Direkt zum Inhalt
Submitted by Anonymous (nicht überprüft) on 6 February 2010

Kemal Burkay 2009 Anılar-Belgeler adlı kitabının 2. cildini yayınlamış bulunuyor.

Doğrusu bir anı ve belge olmaktan başka kendisinden şu ve bu şekilde ayrılmış olanlara ve dışındakilere karşı kin, nefret ve intikam amacı güden, doğruları değil, karalama ve gerçek dışı etik olmayan yaklaşımlarla herkese karaçalmaktadır.
Bunun yanısıra şuanda kendisiyle olmayanlarıda hep yaptığı gibi kurnazca bir şekilde onları birbirlerine düşürmeyi amaçlamaktadır.
Burkay 1974 yılından sonra yurtdışından Türkiye'ye geldi. Geldikten sonra parti kurucuları ve başkalarıyla parti kurma için ilişkiye girişti.
Kendisini 1971 Diyarbakır Sıkıyönetim Tutukevinde izleme olanağım olmuştu.
Siyasal savunma konusunda DDKO'nun iki kesimi savunma hazırlarken, Burkay'da kendi adına 160 küsür daktilo sayfalık bir savunma metni hazırlamıstı. İçeriğini anlamak için kendisinden aldım. TİP doğrultusunda bir metindi. O dönemde birlikte okuduğumuz 1-2 arkadaş bunun oportunist bir savunma olduğunu söyledi. Ben olsun, TİP bu çizgiyi savunuyordu. Çözüm için yine bunu savunuyorlarsa makuldur.
Fakat Burkay bu metni mahkemeye vermedi. Bu benim için onun kişiliğinin tutarsızlığının çok ciddi bir işaretiydi.
Bunun gibi küçük bir olayı, büyütüp yenilgiye tahammülü olmadığı, kendisi için sürekli ayrıcalıklar beklediğinide her an gözlemlemiş bulunuyordum. Hoşgörüsüz, tahammülsüz davranışları sayısızdı. Bunun gibi daha pekçok tutarsızlık anlatabilirim.
Kendisi, belirttiğim gibi gelip bizimle ilişki kurdu. Partinin daha ilk toplantılarında Veysel Çamlıbel Kürdistan'ın sömürge olmadığını belirtti. Bunun üzerine Burkay, Veysel'e mahalle ağzıyla hakaret etti. Veysel Çamlıbel birgün sonra benimle konuşunca böyle bir insanla birlikte çalışılmayacağını söyledi. Ben, yeni başladığımız bir şeyi ilk adımda bozmamalıyız diyerek konuyu kapattım.
Şimdi gelelim bazı iddialara: Faruk Aras en yakın arkadaşım olduğu halde benim tutarsız olduğumu söylemiş. Bir kez kendisinin de belirttiği gibi, Faruk öyle küçük dedikodu türü şeylere tennezül etmez.
Diyorki Mersin'de gözlerden uzak yaşamak istediği için oraya gidip yerleşti. Ardından da o şehir senin, bu şehir benim seminerler verdi. Gizlenmek isteyen bir insan nasıl oluyor ortalarda kürt sorununu tartışıyor?
Burkay kendisinden ayrılmış bulunan herkese kara çalıyor. Peki bir insan senin partinde ölünceye kadar mı kalmak zorunda? Bu ne ilkel bir mantık.
Yalana dayalı İstanbul derneğinin baskanı Aziz Kaya hakkındaki iddia var. Aziz Kaya çevresinde saygın, cesur ve sözü geçen gençlik liderlerindendi. Tercihini TKP'den yana yaptı. Bu bir insanın özgür onaya dayalı davranışıdır. Burkay yalana dayalı gerçek dışı bir iddiayla Aziz Kaya'nın giderken derneğin parasını birlikte götürdüğünü söylüyor. Aziz Kaya kendi çabasıyla derneğin giderlerini bulup buluşturan yöneticisiydi. Demekki gelen bir daha senden ayrılma hakkına sahip değil. Eğer ayrılıyorsa her türlü iftirayı hak etmiş olur.
Hepimiz elbirliği içinde çaba göstererek Türkiye Kürdistanı'nda örgütlenmeyi yaygınlaştırdık. En küçüğünden en büyüğüne, tüm arkadaşların bu konuda ciddi ve saygın bir emekleri var. Buna karşın sırf polemik yazıları yazmış olduğu için bir insanın yaratılanların gerçek pay sahibinin olmasını söylemesi hayli eğlenceli olsa gerekir.
Hata yaptık. Hem de çok. Daha baştan sağa sola salpalamalarını engellemeliydik. Biz hep „zararı yok, bunu aramızda idare edelim“ mantığını kullandık. Çok kötü bir tip çıktı ortaya. Kurnaz, kindar, intikamcı, etik değerleri elinin tersiyle itekleyen bir tip. Herkesten kuşkulanan, herkese karşıt güvensiz bir kişilikti karşımızda olan.
Bu durumda kim niçin seninle devam etsin?
Mehdi Zana seçimleri kazanır kazanmaz, onu emir komuta altına almak için her yola başvuruldu. Mehdi Zana ayrıldı. Ayrılık kararından çok sonra, ben Ankara'dayken haberdar oldum.
Bir gün genç arkadaşımız Aydın Hasar çıkıp Adana'ya geldi ve dedi, arkadaşlar demişler İhsan yeni evlenmiş, maddi durumuda iyi değil. Hiç değilse evine hediye alalım. Aydın Hasar İstanbul'da yaşıyor. Kendisine arkadaşlara teşekkürlerimi iletmesini, böyle bir durumda en küçük bir hediye kabul etmemin olanaksız olduğunu belirttim. Simdi pazarlık dediğin bu mu?
Ben Adana'ya Şerefettin Elçi'nin turizm müdürlüğünde bulduğu işte çalıştım.Yoksa iddianıza göre siz kimseye bir iş bulmuş değilsiniz.
Herkese sırayla kara çaldınız ve diyorsunuz ki Mehdi Zana'nın bir iki hapishane jesti... Diyarbakir Cezaevi'nde neler edildiği, kimin nasıl davrandığı biliniyor.. Mehdi Zana, Mehdi Zana'dır. Zor günlerin adamı.
Hop diye on yere çalmak olanaklı değil. Keyfin yerinde. Başkalarını her türlü başarısızlıkla karalayıp dur. Geçmişin değerlendirmesini aşağı düzeye çekerek, yazıkki böyle şeylerle uğraşmak zorunda kaldık.
Geçmişte yüzlerce arkadaşımızın Türkiye Kürdistanı'nda mücadeleyi öne götürmek için canla, başla bilinçle ve heyecanla yaptıkları mücadeleyi saygıyla karşılıyorum. Gerçekleri balçıkla sıvayarak gizlemek boşuna bir çabadır. Kimin ne olduğunu çok kimse biliyor, bilmeyenler de bilecek.

İhsan Aksoy*/ Türkiye Kürdistan Sosyalist Partisi kurucularından ve ilk MK üyesi.

Neuen Kommentar schreiben

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.