[b]
Aso  Zagrosi[/b]:Ülkemizin    Güney  Parçasında    25  temmuz  günü      Kürdistan Parlamentosu ve Kürdistan Başkanı   için   seçimler  yapılacak.   Siz  bu seçimleri  genel  olarak   nasıl  görüyorsunuz?    Kuzey Kürdlerinin   sessiz  bir şekilde  takip ettikleri  bu seçimleri  nasıl  değerlendiriyorsunuz? 
[b]
Bîşar Norşîn[/b]:Seçimler kısmende olsa bir ülkede veya bölgede halkın kültür düzeyini gösterir.  Birinci  olarak böyle bir hakkın olması önemlidir, halkın ve halkın temsilcisi olmak isteyen namzetlerin bu durumu iyi değerlendirmeleri gerekir. Kürdistan daki seçim ileri Avrupa ülkelerindeki seçim düzeyini ve ahlakını yakaladiği oranda  demokratikliğe yakin olacak, komşu bölge devletlerinin seçim pratiklerine benzediği ve takliti olduğu oranda demokrasiden uzaklaşacak, halkın nefretini kazanacaktır. Umudum odur ki birincisine yakın olsun ve seçim sonuçları kardeslik içerisinde hazmedilsin.
[b]
Aso  Zagrosi[/b]:Bu seçimlere    Nawşirwan  Mustafa'nın  bağımsız  bir  liste   olarak  katılması, seçim  propagandalarının    daha çok   iç    sorunlara  kaydırılması  hakkında    düşünceleriniz  nelerdir?
  Nawşirwan Mustafa'nın çevresinin    başarı  göstermesi  halinde   parlamento  denklemi, KDP ve YNK  balansı   nasıl olacak?
[b]
Bîşar Norşîn[/b]:Benim şahsen Ortadoğudaki muaalefetten dilim yandigi ve Navşirwa nın gençlik yıllarındaki pratiğini bildiğim için,  bir türlü bağımsız bir muaalefet olabileceklerine inancım gelmiyor. Yalnız benim inancım bir önsezidir, önsezilerle somut tahliller yapmak mümkün değil. Taleplerine bakmak lazım, ne kadar bu taleplerinin arkasında durduklarına bakmak lazım. Navşirwan geçmişte sayın Talabani nin gölgesinde çıkmayan bir arkadaştı, geçmiş kongrelerde yüksek düzeyde oy almasına rağmen her zaman dümene geçmeye cesareti olmayan bir arkadaştı, bunca yıl sonra dümene geçip ciddi bir muaalefetin gemisini yüzdürebilecek bir güc ve tecrübeye erişti mi bilemiyorum, tecrübe ve tarih kendisinde daha öncede fazlasıyla mevcuttu, ama iş ciddiye bindiği anda sırtındaki eyeri  ve binicisini yere atıp şaha kalkan azgın bir attı, şahıs olarak özgürleşmek isteyen bir mizaca sahipti. Burada eyerden kastim önderlik sorumluluğudur, halkın davasını hamalca sırtlama zahmetidir, kararlar alıp uygulama ve bunların rizklerine katlanabilmedir. Burada şunada dikkatinizi çekmek istiyorum listede ön plana çıkan başka önemli kişiliklerde var, hespsi bir arada düşünüldüğünde ileri bir adım atma umudu doğuyor. Bu arkadaşlar eski ilişkilerinden uzaklaştıkları ve gercek anlamda Kürdistanileştikleri ölçüde ilerisi için önemli bir güç olacaklardır. Bence iki hedefleri olmalıydı: birincisi; yüreği ve beyniyle, pratiğiyle demokrasiden yana olmak ve ona uygun yaşamak, ikincisi;  tümden Kürdistanileşmek, bu bir parçadada olabilir. Eski şekliyle yeni bir listeye gerçekten  gerek yoktur. Bunu diğerleri fazlasıyla üstlenmiş durumdalar. Bir sonraki parlementoda üçüncü bir güç  olmaları ve mevcut eski yapıyı sıkıştırmaları veya onu ıslah etmeleride bu iki şeye bağlı.
[b]Aso Zagrosi[/b]:Kürdistan Parlamentosunun son anda bir kararla Anayasa'yı referanduma sunmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Parlamento'da 30 cıvarında milletvekili Anayasa oylamasına karşı çıktı. Kürdistan'da bazı siyasal oluşumlar Anayasa'ya reddedeceklerini açık bir şekilde proganda ettiler. Fakat Irak Yüksek Seçim Kurulu “teknik“ nedenlere dayandırarak Anayasa Referandumunu erteledi. Bu konuda Kürdler ikiye bölünmüş durumda. Bir kesimi, Maliki'nin Jeo Biden'e söylediklerini ve Abdullah Gül'ün Obama'ya açtığı telefon konuşmasına dayanarak bu ertelenmenin “siyasi“ olduğunu söylüyor, diğer bir kesim ise Ağustos'un 11 referandum tarihi olarak verilmesini sebep olarak göstererek “teknik“nedenlere bağlıyorlar. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
[b]Bîşar Norşîn:[/b]Bir anayasanın halka sunulması kadar dogal bir şey olamaz, ancak ben bu anayasayı okuma şansına sahip olamadım, üzgünüm. Anayasa halka sunulurken, şekil, biçim ver süreç çok önemli. Halka yeterli tartışma süreci tanınıyor mu? Referanduma sunulan ne? Anayasa alternatifi ile beraber mi sunuluyor? Bir anayasadan insanın mutlak olarak hoşnut olması mümkün değil? İnsanın begenmediği, karşı çıktığı maddeler muhakak olacaktır. Fakat bazı maddeler Kutsal kıtabın pasajları ve Kurandaki ayetler gibi değismez olabilir. Örneğin; Kürdistan halki istediği anda çoğunluğun oyuyla Iraktan ayrılabilir maddesi olacak mı? Benim burda dogru bir yorum yapmam oldukca zor. Beğendiğim tek şey Anayasayı Halka götürmeleri. Burada gülünç durumlar ortaya çıkabilir, Evren Paşanın da onaylanan bir anayasası oldu. Avrupa Birlığı karar gecirtemediği ülkelerde, tekrar tekrar bu ülkelerde, bu kararları yeniden geçirtme zeminleri arıyor. Her ne hikmetse, anayasa ve onaylanan madde ne kadar halka düşmanda olsa bir sekilde halkin onayıyla devreye sokulmak isteniyor, bu insanlığın az değışen kaderi. Dogru olan geniş ve detaylı bir tartışma ortamından sonra, bu anayasayı referandumla halka sunmaktır. En büyük gemiyi size teslim etmişler, kaptan olup yüzdüremedikten sonra ne işe yarar, veya en iyi atı size vermişler siz hayvancağızın yanına bile yaklaşmaya korkuyorsunuz, atın size verilmesi neye yarar, kölelik yasaklanmış, köleler azad ama ne çalışacakları bir alan nede başlarını sokabilecekleri bir yuva, ac, sokakta ve işsiz, köle bu özgürlüğüyle ne yapsın?
[b]Aso Zagrosi[/b]:Güney Kürdistan'da bir siyasi çevre ve aydınlar mevcut olan Anayasa Taslağının ciddi bir şekilde tartışılmadığını, Anayasanın bazı maddelerinin Kürdleri geriye götüreceğini, örneğin “hiç bir yasanın islam dinine ve Kuran'a aykırı olmayacağı“ yönündeki maddeleri sebep gösteriyorlar. Siz bu Anayasa sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz?
[b]Bîşar Norşîn[/b]:Bakın korktuğumu tamda bu soruyla sormuşsunuz. Önemli olan bu anayasa ile ne hedefleniyor, daha fazla Iraklılaşmak mı, yoksa daha fazla Kürdistanileşmek mi, Komşu ülkelerin modelleri mi yoksa Kürdistan nın meşur rusıpi ve kadın modeli mi. Anayasa ile hiç bir din ve gurup temel alınmaksızın ferdi haklar güvence altına alınmalıdır, burada bir kadın erkek ayrımı yapılmaksızın, herkese eşit mesaafede yakın ve herkese eşit mesaafede uzak bir anayasa hedeflenmelidir. Burada uç ileri Avrupa ülkelerinin anayasaları niçin örnek alınmasın, tam laiklik niçın işletilmesin.
[b]
Aso  Zagrosi:[/b]Bir  çok  Arap  şövenist çevreleri  ve Türkler     kapalı kapılar  ardında  ve  yer yer açık   bir şekilde Kürdistan Anayasasına   karşı   lobi  faaliyetlerini  yürütüyorlar.     Ayrıca  farklı  nedenlerden dolayı   Güney Kürdistan'da  azımsanmayacak   bir  Kürd  kitleside  bu Anayasa'ya karşı.   Kürdistan   Başkanı   Kek Mesud Barzani  geçenlerde  yaptığı   bir konuşmada: “Kürdistan   Anayasası   düşmanlarımızın  gözünde  dikendir“  demişti.   Bu  konuşmayi     Güney Kürdistan'da  Anayasa'ya  karşı  çıkan  kesimlerde   üzerlerine aldılar ve   Kek Mesud'a  sert cevaplar verdiler.  Hatta   Şerko  Bêkes      Awine  Gazetesinde   “düşünce  özgürlüğü“ bazında   uzun  bir makalede  yazdı ve imza  kampanyaları  oldu.  Fakat  işin  ilginç yanı    Kürdistan Başkanı'nın     yukarıda   sözünü ettiğimiz  sözlerine  verilen cevapların  hiç biri  Kuzey basınına ve internet  sitelerine   yansımadı.  Ama,  Kürdistan Başkanı'nın    basın  sözcüsü  Faysal Debax'ın  konuya ilişkin   kamuoyuna   yaptığı açıklama   bir dizi  basın ve yayın  organına  yansıdı.  Faysal  Debax    Kek  Mesud'un   “Arap  şövenistlerini  hedef aldığını“ söylüyordu.    Sizce  Kürdler  nasıl  kısmen  bağımsız bir   basına  sahip  olabilir?
Örneğin  uzun süreden beri  Güney Kürdistan'da   KDP ve YNK  basın ve yayın organları  dışında  kalan   Hawlati, Awine, Rojname ve Levîn   gazeteleri   “bağımsız“  oldukların  söylüyorlar.  Bu  dört gazete  Kürdistan Başkanı'nın   basın çevreleriyle  yaptığı  toplantıyı    Anayasa'ya  karşı olan  tutumlarından  dolayı  boykot ettiler, şimdi ise  açık bir şekilde  Nawşirwan Mustafa'nın  “Goran  Listesini“  destekliyorlar.     Bağımsız basın   böyle mi  olur? 
[b]Bîşar Norşîn:[/b]Sorunuz oldukca uzun, umarım toparlama ve cevap verme gücüm olur. Basının bağımsız olması,  basının kendi maddi olanaklarını, özgürce yaratması ile yakından ilintilidir. Ben seni her adımda eleştiriyorum ve hakaretlerde bulunuyorum, hatta küfür de ediyorum, ve sen beni buna ragmen finanse ediyorsun. Bu doganın diyalektiğine ters.  Avrupada bazı kuçuk mualif ögrenci gurupları, sabahtan akşama kadar devlete ve yönetenlere küfür de etseler maddi destek görürler, denilir ki kendilerini tatmin etsinler ve geleceğin politikacıları olarak pişsinler, bunlar yirmi yaşlarına geldiklerinde bakarsınız her birisi bir büyük partiye angaje olmuş.  Ama şu bir gerçek ki dipten güclenen ve yönetenleri sarsar duruma gelen bir gurp ne adına olursa olsun yönetenlerden ve güç sahiplerinden destek görmez. Burda meşhur Sultan Abdülhamit yöntemini zikretmek istiyorum, biliyorsunuz kendi mualiflerinin çıkardiklari gazetelri, Pariste çıkanlar dahil, çaktırmadan kendi istihbaratına toptan satın aldırtır
dı, ayaşlığı ile maşhur Namik Kemal e mualifi olduğu halde kaymakamlık verir, sürgün yılları dahil hiçbir zaman maaşını kesmezdi. Şimdi bizim Kürdistan da çikan gazetelerimizin tümden bağımsız olabilecekleri ihtimali bana biraz ütopik daha dogrusu yavan geliyor. Onların bağımsızlıklarına bir yere kadar izin vardir. Bilmiyorum başkaları devreye girsin. Bilyorsunuz Abdülhamit kendisine mualif edebiyat ögretminin İngiliz veya Fransız istihbarat kancasına takılmasını engellemek için baştan tedbir aldı ve ona indirekt para aktardı. Edebiyat öğretmenimiz paranın Abdülhamit den geldiğinin farkinda değildi.
Burda bir sorun daha var, bir şeyin Kürdistan ismini taşıması yetmiyor, içerik önemli, anayasanın Kürdistan Anayasasi ismini taşıması bir ilk adımdır, dahada önemli iceriğidir, bu aydın gurubu iceriğinin Kürdistana hizmet etmemesinden dolayı mı karşı çıkıyor, yoksa başka nedenler mi var. Hiçbir şey tesadüf degil Sherko Bekes'i Kürdistan nın ey aydın cahili olarak görüyorum, ufku Kürtçenin küçük bir lehçesine takılmış gariban cahil bir aydindir. Birakin cahil aydın tanımlanması bana kalsın, bunun sebeplerini inşahla başka bir zeminde konuşuruz. Burda bir seyi hatırlatmak istiyorum; Tarihte TC nin dayatmasıyla soranice lehcemiz bize Irak rejimi tarafindan  ulus dili yapıldı. Ben şunu diyorum, nerde ulusal bir dil varsa hepsine lanet, dil ulustan öncede vardı  sonrada olacaktır, önemli olan bunu unutmamak. Bu gazeteler Navşirwanı  destekliyorlarsa, takdir onların, ancak gönül isterdiki, seçime katılacak tüm guruplara eşit firsat verip, kendilerini ifadeedebilme olanağı tanımalar
ıydı. Bunu ne düzeyde yaptılar şahsen ben bilmiyorum takip de edemedim. Kimsenin  günahina girmek istemiyorum. Tecrübe olsun diye aktarmak fayda görüyorum. Bazi Avrupa ülkelerinde öyle günlük gazeteler varki istediklerini iktidar yaparlar, istediklerini indirirler. Kürdistan daki gazetelerin böyle bir güçte olabilme ihtimaleri henüz az. Birincisi; maddi olanaklar yeterli değil, ikicisi; okuyucu kitleleri az.
Kürdistan kelimesi bircoğumuzun duygularini iyi okşar, özellikle biz Kuzeyli olduğumuz icin ve 1950 den sonra bu kelimeye hasret kalıiğımiz için bu böyledir. İran da Senandej bölgemiz her zaman resmiyette Kürdistan olarak geçti. Bu Şah döneminde de böyleydi, İslam Cumhuriyeti döneminde de böyle kaldı. Senandej den gelen posta pullarına Kordestan yani Kürdistan damgası yapıştırılırdı. 1950 lere kadar Anadolu dada Kürdistan kavramı o kadar tabu değildi, TDK nun çıkardığı, tercüme ettiği kitaplarda Kürdistan haritaları bolca neşir edilirdi. Bunlar pek bir şey değistirmiyor. Kürdistan Anayası dediğin anayasanın içeriği önemli. En azında ismi kadar.
[b]Aso  Zagrosi[/b]:Mam Celal    Irak  Devlet  Başkanıdır  ve   uzun  bir dönemden  beri  Kek Mesud'un  başkanlığı ve  Kürdistan Listesinin   kazanması için   açık  toplantılar yapıyor.    Siz bu tutumu  doğru buluyormusunuz?
[b]
Bîşar Norşîn:[/b]Dünyanın hiçbir yerinde Cumhurbaskanları tam tarafsiz değiller. Tabiiki istemde böyle bir talep var, söylemde de buna uygun sözler sarfedilir, fakat pratik biraz farklı işler, belki sayın Talabani bunu açıktan ve fazla “qlo bloya“ gerek duymadan yapıyor. Bunca tecrübeden sonra böyle bir zeminde olması hem kendisi hem de Kürt halkı için büyük bir tahlisizlik, savaşı  kaybetmiş  kalan savaşcilarınıda kaybetmek üzere olan bir generale benziyor. Ancak kaybedeceği varsa keybeder, öleceği varsada ölür, gün  hergün yeni  doğar, 1990  doğanlar  18 yaşında, çok sey değisti, bunu görememek çok acı,  son ana kadar halkının babası olduguna kendisini inandırmış Çavuşesku yu düsünüyorum, ilk yuhlandığında şaşırmıştı, yıldırım çarpmıştı, umarım eski hiç bir Kürt lideri kendi halkı tarafindan yuhlanmaz, hep iyi yanlarıyla anılır olurla.Sayin Talabani için istediğim de budur.
[b]Aso Zagrosi[/b]:Güneydeki seçimlerle ilgili bir temeniniz ve isteğiniz varmı?
Temenim halkın iradesinin iyi yansıması, ve sonucların tüm çevreler tarafından hazmedilmesi, ve komşu devletlerin oradaki seçimi manupule ve sobote etme girişimlerine asla izin verilmemesi. Bu para dağıtma temelinde olacaktır, bu seçimlere gölge düşürmek için, bazı yerlerde sahte oyların kulandırılması ve bunların daha sonra basına sunulması temelinde olabilecektir veya seçime hazırlanan hatta oy pusulalarına ismi yazılı bir gurup veya partinin ben seçimden çekiliyorum temelinde olabilecektir vs.. Komşularımızın çok şükür oyunları çok, onlardan öreneceğimiz epey şeh var. Biliyorsunuz ben bir gözü oldumolası açık yatan bir insanım, böylede tanındım, önerim; uyurkende sürekli bir gözünüzün acık olması.
[b]
Aso  Zagrosi[/b]:Bize     zamanınızı ayırdığınızdan dolayı   sizlere  teşekkür  ediyoruz.   Newroz.Com  okuyucularına  ve Kürd  kamuoyuna  bir  mesajınız  varmı?
[b]
Bîşar Norşîn:[/b]Mesajim şudur: bağımsızlıktan ve Kürdistanı birleştirmekten asla vazgeçmeyin, Kürdistan dört degil bin parçada olsa bu talepten vazgeçmeyin, insanlar ulus canavarından daha cok çekeceklerdir, Avrupa dan başımıza bela edilan ulus canavarı yaşadıkça biz halk olarak komşularımıza zarar vermeksızın kendimizi korumaya almak durumundayız. Önerim odur ki; asla kimseye düşman olmayın, size karşı olan, size düşman olan, her adımda size hakaret edenlerden uzak durun. Geleceğimizin garantilenme sırrı burada saklıdır. Başarılar, bende teşekkür ediyorum.
Bîşar Norşîn
17.07.2009