Bağımsızlık sorunu bence zaten tekel mekel işi değildir. Eğer Almanya'yı Ruslar yarın veya öbürsügün işgal ve ilhak etseler, Almanların birisi kalkıp; “Bana ne?“ diyebilir mi? Almanlar bir ULUS oldukları ve Almanlar da ULUSAL BİLİNÇ olduğu için komünistinden faşistine, dincisinden ateistine hepsi bir olur ve Rusları ülkelerinden kovmak için her şeyi ama her şeyi yaparlar. Bizde ise bu durum Almanlar'daki gibi bir mecburiyet değil, sanki bir lüxtür. Neden? Çünkü Kürdlerin devleti ve Kürdler de ULUSAL BİLİNÇ yoktur. Oysa Kürdistan'ın bağımsızlığı fedekârlık işi bile değil, bilakis bir zorunluluk, bir görev ve mecburiyettir. Özüne bakarsanız ülkesini düşmanın işgal ve ilhakın da kurtarmak istemeyen her Kürd eğer bunu bilinçli yapıyorsa elbette o bile ihanet içindedir.
Simdi şöyle bir arguman ileri sürebiliriz: Bağımsızlık için yeterli gücümüz yok! Gücümüz yoksa eğer o halde 40 milyon Kürdü örgütlemek, güç toplamak gerek miyor mu? Bizim işte buralarda yaptığımız bu işin bir parçasıdır.
Eskiden biz bir insana ulaşmak için yalın ayak köy, köy dolaşır gazete götürürdük. Her örgüt veya grup bir gazete veya dergi çıkarır onun etrafında örgütlenirdi. Ama şimdi çağ değişti. Artık internet ve satellitler, dolayısıyla siteler, forumlar, radyo ve televizyon var. İnternet bu anlamda Kürdler için bir nimettir.
Niye anlatıyorum tüm bunları?
İşte çağın değiştiğini görmek gerekiyor. Bundan belki 20 yıl önce 40-50 sene uzun bir zaman değildi ama şimdi beş on sene çok uzun bir zamandır ve olaylar oldukça hızlı gelişiyor. İşte Öcalan'ın yanıldığı en büyük nokta budur. O sandiki yalnızdır ve Kürdler halen eski Kürdtür. Bazılarına göre O Kürdleri çok iyi tanımış, tahlil etmiş ve bu nedenle onları istediği şekilde oynatıyor diyorlar ama bu bence yanlıştır, çünkü Öcalan hiçbir zaman onurlu ve dünyaca özğürlüğü için savaşcı Kürdleri iyi tanımadı, onları iyi tanımadığı için hep -sanki kendisi affedersiniz çok iyi bir boktu – aşağıladı ve ezdi, öldürdü. Öcalan hiçbir zaman ne Kürdleri sevdi ne de bağımsızlığa ınandı. O hep göbeğini şişirerek saltanatını ve kariyerini düşündü kendisini Kürdlerin sırtından Tanrı ilan etti. Şimdi de oturmuş imralı villasında Genel Kurmay ile birlikte Kürdlere köleliği dayatıyor.
Öcalan öksürünce PKK'nin hastalanmasının nedeni bence PKK içerisin de son 30-40 yılında yer edinmiş ve yaşları 60-65'lere gelmiş kadroların PKK'ye maddi bağlı olmalarından kaynaklanıyor, çünkü bu heriflerin bundan başka hiçbir şeyi yoktur. Bunlar tek kelimeyle rantçıdırlar. Diğer yandan bunların çoğunun sicili zaten bozuktur. Eğer Öcalan'a karşı çıksalar bunlar hem partiden kovulacak hem de bütün suçları ortaya çıkacaktır. Tıpkı Stalin dönemin de ve Doğu Almanya'da olduğu gibi ancak ileride PKK içerisindeki genç ULUSALCI bir nesil direniş gösterir Öcalan kültünü ve saltanatını devirirse devirdi, yoksa PKK daha gelecek yıllar (20-25 sene) Kürdlerin yakasından öyle kolay kolay düşeceğe benzemiyor ama bu çağda artık insan kültü ve ihanet politikları sökmeyecektir.
Yani kısaca diyeceğim hiçbir Kürdün Apo'nun ihanetini savunarak ülkesine ve halkına ihanet etme zorunluluğu yoktur ama ülkesini düşmanın işgal ve ilhakından kurtarma zorunluluğu/mecburiyeti vardır. İşte bizim görevimiz düşmanı ve ihaneti iyi tahlil ederek mücadeleyi gelecek yıllarda en üst doruğa ulaştırmaktır. Bunu yaparken düşmana düşman, ihanete de ihanet demek zorundayız.
X- Köy sakini şöyle yazıyor: “Üstelik apo, pkk, dtp gibi, olgulara direk ihanetçi, hain, alçak diyerek geriletmek mümkünmü? Tabi içini boşaltmak,öfkeni gidermek ve rahatlamak için söylenmiş olsada, onların yanlışını düzültmede çare olacağını sanmıyorum.Tam tersi bu saldırgan tutum, o yanlışı daha güçlendirir ve körükler.Yangına benzin dökerek onu söndüremezsin.“
Evet, çok doğru; Yangına benzin dökerek söndüremezsiniz ama yangına benzin döken kim? Bir pire için yorgan yakan kim? Biz miyiz yoksa PKK'mi? Yukarıda bu konuya değindiğim için kısaca şunu söylemek istiyorum: Bir pire için yorgan yanıyor, bir insan için bir ULUSUN geleceği/kaderi ile oynanıyor, 40 milyonluk bir halk inanılmaz bir tehlikeye atılıyor. Ve bunlar hata yaptığını düşünmüyor, bilakis yaptıkları bizzat Genel Kurmay'ın direktifleridir. Şimdi Kürdlere yapılan bu kirli ve sinsi oyun alçaklık/ihanet değil de nedir?
Öcalan, Mıste Kor'a onurlu, soylu deyince Dersim'de, Zilan'da, Ağrı'da büyük acılar çeken çilekeş halkımızın hassasiyetini düşünüyor mu acaba? Düşünmez, çünkü o görevini yapıyor. Peki PKK bunu düşünerek Öcalan'dan vazgeciyor mu? Hayır! Çünkü biri diğerini besliyor. PKK, Öcalan xainin, itirafcısının her şöylediğini, her istediğini bir robot gibi uyguluyor mu, uygulamıyor mu?
X- Köy sakini şöyle devam ediyor: “K. Kurdistan'da apo, pkk, dtp çzigisinin aşılması, ancak kuzeye süreceğimiz kaliteli ürünle halkı yönlendirebiliriz. Kuzey halkının gözünde pkk türk devleti ile savaşıyor. Binlerce evladını bu uğurda vermiş, talan, yıkım, koçberlik, tutsaklık, faili beli cinayetlerin mağduru milyonları bulur.“
Kaliteli ürün dediğiniz nedir? Bu halkın aydınlatmak, gözünü açmak aslında PKK'nin ve Öcalan xainini Türk devleti ile çalıştığını bire bir anlatmanın ne yanlışı var? Bir Kürd olarak bu aynı zamanda sizin de göreviniz değil mi? Düşmana, ihanete karşı kesin tavır takınmadan, onları iyi tanımadan, iyi tahlil etmeden hangi güzel ürünü üretebilirsiniz? PKK kendisine rakip olan diğer bütün Kürd örgütlerini düşmanın istihbarat örgütlerinden aldığı destekle silip süpürüp yok etmedi mi? Öcalan zaten kendisi düşmana söylüyor: “Sevinin ki, ben varım, eğer ben olmasam bugün benim yerim de daha çok Kürdçü örgütler olacaktı.“ diye.
Belki de bizim anlaşamadığımız nokta şudur: Biz kesinlikle düşman ve ihanetle, Kürd Yurtsever kesimi arasına kalın bir çızgi çekmek zorundayız. Bize her şeyden önce beraklık lazım; Dostumuz Kim? Düşmanımız kim? Bunu çok ama çok iyi bilmek zorundayız. Ve asıl olan ayrışmaya gitmek. PKK ise düşman ile haşir neşir olmuş onlara dilencilik yapıyor. Bu bizim işimiz değildir.
Şimdi bazı arkadaşlar bu ihaneti gördükleri için dayanamıyorlar, çünkü büyük acılar çekmiş, yüreği yanmış, oğlunu kızını bu savaşta kaybetmiş basıyor küfürü, ki Öcalan'a küfür edenlerin yine çoğu eski PKK'lilerdir. Yüzlerce kişinin uğradığı bir forum da tüm bunların olması hoş olmasa da oluyor. Örneğin en çok hakaret ve küfür de bana oluyor. Neden? Ben örneğin Kürdlerin zararına olan bir şey mi yazıyorum? Benim hiçbir hakaretin bulunmadığı yazılarıma en çok hakaret ve küfür geliyor. Sizce neden?
Siz, Apo öz kardeşine “eşek“ dediğin de, yoldaşlarına “namussuz, alçak“ dediğin de amin dersiniz ama biz yapınca da yok düşmanlık körüklüyorsunuz diyorsunuz. Peki düşmana çalışan, onunla uzlaşan, yani kısaca ihanet zaten düşmanla özdeş değil mi? Ve düşmana hakret ve küfür etmek, onların moralını bozmak psikolojik savaşın bir gereği değil mi?
“Bırakuji“ eğer gümrük parası için KDP ve YNK gibi iki yurtsever parti birbirlerine karşı savaşırlarsa olur. Ama ihanete karşı savaşmak “Bırakujı“ değildir. Tam tersine ihanet düşmandan çok daha tehlikelidir, çünkü düşmanı tanıyorsun ama ihanet içindedir, tanımıyorsun. Ansızın yakana yapışıyor ve sana en büyük zararı o verebiliyor. Örneğin Öcalan xaini ve Genel Kurmay Kuzey Kürdlerini adeta şah mat etmiş, dört taraftan kuşatmışlar. O kitleyi tekrar ULUSAL ÇİZGİYE çekmek bizim daha onlarca yıllarımızı alacağı kesin. Peki Kürdler açısından -PKK'nin kattlettiği binlerce yurtsever Kürdü bir kenara bırakırsak- bu büyük bir tahribat değil mi?
Birde şunu yazıyor: “Ürününüz ve reklamınız iyiyse, başkasının ürününü kötülemeye ihtiyacınız varmı?“ Bence var, şöyleki; Düşman ve İhanet ile aslında ne tartışılır ne de uzlaşılır. Eskiden bir ülkede birisi başka bir ülke için çalıştı mı başını keserledi. Biz başını kesmiyoruz ama onları teşhir ve tecrit etmek mecburiyetindeyiz. Biz Apo itirafcısını aslında öylesine teşhir ve tecrit etmeliyiz ki, birgün Kürdistan'da onun adı anıldığında her kes yere tükürsün.
Hiçbir Kürdün ne Öcalan gibi bir itirafçıyı savunma zorunluluğu vardır ne de onu Tanrı katına çıkarma. Her kim ki hassiyetini düşünüyorsa vazgeçsin ondan ve Kürdlerin esas ULUSAL DEĞERLERİNE sarılsın. Bir itirafçı hiçbir zaman “Kürd Halk Önderi“ olamaz!
Sonuç olarak: Bizim ürünümüz ülkemize olan özğürlük aşkımızdır ve reklamımız harikadır. Bizim Güney'de büyük onur duyduğumuz çok yakında ORDULAŞACAK 200 bini aşkın peşmergemiz, Sayın Mesut Barzani gibi bilge politikacılarımız ve başkanlarımız, 17 yi aşkın televizyonumuz, yüzlerce sitemiz, gazetemiz, dergimiz, radyomuz, binleri aşan okullarımız, üniversitelerimiz, kurum ve kuruluşlarımız, milyonlarca sempatizanımız kısaca dünyadaki diğer devletler de ne varsa bizde de o var ama ne var ki, ülkemizin diğer üç (aslında Kızıl Kürdistan ile dört) parçası halen işgal altında. Güney Kürdistan de facto bir bağımsız Kürd devletidir. Bu çağda gelişen, büyüyen, serpilen, güçlenen biz olacağız. Düşman ve ihanetin günleri sayılıdır.
Öğrendiğim kadarıyla KDP, ABD'ye 760 öğrenci sadece diplomatik çalışmak için göndermiş. Yani bu gelecek beş-altı sene içerisin de Güney Kürdleri muazzam bir diplomatik çıkış yaparlarsa şaşırmayın.
Öte yandan dünyadaki diger halklar da olduğu gibi Kürd halkının bağrında da daha nice onurlu önderler/politikerler çıkacak hep beraber göreceğiz.
Umutluyum!
[size=large]X-Köy Sakini ve PKK'nin sempatizanlarıma cağrımdır: İhanet Partisi'ni derhal terk edin, eğer Kürd Yurtseveriyseniz Özğürlük ve bağımsızlık savaşına katılınız![/size]
[size=x-large]
[b]BİJİ KURD U KURDİSTAN! BİMRİ KOLETİ U İXANET![/b][/size]
Mademki pkk ihanetçidir,bugünden tezi yok savaşmak gerekir.