Direkt zum Inhalt
Submitted by Anonymous (nicht überprüft) on 22 August 2009

Gürcünün,arnavutun...talepleri bir Kürt olarak beni hic ama hic ilgilendirmiyor.Hak istiyorlarsa Arnavutluga,Cerkezyaya(Adige cumhuriyeti),Gürcistana,Abhazyaya,Bosna herseke, Bulgaristana, Arabistana... geri dönebilirler. Bunlarin en babasi bundan 150 yil öncesinde anadoluya gelmistir. Bunlarin cogu daha 60 yil önce anadoluya geldiler.Bu topraklari sahini olan ve bu topraklar icin bedel ödeyen Kürtler´e ise bunlar en büyük düsmanliklari yaptilar. Simdi Kürt mücadelesi sonucunda (Kürtlerin kani üzerinden) birden demokrat kesildiler. Biz Kürtler bu topraklarda en azindan 5000 yildir yasiyoruz burasi bizim anavatanimiz bizim gidecek bir adige cumhuriyetimiz, arnavutlugumuz yok, onun icin ben asli unsur olarak hakkimmi sonuna kadar talep ediyorum ve alicam ama bu unsurlarinda birebir karsisindayim.. Hak diye ayaga kaktiklari zaman, size itiraf ediyorum; Mhp´yle beraber ilk bunlarin karsisina cikacaklardan birisi benim. Evet bana fasist diye bilirsiniz, Fasistim ama enayi degilim..Kan ve gözyasi benim olacak ama hak onlarin haaa????

[b]Kahrolsun halklarin kardesligi...[/b], Kahrolsun halkimizi yillardir kandiran ve kandiran sosyalizm.

Not: Anadoluda benimle esit olan sadece Lazlar vardir cünkü onlarda buranin asli unsurudurlar. Göcmen degillerdir.

http://www.youtube.com/watch?v=aNFBvZXY_8E

Demokrasi açılımı, Kürt açılımı. Şu günlerde oldukça çok konuşulan bir konu. Öyle ki Türkiye tamamen bu konuya kilitlenmiş toplumun her kesimi gündemdeki bu konuyu konuşuyorlar tartışıyorlar. Yazarlar, gazeteciler, akil adamları, aydınlar siyasetçiler herkes bu konu ile yatıyor kalkıyor. Nereye baksanız, hangi gazete, hangi haber bültenine baksanız yine bu konuyu baş gündem olarak görürsünüz. Çok geçikmiş olmasına rağmen yinede sevindirici bir durum. Bu güne dek Türkiyede demokratik bir açılım yapılmadı yapılmak istendiysede hep Kürt sorunu önüne çıktı. Kürt sorununu çözmemek içinde demokrasi açılımını da hep ertelediler. Bugün gelinen nokta memnun vericidir. Türkiyenin demokratik bir ülke olmasını en çok Kürtler istiyordu.. Kürtler kendi ulusal özgürlük mücadelesi yanı sıra Türkiye'nin demokratikleşmesi içinde çok çalıştılar. Ancak karşılığında hep kan gözyaşı ve zülüm gördüler. Engelleyen Kürtlerin önünü kesen tabiki Türk devletiydi. Ama toplumun bir çok kesimi hep devletin yanında yer aldı. Kürtlerin dışındaki hemen her etnik gurup herzaman devletin düdüğünü çaldılar ve Kürtlere yapılan zülüme katkı sundular. Onlar bir gün demokrasi bizede lazım olacak diye düşünmediler yada Kürtlerin kendilerine istedikleri hakların bir gün onlar içinde gerekli olacağının hesabını yapmadılar. Türkiye'de şu anda Türkçe dahil 36 ayrı dil konuşuluyor. Elle tutulur nüfusa sahip ( nüfusu 70.000 nin üstünde olan ) yaklaşık 25 etnik gurup yada halk bulunmaktadır. Tüm bu halkların kendi dillerini konuşmaları kendi kültürlerini yaşamalarını, kendi dilinde yayın yapan gazete,televizyon ve radyoları olması bu halkları ve dolayısıyla toplumun büyük bir kesimini memnun edecektir. Türkiyede böyle bir iklimin temelleri atılıyor yada atılmaya çalışılıyor. Esas konuya gelirsek Türkiye'deki Çerkezler, Lazlar, Gürcüler, Arnavutlar, Araplar, Roman, Boşnak...........vs..vs....gibi halklar yaşıyorlar ve bu halklar şu günlerde sesleri çıkmaya başladı. 86 yıldan beri nerelerdeydiniz diye insanın sorası geliyor. Devletin değirmenine su taşıdınız su taşırken halkınız, ulusunuz diliniz kültürünüz oraya buraya savruldu sahip çıkmadınız sahip çıkanların karşısına çıkıp o namuslu vicdanlı insanları imha ettiniz. Kürtlerin kazanımlarına yeni kazanımlar eklemek için canla başla çalışırlarken, durumdan istifadeyle bu etnik guruplar Kürtlere tanınan hakların kendilerinede tanınması gibi bazı taleplerini dillendirmeye başladılar. En son Kafkas Dernekleri Federasyonu yöneticilerin den oluşan bir heyet Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile görüşerek bu açılımda kendilerini unutmamalarını istemişler. Bir başka gelişme ise Lazların devletten televizyon istemeleri ve bunun için imza kampanyaları açmışlar. Bir diğeri Romanlar başka bir ismi ile çingeneler “ demokrasi hepimize lazım“ deyip kültür hakları talebinde bulunmaktalar. Çerkezler masaya oturmak istiyorlar, Arapça televizyon yayını gibi vs. Vs. Biz insan hakkının kutsallığına inanmış insanlarız, bu nedenle benim bunlara karşı duruşum falan yok ve bu istemlerin verilmesi hoşuma da gider. Gider gitmesine de benim zoruma giden ve beni rahatsız eden bir şeyler var ve ben bunu içimde saklayamıyorum. Bunların hepsi Çerkezler, Azeriler, Araplar Lazlar ve diğerleri Kürtlerin ulusal özgürlük mücadelesinin önündeki engellerin önemli unsurları oldular. Bunlar Türkiye demokrasisinin gelişmesinin önündeki önemli engelleri oluşturan unsurlardır. Bunların hepsi kendilerini inkar etmişlerdi Kürtlerin kendilerini inkar etmedikleri için imanına kadar bir husumet ve düşmanlık beslediler Kürtlere. Yine bunlar yani Çerkezler Araplar Arnavutlar Lazlar ve diğerleri Türklerden çok daha fazla Türk milliyetçiliğini yaptılar. Bunlar devletten daha çok devletçi kraldan çok kıralcılık yapıyorlardı. Bunlar yalnız Kürtlere düşman değiller esas en büyük düşmanılığı kendi soyunda olanlara yaptılar. Bu halkların aralarında çıkıp kendi kültürlerini yaşatmak için çalışan kendi insanlarını bile devlete boğdurdular. Aralarında çıkan devrimci bilinçli insanlarını, elleriyle boğdular. Bunlar kendi dillerini konuşmazlar ve dillerini çocuklarına öğretmezler yeni kuşaklara aktarmazlar, kendi kültürlerinden kaçarak kendileri ile yabancılaşırlar, kendi türkülerini söylemezler söyleyenleri devlet düşmanı, bölücü ilan ederler ve kendi türküleri Türkçeye çevrildiğinde çoşkuyla o müziği dinlerler. Kültürlerini talan eden Türk kültür emperyalizmine çanak tuttular tutuyorlar. Kürtler yüz yıla yakın ve özelikle 86 yıldır hep ayaktalar, hep ulusal hak ve özgürlük mücadelesini kesintisiz bu güne kadar sürdürdüler. Kürtler ta başından Kemalist Ulus projesini red ettiler ve bu oyuna gelmediler. Er yada geç haklarımızı gaspedenlerden alacağız inancı ile mücadeleyi sürdürdüler. Bu gün Türk devleti Kürtlere bazı ufak defek haklar veriyorsa babasının hatırına vermiyor aksine vermek zorunda kaldığı için vermektedir aksi taktirde Türkiye her yönüyle kilitlenmiş olacaktır. Kaldıki Kürtlerin ödedikleri bedel Dünyada eşine az rastlanır çok büyük bir bedeldir. Peki siz ne yaptınız diye sormazlarmı. Sorulsa bu soruya cevapları hiç kuşkusuz şunlar olurdu. Kemalist ulus projesini hemen en başta kabullendik. Misak-i Milli sınırlarının en sadık ve beleş bekçileri olduk. Mukaddes Türklük şiarını hep yükseklere taşıdık Asimilasyonda Türk devletine zorluk çıkarmadık, üstelik başkasını asimile etmek için görev aldık. Türk ırkçılığı yaptık. Direnen Kürtlere devlet adına zulüm yaptık ve bol bol öldürdük. Kemalizmin bekçiliğini yapıyoruz adına ne kadar kötü işler varsa bulaştık. Demokrasi batı aldatmacası deyip Türk olmayan herkesi düşman belledik önümüze kim geldiyse tepeledik. Devlete bolca polis ve insan avcısı katiller yetiştirdik. Vs .....vs..... Türkiyenin demokratikleşmemesinin önündeki en büyük engeli bu devşirmeler çıkarıyorlardı. Bu Türk olmayan Türkler bu güne dek ülkedeki her türlü melanetin müsevibidirler. Bu gün Ergenekon terör çetesinin içine bakın Türk oğlu Türk adam az bulursunuz çoğunluğu bu devşirmelerden oluşuyor. 1990'larda yaklaşık 20 bin Kürt öldürüldü.Bu katil sürüsü profiline baktığınızdan hemen hepsi bu devşirmelerden oluşmaktadır. Bir tek örnek vermek gerekirse, Öldürülen bunca insanın kanında eli olan baş katil Mehmet Ağar bir göçmen ailenin üçüncü kuşağındaki oğludur. Birde bir bölge örneği vereyim. Adapazarı Türk milliyetçiliğinin merkezlerinden biridir. Adapazarında Türk ararsan zor bulursun. Adapazarı Çerkez, Gürcü, Laz, Abaza gibi halklardan oluşan bir Türkiye kentidir. Bu kente yaşayan bu halkların hemen hepsi Türk şövenistliğini radikal bir şekilde yapmaktalar. Bu kent aynı zamanda uyuşturucunun dağıtım merkezi sahte paranın basıldığı bir yer her çeşit silahın satıldığı katillerin saklandığı bir üstür Adapazarı. Sonuç olarak Türkiyede yaşayan halkların kendi kültürlerini özgürce yaşamaları, kimliklerini özgürce ifade etmeleri, kendi dillerini serbestçe konuşmaları, istenirse parlamentoda kendilerini temsil etmeleri Türkiyenin barışını ve demokrasisini güçlendirir. Türkiye'nin böylesi bir mozaiği ve zenginliği var. Bu zenginlikten hep dem vurduk hep bunun güzelliğini anlatmağa çalıştık Türkiye insanına. Geldiğimiz noktada Türkiyede güzel şeylerin yaşanacağı barışın yakalanacağı gibi bir iklimin belirtileri görünmektedir. Bu iklimin yaşama geçmesi benim en büyük umudumdur. Bu umudumu bu devşirmelere rağmen hep diri tutum. Bu iklim yaşansada bu devşirmelere karşı içimde hep bir buruk kalacak ve bunları kolay affetmeyeceğim. Ahmet Türk Öcalan, Karayılan ve diğerleri affetse bile.

Yillardir, T.C devleti bize derki; - Eee size hak verirsek; Cerkezde, Bosnakta, Abhazda...vs. hak ister. Buda devletin bütünlügünü bozar. Bizim akliselim halklarinkardesligici Kürtlerde derki; -Cerkezde, Bosnakta...vs.´de haklarini alsinlar.. Peki bu ne anlama gelir??? Cerkez, Bosnak...cart ile curt´la sizler aynisiniz yani Türkler asli unsur, sizde buraya siginmis, sonradan yerlesmis bir halksiniz. Öyleyse size verilecek haklar birkac kiytirik haktan öte gidemez. Bazi Türklerde diyorlarki; mübadele yapalim yani güney Kürdistan´dan gelecek olan Türkmenlere karsilik burdan Kürtleri oraya gönderelim.Öyle yaa, biz digerleri gibi sonradan anadoluya geldik yaa(!) onun icin daha fazla terbiyesizlik yapmadan anadolu´dan gönderilelim. Biz bu topraklarda asli unsuruz, Türk´ün hakki ne ise bizde onu hak ediyoruz.Haaa cerkez, gürcüyede ...vs. kültürel haklar verebiliriz.

Neuen Kommentar schreiben

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.