Direkt zum Inhalt
Submitted by Aso Zagrosi. on 19 September 2009

[url=http://www.newroz.com/modules.php?name=News&file=article&sid=6154]

Şeddadi Kürd devleti, Bizanslarla yaptığı antlaşma kabul ediyor, fakat iki güç arasında düşmanlar devam ediyor.

Daha öncede ifade ettiğim gibi Ermenilerin Ani Kralığı yıllar önce Bizanslar tarafından yıkılmış ve Anı doğrudan Bizansların siyasi ve askeri kadroları tarafından yönetiliyordu. Hatta Anı Ermenilerinin ileri gelenleri şehri Bizanslara değilde Şeddadi Kürd devletine yada Gürcü Kralığına teslim etmeyi dahi kendi aralarında ciddi bir şekilde tartıştığını biliyoruz.

1063 yılında Tuğrul Beyin ölümünden sonra yeğeni Alpaslan yerine geçiyor. Alpaslan'ın ilk işi Selçukluların hakimiyet alanını batıya doğru genişletmekti. Yani Tuğrul Beyden geriye kalan politikaları sürdürmekti.

Alpaslan Selçuklu devletinin başına geçtikten sonra Arapların “Cibal“ dedikleri Kürd bölgelerinin hükümetleri, Merwaniler, Aderbeycan'da bulunan Rewadiler ve Arran'da bulanan Şeddadi Kürd devleti ona bağlılıklarını yenilediler.

1064 yılında Alpaslan Ani şehrinin üzerine yürüdüğü zaman, Aderbeycan ve Arran gibi Kürd devletlerinin bulunduğu topraklarda geçerek Nahçiwan şehrine ulaştı.(Dr. Niştiman, age, sayfa 200) Tam da o esnada Alpaslan'a Xoy ve Selmas adlı iki Kürd şehrinin isyan ettiklerini ve Sultan'a bağlılıklarını bildirmediklerini ilan ettikleri haberi geliyor. Bu esnada Alpaslan Ani üzerine yürümeyi durduruyor, Xorasanlı bir komutan önderliğinde askerleri Xoy ve Selmas üzerine gönderiyor.
Selçuklu ordusunun bölgeye gitmesinden sonra bölge halkı Alpaslan'a bağlılıklarını bildirmek mecburiyetinden kalıyorlar ve hatta Anı üzerine yapılacak askeri saldılar içinde Selçuklulara askeri güç veriyorlar.

Selçuklu ordusu 1064 yılında Bizansların elinde bulunan Anı şehrinin üzerine yürüdüğü zaman Şaddadi Kürd Devleti'nin Mîr'i Mîr Abusuwar büyük bir askeri güç ile bu savaşa katılıyor. Anı savaşının Selçuklularca kazanılmasından sonra Alpaslan Ani şehrini ve çevresindeki bir çok bölgeyi Şeddadi Kürd devletine bırakıyor.(İbni El Esiri'den akt, Dr. Niştiman, age sayfa 201)

Ermeni tarihçi Vartan'da Ani seferi üzerine duruyor, “Sultan Alpaslan'ın başında bulunduğu 180.000 kişilik ordu ile Anı üzerine yürüdüğünü“ yazıyor.

O döneme ilişkin araştırmalar yapan tarihçilerin ortak düşüncesi Alpaslan'ın Naxçiwan şehrine gelip yerleşmesi, Şeddadi ve Rewadi Kürd devletlerinin kendi topraklarını Selçuklulara kullandırılması, onlara bağlılıklarını bildirdiklerinin ifadesi olduğunu yazıyorlar.
Ani şehrinin Bizansların denetiminde çıkarılması pek kolay olmadığı açıktır. 1064 yılında yapılan bu savaşa ilişkin sadece islami yazarlar değil, Bizans ve Ermeni tarihçilerde bir hayli yazmışlar.
Ermeni ve Bizans kaynaklardan bazı aktarmalar yapmadan önce bir noktanın üzerine dikkat çekmek istiyorum.

Selçuk orduları Ani savaşına hazırlandığı zaman, Nizami Mülk ve Alpaslan'ın oğlu Melik Şah büyük bir askeri güçle Dvin Kalesini kuşatıyorlar. Sıbt İbnu'l-Cevzî'nin "Mir'atu'z-Zamân adlı eserinde „ Melikşah'ın orduları Rewadi Kürdlerin yaşadığı kaleyi kuşatarak kaleyi savunan 30 bin savaşçıyı öldürdüler ve 50 bin kişiyi esir aldılar“ diyor(age, sayfa 117)

Urfalı Mateos Vekayi-namesinde uzun uzun Ani savaşı üzerine duruyor ve şehrin müslümanların eline geçmesinin sorumluluğun Bizanslara yüklüyor.. Sözü burada Mateos'a bırakalım:

“O gün, şehirde mevcut olan bin bir adet kilisede ’messe' ayinleri icra ediliyordu. Şehir her taraftan taş surlarla çevrili idi ve Ahuryan nehri(Arpaçay)da onun etrafını almıştı. Şehrin yalnız bir tarafında hemen bir ok menzili kadar uzakta alçak bir kısım vardı. Müslümanlar bu tarafı mancınıkla yıktılar ise de günlerce hücumlar ettikleri halde içeri giremediler. Bunun üzerine onlar hücumlarını gevşetiler. Fakat imparator tarafından Ermenistan'a muhafız tayin edilmiş olan menfur Roma presnleri, yani Sembat'ın babası Bagrat ve Gürcü Bagurani'nin oğlu Grigor iç ve yukarı kaleye kapanmaya başladılar. Aynı gün Sultan da bütün ordusunun geri çekip İran'a dönmeye hazırlanıyordu. Şehir halkı bu dinsiz muhafızların kaleye kapandıklarını gördü. Onların manevi kuvveti kırıldı ve hiç bir sebep yokken herkes bir tarafa kaçmaya başladı. Bütün şehir toz duman ile kaplandı.“(Urfalı Mateos Vekayiname, sayfa 119-122)

Urfalı Mateos uzun bir şekilde yaşanan yenilgiden, Romalı asker ve yöneticilerin kaşışından ve müslümanların şehirde yaptıkları kıyımdan söz ediyor.

Devam edecek

Aso Zagrosi
[/url]

Neuen Kommentar schreiben

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.