ne değerli insanlar, ne önderler/politikacılar/yazar ve mühendisler çıkar hep beraber göreceğiz.

Kürdlerin bu yüzyılda özgürlüğü ve bağımsızlığına kavuşacağı benim için hiçbir zaman bir hayal olmadı. Bu bir hayal olsada uğruna ölüme bile gideceğim güzel bir hayaldır. Bu dünyada kim bana hayal etmemi yasaklayabilir? Bizi bu yaşamda ayakta tutan hayal ve düşlerimiz değil mi?

Umutluyum!

Ben 21. Yüzyılılın Kürdlerin yüzyılı olacağını düşünüyorum ve bu nedenle elimden gelen her desteği Kürdlere veriyorum. Düşman ve bazı sapık Kürdler ise isterse ihsal olup götünden vırık atsın dursun, beni ilgilendirmez. Eğer Kürdistan gelecek yıllarda tam bağımsız olmasada belli bir statüye kavuşacağı muhakkaktır. O zaman inşallah halkımız bu tıp insanların yüzüne öyle tükürecekler ki, yüzleri tükürükten boğulsun! Çünkü şimdiden söylüyorum ki EZELİ diye hiçbir şey yoktur. Her şey değişecek, değişmek zorundadır. Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir.

Kaldıki 30-40 yıl sonra Kürdler aynı yerde olsa benim bir şahıs olarak ne kaybım olur? Olsa olsa benim kazancım olur ama kaybedecek hiç ama hiçbir şeyim olmaz. Kendi anavatanında kendi dilini bile konuşmayan bir halkın kaybedecek daha nesi kaldı ki, kaybım olsun? Bizler Kürdlerin özgürlüğü ve bağımsızlığı uğruna verdiğimiz mücadelede zamandan başka hiçbir şey kaybetmeyiz ama kazanacağımız koskocaman bir özğür ve bağımsız ülke olabilir. Bu ülke ve bu ülke halkının geleceği için değmez mi yazmaya? Ki ben zaten yazmaktan büyük zevk alıyorum ve çok şey öğreniyorum.

Eğer bazıları bana Fetullah Gülen gibi birisini örnek veriyorlarsa ben de Başkan Barzani'yi örnek veriyorum. Acaba Başkan Barzani, Fetullah Gülen kadar zeki değil mi?

Biz ne sosyal pedagoguz, ne de psikologuz ki gidip tek tek insanların sorunlarıyla uğraşalım. Ortada toplumsal bir sorun var ve bu sorun ancak ve ancak herkesin katılımıyla çözülür. Kürdlerin hepsi sanki işsiz, güçsüz sokakta başı boş dolaşıyorlar, bol keseden atıyorlar. Oysa bizim içimizde elbetteki her sınıf ve tabakadan insanlarımız vardır. Bunlar memurdur, öğretmendir, öğrencidir, esnaftır, peşmergedir, işçidir, köylüdür, doktordur, mühendistir vesaire. Bunların hepside boş durmuyor ve vızır vızır çalışıyorlar, öğreniyorlar, kendilerini geliştiriyorlar. Her geçen gün Kürdleri özğürlüğüne bir gün daha yakınlaştırıyor.

İrkçılığa, fasizme ve sömürgeciliğe karşı dünyadaki bütün ayaklanma ve direnişler nasıl olduysa Kürdler de de ileride aynen öyle olacağını ümid ediyorum. Nasıl ki dünyada 224 devlet kurulmuşsa aynen öyle de Kürdlerin devleti de muhakkak kurulacak, kurulmak zorundadır, çünkü Kürdler bir azınlık veya bir topluluk değil, Kürdler kayda değer bir TOPLUM ve ULUStur.

Bir Kürd bu mücadelede ya vardır, ya da yoktur! Hiç kimsenin Kürdlerin kafasını “ifade özğürlüğü“ adı altından bulandırmaya hakkı yoktur. Bir şeye ulaşmak için ilkin o şeyi istemek lazım. Buda yetmez bizzat istenilen o şey için mücadele etmek lazım. Yok eğer içimizde bazıları bağımsızlık istemiyorlarsa, o zaman bize akıl hocalığı yapıp bizi bu kutsal davamızdan vazgecirmeye kimse kalkmasın, çünkü bizim de aklımız vardır. Bağımsızlık istemeyen otursun oturduğu yerde ve sussun! Ya da gitsin bağımsızlığın istenmediği forum ve sitelerde istediği kadar zırlasın dursun. Ama bağımsızlık hedefi olan Kürd forumlarına gelip hakaret ve küfür ederek insanları yıldırmak, bezdirmek, alçakça onların hayallerine, düşlerine ve inançlarına saldırmak yapılacak en büyük küstahlıktır. Bağımsızlık olur veya olmaz bu bizden başka kimseyi ilgilendirmez. Olsa olsa yukarıda da belirttiğim gibi bizim zaman kaybımız olur! Ya onları rahatsız eden nedir? Saddam piçi gebertildi mi, yoksa gebertilmedi mi? Kürdler geliştikçe Türk, Arap, Fars generallerinin apoletleri de birer birer düşecektir. Zaten bu savaşı sömürgeciler Kürdlerin kalbinde kaybetmiştir. Bunun geriside gelecektir. Eğer onların topu tüfeği varsa bizim de SU gibi çıplak yüreğimiz ve ülkemize olan inancımız vardır. Kimin kimden daha kuvvetli olduğunu artık zaman bize ileride gösterecektir. Burada esas olan Bertolt Brecht'in dediği gibi küçük balıkları toplayıp belli bir güce ulaşmak ve seferber etmektir. 40 milyon insan hiçte küçük bir sayı değil. Bunların %10'u bile yeterlidir. Yeter ki doğru bir önderlik olsun.

Martin Luther King'in 1960'larda ektiği tohumların meyvelerini bugün topluyorsak, yani 50 sene sonra, o zaman bizim buğün ektiğimiz tohumların meyvelerini de demekki en geç 50 sene sonra toplarız. Bana inanmıyorsanız bu yazıyı copy/paste yapınız ve mücadeleye bu tempoyla devam ediniz ve bu yazıyı 50 sene sonra forumlara tekrar asınız, ne demek istediğim ancak o zaman daha iyi anlaşılacaktır. Özgürlük mücadelesi gerçekten çok zevklidir ... Bu yazıyı okuyan düşman korkudan donuna edecektir ama korkunun ecele faydası yoktur. Kürdler bütün güçlüklere ve engellemelere rağmen kazanacaktır, kazanmak zorundadır! Bunun içinde Kürdlere onurlu, namuslu, şerefli ve zekâlı milliyetçi devrimcilerler lazım. Lümpen, asalak, işe yaramayan, laf gevezeliği yapan züppeler bizden uzak dursun!

[url=http://alanlezan.net]alanlezan.net[/url]

Irak Cumhurbaşkanı ve Kürdistan Yurtseverler Birliği başkanı Celal Talabani'nin “Kürt devleti hayaldir“ demesi, yazar Yaşar Kemal'in, “Kürtler devlet istemiyor, endişelenmeyin...“ demesi yanlıştır. Hiç kimsenin, gelecek kuşakların iradesine ambargo koymak hakkı olmamalıdır. Bölünme, parçalanma ve paylaşılma, Kürdistan'ın iç dinamiklerini bozmuştur, tahrip etmiştir. Bugün Kürdistan'da dış dinamikler daha belirleyicidir. On yıl kadar öncesine bakalım, Kürdistan Yurtseverler Birliği Başkanı Celal Talabani'nin, Irak'a Cumhurbaşkanı olacağını kim düşünebilirdi? [i]İsmail Beşikçi-Kürt Sorunu Hakkında Algılamalar, Tartışmalar-Kürdistan Post[/i]

Neuen Kommentar schreiben

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.